
“Bu kilidi götüne sokacağım Aytunç!”
“Çok bağırıyorsunuz efendim. Biraz sakin mi olsanız.” Dışardaki korumalardan biri kapı arkasından konuştu.
“Sus lan! Oradan konuşacağına siktimin kapısını aç.” Ben burada tutsak hayatı yaşıyordum. Hem regl olmuştum. Hormonlarım azmıştı. Ediple olan öpüşmemizden 1 gün geçmişti. O geceyi hatırlayınca dudaklarımda istemsizce salak bir gülüş belirdi. Kendimi yatağa bırakıp yastığa sarıldım. Salak olma Ahu. O seni zorla burada tutuyor.
O yüzden mi adamın üstüne çullanıp deli gibi öpüştün?
Kocam değil miydi resmiyette? İstediğim her şeyi yapardım. Her şeyi…
Tamam bu hormonlar aklımıda bozmuştu. Korumalar uyuduğumdan emin olduklarında kapının önünden çekiliyorlardı. Çok iyi rol yapıyordum be. Ayağı kalkıp kapıyı açtım. Kapıyı kitli gibi gösterip, kilitlemeleri gerektiğini unutturmuştum. Şimdi, Edip ne demişti.
“Uyku tutmazsa, kocacığının odası sana her zaman açık. Sağ koridorun sonunda.”
Bu koridorda kimse yoktu. Dikkatlice ses çıkarmadan koridorda ilerliyordum. Bu evde amma büyüktü. Sağ koridora yavaşça baktığımda kimsenin olmadığını gördüm. Koridorda ilerlerken bir tanda tablolara bakıyordum. Aile tablolarıydı. Ama bu fotoğrafları diğer insanların görmesi iyi miydi bilmiyorum. Bir fotoğrafta Deniz ve Ceyhun vardı. Denizin yanında 5 kız kollarını birbirlerinin omuzlarına atmışlardı. Üstlerinde ise futbolcu forması vardı. Ceyhun’un elinde bir kupa vardı. Ve yanındaki erkekler onu sevinçlerinden omuzlarına almışlardı. Bu tablo beni gülümsetmişti. Mantıklıydı aslında. Anıları çerçeveletip duvara asmak güzel bir düşünceydi. Daha fazla oyalanmadan koridorun sonunda bulunan çift kapılı kapıya ulaştım. İçeri girdiğimde ardımdan kapıyı hızlıca kapattım. Oda baya büyüktü. Sağ tarafta kocaman bir kitaplık vardı. Onun hemen yanında ağaç kütüğünden olan bir masa ve karşılıklı iki sandalye vardı. Tam kitap okuma köşesiydi. Bir anda karnım acıkınca odayı incelemeyi boşverdim. Yemek yemiştim ama ben aç kalabilecek bir insan değildim. Edip’in gelmesine daha çok vardı bence. Odanın giyinme odası olduğunu düşündüğüm kapıyı açtım. Burası banyoydu. Kitaplık tarafında kalan kapıyı açtım. İşte burası tam aradığım yerdi. Şimdi bir bakalım Edip bey’in ne kadar harika kıyafetleri vardı?
İlk dolabı açtığımda takım elbiselerin olduğunu gördüm. Ne kadar çoklardı. Dolabı kapatıp hemen yanındakini açtım. Burada da kol saatleri ve kravatlar vardı. Dolaptaki kol saatlerini incelerken aşağı eğildim. Gözüme yılan görünümlü bir saat çarptığında büyülenmiş gibi ona bakıyordum. Çok güzeldi. Daha önce bu markanın böyle bir saatini görmemiştim. Acaba internette satışı yoktu da sadece mağazalarda mı satışı vardı?
Saati yerinden çıkarıp bileğime taktım. İki kere bileğimi dolayan gümüş kuyruğu çok güzeldi. Bu dolabın kapağınıda kapayarak karşısında olan dolaba geçtim. Bu dolapta ise siyah yazlıklar vardı. Ama biz kış ayındaydık. Dolaptaki kıyafetler genel olarak koyu renkliydi. Koyu yeşil rengini aradım. Her renk vardı da koyu yeşil mi yoktu?
En sonunda siyahların arasında koyu yeşil bir kısa kollu buldum. Bir kaç gündür üstümde olan uzun kolluyu çıkardım. Kısa kolluyu üzerime geçirdiğimde mini elbise boyutunda bacaklarıma geliyordu. Keşke siktimin adamını öldürmeye gitmek yerine evime gidip kuzu kuzu otursaydım. Ama yok illa sinsi yılanlık yapacaktım!
Hayalet diye anılan kişinin Edip olmasını beklemiyordum. Sistemimize sızıp benim hakkımda bilgi almaya kalkışmışlardı. Bende buna izin vermiştim. Korkusuzları toplayıp her şeyi anlatmam gerekiyordu. O gün bu evden arabayla beni aldıklarında sonradan bir ajan içeri sokmuşlardı. O ajanı bulup haber göndermem gerekiyordu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 82.35k Okunma |
3.16k Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |