
Güzelyalı kenarlarında Ay ışığının güzelce vurduğu denizin dibinden yürüyorduk. Akşam akşam sadece çiftlerin olduğu bu yerde yürümek huzur vericiydi. Edip ile elimdeki çiçekle yan yana yürüyorduk. Çiçek satan bir kadın elime çiçeği tutuşturunca Edip başımızdan hızlı defolsun diye parasını verip göndermişti. Kırmızı bir gül. Güllerden nefret ederdim. Aklımda kendi anlamlarımı oluşturduğum zamanlar dışında nefret ederdim. Gülü elimde tutup inceliyordum.
“Sanki bu zamana kadar çok hasar görmüşte bir daha acı çekmemek için dikenlerini oluşturmuş gibi. Güzelliğiyle insanları kör ediyor olmalı.”
“Aynı dünyada olan bazı insanlar gibi.”
“Öyle.” dedim. Deniz tarafından yürüyordum. Edip fark etmeden gülü denize fırlattım. Zaten çok hasar görmüş ve sadece güzelliği önemsenmişti. Önüme döndüğümde seyyar satıcı bir pilavcı gördüm. İşte aradığım lezzet. Edip’e baktığımda o da ne istediğimi anlamış gibiydi.
“Gerçekten onca güzel yer ve yemek varken bir pilav mı? Hemde böyle bir yerden.”
“Sen ne anlarsın pilav yemeden. Ayrıca adam birçok yerden daha iyi yapıyor pilavı. Ben kendime almasını bilirim pilavımı. Sen zıkkım ye!” Diye bağırdıktan sonra pilavcı abinin yanına gittim. Gülümseyerek “Nohutlu tavuklu pilav. Üstüne karabiber olsun.” Dediğimde pilavcı başıyla beni onayladı. O pilavı koyarken bende Edip denen varlığa bakmıyordum. Bok kazanırdı o beni. Hem ben kazı kazan mıydım amına koyayım. Ne hakla beni kazanıyordu?
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 82.69k Okunma |
3.2k Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |