37. Bölüm
anonymous / BABAMIN EVİ / 37. Bölüm ÇİKOLATALI CUPCAKE

37. Bölüm ÇİKOLATALI CUPCAKE

anonymous
mermaidmaryy

Cem bütün gece uyuyamamıştı, nasıl olur da Hazel Hanım böyle bir cahillik yapardı? En son karısını öpen dudaklarını nasıl kirletirdi? Verdiği tepkinin kaba olduğunu farkındaydı ama yine de öfkesine yeniliyordu.Tüm gece düşünüp sabahında karar vermişti.

 

Kahvaltı için aşağı indiğinde herkesten önce Hazel'ı görmüştü. Çekingen tavırları utandığını ve pişman olduğunu gösteriyordu. Cem ise ona olan saygısını bile kaybetmiş gibiydi.

 

"Hazel Hanım, benimle odama gelin.Çalışma odama lütfen."

 

Hazel mahcubiyetini belli ederek kafasını salladı. Cem yukarı çıkarken o da ardından ilerledi. Cem odaya girdi ve kadının da girmesini bekleyip kapıyı kapattı.

 

"Oturun lütfen" dedi. Hazel yavaşça oturdu ve Cem'e bakarak mahcup bir ifadeyle konuştu.

 

"Cem Bey ben gerçekten dün için özür dilerim. Ben sizi yanlış anlamışım. Nilgün Hanım da öyle söyleyince ben bir an ... "

 

"Siz her yanlış anladığınızı öper misiniz Hazel Hanım? Benim bu konuda bir affım yok size, karıma 20 senedir sadık oldum ve bu hiç değişmeyecek."

 

Hazel üzgün bir şekilde baktı,dudağı bükülmüştü ve hisleri incinmiş gibiydi.

 

"Özür dilerim, bir daha asla bu yaşanmayacak.Söz veriyorum."

 

Cem kararlı ve kafasına koyduğu şekilde konuştu.

 

"Evet bir daha asla yaşanmayacak çünkü bu evde kalmayacaksınız." dedi. Sesi net ve düzgün çıkmıştı. Kadının gözündeki yaşlara bile aldırış etmiyordu.

"Kaba konuşmak istemem fakat bu evde daha fazla kalmanızı istemiyorum, ben sizi kızımla ilgilenin diye işe aldım ama siz onun yerine benimle ilgileniyormuşsunuz. Samimi ve içten bir dost olabilirdiniz, çok düşkün halimi gördünüz ama siz bambaşka hayaller kurmuşsunuz. " dedi Cem. Ayağa kalktı ve kasasını açarak içinden bir miktar para aldı.

 

"Bu parayı tazminat kabul edin ve Defne'ye sebebinin ailevi sebeplerden olduğunu söyleyip hayatımızdan çıkın. "dedi. Hazel'ın gözlerinden yaşlar süzüldü ve içli bir nefes aldı.

 

"Beni kovuyorsunuz yani... Sadece sizi öptüm diye mi?" dedi sesi titrerken çenesi de seyirmişti.

 

" Lütfen Hazel Hanım zorlaştırmayalım. Sizin kültürünüzde böyle şeyler küçük görülüyor olabilir ama benim için fazlasıyla büyük bir mesele. Bu akşam hazırlanın yarın da gitmiş olun rica ederim!"

 

Hazel masadaki paraya baktı ve göz yaşlarını eliyle silerek odadan hızla çıktı. Söylenen sözler gururunu incitmişti, üstelik hiç beklemediği biri tarafından. Tazminat olarak verilen parayı almamıştı. Bir nevi siz beni kovamazsınız ben istifa ediyorum demekti bu. Yine de Cem umursamadı çünkü umurunda olan bir şey değildi. Onun umurunda olan gitmesiydi ve gidecekti de.

 

Kahvaltı masası yavaş yavaş dolmuştu, Defne ve Açelya da yerini almıştı. Masadaki tek eksik Hazel Hanım'dı.Defne'nin de ilgisini çekmiş olacak ki sordu.

 

"Hazel Hanım yok mu?"

 

"Ailevi durumları var sanırım onlarla ilgileniyor olmalı"dedi Cem,geçiştirmeye çalışarak. Defne de sonrasında umursamayıp kafa salladı.

 

"Okuldan sonra ne yapacaksınız kızım?" diye sordu Cem.

 

Defne ,Açelya'ya döndü ve ondan bir cevap bekler gibi baktı sonrasında da

 

"Konuşmadık henüz"dedi.

 

"Açelya anneni görmek istersen seni oraya götüreyim."

 

"Sahi mi Cem amca? Tabii ki isterim."

 

"Sahi tabii, ayarlarız ama Defne ve diğerleri gelemez sadece sen."

 

Defne gülümsedi ve Açelya'nın elini tuttu.

 

" Ben de anneannemle vakit geçiririm gelince, sen anneni gör Açi onu çok özlediğini biliyoruz. "dedi.

 

"Tamam o zaman okul çıkışı hemen buraya dönerim Cem amca, teşekkür ederim." dedi. Cem de gülümseyip karşılık verdi.

Biraz daha kahvaltı ettikten sonra kızlar okula gitmek için çıktılar ve okul servisine bindiler. Defne Ege'yi görüp hemen yanına geçince Açelya da Caner'in yanındaki boşluğa kaldı.

 

"Günaydın"dedi Caner gülümseyerek. Açelya da tebessüm ederek karşılık verdi.

 

"Günaydın Caner"

 

"Nasılsın bugün?"

 

" Çok daha iyiyim bugün annemi görmeye gideceğim. Sen?" dedi sevinci yüzünden belliydi.

"Ben de iyi. Çok sevindim senin için, selamımı ilet yakında oradan çıkacak inşallah"

 

"İnşallah "

 

Servis aracı okula çok geçmeden okula varmıştı. Herkes inip sınıflarına ilerlerken Caner ayrı bir sınıfta olduğu için yanlarından erken ayrılmak zorunda kaldı. Ege ve Defne önde Açelya arkadan sınıfa ilerlediler. İçeri girdiklerinde Cansel karşılarına çıkmıştı hemen, kıskanç bakışları hala aynıydı. Yanlarından geçip sınıftan çıktı, Defne göz devirdi ve Zeynep'in yanına geçmek için Ege'den ayrılıp yürüdü.

 

"Neyin var Zeynep?"dedi. Yüzü düşük Zeynep'e bakarak.

 

"Hiç"dedi Zeynep ama sesinden bir şeyler varmış gibi hissediliyordu. Defne ne olduğunu anlamaya çalışarak sıraya yerleşirken Ege ve Açelya da birlikte oturup konuşuyorlardı.

Artık Açelya 'yı tanıdığı için onu kıskanmıyordu bu yüzden onların bu hali onu gülümsetmişti. Zeynep de o yöne baktı ve mırıldandı.

 

"Ne oluyor Zeynep?" dedi merakla Defne.

 

"Artık onunla daha yakınsın, sevgilinden bile kıskanmıyorsun. Ne değişti anlamıyorum, o hala Ege'nin eski sevgilisi."

 

" Onlar sadece arkadaşlar Zeynep ayrıca sen benimle neden bu şekilde konuşuyorsun? Açelya'yı mı kıskanıyorsun?" dedi Defne, Zeynep'in lafları onda şok etkisi yaratmıştı.

 

Zeynep bunun üzerine sustu ve derin bir nefes vererek arka sıraya geçti. Defne anlam veremeyerek ona bakarken hoca derse girmişti ve düşünebilmesi için uzunca bir süre vardı. Zeynep'in kıskandığı belliydi ama kıskanacağı bir sebep yoktu, en azından Defne'ye göre öyleydi.

 

Zeynep neredeyse tüm gün Defne ve diğerleriyle konuşmamıştı. Defne yanına gidip sorular sorduğunda da sessiz kalıp umursamaz davrandı. Açelya ve Ege de durumu fark edip ne olduğunu anlamaya çalışsalar da bir gerçek vardı ki Açelya evlerine geldiğinden beri Defne,Zeynep'i

ne aramıştı ne de sormuştu. Her konuşmalarında Açelya'nın durumundan ve kendinden söz edip konuyu kapamıştı. Üstelik Zeynep'in doğum gününü bile kutlamayıp onu iyice kırmıştı.

 

Defne, Zeynep'ten cevap alamayınca sormaktan vazgeçti ve yanına gitmeyi bırakıp sevgilisi ve Açelya ile vakit geçirmeye devam etti. Okuldan çıkma saati geldiğinde Açelya, Defne ve Ege'yle vedalaşıp koşar adımlarla dışarı çıkarken Zeynep hayal kırıklığıyla Defne'ye bakıyordu.

" Neyin var Zeynep? Neden bana böyle davranıyorsun? " dedi yine dayanamayarak Defne.

 

"Neyim mi var? Asıl senin neyin var Defne?! En yakın arkadaşım olduğunu zannediyordum ama doğum günümde gelip kutlamanı geçtim arayarak bile kutlamadın. Seni her aradığımda Açelya'yı anlattın bana. Şimdi karşıma geçmiş neden diye soruyorsun, çok yazık. Yeni dostunla iyi eğlenceler size. " dedi. Defne'nin o an kafasından kaynar sular dökülmüştü. Zeynep'in doğum günü iki gün önceydi...

 

Tabi yaa... dedi içinden nasıl da onun doğum gününü unuttum.

 

Defne pişman bir halde Zeynep'in elini tuttu.

"Zeyno affedersin gerçekten çok özür dilerim, aslında aklımdaydın ama Açelya öyle kötü şeyler yaşayınca ben de etkilendim, bahane olamaz biliyorum ama gerçekten seni seviyorum ve benim için çok değerlisin lütfen affet beni"dedi. Zeynep sanki kafasında çoktan bu meseleyi halletmiş gibi bir tavırla elini çekip burukça bir tebessüm etti.

 

" Bilmiyorum. Neyse boşver , görüşürüz. " yanından hızlıca geçip gitti. Defne üzgün bir halde yalnız başına kalınca Ege onun yanına gelip yanağına bir öpücük kondurdu.

 

"Üzme kendini sevgilim. O seni anlayacaktır eminim ki sadece biraz zamana ihtiyacı var. "

 

Defne yutkundu ve gülümsemeye çalışarak sarıldı.Ege'nin huzurlu kolları onu her zaman rahatlatıyordu. Onun olmadığı bir dünyayı hayalinde bile düşünemezdi.

 

"İyi ki varsın, sen olmasaydın ben ne yapardım bilmiyorum aşkım"

 

Ege bu lafın yüküyle ezilmişti ama belli etmeden yalnızca sessizce sevgilisine sıkıca sarılmakla yetindi. Hala ona sarılabiliyorken bunu layığıyla yapmalıydı.

 

Çıkışta eve giderken akşam yemekten sonra birlikte çikolatalı cupcake yapmak için sözleştiler. Öncesinde Defne anneannesiyle biraz vakit geçireceğini söylemişti. Defne eve varır varmaz kendisini çok sevdiği anneannesinin kollarına bıraktı.

 

"Nilgün sultan , ne yaptın bakalım ben yokken " dedi. Nilgün, Defne'yi yanaklarından öpüp gülümsedi.

 

"Ne yapayım kızım... Kuran okudum hepimiz için, dualar ettim. Anneni ve dedeni andım. Bir de helva kavurdum yersin içeriden bir tabak alıp."

 

Defne tebessüm etti ve sıkıca sarıldı.

 

"İyi yapmışsın canımın içi, ellerine sağlık. Mekanları cennet olsun. "dedi. Bir an anneannesini de kaybedeceğinden korkup biraz daha sıkı sarılmıştı fark etmeden.

 

"Ne oldu kızım?" dedi Nilgün Hanım. Nilgün Hanım buruk bir şekilde bakmıştı, Defne'nin gözüne biraz solgun görünmeye başlamıştı.

 

"Sen hiç gitme anneanne burada kal olur mu? " dedi. Nilgün ,Defne'nin saçlarını okşayıp öpücükler kondurdu. Defne ise duygulu bir şekilde bakakaldı.

 

" Ben hep senin kalbinde olacağım yavrum, gidersem eğer bu Allah'ın takdiri , elimden geldiğince yanında duracağım. " dedi. Defne sıkıca sarıldı ve gözleri dolmaya başlayınca ağlamamak için konuyu dağıttı.

 

"Yüzün pek solgun, hasta mısın yoksa?" dedi Nilgün Hanım'ın yanağına elini koyarak. Nilgün tebessümle konuştu.

 

"Yaşlılık işte kızım, iyiyim ben." dedi ardından ufak öksürüklerle konuyu dağıtıp devam etti. "Git de helvanı ye"

 

"Tamam yiyelim bakalım şu helvanızı Nilgün Hanım "dedi ve hızlı adımlarla mutfağa gitti. Bir tabak eline alıp kaşıklayarak yürürken merdivenlerden bavulunu indirmeye çabalayan Hazel Hanım'ı gördü.

 

" Hazel Hanım tatile mi çıkıyorsunuz?" dedi şaşkınca. Hazel solgun yüzü ve üzgün ifadesiyle Defne'ye bakıp tebessüm etti.

 

"Defne'ciğim. Je pars, mon cher.(ben gidiyorum canım)"

 

" Comment ? Où ? Nereye gidiyorsunuz anlamadım Mademoiselle Hazel"

 

Defne ağzındaki bir kaşık helvayı zor bitirmişti. Ne olduğunu ve Hazel'ın neden ve nereye gittiğini anlamaya çalışıyordu. Hazel Hanım bavulunu duvara dayadı ve tebessüm edip Defne'ye sarıldı.

 

"Seni çok özleyeceğim Defne'ciğim ama gitmeliyim. Bu evdeki sürem maalesef ki bitti. Ailevi nedenlerden dolayı Fransa'ya dönüyorum. Çok güzel bir öğrenciydin ve öyle olmaya devam et olur mu?"dedi.Geri çekilip Defne'nin yanağına bir öpücük kondurdu. Defne bugün ikinci defa şoka uğramıştı ve yeniden sanki kafasından aşağı kaynar su dökülmüştü.

 

"Ama Hazel Hanım siz burada benim için öğretmenden fazlasıydınız. "

 

"Sen de benim için öğrenciden fazlaydın Defne ama dediğim gibi ailevi bir mesele bu yüzden gitmeliyim. Cem Bey ile konuştum, ona veda edemeyeceğim fakat sen söylersin değil mi?"

 

"Söylerim tabii ama keşke gitmeseniz, umarım kötü bir mesele değildir çok solgunsunuz"dedi Defne,elindeki tabağı bir yere bırakıp kadının ellerini tutmuştu.

 

"Endişe etme canım ben iyiyim,bir sorun yok. Hadi sarılalım vedalaşalım."dedi. Defne'nin gözleri dolmuştu, Hazel Hanım'a ne kadar alıştığını bile şimdi fark ediyordu. Gözlerinden bir iki damla yaş aktı ve sonrasında sesi titreyerek konuştu.

 

"Sizi özleyeceğim Hazel Hanım, çok teşekkür ederim bana kattıklarınız için. Kendinize iyi bakın."dedi. Hazel da gözleri dolu bir şekilde geri çekilip Defne'ye uzunca baktı, ellerini onun yanaklarına koydu ve konuştu.

 

" Sen çok iyi bir kızsın Defne, kalbinin sesini dinlemekten vazgeçme. Sonucu ne olursa olsun kalbini dinle canım. Hoşçakal, seni özleyeceğim" dedi ve gülümseyerek tekrar sıkıca sarıldı. İkisi de hüngür hüngür ağlayınca Nilgün Hanım da sese geldi.

 

"Neler oluyor burada böyle"dedi. Hazel geri çekilip kızarık gözleriyle Nilgün'e baktı.

 

"Hoşçakalın Nilgün Hanım, sizi de özleyeceğim. Artık gitmem gerek. Kendinize iyi bakın lütfen."dedi.

 

Nilgün ve olduğunu anlamadan Hazel ona sarılıp hızlıca geri çekilmişti, sonrasında ise son defa eve bakarak kapıdan çıktı. Evin diğer çalışanları şaşkın bir halde onun gidişini izlerken Defne, Nilgün Hanım'a sarılarak şiddetli bir şekilde ağlıyordu. Birlikte salona geçtiler ve Defne anneannesinin bacaklarına yatıp ağlamaya devam edip üzüntüsünü yaşıyordu. Hazel Hanım'ın sebepsiz gidişi onu fazlasıyla üzmüştü.

 

Akşam yemeğinde herkes masaya toplanmış yemeğini yerken Defne üzgün hâlde babasına ve Açelya'ya Hazel'ın gittiğini anlatıyordu. Cem, Defne'nin kendini bu kadar çok yıprattığına üzülse de doğru olanın bu olduğuna inanıyordu.

 

"Üzüldüm ama ailevi sebeplerden ayrılıyorsa elimizden hiçbir şey gelmez kızım."deyip konudan sıyrıldı hemen, Açelya da üzgün bir ifade ile konuştu.

 

"Ben bile çok alışmıştım ona,keşke apar topar gitmek zorunda kalmasaymış, neyse üzülme Defne yapacak bir şey yok Cem amcanın dediği gibi. Umarım mutlu olur. "

 

"Giderken o da çok ağladı, size veda edemediği için de üzgün olduğunu söyledi. "dedi Defne babasına bakarak. Cem içten içe üzülmüştü ama bu herkes için de en doğrusuydu. Onun kalmasına izin vermek ona umut vermek olurdu.

 

"Neyse artık olan oldu umarım bir sorun yoktur hayatında . Bu arada annenle görüşmen nasıl geçti Açi ?" dedi Defne. Açelya gülümsedi ve heyecanla konuştu.

 

"Onu görünce içim rahatladı Defne. Kaldığı yer en azından güvenli, arkadaşlar edinmiş ve çoğu onun gibi mağdurlarmış. Davası sürecek ama avukatı üç aya kalmaz çıkar diyor. Evdeki kırılan eşyalar ve annemdeki darp izleri annemin kendini savunmak için bu yola başvurduğunu kanıtlıyor. Çok yakında kurtulacağız. "dedi. Açelya bunu anlatırken gözleri parlıyordu ve uzun zaman sonra ilk defa sevinçliydi. Defre de üzüntüsünü unutup onun sevincine ortak olmuştu.

 

Açelya'nın telefonunun titreşim sesiyle Açelya telefonuna bakıp gülümsemişti, Defne birinden mesaj geldiğini anlayıp konuştu.

 

" Ne yapacaksın akşam? "diye sordu. Açelya kızaran yanaklarını umursamadan cevapladı.

"Bilmem ki... Düşünmedim henüz belki yürüyüşe çıkarım daha sonra. " dedi. Defne ona mesaj atanın Caner olduğundan şüphe ediyordu ama yine de bozuntuya vermedi.

 

"Ege gelecek onunla mutfakta tatlı yapacaktık ama sen istersen

dolaşabilirsin tabii "dedi. Açelya tebessüm etti ve utanarak bakındı.

 

"Siz başbaşa vakit geçirin hem ben zaten yorgunum. İzninizle yukarı çıkayım " dedi. Cem eliyle 'buyurun' işareti yaparak gülümsedi. Defne ise Açelya'ya göz kırpıp sofradan kalktı. Birlikte masadan ayrılırlarken Defne mırıldandı.

 

"Caner miydi?" dedi. Açelya bozuntuya vermemeye çalışarak

 

"Hayır canım sadece bir mağaza tanıtımı. " Defne pek inanmasa da kafa salladı.

 

"Öyle olsun bakalım, iyi eğlenceler Açicim." diyip imalı bir gülüşle yanından geçip hızlıca odasına çıktı Açelya da ellerini yıkamak için banyoya ilerledi.

 

Fazla geçmeden Ege geldi, saçlarını kestirmiş ve ne yaptığı bilinmez ama sanki daha yakışıklı olmuştu. Defne şaşkınca ona baktı ve gülümseyerek içeri aldı. Ege'nin elinde bir kutu vardı. Defne kutuyu alıp merakla açarken Ege ona bakıp gülümsüyordu.

 

İçinden bu zamana kadar çekildikleri fotoğraflardan oluşan basılı bir albüm vardı. Ege elleriyle yerleştirmiş ve ara ara notlar da yazmıştı. Defne mutlu bir yüz ifadesiyle ona bakıp sıkıca sarıldı.

 

"Ege bu çok güzel, teşekkür ederim. Ama bu nereden çıktı böyle."

 

Ege tebessüm edip etrafa hızlıca göz gezdirdi ve Defne'nin yanağına öpücük kondurdu.

 

" İçimden sevdiğimi mutlu etmek geldi sadece"dedi Defne de şımarık bir kız çocuğu gibi sevinçli bir cilveyle karşılık verdi.

 

"Öyleyse başardın çünkü çok mutluyum" dedi. Kutunun kapağını kapatıp Ege'yi masum bir şekilde öptü.

 

"Sen bizimkilere selam ver, ben bunu odama koyup geliyorum "dedi Defne ve Ege içeri ilerlerken o da hızlı hızlı odasına çıkıp kutuyu çekmecesine koydu.

 

Hızlıca odasından çıkarken Açelya'nın biraz özenli giyindiğini görüp gülümsedi.

 

"Yürüyüşe mi?"

 

" Sahile gideceğiz Caner ile" dedi Açelya. Defne 'den kurtuluşu olmadığını anlamıştı ve pes etmişti.

 

"İyi eğlenceler, selam söyle " dedi,Defne ve imalı bir gülüşle hızlıca aşağı indi. Defne mutfaktaki çalışanlardan izin isteyip onları oradan çıkarttıktan hemen sonra Ege ile yapacakları çikolatalı muffinler için malzeme aramaya başladı.

 

"Keşke marketten alsaydık böyle zor olmayacak mı?"dedi Ege. Defne de sinirlenmiş bir şekilde söylendi.

 

"Sen de aramaya başlarsan bulabiliriz herhalde!"

 

Defne oldu olası erkeklerin her şeyi çok bilmelerine ve yemeğe bile karışmalarına gıcık olurdu. Ege de sevgilisini daha fazla sinirlendirmeden dediğini yapıp malzemeleri bulmaya yardımcı oldu.

 

Defne ve Ege mutfakta hala malzemeleri ararken Açelya ve Caner yakınlardaki sahile çoktan gelmişlerdi, Açelya yol boyunca annesini anlatıp durmuştu. Caner ise onun sonunda yüzünün güldüğüne seviniyordu. Yürümekten yorulduklarında bir çimenlik alana geçip yere oturdular. Açelya da hala annesinden söz ediyordu.

 

"Onu öyle iyi görmek içimi rahatlattı,aslında bakarsan o evdeki halinden çok daha iyiydi. " dedi. Caner onun yanağına elini koyup nazikçe okşadı.

 

"Eminim o da seni gördüğüne sevinmiştir. Hem bizim yanımızda güvende olman da onu rahatlatıyordur. "dedi. Açelya kafa salladı.

"Muhakkak."

 

Caner , aralarında oluşan gerilimi farkındaydı ve bu güzel bir şeydi çünkü Açelya'nın da onunla ilgilendiğini anlamasını sağlıyordu. Belki de sonunda hislerine karşılık veren birini bulmuştu.

 

Etrafın kalabalık olması gerilimi biraz dağıtsa da Caner içindeki hislerin sanki daha da arttığını hissediyordu. Açelya ona her gülümsediğinde mutlu oluyor ve onu sonsuza dek mutlu etmek istiyordu.

 

Caner içinde yaşayan hislerin varlığından mutluydu ve bunu bu defa bozmak istemiyordu.

 

" Birbirimizi daha yakından tanımaya ne dersin?" dedi. Açelya ne diyeceğini bilemez bir halde şaşkınca bakarken Caner elini uzattı.

 

" Daha güzel bir şekilde tanışalım. Caner ben " dedi. Açelya tebessüm etti ve elini tuttu.

 

"Açelya"

 

"Memnun oldum,hem de çok"

 

"Ben de çok memnun oldum"dedi ve içindeki kelebekleri serbest bırakıp bir anlığına uçmalarına izin verdi.

 

***

Defne yaptıkları harcı kalıplara dökerken gülümsüyordu ve Ege de onu izleyerek birlikte ne kadar mutlu olduklarını düşünüyordu.

 

Defne cupcakeleri hazırladığı fırına koydu ve süresini ayarladıktan sonra kalan harcı parmağına batırıp Ege'nin burnuna sürdü.

 

Ege şaşkın ve yaramaz bir ifade ile aynısını Defne 'ye yaptı ve güldü.

 

"İlla yaramazlık yapacaksın yani" diye mırıldandı Defne'ye. Defne de bunun üzerine yine biraz harcı parmağına sürüp tadına baktı.

 

"Başarılı"

 

Ege de merakla harcın tadına baktı.

 

"Bunu niye pişiriyoruz ki böyle daha lezzetliymiş." dedi. Onlar kendi arasında şakalaşırken içeri birden tüm soğukluğuyla Cem girdi.

"Ne oluyor burada"

 

" Kek yapıyorduk baba"dedi Defne gülümseyerek. Cem ,Ege'ye bir bakış attı ve kızına gülümseyip cevap verdi.

 

"Eliniz yerine burnunuzu mu kullandınız "

 

Defne hemen peçete alıp burnunu silerken Ege de eliyle burnundaki harcı silmişti. Cem bunun üzerine sakin kalmaya çalışarak Defne'ye baktı.

 

"Pişince bana da getirirsin, Ege de çok geçe kalmasın,uykusu şaşar sonra"dedi ve yavaşça oradan çıktı. Çıkarken de sessizce mırıldandı.

 

"Ne de olsa yakında dolanamayacaksın kızımın peşinde. "

 

Ege ve Defne son sözü duymamışlardı ama tepkisizliğine şaşırmışlardı. Defne sinirlenir diye beklerken nazikçe konuşması onu fazlasıyla şaşırmıştı ve hatta babasının sonunda değiştiğini düşünüp sevinmişti. Ege de şaşkındı ama bu onu sevindirmiyor aksine korkutuyordu.

 

Defne ve Ege kekin pişmesini beklerken Açelya geldi ve yavaş adımlarla kokuyu takip ederek mutfağa geçti. Ege ve Defne'yi sarılırken görüp gülümsedi.

 

" Çifte kumrular "

 

Ege hızla geri çekilirken Defne de Açelya'ya gülümsedi.

 

"Cupcakelerin gizli reçetesi:Aşk " dedi.

 

O esnada fırının süresi bitti ve çın diye ses çıkardı. Açelya gülerek konuştu.

 

" Yalnız söylediğin şey Cupcake tarafından da onaylandı,dikkatini çekerim"

Defne de Açelya'ya manidar bir bakış attı ve

 

"Havada aşk kokusu var"diyerek göz kırptı.

 

Birlikte gülüşürlerken Ege lafa girdi.

 

"Saat geç olmuş ben kalksam iyi olur, Cem Bey de aşağı inmeden... Ama hakkımı alırım öyle giderim"dedi fırını işaret ederek. Defne de güldü ve Ege'nin yanağına bir öpücük kondurup eline bir kese kağıdı aldı.

 

"Hemen veriyorum "dedi. Elini yakmamaya çalışarak fırının içinden iki tane cupcake aldı ve hızlıca kese kağıdına koydu.

 

"Biri sana biri Caner'e ama"dedi. Ege de kese kağıdını alıp gülümseyerek Defne'yi öptü.

 

"Tamamdır. Yarın görüşürüz, reise yakalanmadan hadi kaçtım ben " dedi ve sessizce evden çıktı. Açelya da Defne'nin kekinden tadarken mırıldandı.

 

"Çok lezzetli olmuş, aşk gerçekten her şeye tat katıyor"

 

Defne güldü ve mırıldanarak konuştu.

 

"O AŞK konusuna da geleceğiz birazdan ama bekle ben bir babama kek götürüp getireyim."

 

Açelya da muzip bir tavırla kıkırdayarak kafa salladı. Defne, babası için hızla bir cupcake alıp yukarı çıktı.

 

Cem çalışma odasında Ege'nin gitmesi için gerekli belgeleri hazırlıyordu. Kapı tıklatılınca hızla elindekileri çekmeceye koydu ve konuştu.

 

"Girin"

 

Defne içeri girince Cem de ayağa kalktı ve kızının yanına yaklaştı.

 

"Hamarat kızım benim" dedi ve başından öptü. Onunla artık gerçekten bir aile olmuşlardı.

 

Defne her şeyden habersiz babasına sarılırken Cem , Defne'nin bu olaylardan olabildiğince az etkilenmesi için kafa yoruyordu. Bu aralar kafası fazlasıyla böyle şeylerle doluydu. Kızıyla bu yakınlığı kurmak için çok uğraş vermişti ve bunu kimsenin bozmasını istemiyordu. Ne Ege'nin ne Hazel'ın ne de bir başkasının.

 

Bölüm : 01.10.2025 01:52 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...