38. Bölüm

38.BÖLÜM VEDA MEKTUBU

anonymous
mermaidmaryy

Defne ve Ege ertesi gün okula erkenden gittiler ve Zeynep için sırayı güzelce süsleyip gece Defne'nin hazırladığı hediyeleri üzerine yerleştirdiler. Sınıfta ikisinden başka kimse yoktu , Defne arkadaşının gönlünü almak için hazırlık yaparken Ege, Defne'nin telaşını izliyordu. Saçları stresliyken daha çok uçuşuyor ve kulağının arkasından kolayca kurtulup yüzüne düşüyordu.

 

Ege, Defne'yi seyrederken onun her halini hafızasına kazımak istiyordu. Onu belki de yıllarca belki de ölünceye kadar göremeyecekti. Bu düşünce onu mahvediyordu. Onun yüzünü, sesini unutmaktan korkuyordu ama en çok da onun kalbinden silinmekten...

 

Defne her şeyi hazırladığından emin olduğunda saçını yine kulağının arkasına sıkıştırdı ve gülümseyerek Ege'ye baktı,gözlerinin içi bile parlıyordu.

 

"Nasıl oldu?" dedi. Ege sevgilisinin yanağına ellerini koyup sevimli ifadesini aklına kazımak istercesine inceleyerek konuştu.

 

"Zeynep bayılacak ve üzgün olduğunu anlayıp seni affedecek ben eminim "

 

Defne tebessüm etti ve kafa salladı.

 

" Bir an önce gelsin de görsün istiyorum."

 

Ege güldü ve Defne'yi hızlıca kendine çekip sarıldı,kokusunu içine çekip belini sıkıca sardı. Defne kıkırdayarak mırıldanmaya başladı.

 

"Ne yapıyorsun Ege, okuldayız yanlış anlayacaklar"

 

Ege, Defne'nin kokusunu içine çekerek ve sıkıca sarılmaya devam ederek konuştu.

 

" Sevmenin neresi yanlış, ben seni çok seviyorum" dedi. Defne de tebessümle kollarını Ege'nin boynuna doladı.

 

"Ben de çok seviyorum. "

 

"Peki beni yıllar geçse de sevecek misin?" dedi Ege hafifçe kafasını geriye çekti. Defne'nin parlayan gözlerine baktı.

 

" O nasıl bir soru tabii ki seni yıllar geçse de çok seveceğim aşkım"

 

Ege derin bir nefes aldı.

 

"Söz mü?"

 

"Söz, sen de söz ver "dedi Defne cilveli bir şekilde gülerek. Ege de buruk bir gülüşle kafa salladı.

 

"Dünyanın sonuna kadar hep yalnızca seni seveceğime söz veriyorum " dedi.

 

Defne, Ege'nin duygusallaşmasına pek anlam veremese de onun sevgisini hissetmeyi seviyordu. Yanağına minik bir öpücük kondurup geri çekildi. Telefonun saatine baktı.

 

"Zeynep birazdan gelir, genelde erken geliyor"dedi.

 

Dediği gibi de oldu. Zeynep sınıfın tamamından erken geldi. Kapıdan girdiğinde Defne ve Ege'yi sırasında görünce şaşırıp gözlerini açarak bakındı.

 

"D-DEFNE!?"

 

Defne tebessüm ve mahcubiyetle ona bakarken Ege muzip bir şekilde konuştu.

 

"Sürpriz!"

 

Zeynep yavaşça sıraya yaklaştı, Defne de dün gece yaptığı cupcake'in üzerindeki mumu hızlıca yaktı ve ona doğru uzattı.

 

"İyi ki doğdun arkadaşım. İyi ki varsın! Beni affedebilecek misin? Seni kırdığım için gerçekten çok pişmanım."

 

Zeynep şaşırmıştı ve ne diyeceğini bilemiyordu. Defne'nin yüzündeki pişmanlığı görebiliyordu bu yüzden hâlâ kargın olsa bile alttan almayı tercih etti.

 

"Peki affediyorum ama bir daha bunu yapma olur mu? " dedi. Defne hemen Zeynep'e sarıldı ve mumu üflemesi için keki ona doğru tuttu.

 

Zeynep geç kalınmış bu kutlamaya burukça bir tebessümle karşılık verip mumu üfledi.

"Teşekkür ederim."

 

"Keki de biz yaptık senin için."

 

Zeynep tekrar şaşırdı ve kekten bir ısırık alıp konuştu.

 

" Hediyeye gerek yoktu ama teşekkür ederim. Benim için bu kadar uğraşmanız beni mutlu etti. " dedi.

 

" Tabii ki uğraşacağız, sen bizim arkadaşımızsın"dedi Defne ve Zeynep'e sıkıca sarıldı. Sınıf da yavaşça dolmaya başladı.

Ege, kızların yanından ayrılıp müdürün odasına gitti ve açık lisede okumak için gerekli olan belgeleri götürdü. Ne de olsa ortalarda olmayacaktı en azından böyle okulu bitirebilirdi.

 

Müdür odasından çıktıktan sonra okula Cem Bey'in gelmiş olduğunu görüp şaşkınca yanına gitti.

 

"Cem Bey, bir şey mi oldu?"

 

"Gel benimle, çantanı Caner alır çıkışta" dedi Cem soğukkanlılıkla.

 

"Anlamadım. Nasıl?"

 

" Gel dedim oğlum işte, neyini anlamadın halletmemiz gereken işler var."dedi.

 

Ege korkak bir ses tonuyla konuştu.

 

" Yoksa şimdi mi gidiyorum? Ama ben daha kimseyle..."

 

vedalaşmadım.

 

Sonunu getiremeden Cem lafı Ege'nin ağzına tıktı.

 

" Maalesef bugün değil ama yakında gidiyorsun"dedi. O esnada okulun bahçesinden çıkmışlardı bile. Cem hızlıca arabasına bindi ve Ege'yi bekledi. Ege'de etrafa bakınıp arabanın sağ koltuğuna geçti.

 

Cem, Ege içeri girer girmez gözleriyle bir yeri işaret edip söylendi.

 

"Şu adamlar sana tanıdık geliyor mu?" dedi. Ege aynı yöne bakıp kaşlarını çattı.

 

" Onun şerefsizleri..." dedi. Yüzü iyice düşmüştü bunu söylerken.

 

"Artık zaman tükeniyor Ege, baban çoktan uyandı. Defne'nin yanındayken onu da tehlikeye atıyorsun. Seni gelip almasaydım çıkışta seni yaka paça alıp götürebilirlerdi."

 

Ege kafasını eğdi ve kaşlarını çattı.

 

" Ona zarar vermelerine izin vermem "dedi. Cem ufak alaylı bir tebessümle karşılık verdi.

 

"Senden izin alacaklarını sanacak kadar aptal olmadığını düşünmek istiyorum. Daha dikkatli olmalısın. " dedi ve arabayı sürmeye başladı. Neyseki adamlar Ege'yi Cem'in yanında görmemişlerdi.

 

Ege,Cem'in haklı olduğunu bildiği için susmayı tercih etti ve yalnızca yola bakmaya başladı. Cem biraz gittikten sonra bir yerde durdu ve el frenini çekip konuştu.

 

" Torpidoyu aç; içinde kağıt, kalem ve zarf var. Defne'ye bir veda mektubu yazmanı istiyorum. Ona artık yorulduğunu, bu ilişkide yapamadığını, uzaklara gidip kendine yeni bir hayat kuracağını yaz."dedi.

 

Ege bunları duyunca şaşkınlığını gizlemeden baktı. Sanki Cem ona kafana sık diyordu. Öyle zalimce, kolayca nasıl bunları isteyebiliyordu?

 

"Bunu benden neden istiyorsunuz? Gideceğim işte, Defne'nin aklında güzel kalmak istiyorum. Döndüğümde onunla bir hayatım olabilsin istiyorum. Ona dediklerinizi yazarsam benden nefret eder. Bu onu daha çok üzmeyecek mi? Beni düşünmezsiniz biliyorum ama bari onu düşünün kalbini kırmamı mı istiyorsunuz?"

 

Cem sinirli bir şekilde baktı ve sertçe direksiyona vurdu.

 

"Bak oğlum! Sence ben kızımı üzmek mi istiyorum !? Lan... seni de onu da beladan kurtarmaya çalışıyorum. Biz de aşık olduk aşkın ne demek olduğunu senden öğrenmeyeceğim."

Ege dişlerini sıkıp Cem'e baktı. Gözleri kızarmıştı ve çaresiz görünüyordu.

 

" Yapamam dedim, onu seviyorum. Geleceğimizi böyle kolayca silemem. "

 

"Asıl seviyorsan yaparsın oğlum"dedi Cem.

 

Sanki sinirini bir kenara koymuştu Ege'ye babalık yapar gibi bir ifadeyle konuşuyordu. Kızını tanıyordu ve onun da kendisi gibi aşkının peşinden gideceğini biliyordu. Ancak gururu onu bundan alıkoyardı.

 

" Neden?" dedi Ege dişini sıkarak, gözünden akan yaşla Cem'in yüzüne baktı.

 

" Ne istiyorsun Ege, onun mahvolmasını senin döneceğini bekleyerek, zannederek, kendini kahrederek hayatını çöp etmesini mi istiyorsun ? Ne zaman döneceğin belli bile değil. Defne seni aramayacak mı sence? Bulmaya çalışmayacak mı? Ya peşinde seni ararken ona zarar verirlerse? Ne sen ne de baban normal insanlar değilsiniz. Bunu anla ve sevgine sahip çık."dedi. Ege ,Cem'e bakarak yüzünü buruşturdu ve ağlamamak için dişlerini bir defa daha sıktı.

 

Cem, Ege'nin bu haline üzüldüğünden bir şey demeden sarıldı. Ona üzülse de kızının artık kendi hayatına bakmasını ve ondan uzak olmasını istiyordu. Henüz 17 yaşındaydı ve kızının kendisi gibi kara sevdaya düşmesinden korkuyordu. Hayatını kendi için yaşayamamasından korkuyordu.

 

" Daha çok gençsiniz, yeniden aşık olup daha mutlu olacağınız yıllar olacak. "

 

"Ben yıllar geçse de yalnızca kızını seveceğim Cem Bey"diye mırıldandı Ege.

 

"Eğer her şeye rağmen, onu terk edip gitmene rağmen, döndüğünde o da hâlâ seni seviyor olursa bu gerçek aşktır ve işte o asla bitmez. "dedi Cem ve geri çekilip Ege'nin gözlerine baktı.Bitmezdi çünkü biliyordu biri gitse bile aşk kalpte yaşanmaya devam ediyordu. En azından kaypak olmayan adamlar için bu böyleydi.

 

"Eğer geri döndüğünde hala birbirinizi seviyor olursanız, sizi bizzat ben evlendireceğim, söz veriyorum ama şimdi veda mektubunu yaz ve zarfı da bana ver. "dedi.

 

Kendi her ne kadar sert, kötü görünse de Ege'nin sevgisi ve göz yaşları içini acıtmıştı. Dilan'a duyduğu aşkı anımsamıştı. Gözlerinin dolduğu belli olmasın diye öksürüp arabadan indi. Ege'ye bir kez daha bakıp kapıyı kapadı.

 

Ege sessizce torpidodan kağıdı, kalemi ve zarfı aldı ,ağlayarak kalemin kapağını çıkardı. Nasıl yazacağını , nasıl onu buna inandırabileceğini düşünerek boş kağıda bakıyordu. Severken nasıl sevmiyormuş gibi yapılırdı bilmiyordu. Bunu Cem'in dediği gibi Defne için yapacaktı. Cesur görünmeye çalışarak doğruldu ve yazmaya başladı.

 

Defne,

 

Sana bunları yüzyüze söylemeye yüzüm yok, bu yüzden beni affet. Seninle yaşadığımız her şey güzel ve özeldi bunun için sana teşekkür ederim ama her güzel şeyin bir sonunun olduğunu da unutmamak gerek.

 

Ben ailem tarafından sevilmedim, sevginin ne demek olduğunu hiç öğrenemedim. Belki hak etmedim de...

Senin sevgin bana fazla geldi, sevginin altında ezilmekten çok yoruldum. Artık ailemden,herkesten uzakta kendime yeni bir hayat kurmak istiyorum. Geçmişin yükünü omuzlarımda hissetmediğim bir hayat. Beni anlamanı beklemiyorum, hatta kızacağını ve benden nefret edeceğini biliyorum.Yine de beni affet, seninle yaşadığım her şey gerçekti ama bitti. Bunu anla ve kendi hayatına bak.

 

Ben yaşayacağın tüm üzüntüler için binlerce kez özür dilerim Defne. Kalbini kırmayı istemezdim. Bana yaşattığın güzel anılar için teşekkür ederim. Bana kız ,sinirlen hatta korkaklığımdan dolayı suçla beni ama bizi güzel hatırla. Ben bizi her zaman güzel hatırlayacağım pamuk şekeri. Kendine iyi bak, hoşça kal!

 

EGE 

 

 

Ege göz yaşlarının kağıda damlamaması için dikkat ederek veda mektubunu yazdı. Her satırda her cümlenin sonunda seni çok seviyorum yazmamak için direnmişti. Onu ne kadar inciteceğini bildiğinden olabildiğince yumuşatmıştı her şeyi yine de onun acısını da kendi kalbinde yaşıyordu. Ege her şeye rağmen Defne'nin sevgisine güveniyordu ve bu sözlerin bile aşkını bitiremeyeceğini biliyordu. Unutma beni yerine hatırla demişti. Güzel anlarımızı hatırla...

 

Ege son bir kez daha okuyup kağıdı katladı. Zarfın içine nazikçe koyup zarfın üzerine de Defne'ye yazdı. Cem dışardan onun mektubu yazıp bitirdiğini görünce hemen arabanın içine geçti.

 

"Yazdın demek, aferin sana. İşte şimdi kızımı gerçekten sevdiğine emin oldum. Bu mektubu gittiğin gece Defne'nin makyaj masasının üzerine koyacağım. Böylece gittiğini uyandığında öğrenmiş olacak. Yine de gidene kadar onunla aynı şekilde görüşebilirsin. Ona ne kadar güzel anılar verirsen seni güzel hatırlamak için o kadar nedeni olur. "dedi ve Ege 'nin elindeki zarfı alıp hızlıca zarfı açıp göz gezdirdi. Ege göz devirdi ve dışarıya doğru baktı.

 

"Ne zaman gideceğim peki? Babam peşime bir ton insan takmış malum."diye mırıldanarak konuştu.

 

Cem mektubu zarfa geri koyup yapışkanını da kapatırken cevap verdi.

 

" Ömer gerekli şeyleri hallediyor. Bunun yasal olarak doğru olması gerektiğine karar verdik , savcı bir arkadaşımız sana yardım edecek. Böylece baban öğrenmeyecek ama illegal olan şekilde yapmamış olacağız. Yine de sahte kimlikler yedekte hazır acil bir şekilde gidebilmen için ama öncelik tabii devletle iş birliği yaparak gitmen. "

 

" Kimse zarar görsün istemiyorum. Bir an önce gideyim ve bu beladan arınayım istiyorum. "

 

"Bir hafta içinde hazır olur. Hazırda bekle sen"

 

Ege kafa salladı ve Cem'e tebessüm etti.

 

" Nereye gideceğim belli mi?"dedi.

 

"Avustralya gibi duruyor"

 

Ege kafa salladı ve güldü.

 

" Gerçekten dünyanın öbür ucuna gidiyorum yani. "

 

"Öyle, yolun açık olsun. Konuştuğumuz gibi ne Defne'yle ne de buradan başka biriyle temasta bulunamazsın. Mesaj dahi atma kimse yaşadığını bile bilmesin."dedi Cem. Ege'nin bu kadar güzel sevebileceğini sanmıyordu ama yanılmıştı.

 

"Tamam, Cem Bey. Ömer amca gereken her şeyi bana açıkladı zaten daha fazla konuşmamıza gerek yok. Ben burdan kendim giderim"dedi ve kapıyı açıp indi. Cem ile göz göze gelince dişlerini sıkarak kapıyı kapattı ve arabanın tersi yönde yürümeye başladı.

 

Yakındaki duraktan bir otobüse binip annesi ve kardeşleriyle vedalaşmak için yola koyuldu. Onlar bunun bir veda olduğunu bilmeyecekti ama o bilecekti. Bilerek sarılacaktı. Yol boyunca Defne'yi düşünüp durdu. Onu ne kadar üzeceğini tahmin bile edemiyordu. Üzgün, yorgun ve çaresiz bir şekilde dışarıyı izliyordu.

 

Annesinin evinin önüne geldiğinde bir süre sadece kapıyı inceledi ve sonunda cesaret bularak zile bastı. Kapıyı annesi açmıştı.

 

"Ege, oğlum!"dedi kadın şaşkınca. Uzun bir süredir gelmediği için şaşırmıştı .

 

"Anne..."

 

" Benimle artık görüşmezsin sanıyordum. "dedi kadın gülerek, Ege de güldü ve mırıldandı.

 

"İçeri geçelim mi yoksa gideyim mi?"

 

"Gel tabi Ege, kardeşlerin de özledi seni zaten. "dedi. Ege içeri girerken en son geldiğinde olanları anımsadı ve çenesi seyirdi.

İçeri geçip koltuğa oturduğunda annesine bakıp konuştu.

 

" Endişe etme para istemeye gelmedim sadece seni merak ettim ..."

 

Annesi mahçup bir şekilde yanına oturdu ve kaşlarını hafifçe çattı.

 

"Olur mu öyle şey oğlum, sen de benim çocuğumsun. Hep baban yüzünden..."

 

"Onu anmayalım, onu konuşmaya gelmedim. " dedi bitkin bir sesle Ege.

 

"Beni hiç sevmeyi denedin mi anne?" diyerek kadının gözlerine dikti mavi gözlerini. Gözleri kadını ürkütmüştü ve gözlerini kaçırmasına sebep olmuştu.

 

"Babam şerefsizin önde gideni de belki sen seversin beni sanmıştım. En azından biraz bile sevdin mi beni anne"dedi.

 

Kadın ne diyeceğini bilememişti, oğlunun mavi gözleri o ne dese inanmayacak gibiydi. Sustu ve sakince kafasını eğdi.

 

"Bir kez anne ol, sarıl bana. "dedi Ege gözünden yaş süzülürken ve kollarını açtı. Kadın Ege'ye baktı ve kaşlarını çatarak ona sarıldı. Onun da gözleri dolmuştu, kendine kızıyordu ama bir şey diyecek yüzü yoktu.

 

" Anne babanın günahlarını çocuklar çeker derler. Babana inanarak ben bir günah işledim. Ne ben ne baban yıkıldı, en çok sen acı çektin oğlum"

 

Ege ağlayarak annesine son kez sıkıca sarıldı ve onu affedebilmek için bir neden aradı. Tek bir neden yeterdi. Affetmesini istese bile yeterdi,pişman olduğunu görse affederdi.

 

Çekilip annesine baktı.

 

" Bana bir şey söylemeyecek misin ? "

 

Kadın gülümsedi ve Ege'nin yanaklarını avuçladı.

 

" Ailene rağmen sen kendini iyi yetiştirdin. Ne bana ne de o

aşağılığa ihtiyacın var. Sen kendine yetersin oğlum. Biz olmadan daha iyi olursun.Seni sevdiğimi söylesem ne değişecek geçen yılları vermeyecek bize "

 

Sanki kadın gideceğini biliyormuş gibi konuşmuştu. Ege istediğini duyamasa da kafa sallayıp tebessüm etti.

 

"Eyvallah"

 

Ayağa kalkıp boğazını temizledi. Kardeşlerine de son kez sarılıp gidecekti. Tam içeri çocukların yanına gitmek için ilerlemişti ki annesi arkasından seslendi.

 

" Sana annelik yapamadığım için üzgünüm, affet beni. Benim için değilse bile kendin için. "

 

Ege boğazında yer eden yumruyu görmezden gelmeye çalışarak arkasına döndü. Annesine tebessüm ederek tekrar sarıldı.

 

"Affedeceğim. Bir gün gerçekten kendim için affedeceğim. Bu yükten kurtulacağım." dedi. Hemen geri çekildi ve hızlı adımlarla içeriye doğru yürüdü.

 

Küçük kardeşi Berk Ali içerde resim çiziyordu. Kız kardeşi ise kulaklıkla müzik dinliyordu. Önce Berk'e sarıldı ve yanağından öptü.

 

"Abi iyi ki geldin. " dedi ufaklık. Ege tebessüm etti tüm ailede onu bir tek Berk Ali seviyordu. O da büyüdükçe uzaklaşırdı kız kardeşi gibi...

 

Berk'i kucakladı ve gülümseyerek baktı.

 

" Sen çok akıllı bir çocuksun, seni seviyorum kardeşim. "dedi. Çocuk ne olduğunu anlamasa da abisine sarılmaya devam etti. Ege ondan uzaklaşıp kızın yanına gitti.

 

" Beni sevmediğini biliyorum ama ben seni seviyorum Ada" kız ne olduğunu anlamamıştı ama tedirgindi. Babasının anlattıklarından etkilenmişti ve Ege'yi kötü biri olarak görüyordu.

 

" Benim hiç mutlu bir ailem olmadı ama senin olduğu için şanslısın. Beni seven bir annem de olmadı. Annenizin sevgisini bu saatten sonra istemiyorum ama belki bir gün sen de abini sevmeye başlarsın" dedi.

 

Kız umursamaz görünse de üzülmüştü. Gülümsemeye çalışarak Ege'nin omzuna dokundu.

 

" Neden geldin?"dedi. Kendi on yaşlarındaydı ama tavırları yetişkin gibiydi.

 

" Size veda etmeye geldim ama aramızda kalsın olur mu? Artık annene sorun çıkaran o çocuk değilim. Sadece abin olmak istiyorum. Çok uzaklarda bir abim var diyebilmeni istiyorum." dedi ve kollarını sarılmak için açtı. Bakışlarıyla sarılması için onu teşvik ederken duygusaldı.

 

" Hoşça kal, abi."dedi kız ve yavaşça sarıldı.

 

" Anne size emanet. "

 

" Tamam,dikkat et" dedi kız ağlamaklı bir ses tonuyla. O da en az Ege kadar duygusal biriydi,sert görünse de. Ege bunu fark edip tebessüm etti.

 

"Görüşürüz çocuklar." diyerek oradan hızlı adımlarla çıktı. Annesiyle son kez göz göze gelip kapıdan çıkıp gitti,gözden kayboldu.

 

Dışarıda boş boş gezinirken telefonuna bakmayı sonunda akıl edip telefonu eline aldı. 5 cevapsız arama 20 tane mesaj vardı. Biri Caner'den diğerleri Defne'den gelmişti.

 

Gönderen:Güzelim

 

Aşkım neden cevap vermiyorsun? Nereye kayboldun? Merak ediyorum.

.

.

.

 

Ege tebessümle mesajı okudu ve etrafına bakınıp bir köşede durup mesaj yazdı.

 

Gönderilen: Güzelim

Akşam yemekten sonra pencerende buluşalım :) eski günleri yad ederiz.

 

Mesajı gönderip tebessüm etti. Eski heyecanlı günlerine gönderme yapmıştı. Şimdi ise ne vahim haldeydiler. Telefonu cebine koymadan Caner'e de geri döndü ve başı boş birkilde düşünceli düşünceli gezmeye devam etti.

 

Dolaşırken bir takı dükkanın önünde buldu kendini ve hızla cebinde ne kadar para olduğunu kontrol etti en azından Defne için gitmeden son bir hediye almak istiyordu. Parasının yetip yetmeyeceğini bile bilmiyordu ama yine de içeri girdi.

 

Çalışan kadın Ege'yi görüp gülümseyerek yaklaştı.

 

"Buyurun ne arıyordunuz yardımcı olayım "

 

Ege de tebessüm etti ve anlatmaya başladı.

 

" Aslında kız arkadaşıma hediye almak istiyorum, kolye olabilir. Ben uzak bir yere taşınacağım da ona onu unutmayacağımı anlatacak bir şey arıyorum. "

 

Kadın tebessüm etti ve göz kırparak konuştu.

 

"Çok romantik. Buyrun benle gelin. Tam olarak aradığınız türden bir şey bulacaksınız"

 

Ege kafa salladı ve kadının peşinden ilerledi. Kadın tezgahın arkasından bir kutu takı çıkarttı ve çeşitleri Ege'nin önüne koydu.

 

"İşte burada... Çeşitler var kalp, kuzey yıldızı, anahtarlı,kilitli semboller."

 

Ege kolyelere baktı ve beğendiği bir tanesini eline aldı.

 

"Bunun anlamı ne ki?"

 

"Kuzey yıldızı, asla yerinden oynamaz her zaman kuzeyi gösterir. Yön göstericidir, hep oradadır. Yani bunu alarak ben her zaman yanındayım olmam gereken yerdeyim diyebilirsin. "

Ege kadını dinledi ve gülümsedi. Hoşuna giden kolye kalbindeki anlama da uyumluydu. Böylece Defne, o uzakta olsa bile hep onunla olduğunu hissedebilirdi. Tebessüm etti ve fiyatını sordu.

 

Kadın Ege'yi süzdü ve gülümsedi. Fazla parası olmadığını farketmiş olmalıydı.

 

"Sizde ne kadar varsa o kadar verin, ben de aşk insanıyım. Yardımcı olmak isterim."dedi. Ege gülümsedi ve mutlu bir şekilde konuştu.

 

" Teşekkür ederim, bu yardımınızı hiç unutmayacağımdan emin olabilirsiniz" dedi, cebindeki tüm parayı çıkartıp tezgaha koyarken. Kadın parayı hiç saymadan kasaya koydu ve ürünü güzelce paketleyip Ege'ye uzattı.

 

"Kız arkadaşınız çok şanslı"

"Hayır, o hayatımda olduğu için ben şanslıyım. İyi günler"

 

Ege gülümseyerek dükkandan çıktı ve Defne'ye hediyesini nasıl vereceğini düşünerek eve doğru yol aldı. O mektupta ne yazıyorsa yazsın Defne onun sevgisini unutmayacaktı, en azından öyle umuyordu.

 

***

Defne sonunda Zeynep'le de arasını düzeltmişti ve her şey yolundaydı. Okuldan sonra Açelya ile Caner hakkında iması bol bir muhabbet etmişlerdi. Defne, Açelya'nın Caner'den hoşlanmaya başladığını çoktan fark etmişti ama ağzından duymak istemişti. Sonunda itiraf da gelmişti zaten. Daha ciddi bir şey olmasa bile karşılıklı olarak birbirlerinden hoşlanıyorlardı.

Akşam yemeğinde de moral kaçıran bir şey olmamıştı. Berfu uzun zaman sonra akşam yemeğine katılmıştı çıktığı tatili anlatıp herkesi eğlendirmişti her zamanki gibi ve Açelya'nın annesinin iki hafta içinde tahliye olacağı konuşulmuştu bu da herkesi mutlu eden bir haberdi.

 

Yemek sonrası herkes kabuğuna çekilmişken Defne de odasında Ege'nin yaptığı fotograf albümüne bakıyordu. Anılarını hafızasında yeniden canlandırıp gülümsüyordu. İyi kötü ne çok anıları olduğunu düşünmeden edemiyordu. İlk başlarda karışık olan hisleri kopmaz bir bağla aşka dönüşmüştü.

 

Fotoğraflara bakarken aralarda Ege'nin kendi eliyle yazdığı notları da okuyordu. Okudukça gülümsüyor, düşünüldüğünü ve sevildiğini hissediyordu.

 

Bana sevmeyi öğrettiğin için teşekkürler

Sonsuza kadar senin...

 

Hep birlikte olacağız☆

 

Hep böyle gülelim :)

 

Pamuk şekerim

 

En sevdiğim halin ♡

Gibi kısa küçük notlar yazmıştı içine, Defne onlara bakarken saatin farkında bile değildi ta ki camına taş atılana kadar. Birden telaşla sıçradı ama sonra Ege'nin geldiğini anladı, hızlıca üzerine bir hırka alıp pencereyi açtı. Ege yine pencereye kadar tırmanmıştı.

 

"Dikkat et "dedi hemen Defne tedirgin bir halde.

" Benim için ilk değil bu biliyorsun.Seni görmek uğruna az pencere tırmanmadım. " dedi ve güldü. Sonra hızlıca cebinden kutuyu çıkartıp uzattı Defne'ye.

 

"Canım sevgilime küçük bir hediye"

 

Defne kutuyu eline aldı ve gülümsedi. Bu hediye de nereden esti diye düşünüyordu. Bir gün albüm yapmalar bir başka gün hediye ile gelmeler Defne'yi şüphelendirmişti.

 

" Son günlerde bu hediye merakı nereden çıktı? " dedi. Ege de Defne'nin elini tuttu ve öptü.

 

"Sadece mutlu olmanı istemiştim. Geri alayım hediyemi istersen" dedi. Defne munzur bir tebessümle hafifçe eline vurup kutuyu açtı.

 

Kolyeyi görür görmez bayılmıştı.

 

"Bu ne kadar güzelmiş böyle ya ."dedi.

 

" Senin kadar değil."

 

Defne hızlıca kolyeyi boynuna taktı ve Ege'ye gösterdi. Sevinçli görünüyordu ve kolyeyi de beğenmişti.

 

"Bunu hiç çıkartma olur mu? Bu kolye senin her zaman boynunda olsun. Kuzey yıldızı her zaman yol göstericidir. Her zaman tek bir yeri işaret eder ya , dünyanın neresinde olursa olsun o sadece bir yere aittir. Orayı gösterir, bütün yolları oraya çıkarır. Benim evim sensin ve nerede olursam olayım bu yıldız beni sana getirecek seni de bana. Seni özlediğimde gökyüzünde onu izleyeceğim. Böylece yanında hissedeceğim." dedi. Defne gülümsedi ama anlayamadı bir şeyler vardı.

 

"Bir yere mi gidiyorsun"

 

"Hayır sadece yanında olamadığım zamanlar aslında kalben yanında olduğumu bilmeni istedim "dedi. Defne gözlerini Ege'ninkilere kenetledi. Parlak mavi gözleri hüzünlü bakıyordu.

 

"Ben her zaman yanında olacağım aşkım, sen de benim yanımda olacaksın " dedi ve yanağından öptü.

 

"Teşekkür ederim tekrar bu anlamlı hediye için "

 

Ege de Defne'nin alnından öptü ve gülümseyerek pencereden içeri baktı.

 

"Bu gece birlikte uyuyabilir miyiz?"dedi. Defne babasının haberi olsa yine kıyameti kopartacağını bilse de Ege'yi geri çevirmek istemedi.Çekingen bir tavırla kafa sallayıp içeri girmesine izin verdi. Tedbir olarak da kapıyı kilitledi.

 

Birlikte biraz albümdeki fotoğraflara baktıktan sonra ışığı söndürüp yatağa uzandılar.Defne sıkıca ona sarıldı ve kafasını Ege'nin göğsüne dayayıp mırıldandı.

 

"Seni seviyorum sevgilim. İyi geceler "

 

"İyi geceler, ben de seni seviyorum" dedi Ege. Defne'nin saçlarından burnuna doğru yayılan kokunun ahengiyle adeta sarhoş olacak gibiydi. Yutkundu, aklına bir hafta sonra burada olmayacağı aklına gelince. Keşke bir yolu olsaydı da bu anda sonsuza kadar kısılıp kalsaydı.

 

Bir anlığına unutmak istedi olanları, bu anın huzuruyla kalmak istedi. Aklına bu kokuyu kaydetmek isterce kokladı, huzurla aşkının koynunda uyuyakalana dek onun kokusunu, varlığını,nefesini ve kalp atışını aklında tekrar edip durdu.

 

 

Bölüm : 02.10.2025 06:11 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...