20. Bölüm

20. Bölüm

Merve
merooo

İyi geceler canlarım gerçi bu saatte ne yatmıyorum normal saatim 1 ve 3 arası olduğu için şimdi atayım dedim.

 

Yorumlarınızı beğenmenizi atarsanız yazarınızı çok mutlu edersiniz yani ben burda kaç kelimelik bölüm yazıyorum lütfen bir beğeniyi ve yorumu çok görmeyin.

 

♣️

Azat’ın son sözleri, yüreğimi daha da derinden yaralamıştı. Gözlerimdeki bulanıklığı bastırmaya çalışırken, içimde yanıp duran o soru bir türlü susmuyordu: “Neden?” Neden duvarlarını bu kadar yüksek tutuyordu? Neden beni bu kadar uzaklaştırıyordu? Bu zoraki evlilik yüzünden zaten tüm hayallerimden vazgeçmek zorunda kalmıştım. Ama artık susmayacaktım. Hayatımı bu şekilde sürdürmek istemiyordum. Okula dönmek, eğitimime devam etmek istiyordum. Kendi geleceğim için bir adım atmaya kararlıydım. Bu hayatta benim de hakkım vardı ve Azat’ın soğuk kuralları buna engel olamazdı.

 

Yavaşça ona doğru bir adım attım. “Azat, beni anlamıyorsun,” dedim, sesim çatallansa da gözlerimin içine bakmasını bekledim. “Bu anlaşmayı kabul ettim, çünkü başka seçeneğim yoktu. Ama bu demek değil ki hayatımı burada, senin soğukluğun ve kuralların içinde tüketeceğim. Benim de hayallerim var!”

 

Azat’ın ifadesi aniden değişti. Gözlerindeki alaycı bakış yerini keskin bir ciddiyete bıraktı. “Ne demek istiyorsun?” dedi, sesi artık daha düşük ama çok daha tehditkârdı.

 

“Okula geri dönmek istiyorum,” diye patladım sonunda. “Eğitimime devam etmek istiyorum. Bu evlilik beni bir kafese kapatıyor gibi hissettiriyor ve ben bunu kabul etmeyeceğim. Ne olursa olsun bir çıkış yolu bulacağım.”

 

Azat, önce bir an sessiz kaldı, sonra kahkaha atar gibi bir ses çıkardı. Ama bu kahkahada eğlenceden eser yoktu; tamamen küçümsemeyle doluydu. “Okula mı döneceksin? Cemre, senin bu evlilikte bir sorumluluğun var. Artık o hayallerine yer yok. Senin yerin burası. Bunu anlamayacak kadar mı körsün?”

 

“Benim yerim burası değil!” diye haykırdım, öfkemi artık saklamadan. “Beni bu evliliğe zorlayan sensin, ama hayatımı da senin kurallarına göre yaşamayacağım. Benim için bir yol var ve onu bulacağım.”

 

Azat, gözlerini kısmış, yüzü gerilmişti. “Eğer bu evliliğin kurallarını çiğnersen, sonuçlarına katlanırsın Cemre,” dedi, her kelimeyi ağır ağır vurgulayarak.

 

“Ne sonuçları, Azat? Daha ne kaybedebilirim ki?” diye karşılık verdim. İçimde biriken isyan artık taşmak üzereydi. “Ben zaten her şeyimi kaybettim. Ailemden, özgürlüğümden, hayallerimden vazgeçtim. Ama şimdi kendi hayatım için bir şey yapmak istiyorum ve sen buna engel olamazsın!”

 

Aramızdaki sessizlik, neredeyse boğucuydu. Azat bir şey demedi, sadece gözlerini bana dikmiş, sanki ne yapacağımı anlamaya çalışıyordu. Ama bu defa kararlıydım.

 

 

---

 

Gece boyunca plan yapıp durdum. Azat’a kendimi anlatmaya çalışmanın bir anlamı yoktu. Onun bu soğuk ve kuralcı tavrı, benim için yalnızca daha büyük bir engeldi. Bu yüzden sabaha karşı, kimse uyanmadan, birkaç eşyamı alıp sessizce evden çıktım.

 

Kendimi dışarıda, karanlığın içinde bulduğumda içimden derin bir nefes verdim. Özgürlük, uzun zamandır hissetmediğim bir histi. Ama önümdeki yol uzun ve zorluydu. Bir üniversiteye başvuru yapmalı, yeniden eğitimime başlamalıydım.

 

Sokağın sonunda bir taksi bulup durağa yöneldim. Her an Azat’ın peşimden gelebileceği korkusu içimi kemiriyordu, ama bir yandan da onun beni durdurmasına izin vermemeye kararlıydım. Başvuru için gereken belgeleri çoktan hazırlamıştım.

 

Tam üniversite kampüsüne vardığımda tanıdık bir ses arkamdan yankılandı.

 

“Cemre!”

 

Nefes nefese, öfke dolu bir şekilde bana doğru geliyordu. Duraksamadan ona döndüm ve dimdik durarak, “Hayatımı geri alıyorum, Azat,” dedim.

 

Azat bir adım daha yaklaştı, bakışları bir kılıç kadar keskin ve öfkeliydi. “Bu evlilikten kaçabileceğini mi sanıyorsun? Bir yere gidemezsin!”

 

Tam bir adım daha atıp beni kolumdan yakalayacağı sırada, bir başka ses ortamı doldurdu.

 

“Azat Karahan. Her zamanki gibi emirler yağdırıyorsun.”

 

İkimiz de aynı anda sese döndük. Siyah bir Mercedes kampüs girişine yanaşmış, içinden uzun boylu, esmer bir adam inmişti. Sert yüz hatları ve tehditkâr tavrıyla doğrudan Azat’a bakıyordu.

 

Azat’ın yüzü aniden daha da sertleşti. “Timur,” dedi, ismi zehir gibi ağzından döküldü.

 

Timur alaycı bir gülümsemeyle yaklaştı. “Hâlâ her şeyi kontrol ettiğini mi sanıyorsun? Yoksa bu küçük kuşu kafesinden kaçırmamak için mi bu kadar uğraşıyorsun?” Gözleri hızla bana kaydı. “Cemre, değil mi? Seninle tanışmak ilginç olacak.”

 

Azat bir adım öne çıktı, beni arkasına iterek Timur’la aramda bir duvar gibi durdu. “Uzak dur ondan,” diye tısladı.

 

Timur, bu tehdidi dikkate almadan omuz silkti. “Ne kadar sahiplenicisin, Azat. Ama şu an ben buradayım ve işler artık eskisi gibi olmayacak.”

 

Timur’un tehdit dolu sözleri havada asılı kalırken, içimdeki korku daha da büyüdü. Azat ve Timur arasında bir savaş çıkmak üzereydi ve ben bu karmaşanın tam ortasındaydım.

Azat, Timur’un karşısında dimdik duruyordu. Gözlerindeki öfke, fırtınadan önceki sessizlik gibiydi. Sessizlik birkaç saniye sürdü, ardından Azat’ın sesi buzu kıran bir balta gibi ortalığı doldurdu.

 

“Burada ne işin var, Timur?”

 

Timur alaycı bir kahkaha attı. “Bu kadar uzun zamandır kayıptım ve hiç merak etmedin mi? Yoksa hâlâ geçmişin yaralarını unutamadın mı? Seni burada, kendi hükümranlığını kurmuş gibi görmek eğlenceli ama bir şeyi unutmuşsun: Senin zaaflarını çok iyi biliyorum.”

 

Bu sözler, Azat’ın sabrını taşırmaya yetmişti. Bir adım daha attı ve Timur’un yüzüne daha da yaklaştı. “Zaaflarımı mı? Beni test etme, Timur. Geçmişte ne yaşandıysa, bugün senin için hiçbir anlam ifade etmeyecek. Buradan git.”

 

Timur, sanki Azat’ın sözleri bir rüzgârmış gibi umursamaz bir şekilde başını salladı. Ardından yine bana baktı. Gözlerindeki bakış, rahatsız edici bir şekilde meraklıydı.

 

“Cemre,” dedi ismimi vurgulayarak, “benimle iş birliği yapmayı düşünür müsün? Belki de Azat’ın kurallarını kırmanın en iyi yolu benimle çalışmaktır.”

 

Bu sözler, Azat’ın kontrolünü tamamen kaybetmesine sebep oldu. Elini kaldırıp Timur’un yakasına yapıştı. “Onunla konuşmayı keseceksin!” diye gürledi. “Onu kendi oyunlarına alet edemezsin.”

 

Olanları şaşkınlıkla izliyordum. Azat’ın sert mizacına alışkındım ama bu kadar öfkelendiğini ilk defa görüyordum. Öte yandan Timur, Azat’ın bu sert çıkışından etkilenmiş gibi görünmüyordu. Aksine, sanki bundan keyif alıyor gibiydi.

 

“Ah, Azat,” dedi soğuk bir gülümsemeyle. “Her zamanki gibi tahmin edilebilirsin. Ama bu kadar kontrol delisi olman, eninde sonunda seni yıkacak.”

 

Timur, Azat’ın elini yakasından çekip attı ve birkaç adım geri çekildi. “Hâlâ aynı sinirli adam hiç değişmemisin insan biraz bile değişir. Ama bu iş seni aşacak, Azat. Geçmişte yarım kalan hesabımız var. Unuttuğunu sanmıyorum.”

 

“Unutmadım,” dedi Azat, sesi bir tokat gibi sertti. “Ama burası doğru yer değil. Eğer bir derdin varsa, beni başka bir yerde bul.”

 

Timur, bir an Azat’a baktıktan sonra gözlerini yeniden bana çevirdi.

 

Timur’un bana bakması, Azat’ın üzerindeki etkisini artırmış gibiydi. Azat, bir an dönüp bana baktı. “Arabaya bin,” diye emretti.

 

“Hayır, hiçbir yere gitmeyeceğim,” dedim, geri adım atmadan.

 

“Cemre!” dedi Azat, gözleriyle beni tehdit eder gibi bakarak. “Arabaya bin.”

 

Azat’ın kararlılığına direnmek isterken, Timur’un alaycı gülümsemesi içimi rahatsız ediyordu. “Beni zorla bindiremezsin,” dedim, ama Azat hızla harekete geçti.

 

Bir anda beni sırtına alıp arabaya doğru yürüdü. Çırpınıyor, bağırıyordum, ama onun güçlü kollarından kurtulmak imkânsızdı. Timur arkamızdan alaycı bir şekilde sesleniyordu. “Ah, Azat! Her zaman işleri zor yoldan çözersin. Bu eğlenceli olacak.”

 

Azat, beni arabaya oturttu ve kapıyı kilitledi. Timur’un alayları arkamızdan gelirken, Azat dönüp ona sert bir bakış attı. “Seninle işim bitmedi, Timur,” dedi.

 

Timur, bir adım geri çekilip ellerini havaya kaldırdı. “Beni her zaman bulabilirsin, Azat. Geçmişin seni bekliyor olacak.”

 

Azat, öfkeyle arabaya bindi ve motoru çalıştırarak bizi oradan uzaklaştırdı. Gözlerindeki sertlik, sessizlikte daha da tehditkâr bir hâl almıştı. Yan koltukta otururken kalbim hızla çarpıyor, hem Azat’a hem de Timur’a karşı içinde bulunduğum karmaşadan kurtulmanın yollarını düşünüyordum.

 

Bu, Azat’ın karanlık geçmişinin yalnızca küçük bir kesitiydi. Ama belli ki bu hikâyede daha büyük bir çatışma beni bekliyordu.

 

Evet yeni karekter geldi Sizce Azat ve Timur'un arasında ne yaşandı?

Kitap nasıl gidiyor beğenmediğiniz yer var mı?

​​​

 

 

Bölüm : 14.12.2024 00:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...