9. Bölüm

7.bölüm Buluşma

Merve Güneş
merve_gunes_356_88

Yağmur eser...

Babamın bana söyledikleri hala dönüp dolaşıyordu kafamın içinde söyledikleri ve ben buna artık dayanamıyorum.

 

Kendimi aileme mi ifade edemiyorum yoksa onlar mı beni anlamıyordu bilmiyorum ama ailem dediğim insanlar beni hayatım boyunca hiç sevmemiş insanlar ve bu insanların bana verdiği tek şey her zaman acı ve şiddet oldu bu yaşıma kadar 17 yıldır aile evinde şiddet ve baskı altında yaşamayı öğrendim.

 

Dünya geldiğimden beri Doğumdan beri çocuk ken okula giderken hep basık altındayım annemle babamla abim ile

onlarla her zaman dört duvarı arasında bir evde hep savaş içinde yaşamayı öğrendim ben.



Her kız çocuğun sessiz çığlıklarını sadece duvarlar duyabilirdi...

 

Ve artık bu savaş bir son verme zamanı geldi sessiz sedasız bu evden kaçıp Ankara gidicem orda beni bekleyen bir sevgilim vardı.

hayatım boyunca sevdiğim

 

tek adam tek erkek vurgun Ali Demirel benim bütün Dünyam oydu çünkü bana hep Gökyüzü en güzel yağmur sensin yağmurum diyordu bu adam bana.

 

Ve artık kavuşma zamanı gelmiş diye düşünüyorum.

Vurgun Ali Demirel bekle beni sevgilim bir haftaya kadar oraya gelicem ben.

 

"Yağmur aşağa ini artık beni yine yukarıya getirtti me bak sana diyorum duydun mu beni."

 

"Bağırma bana duydum bırak da üzerimi üzerimi giğiniyim ya."

 

"işe geç kalacaksın diyorum sana biraz hızlı ol elini çabuk tut yağmur."

 

"Tamam dedim ya geliyorum."

 

Babamın sesi yüzden düşüncelerim den hem sıyrılıp yatağımdan çıkıp ayağa kalktım ve artık aşağa inmem gerekiyordur.

Hemen hızlı bir şekilde yatağımı bir uzaktaki giyinme dolabına doğru yürümeye başladım.

 

Ve dolabın önünde durdum kapısını açtım ilk gözüme çarpan şey sevgilim bana aldığı o hediye kutusunu gördüm içim öyle mutlu olmuştu ki sanki bütün sinirim ve öfkem kaybolmuştu.

 

Ellerimi hediye kutusunu üzerine götürdüm ve kutuyu elime aldım bana sevgililer günü de almıştı bu pembe hediye kutusunu.

 

Kutuyu yavaşca açtım ve içinde berber olduğumuz bütün zamanın fotoğrafları vardır onunla tanıştığım İlk günün fotoğrafı bile kutunun içindeydi.

 

Ve bir Fotoğraf aldım elime bakmaya başladım ben ve vurgun Ali bir tepede oturmuş.

 

Öylece birbirimize bakıyorduk vurun Ali öyle tatlı çıkmış tik fotoğraf da Gülen yüzü ve bütün gamze leri beyaz dişleri ile beraber dışarı çıkmıştı fotoğrafta.

 

fotoğrafı da çeken de vurgun Ali Demirel di nerdeyse üç ay olmuş onun İstanbul'dan Ankara'ya taşınması.

 

Ben garsonluk yapan büyük bir restoranda çalışıyordum ve vurgun Ali ile bir gece restoranda tanışmıştık o müşteri olarak geldi ama ben onu İlk gördüğüm gece ona aşık olmuştum ve herşey böyle başladı.

 

Fotoğrafı yavaşca dudaklarıma götürdüm onu yüzünü öptüm ve parmaklarımı onun yüzünde gezdirdim.

 

Merak etme sevgilim dedim kedi kedime hala onu fotoğrafına bakarak ben sana gelicem sevgilim.

 

Fotoğrafı geri pembe hediye kutusunu içinde koyup kutuyu tekrar yerine bıraktım ve boş olan bölme bıraktım.

 

Babam hala aşağıdan bağırmaya ve çağırmaya devam ediyor du onun sesine kulak vermeden kendi keyfime göre üzerimi değiştirmeye başladım.

 

Havalar hala soğuktu Nisan ayındaydık ama bir türlü İstanbul la bahar gelmemişti her gün yağan yağmurlar ve bitmek bilmeyen buz gibi soğuk rüzgarlar.

 

o yüzden üzerime kalın bir kazak ve anlıtıma da siyah bol bir pantolon giydim ve saçlarımı giyidiğim.kazağı altından dışarı bıraktım.

 

Ve artık İşim bitmiş ve dolabın kapısını kapatıp yatağıma doğru döndüm yatağımı da toplamaya ve düzeltme başladım.

 

Odamın penceresini açıp biraz odanın içi temiz hava alsın diye açtım ama buz gibi soğuk hava yüzüme vurdu ve bir anda bedenimi ürperme hisetmeme sepeb olmuştu pencereni yanından ayrıldım.

 

nasıl olsa kapata çaktım biraz dan pencereyi.

 

odamdaki duvar saatine baktım ve 06:30 gösteriyordu babam beni yine ve her zaman ki gibi çok erken kaldırmış.

 

Ama Ben hergün işe geç kalmiyim diye ama oysa babamın bilmediği bir gerçek vardır ben her sabah işe diye evden çıkıyordum bu son iki haftadır ama dışarda arkadaşlarımla görüşüyorum ben.

 

Üzgünüm baba dediğim oruspu çocuğu artık bu kızın eve ve sana para getirecek ne mutlu bana artık.

 

Son bir işim kalmıştı onuda halledip odamdan çıkı çaktım hemen.

 

ayaklarıma baktım ve Çoraplarım yoktu

.

Tabi ya beyaz Çoraplarım. hemen yatağımı altından bakmaya başladım genelde beyaz Çorapları mı hep orda buluyordum.

Ama beyaz çorap yoktu yatağımın altında yoktu.

Yarabbi ya sabır nerede bu Çorapları mı ya sinir krizi geçirme şimdi ya Of Allah'ım ya.

Gerçekten beyaz Çorapları mı görünmüyordu abi şaka gibi ya nerede bu beyaz Çorapları m ya

yatağımın altında yoktu.

Çoktüğüm yerden ayağa kalktım deri bir nefes aldım ve neyse dedim bu gülük böyle olsun madem kedim kedime

Nasıl olsa yolumun üzerindeki bakkaldan beyaz çorap alırım artık.

 

Ve odamdan hemen çıkmadan önce az daha unuttuğum iki şey vardı birincisi odamın penceresini kapatmadım ikici ise telefonumu unutmuşum hemencecik odamın penceresini kapatıp daha sonra da telefonumu yatağımın yanındaki baza'nın üstünden aldım ve telefonumu sol çepbe koydum öyle çıktım odamdan.

 

Ve kolidorun solundaki lavaboya doğru yavaş adımlarla yürümeye başladım ve lavaboya girdim elimi kaldırıp lavabonun ışığın açtırıp

hemen içeri girdim elimi musluğa doğru görürdüm ve suyun açtım.

 

her iki elimin suyun altına doğru görürdüm su çok soğuk geliyordu ama buna aldırış etmedim çünkü soğuk suyu her zaman çok seviyorum ben.

 

ellerimi ve yüzümü yıkamaya başladım kendime gelmeye çalıştım son bir kez daha yüzüm soğuk suyla yıkadım ve başımı kaldırıp aynaya bakmaya başladım.

 

Yüzümü rengi biraz solmuştu İlk dikkatimi çeken de bu olmuştu ayana dan yüzüme biraz daha baktım hafif büyük kahverengi gözlerim her zaman ki gibi yorgun gözüküyordu.

 

çenemi yüz kemikleri Hafi sivri dolgun dudaklarım ve tatlı bir burnum vardı ama her zaman keşke diyorum biraz kilo alsam belki yüzüm ve bedenim kendini toparlandı.

 

ellerimi el havluyla ve yüzümü de kurula dıktan sonra lavabo dan çktım tekrar koridor dan yürümeye başladım ben evin çatısına bir odada kalıyordum o yüzden evin koridoru uzundu ahşap merdivenlerin başına geldiğimde babam salonu odasında ki kahvaltı masanın da oturmuştu beni mi bekliyordu bilmiyorum ama kahvaltı yapmıştı ve çayın içiyordu.

 

merdivenlerden aşağı doğru yavaş adımlarla indim ve babam la kavltı masasında göz göze geldik ben bir şey söylemedim direk nefret edici gözler le ona bakmaya başladım.

 

Babam çayından son bir Yudum daha aldı ve duruş dikleştirme başladı yavaş yavaş içtiği çayını kavltı masasında tekrar bıraktı.

 

Deri bir nefes aldığın gördüğüm ve babam dediğim o oruspu çocuğu gözlerimi içine konuşma başladı yine.

 

"Bana oradan bakıp durma yağmur otur şu masaya da kahvaltının yap ve sonra hem işine doğru yola çık"

 

diyip konuşması yarıda kesti ve bana bakmaya devam etti.

 

"Ben kavltı yapmak istiyorum baba zorlama istersen sadece bir an önce bu evden çıkıp işe gitmek istiyorum beni anladın değil mi baba."

 

Dedim kendimeden emin bir şekilde duruşumu hiç bozmadan nasıl olsa korkmuyorum artık ondan ve o Küçük kız çocuğu Yok artık onun karşısında.

 

Bu sözlerin üzerine babam dediğim o ruh hastası oruspu çocuğu oturduğu kavltı masasından kendini rahat bir pozisyona aldı ve tekrar konuşmaya devam etti.

 

"Tamam yağmur o gözler le bana bakıp durma çık artık şu evden ve işine git hadi.

 

Kendi keyfimi boza mayacakıtım çünkü bugün tekrar arkadaşlarımla birlikte buluşuacaktım cevap bile vermeden hemen salondan çktım.

 

hızlı adımlarla ve kolidora gidim ellerim le üstümü başımı düzeltim koridor da evin giriş kapısı önüne geldiğimde önce kapıyı açıp sonra biraz aralklı bıraktım bu benim bir huyum du her sabah böyle çıkıyordum evden.

 

arkamı döndüm ve beyaz ayakkabı aramaya başladım ayakablğın bölümlerine bakarak aramaya başladım İlk gözüme çarpan şey

 

ayakablğın üzerine başka bir geç kız ayakkabı gördüm siyah topuklu bir ayakkabıyı ama hiç umursamadım bu durumu çünkü abim gene bizden gizli bir şekilde eve kız arkadaşınm getirdi eski sevgilisi mi getirdi.

 

yoksa başka bir kız mı bilmiyorum artık abi ne bok yiyor yesin umrumda bile değildi çünkü o da babası gibi bir oruspu çocuğu du abim dediğim insan.

Sonunda ayakkabılğa biraz daha dikkatli baktığımda beyaz ayakkabımı en aşağı daki bölüm de gördüm ve hemen elime aldım beyaz ayakkabımı ayak üstü ayaklarıma geçirmeye çalıştım ayakkabımı.

 

üst biraz toz olmuş ama bu dert etmedim ve sonunda çıplak ayaklarımı Spor ayakkabımı sokmuştum öyle bir rahat gelmiştik ki ayaklarıma çok güzel hisetmeme sepeb olmuştu.

 

tekrar dan üstümü başımı düzeltim Arkamı döndüm aralklı bıraktığım kapıyı açıp dışarı çıkmıştımı evden sonunda artık rahat bir şekilde arkadaşlarımın yanına gide bilirim hem karşı kaldırıma çıkıp yürümeye başladım.

Soğuk hava ve yağmur kokusu en sevdiğim iki şey di benim için soğuk hava yüzüme vuruyordu saçlarımı Hafi bir şekilde uçuşuyor du.

 

Yağmur Hafi bir şekilde yağmaya devam ediyor du her sabah böyle çıkıyordum evden dışarı ve yağmur beni hiç rahatsız eden bir şey değildi yağan yağmurlar daha çok mutlu oluyordum ben bu eyleme karşı değildim.

 

insanlar güzel olan her şey den kaçarlar gökyüzünden yağan yağmurlar bile...

 

Yürümeye devam ettim evimi zaten çarşının ortasındaydı.

ama birden yürürken başka birinin ayak seslerini beni takip ediyordu sanki içimde öyle bir his oluştu ki her an birinin beni kaçıracak mış gibi hisedyirdum.

Biraz daha hızlı yürümeye başladım

 

sokağın ortasına durdum ve arkamı dönüp bakmaya başladım.

 

sanki birini beni takip ediğini hisedyirdum gözlerimi gördüğü tek şey boş ve hafif karanlık bir sokaktan başka bir şey değildi.

 

Sağma ve soluma bakmaya başladım benden başka kimsenin olmadığı bir sokaktaydım etrafımda hiç kimse yoktu.

ama birilerinin beni takip ettiğine emindim yürdüğüm kaldırımın da az ilerisinde hafif oval ve siyah bir taş gördüm ilgimi çekmişti bu siyah taş.

 

Siyah taşa doğru yürümeye devam ettim ve hemen taşın önünde durdum dizlerimin büküp yere doğru çöktüm ve siyah taş elime aldım ne hafif nede ağır bir taştı normal ağır bir taşa benziyordu.

 

Çoktüğüm yerden ayağa kalktım ve taşı ellerimden pantolon numun çephine koydum nasıl olsa bulduğum bu siyah taş benim işime yarayacaktı.

 

İtin bir bana bulaştığı da bu taşı tam kafası ortasına geciricem her ihtimale karşı nolur ne olmaz diye düşünüyorum çünkü artık Türkiye'de ki bütün sokaklar güvenili değil o yüzden biz kızlar ve kadınlar kedi güvenliğinizi böyle sağlıyoruz.

 

iki sokak döndükten sonra büyük cateye varmış tım arkadan gelen araba korna sesleri beni çok rahatsız ediyordu en nefret ettiğim şeylerden biri di bu araba korna sesleri.

 

trafik ışıkları nın hemen orada durdum ve sıranın bana gelmesini bekledim arabalar öyle hızlı ve kalabalık tiki bugün yoksa başka günlerde böyle kalabalık olmazdı.

 

olduğum yerde bir düşündüm ve dedim ki kesin yeni açılmış olan bir mağaza var İlk günün den indirimi vardır millet hemen gidip yeni elbise ler ve panolar almaya gitmiştir yoksa başka bir açıklaması olmazdı bu kalabalığı.

 

Yeni ve eski olan herşey her zaman aynıdır ama kimse kabul etmek istemiyor bu eylemi...

 

başım tekrar trafik ışıklarına çevirdim soğuk hava hala esmeye devam ediyordu.

sonra gözlerimi yanmış olan Sarı ışığa kaydı iki yada üç saniye sonra sonra kırmızı ışık kaynağı gördüm karşıdan gelen arabalar durmaya başlamışt ve artık sıra bana gelmişti.

 

Tam bir ayağımı kaldırımda kaldırıp yaya geçidine basacak Ken birden öyle bir ses duydum ki arabaların arkasından hemen başımı kaldırıp o tarafa doğru çevirdim ve o an gözlerimi göz bebekleri bile büyümüştü.

 

Siyah büyük bir yarış motorunu hızla dibim den geçtiğini gördüm ve neye uğradığımı anlamadım.

 

kalbim ve bedenim olduğum yerde öylece kala kalmıştım motorunu rahatsız edici sesi hala büyük catede yankılanıyordu.

 

Kedime gelmeye çalıştım ama elim ayağım titriyor du korkudan sonra herkesin bana korna çalındığını ve bağırdığı duydum.

 

"Hey hadi geçsene şuradan son yirmi saniye kaldı." bu bir erkek sesi di.

 

" Ne bekliyorsun haydi kızım haydi geçsene artık." bu ses de bir kadın sesi di.

 

birini sol koluma girdiğin tanadık o koku burnuma geldi o saniye de

hızlı bir şekilde yaya geçidin den beni karşı tarafa doğru koşuşturma başladı.

 

Karşı tarafa geçtiğimiz de başımı kaldırıp ona baktım evet bu arkadaşım açelya' yıd onun değişik parfüm kokusunu nerede olsa tanırım.

 

" Yağmur canım iyi misin yağmur beni duyuyor musun."

 

"ah evet diyorum senin Açelya sadece biraz şoktayım ya " dedim Açelya kendimi toplamaya çalışırken.

 

" Ne oldu sana yüz gözün solmuş kız gel şu bankta biraz oluralım gel "

 

dedi Açelya hala kolu ve elleri beni tukarken ve sadece ona bakıp şu kelimeleri söyledim.

 

"Çok korktum Açelya çok lütfen bırakma beni."

 

" Tamam yağmur burdayım ben hadi gel şu yeşil alana gidelim."

 

Diyip konuşması bitirdi ve beni büyük catenin hem aşağıdaki yeşillik alanına doğru beraber yürümeye başladık.

 

Hala kendime gelenyordum bir türlü o yarış motoru beni orda ezip geçirirdi beni öldüre bilirdi başkasına çarparak önce kedini sonra herkesi hayatını tehlikeye ata bilirdi o motorcu kimdi ve neden böyle bir şey yapmıştı.

 

Yeşillik alanına geldimizde ben ve Açelya ' yı karşlığyan Caner ve Cahit olmuştu çocukluk arkadaşlarım hepsi buradaydı Açelya ve ikiz kardeşler.

 

Aynı yer aynı şeyler farklı zamanlar ama değişmeyen o dostluk lar

 

Bu hayatta sadece üç dostum var ve şuan burda beraberiz ve tekrar buluştuk aynı eski günlerdeki gibi hep birlikteyiz.

 

🌛🌛🌛

 

Umarım bu bölümü seversiniz

 

Kusura bakmayın sizden çok özür dilerim bu aralar kafam çok karışık o yüzden hiç yazamadım sizlerin çok seviyorum oyunuzu ve ilginizi için çok teşekkür ederim iyi ki varsınız ☺️💞

 

 

 

 

Bölüm : 27.05.2025 21:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...