
Şeyma mesajı attıktan sonra telefonu kenara bıraktı.
Gözlerini kaçırdı.
Sanki ekranla göz göze gelirse, Buğra bir anda çıkıp “neden yazdın?” diyecekmiş gibi hissetti.
Yüreği ağzında, elleri hala sıcaktı.
Ama asıl sıcaklık… yanaklarında sabitlendi.
İçinden bir ses “Bravo be, ilk kez cesur davrandın!” derken,
Diğer ses çok daha baskındı:
“Ya şimdi her şey saçma olduysa?”
Zaman geçmiyordu.
Dakikalar, saat gibi ağırdı.
Şeyma mesajı attığı andan itibaren beş kez telefonu kontrol etti.
Çift tik yok.
Çevrim içi yok.
Yanıt? Tabii ki yok.
Kendini koltuğa attı.
Tavanı izledi.
Sonra kendi kendine mırıldandı:
— Ya Şeyma, ne gerek vardı şimdi?
— Belki de görevde değil, sadece ilgilenmiyor.
— Kendini ne sandın ki?
Telefonu tekrar eline aldı.
Ona yazdığı mesaj ekrandaydı:
> “Merhaba, ben Şeyma.
Tanımayabilirsin ama… belki de tanımak istersin.”
Okudukça yüzü buruştu.
— Ne o öyle ‘belki tanımak istersin?’
— Kitap arkası cümlesi gibi...
— Ayy ben kesin pişman oldum.
Elini alnına götürdü.
“Ben kendimi nasıl rezil ettim yaa...” diye iç geçirdi.
O sırada Leyla odaya girdi.
— Ne oldu yine suratın düştü?
Şeyma ona telefonu gösterdi.
“Bak... sabah yazdım. Ne okundu ne cevap geldi.
Ben cidden… saçmaladım.
Kesin Buğra böyle ‘Bu kız kim ya?’ demiştir.
Asker adam, göreve gidiyor, önüne ben çıkıyorum.”
Leyla başını iki yana salladı, telefonu aldı, baktı.
— Şeymacığım...
Buğra asker.
Dağda, sınırda.
Wi-fi değil, belki sinyal bile zor çekiyor.
Hem bence mesaj harikaydı.
— Cidden mi?
— Cidden.
Ben okusaydım... kesin cevap verirdim.
Ama Buğra'nın cevabı sadece zamanla gelir.
Şeyma başını yastığa gömdü.
Mırıldandı:
— Ama ben zamana alışkın değilim.
Yetimhane hep hızlıydı.
Biri giderdi, biri gelirdi.
Alışırdım, sonra kaybederdim.
Leyla gözleri dolarak yaklaştı.
Onun saçlarını okşadı.
— Buğra kaybedeceğin biri değil.
O seni fark etti.
Gözlerinden.
Sen sadece... biraz sabret.
Şeyma yutkundu.
— Ama bu sessizlik çok gürültülü.
— Sessizlik bazen en güzel cevaptır...
Çünkü kalp o sessizlikte ne hissettiğini anlar.
---
O gece Şeyma, uyumadan önce mesaj kutusuna son kez baktı.
Hâlâ okunmamıştı.
Ama ilk defa kendi kendine şöyle dedi:
> "Belki o görmedi ama…
Ben kendi cesaretimi gördüm.
Bu bile başlı başına güzel."
Ve sonra gözlerini kapatıp,
Buğra'nın o düğün akşamı gözlerinin içine baktığı anı hatırladı.
İşte o an, mesajdan çok daha gerçekti.
Ahhhh Şeymaaa... 😭
O bekleyiş, o kalp sıkışması, o “belki gereksizdi” hissi...
Ama içindeki o minicik umut var ya?
İşte o... aşkın ilk filizi 🌱
Peki sen söyle:
🫣 Hiç yazıp da saatlerce cevap beklediğin oldu mu?
💬 Hadi yorumlara yaz: “Ben de bekledim... ama şöyle oldu…”
❤️ Oy ver,
📌 Listene ekle çünkü…
📱 O mesaj bir gece ansızın okunacak! Ve kalp ritmi değişecek...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |