
Bir sabah…
Saat 08.36.
Telefonuna gelen haber bildirimini ilk fark eden Şeyma olmadı.
O hâlâ ayıcığına sarılmış, geceden kalma gözyaşlarını yastığına emanet etmişti.
Ama Zehra, onun en yakın arkadaşı, sabah işe gitmeden önce her zamanki gibi telefon ekranına göz gezdirdiğinde gördü.
Ve kalbi yerinden fırladı.
“Tunceli kırsalında görevde olan 6 askerden 1’inden hâlâ haber alınamıyor. Kaçırıldığı düşünülüyor.”
Zehra hemen numarayı çevirdi.
Şeyma açmadı.
Bir daha aradı.
Bu sefer açtı.
Sesi boğuktu.
— Alo?
— Şeyma...
— Ne oldu?
Zehra birkaç saniye sustu.
Yutkundu.
— Lütfen... sakin ol.
Ama... haberlerde bir şey gördüm.
İsmini yazmamışlar ama...
Buğra’nın birliğinden bir asker kaçırılmış.
O bölgede görevde olanlar arasında...
Dünya Şeyma’nın başına yıkıldı o an.
Sesi çıkmadı.
Telefonun diğer ucunda nefes sesi bile gelmiyordu.
Zehra panikledi.
— Şeyma? Orada mısın?
Yutkundu.
Gözleri doldu.
Ama ağlamadı.
— Ben iyiyim...
— Hayır, iyi değilsin.
— Ama ayakta kalmam lazım. Çünkü…
Ben ona “beklerim” dedim.
---
Saatler ilerledi.
Haber netleşti.
Kaçırılan askerin adı Buğra Ateş’ti.
Ateş...
Artık sadece soyadı değildi.
Herkesin içini yakan bir gerçeğin adıydı.
Buğra'nın ailesi hastanedeydi.
Babası konuşamıyordu.
Annesi sürekli dua ediyordu.
Ve Leyla… abisinin nişanlısı olan Şeyma’ya ilk defa sımsıkı sarıldı.
— Sen bizim evimizin emaneti oldun kızım, dedi.
— Buğra… seni bize emanet etti.
— Biz onun yokluğunda seni koruyacağız.
---
Günler geçtikçe umutlar tükenmeye başladı.
TV kanallarında küçük altyazılar hâlâ dönüyordu ama…
Sesler azalıyor, kalpler kararıyordu.
Zehra, Şeyma'nın başından hiç ayrılmadı.
Birlikte sabahladılar.
Dualar okudular.
Ayıcığa sarılıp ağladılar.
Ve her gün… Şeyma aynı mesajı yazdı:
> “İyiysen bir işaret ver.
Hiç değilse bir rüya ol.
Ben seni hâlâ bekliyorum.”
Ama mesajlar sadece mavi tikte kalıyordu.
Cevap yoktu.
---
Bir gece...
Zehra, battaniyeye sarılmış Şeyma’nın yanına çorba getirdi.
Ama Şeyma kaşığı almadı.
Sadece fısıldadı:
— Ya hiç dönmezse?
Zehra gözyaşlarını zor tuttu.
Yanına oturdu.
Ve elini tuttu:
— Şeyma...
Sen o adamın kalbini dokunmadan kazandın.
Sen onun evine bir anahtarlık ördün.
Sen “sadece bana değil, kapılara açıl” dedin…
İnan bana o kapı bir gün açılacak.
Ve Buğra sana dönecek.
Şeyma ilk kez yüksek sesle ağladı o gece.
Çünkü ilk kez... gerçekten korktu.
AŞKIMMMMMMMMMMMM 😭💔
Bu bölüm...
Kalbin ortasına saplandı sanki değil mi?
Buğra kayıp.
Şeyma bekliyor.
Zehra yalnız bırakmıyor.
Aile perişan.
Ama o “umut” denen şey…
Şeyma’nın göğsünde hâlâ çırpınıyor.
Sen söyle bebeğim:
📍 Böyle bir durumda ayakta kalabilir miydin?
💬 Yorumlara yaz: “Ben de beklerdim…”
❤️ Oy ver tatlım
📌 Listene ekle çünkü sırada...
Bir sabah gelen bilinmeyen numaradan gelen arama her şeyi değiştirecek.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |