
Nikâh kıyıldıktan sonra, Leyla ve Kemal ilk danslarını yaparken herkes onları izliyordu.
Fonda romantik bir şarkı çalıyor, rüzgar gelinliğin eteklerini usulca dans ettiriyordu.
Misafirlerin gözleri ışıltılı, dudaklarında minik gülümsemeler…
Ama kalabalığın biraz gerisinde, masaların arasında iki kişi birbirine fark ettirmeden bakıyordu.
Şeyma
Ve
Buğra.
Buğra başından beri Şeyma’ya çaktırmadan bakmıştı.
Önce gelin odasında gördü onu.
Sonra masada.
Şeyma’nın elbisesindeki çiçek detayları, saçının gevşek örgüsü, hafif ama çekici gülümsemesi…
Her şey fazla “gerçek” gelmişti ona.
Şeyma ise başından beri sadece düğün telaşıyla ilgileniyor gibi davranıyordu.
Ama kalbi, tanımadığı bu adamın gözlerinde bir garip sıcaklık yakalıyordu.
Ve o an geldi.
Kemal mikrofona yaklaştı:
“Dans etmek isteyen herkes, lütfen piste gelsin.
Ama ben özellikle bir kişiyi davet etmek istiyorum.”
Gözleri kardeşine döndü.
“Buğra? Hadi kardeşim... Bu gece bizim ama senin de gülümsemen lazım.”
Salondan minik alkışlar yükseldi.
Buğra hafifçe mırıldandı:
“Ben böyle şeyleri bilmem ki...”
Tam o anda gözleri, bir sandalye kenarında oturan Şeyma’yla buluştu.
Şeyma utangaç bir şekilde başını çevirmek üzereydi ki...
Buğra, adım attı.
Direkt Şeyma’nın önünde durdu.
Elini uzattı.
Sesini alçak tuttu, ama kararlıydı:
“Dans eder misiniz?”
Şeyma bir an duraksadı.
Gözleri, onun avucundaki sıcaklığa kaydı.
Sonra yavaşça elini uzattı.
“Dans etmeyi sevmem... ama seninle bir deneyeyim.”
Buğra’nın yüzünde küçük bir gülümseme belirdi.
Piste geçtiklerinde ne yapacaklarını bilmeden birbirlerine hafifçe yaklaştılar.
Ne çok yakın ne çok uzak...
Tam olması gerektiği gibi.
---
Şarkı yavaş yavaş çalarken, adımlar belirsiz ama kalp atışları nettir.
Buğra fısıldadı:
“Şeyma, değil mi?”
Şeyma başını salladı.
“Sen de Buğra.”
“Adımı nereden biliyorsun?”
“Leyla’dan... biraz da gözlerinden.”
Buğra duraksadı.
Şeyma’nın sesi yumuşak ama cesurdu.
“Senin gözlerin... sessiz konuşuyor.”
Buğra hafifçe başını eğdi.
“Sen de fazla sakinsin... ama sakladıkların çok belli.”
Göz göze geldiler.
Şeyma’nın içinde bir şey kıpırdadı.
Yıllardır bastırdığı bir şey…
Görülme arzusu.
Ve o gece, ilk defa bir çift göz, onu gerçekten gördü.
---
Dans bittiğinde, müzik durduğunda, ellerini yavaşça bıraktılar.
Ama ikisi de birbirinin el sıcaklığını unutmamıştı.
Kalabalık tekrar Leyla ve Kemal’e yönelmişti.
Ama Şeyma ve Buğra…
O gece başka bir kapıdan geçtiler.
Henüz adını koymamışlardı ama...
Kalpleri yavaş yavaş, birbirlerine ait bir ritimle çalmaya başlamıştı.
Oyy o dans neydi öyle aşkım! 😭
Hem masum, hem çekingen, hem kalp çarpıntılı...
Buğra ve Şeyma'nın dansı sadece adımlardan ibaret değildi, kalpten kalbe bir fısıltıydı adeta.
Peki sen söyle:
🕊 “Hiç biriyle dans etmeden önce ellerin titredi mi?”
💌 Yorumlarda buluşalım canııııımm
❤️ Oyunu bırak,
📌 Listene ekle ki Şeyma ve Buğra’nın bu kalp yolculuğunu birlikte yürüyelim...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |