31. Bölüm

31. Bölüm

Meryem nur vatansever
meryemnurvts

 

Sabah olmuştu gün aydınlanmıştı ama benim gözüme bir gram bile uyku girmemişti. Çünkü sabaha kadar düşünmekten uyuyamamıştım. O an telefonumu düşündüm, acaba lidya benim için ne kadar endişelenmişti?, kesin çok endişelenmişti çünkü ben evden ayrıldığımı bile lidya'ya söyleyememiştim. Yoldayken söylemeyi düşünüyordum ama bir andan bilge 'nin hastalığı ve bir andan yaşadığım trajik olaylar nedeniyle o an aklım uçup gitmişti devamındada zaten bana ne olduğu belliydi. Kaçırılmıştım ve kaçırıldığımda kurt kadın olduğumu öğrenmiştim. İşte bütün bunlardan dolayı lidya ile bağlantı kuramamıştım. Uyuyamayacağımı anladığımda kalktım ve gerinerek kıyafet dolabına baktım. Seçeneklere göz gezdirdiğimde aklımda iki kombin oluşturdum şu anda o iki seçenek arasında kalmıştım

 

(topuklu sayılmıyor)

 

Bu güzeldi ve çok siyah olduğu için beni çok asil gösterirdi

 

(iki kombininde ayakkabısı bu arkadaşlar)

 

İkinci ise tam orman havasına göreydi ne şık nede ciddi ikincisini seçtim ve giymeye başladım

 

 

 

 

 

 

 

💕🐺❤️

 

Bütün kombinimi giymiştim, makyaj masama geçtim ve çekmeceleri açtım. İlk çekmeceyi açtığımda içinde bir ton rimel vardı, ikinci çekmecede ise her ton ruj bulunuyordu üçüncü çekmecede ise farlar ve allıklar vardı. Dördüncü çekmeceyi açtığımda karşıma kontürler, göz kalemleri ve maskaralar çıktı onların üstünde bir not gördüğümde elime aldım notta

 

"biraz az aldım farkındayım aşk ama güle güle kullan :-)"

 

Yazıyordu büyük ihtimalle dolaptaki eşyaları aldığı gibi makyaj malzemelerinide lil almıştı. Kombinimi hazırladığımda ilk işim lil 'e teşekkür etmek olucaktı "tabi hala küs değilse" tam elimdeki ruju alıp dudağıma sürecekken kapı büyük bir şiddetle açıldı

 

"abla uyandın mı!"

 

"buradayım birtanem yanıma gel!"

 

Bilge kafasını çevirdi ve beni gördüğünde yüzündeki gülümseme daha çok genişledi ve bana koşarak sıkıca sarıldı

 

"günaydın abla!"

 

Bende ona aynı tebessim ile karşılık verdim

 

"günaydın birtanem"

 

Benden ayrıldığında elindeki elmalı şekeri fark ettim

 

"bunu sana kim verdi?"

 

"yakışıklı ab... Yani marcus abi verdi"

 

"peki teşekkür ettin mi?"

 

Bu dediğime bilge ufak çaplı bir sitem etti

 

"ettim ama çok büyük bir ihtimal yani yüzde yüz bir ihtimal ne dediğimi anlamadı"

 

"ingilizce teşekkür ederim ne demekti bir tanem?"

 

Bilge hatırlamaya çalışıyormuş gibi kaşlarını çattı

 

"ne demekti?"

 

Ona iki kelime şeklinde anlattım

 

"thank benle birlikte tekrar et"

 

Oda hiç itiraz etmeden benle birlikte tekrar etti

 

"thank"

 

"you tekrar et"

 

Oda tektar etti

"you"

 

Sonra eğildim ve bilge nin yanağına buse kondurdum

 

"afferim birtanem. şimdi onları birleştir"

 

"thank you"

 

"neymiş?"

 

"thank you!"

 

"biz birisine teşekkür ederken neyi kullanıcakmışız

 

" thank you 'yu!

 

Sonda öyle bir bağırdıki kulağım çınladı

 

"biraz alçak sesli bağar birtanem"

 

O an bilge' nin yüzünde pişmanlık oluştu

 

"özür dilerim abla"

 

"önemli değil bir tanem sen aşağıya in ben sonra gelicem"

 

O an bilge 'nin gözleri daha çekmecelerini kapatmadığım dolu dolu makyaj malzemelerine kaydı ve yüzünü kocaman bir şaşkınlıkla aldı

 

"vay canına abla ne kadarda makyaj malzemen var!"

 

O öyle hayranlık ve şaşkınlık ile bakarken kıyamadım

 

"sanada azıcık süriyim mi?"

 

"evet! Ama ben bunlar için küçük değil miyim?"

 

​​​​​​"küçüksün ama ben sana hafif bir makyaj yapıcam yani bu makyaj malzemelerinin hepsini sana sürmiycem anladın mı?"

 

"anladım"

 

"e eğer istemiyorum dersen-"

 

"istiyorum hemde çok istiyorum!"

 

"tamam o zaman bir tanem koltuğa otur sana yapıyım"

 

Dediğimi yaptı ve koltuğa oturdu, kafasından öptüm

 

"aferin benim birtanem 'e"

 

İlk önce onun makyajını yaptım sonra kendi malyajımı yapmaya başladı

 

 

 

 

 

 

​​​​​​💕🐺❤️

 

Kendi makyajımı da bilge' nin makyajınıda yapmıştım.

 

Bilge 'ye hafif makyaj yapmıştım, safece ona hafif değdirmeyecek şekilde maskara ve fazla belli olmasada azıcık onun dudak tengine uygun ruj sürmüştüm. Sonuçta bilge daha küçüktü. Küçücük yaşta rimel, fondöten falan süremezdim çünkü bu yaşta doğal olan güzelliğini bozmak istemiyordum

 

Kendimede bilge 'nin yüzüne kıyasla daha ağır olan bir makyaj yapmıştım

 

"hadi ablacım elimi tut aşağıya inelim"

 

"tamam abla!"

 

Sonra elimi tuttu ve çantamı aldığımda merdivenlerden aşağıya indik. Mutfağa geldiğimizde lil' kahvaltı hazırlıyordu. Aramızdaki buzları eritmek adına biraz daha enerjik bir şekilde

 

"günaydın" dedim . Ama lil hiç oralı olmadı

 

"günaydın lil 'abla!"

 

Bilge' nin seslenmesiyle lil 'bilge ye döndü ve ona dogru adımlayarak yanağından bir makas aldı

 

"günaydın yer fıstığı"

 

"lil abla?"

 

"efendim yer fıstığı?"

 

"bende bir şey fark ettin mi?"

 

Lil' yalandan

 

"neyi fark ettimmi?"

 

Diye sordu, bilge ise beklentiyle

 

"lil abla yüzüme bak yüzümdede mi bir şey fark etmedin?"

 

Lil, bilge 'nin yüzüne yaklaştı ve yüzünü inceledi

 

"ne varmış yüzünde?".

 

Bilge' nin gözleri doldu

 

"gerçekten mi görmüyorsun lil abla?"

 

Lil 'düşünüyormuş gibi yaptı

 

"benim sende tek gördüğüm küçük makyajlı sevimli bir prenses olman, makyajın yakışmış yer fıstığı"

 

Bilge kolları ile göz yaşlarını sildi

 

"fark ettin mi?"

 

"bir prenses fark edilmez mi?"

 

Bilge lil' e sıkıca sarıldı.

 

"seni çok seviyorum lil abla"

 

Lil 'de aynı tebessüm ile cevapladı

 

"bende seni çok seviyorum yer fıstığı"

 

Onların bu ortamını bozmak istemezdim ama lil ile konuşmam lazımdı. O anı bozmak için bilge' ye seslendim

 

"gel buraya bir tanem!"

 

Benim sesim ile ikisinin de gözleri beni buldu. Bilge hiç itiraz etmeden benim yanıma geldi. Lil 'e döndüğümde yüz ifadesinin çok soğuk ve daha sertleştiğini gördüm bana sanki beni parçalayacak gibi bakıyordu. O öyle bakınca hafifçe yutkundum

 

"hadi sen yemeğini ye bir tanem biz lil ablanla birşeyler konuşucaz"

 

"ama-"

 

"aması yok bir tanem o yemekler yenecek"

 

"off ya tamam"

 

"ablaya of denmez"

 

Gerçi o anneydi ama olsun

 

"offf!"

 

"bilge!"

 

"tamam tamam sustum"

 

O böyle davranınca bir elimle yanağını kavradım

 

" özür dilerim bir tanem"

 

Bilge yanağındaki elimi çekti ve merdivenlerden yukarıya doğru koşmaya başladı. Tam bende onun arkasından gitmek için bir hamle yapıcakken birisi beni sertçe kolumdan kavradı

 

"konuşmak istemiyor muydun?"

 

Lil 'e döndüm

 

"ilk önce kardeşimin iyi olduğundan emin olmam lazım max burada mı?" "

 

" burada tam arkanda "

 

Arkamı döndüğümde max' ın kapı eşiğinden soğukkanlılıkla bizi seyrettiğini gördüm

 

​​​​​" max-"

 

Ben cümlemin devamını getirecekken sözümü kesti

 

"tamam anladım"

 

Dedi ve merdivenleri yavaş yavaş çıkmaya başladı. Bu max aynı abisine benziyordu ama abisinden daha soğuk davranıyordu

 

"dışarıda konuşalım"

 

O kapıdan hızlı adımlarla çıktı bende arkasından ilerledim. Dışarıya çıktımda etrafımı bir gören var mı diye kolaçan ettim. Ama kimseye rastlamadım

 

"ne konuşacaksın çabuk söyle"

 

"lil böyle yapma -"

 

"nasıl yapıyım ilayda? söylesene ne yapmamı istiyorsun? Sen o sırtlana yardım ettin diye sana teşekkür mü etmeliydim? Yada dur sen benden yardım çantası istediğinde onu sana verip" çantayı hemen getiriyorum " diyip düşmanıma mı yardım etseydim. Ne istiyorsun ilayda?

 

" ben sadece -

 

"sen sadece görevini yapıyordun değil mi?"

 

Alay ile güldü

 

"sen sadece görevini yapıyordun hatta abimide hiç parmağında oynatmadın"

 

Onun bu çıkışıyla öfkelendim çünkü böyle düşünmesi sinirimi bozmuştu

 

" ne demek istiyorsun? ben kimseyi parmağımda oynatmadım! "

 

Lil 'in gözlerinin içine baktığımda gözlerinde bana olan saf bir öfke gördüm

 

"aynen kesin oynatmamışsındır, o yüzden mi abimi kendi hakimiyetinin altına aldın, abim neden düşmanına yardım etsinki?"

 

"nereden biliyim git abine sor! Ve bana bir daha sakına böyle birşey yakıştırma!"

 

Tam gidecekken onüme çıktı, yana kaydım oda aynısını yaptı, diğer yana kaydım yine aynısını yaptı . Onu itmek için tam bir hamlede bulunacakken bileğimden kavradı ve sıktı

 

​​​​​​" bence gerçeği ikimizde biliyoruz ilayda, sence de öyle değil mi? "

 

Kolumu ondan kurtarmaya çalıştım

 

"bırak kolumu!"

 

Ama bırakmadı ve daha çok sıktı

 

"ben gerçeği söyliyim sen abimi o kurnaz bakışlarınla acındırarak manüpüle ettin hatta o kadar iyi oynadın ki ben bile senin masumiyetine inandım -

 

Kolumu sert bir hamle ile ondan kurtardım

 

​​​​​​" kes sesini! Sen benim hakkımda ne biliyorsun ki? Anca git kafanda senaryo kur!"

 

"ne mi biliyorum? Mesela senin nasıl kurnaz bir kız olduğunu hatta ve hatta o masum masken ile abimi başta-

 

O an havada tok bir ses yankılandı

 

​​​​​​" kes sesini! Anladın mı? Kes çünkü seni daha fazla dinlemek istemiyorum! Yok ben iki yüzlüymüşüm, yok masum bir maske takıyor muşum , sen hiç kendini gördün mü ? Şu anda bana yaptığın iğrenç imalar ile kendini iyilik meleği mi sanıyorsun!"

 

Parmağım ile kapıyı gösterdim ,gösterirken görüşüm bulanıklaşıyordu, büyük ihtimalle gözlerim dolmuştu. Artık sesimi yüksek tutmak istemedim, gözlerimi kapattım vr sakin bir ses tonuyla

 

​​​​​​" git tamam mı? Bir daha seninle konuşmak dahi istemiyorum" dedim ama o yerinden dahi kıpırdamadı

 

"gitmiyor musun? O zaman ben bilgeyide alır buradan giderim!"

 

O an lil 'in yüzünde bir panik oluştu

 

"bunu yapamazsın!"

 

"neden yapamayacak mışım? Benim kardeşim değil mi?"

 

"izin vermiycem!"

 

Onun bu dediğine.' öyle mi? Der gibi baktım

 

"bilge, Birtanem hadi gel gidiyoruz!"

 

O an bilge. Kapının parvasından çıktı, gözleri dolmuş ağlıyordu

 

"seninle gelmiycem!"

 

Lil' in yüzünde bir zafer belirdi ve elini bilgeye uzatarak

 

"gel yer fıstığı içeride çizgi film izleyelim" diyerek bir teklif sundu

 

Bilge lil 'ede bağırdı

 

"seninlede gelmiycem, ikinizlede gelmek istemiyorum!"

 

İkimizde duyduğumuz şeyler ile afallamıştık. Bilge' nin yüzüne baktığımda dolu gözlerinden ve inadından herşeyi anladım

 

"bizim konuşmalarımızı duymuş" dedim sakince

 

"o yüzden ikimizlede gelmek istemiyor"

 

Bilge geri geri gittiğinde bizde ona doğru gelmek için bir hamle yaptık bu sefer bilge adımlarını hızlandırdı ve ormana doğru koşmaya başladı.

 

"birtanem dur oraya gitme!"

 

Ama sesimi duymadı. Bende ona doğru koşmaya başladım koşarkende bilgeye sesimi duyurmaya çalıştım, bir süre sonra ormanın derinlerine girmiştik. Bilgeyi gözden kaybetmemem gerekiyordu., ve onum içinde son tempo ile koşuyordum, sonra hızım bir anda çoğaldı artık bilgeye çok daha yakındım tam onu yakasından yakalayacakken bir taşa çarpıp kafa üstü çakıldım

 

"bilge!"

 

Ama onu çoktan gözden kaybetmiştim. Yavaşca ayaklandım pantalonum hep toprak olmuştu ilerlemeye çalıştığımda bileğimde keskin bir ağırı hissettim

 

"ahh!"

 

Pes etmemem gerekiyordu o ayağımın üzerine basa basa ilerledim ne kadar canımın acıdığını umursamadım, ilerlemeye devam ettim. Ama ne kadar ilerlersem ilerleyeyim bir sonuca varamaycaktım. Madem ben bir kurt kadındım madem benim keskin koku alma duyum, madem benim hızım var ne diye bunları ben hissetmiyorum . O an durdum ve düşündüm bir kere kaçırılmadan önce uyuduğumda bir rüya görmüştüm orada seslere odaklanıyordum, gerçi o rüya mı değil mi emin değildim çünkü rüyamın içinde, beyin dalgaları yoluyla derek benimle iletişim kuruyordu. Yerimde durdum ve o yaşadığım olaydaki gibi ve yine bilgenin sesini duymak için odaklanmaya çalıştım. Ve tabiki yine her odaklanmamda olduğu gibi kulağıma kuş sesleri geldi, sonra onu sırtlan hırlamaları takip etti, sırtlan hırlamalarını duyunca içime bir korku saldı çünkü bu hırlamalar bir kaç sırtlandan gelmiyordu duyduğum sırtlan sesleri büyük bir çoğunluğu kapsıyordu, sonra başka bir ses duydum çok korkmuş, sesi korkudan tir tir titreyen kardeşimin sesini.. Bilge nin sesini duydum...

 

"lil abla...."

 

Lil 'in adını duyduğumda içim biraz bile olsa rahatladı çünkü lil' bilge nin yanında olduğu sürece lil bilge 'nin zarar görmesine izin vermezdi

 

"korkma yer fıstığı olduğun yerde kal ve sakın ses çıkartma"

 

"ama..."

 

"dediğimi yap yer fıstığı!"

 

Lil' bunları dediğine göre kesin bir tehlike 'nin içindelerdi. Yoksa... Dedim yoksa o duyduğum sırtlan sesleri.... Hayır! Sonra daha hızlı bir şekilde ilerlemeye başladım ben ilerledikçe hızım daha çok artıyordu, ben ilerledikçe hızım daha çok artıyordu.. En sonunda koşmaya karar verdim ve ben koştukça ağaçları hızlı bir şekilde geçmeye başladım. Oluyordu sonunda hız özelliğimi ortaya çıkarabilmiştim. Odaklanmak için gözlerimi kapadım ve seslere gözlerim kapalı odaklanarak bacaklarıma öyle yön verdim

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

​​​​​

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

💕🐺🌓

 

Gözlerimi açtığımda duyduğum seslere doğru tamda konumun ortasına varabilmiştim, ilk önce gözüm bilgeye erişti. Korkudan titriyordu ve lil 'in dediğini yaparak bir adım dahi atmadan sessizce konuşmadan ağlıyordu . Sonra gözüm lil'e erişti oda beni hissetmiş gibi gözleri beni buldu. Sesini kısık çıkartmaya özen göstererek

 

"git buradan!" dedi

 

lil, bilgeyi korumak ister gibi tam önünde duruyor her hangi bir karşı atak halinde hazır ol 'da bekliyordu. Onların çevresine baktığımda onları çember gibi sarmış olan sırtlan sürüsü ile karşılaştım. Arkamda bir hareketlilik hissettim bir hayvan beni o çemberin içine girmem için bacağımdan baskı uyguluyordu . Bende ona ayak uydurmak zorunda kaldım çünkü eğer ayak uydurmazsam beni çiğ çiğ yerlerdi, bende çemberin içine girdiğimde artık bütün gözler benim üzerimdeydi.

 

"abla!" bilge öne doğru atıldığında lil 'onu tuttu

 

"sakin olmalısın yer fıstığı bak ablan iyi birazdan buradan beraber neşeli bir şekilde eve gidicez"

 

Bilge' nin artık gözleri sadece bana odaklıydı, başka bir şey ile ilgilenmeden sadece izliyordu

 

"o bizim sürümüzden birini iyileştiren kız sen misin?".

 

Ve önceki yaptığım gibi soğukkanlılığımı korumaua çalıştım, çünkü eğer kprktuğumu belli edersem bu sefer bilge daha çok endişelenirdi

 

"evet benim"

 

Aralarından üç tane sırtlan bana yaklaşmak için öne çıktılar

 

"demek sensin"

 

Onlar böyle geldikçe bende dürtüyle. Adımımı bir geriye attım, attığım adım incittiğim ayağım olduğu için ister istemez yüzümü buruşturdum

 

" demek yaralısın, doktorlar. Yaralana biliyorlar mıydı?"

 

 

"yok biz insan değiliz"

 

Bana biraz daha yaklaştılar onların etrafındaki sürüye baktığımda neredeyse bilge ile dip dibeydiler. Lil bilge 'nin kulaklarını kapattı

 

"eğer bir adım daha atarsanız sizin şu kıt beyninizi pekmez gibi akıtır , o iğrenç leşlerinizin üstünden dozer gibi geçerim!

 

Sırtlanlar daha çok yaklaştı, onlar böyle yaklaştıkça bilge daha çok korkuyor , lil' in tişört 'ünü daha fazla sıkıyordu

 

"durun!" dedim

 

"küçük kız korkuyor!" onlara bilge' nin benim kardeşim olduğunu söyleyemezdim, böyle yaparak onun hayatını daha'da tehlikeye atardım

 

Üçünün arasından o itiraf geldi

 

" o küçük kızın senin kız kardeşin olduğunu biliyoruz"

 

O bunu dediğinde içimde bir gerginlik oluştu, bizden ne istiyorlardı?, neden bizi bırakmıyorlardı? İşte aklımdaki ilk soruyu sordum

 

"​​​​​bizden ne istiyorsunuz?"

 

Sırtlan ise soruma soruyla karşılık verdi

 

"onların zarar görmesini ister misin?"

 

Tabi kide hayır!

 

"hayır istemem"

 

"Güzel, o arkandaki sevdiklerinin zarar görmesini istemiyorsan, dediklerimi harfiyen yapacaksın, anladın mı?

 

Yanımda korkuyla titriye titriye lil 'in arkasına saklanmış olan bilgeye baktım," belki dedikleri ne varsa yaparsam onu koruya bilirdim, bilge' nin önündeki bedene baktım lil 'her an saldırmaya hazır bir şekilde ağızından hırıltıya benzer sesler çıkartıyordu, karşımdaki sırtlana döndüm

 

​​​​" söyleyin-

 

"sakın ilayda sakın onlara boyun eğme!

 

Lil' e döndüm lil bana öfke karşımdaki sırlana nefret ile bakıyordu

 

​​​​​" eğer boyun eğersen bu yalaka,kurnaz ve pislik sırlanlardan dan hiç bir farkın kalmaz! "

 

O böyle dedikten sonra olacakları düşündüm eğer ben onlara boyun eğersem bilge ile lil kurtulurdu ama lil artık beni düşmanı olarak görürür derek 'in itibarı yerle bir olurdu. Ama eğer onları reddetsem ne olurdu? Onları reddetsem bilge ile lil' in itibarı yerle bir olurdu. Ben böyle düşünürken karşıdan bir hırlama geldi

 

"gözlerini kapat yer fıstığı!"

 

Gözlerimi o tarafa doğru çevirdiğimde. Lil 'in gözlerinin değişime uğradığına şahit oldum, yeşil olan gözleri' nin rengi gittikçe koyulaşıyordu ve üstü yırtılmaya ve cildi tüylerle kaplanmaya başladı tüyleri gittikçe koyulaşıyordu. Tüy tonu gittikçe kapalı kahverengiye doğru dönüyordu. Sırtlan tam lil 'e ilk saldırıyı yapacaktı ki lil' sanki bunu hissetmiş gibi sırtlanın üzerine atladı ikisi arasında mücadele şu an itibari ile başladı. Lil kurt formu ile sırtlanın üzerine atladı ve kurt yere devrildi , lil sırtlanım üzerinde sırlanın boynunu tırnakları ile kesmeye çalışıyordu. Sırtlan ise 'hem lil' i üstünden itmeye çalışıyor hemde onun saldırılarını engellemeye çalışıyordu.

 

Bilgey baktığımda gözlerini aralayıp bakmaya çalıştığını gördüm

 

"sakın bakma birtanem!"

 

eğer bakarsa psikolojisi kötü etkilenebilirdi çünkü karşımdaki iki düşman arasında illaha kan akacaktı. Karşıma baktığımda lil 'in sırtlanın farklı bölgelerine pençelerini geçirdiğini gördüm. Pençelerini. Sırtlanın gövdesine geçiriyor sırtlanda lil' in yüzünü çizmeye çalışıyordu ve başarılı olduda çünkü lil 'in yüzünde büyük bir pençe izi oluştu. Bu yaptığı üzerine lil' çok şiddetli bir şekilde "auuu! " diye bağırdı ve pençelerini sırtlanın gövdesinin daha derinine batırmaya başladı o an sırtlan acı dolu bir feryat kopardı ve. Lil 'i üstünden tüm gücü ile itti. şimdi sırtlan üstte lil alttaydı, bu sefer lil' bir döngüdeymiş gibi sırtlanla aynı hareketleri yapmaya başladı, sırtlan lil 'in engelediği kollarını pençe izleri bırakmaya başladı. Tam ikiside bir karşı atak yapacakken ortamı bir çığlık sesi böldü

 

"yaklaşma!"

 

Sese döndüğüme ses bilgeye aitti bilge' nin üzerine 2 tane sırtlan ilerliyordu bilgede o süre zarfında geri geri gidiyordu

 

"yaklaşma! Lil abla yardım et söyle ona yaklaşmasın!"

 

Lil 'in o anki dikkat dağınıklığından faydalanan sırtlan lil' in boynuna çok derin bir darbe indirdi ve lil 'büyük bir gürültü ile ulurken olan o zaman gerçekleşti. Ormanın içinden bir tane kurt çıktı ve büyük bir çeviklikle sırtlanın üzerine atlayarak sırtlan daha tepki veremeden. Onun vücuduna ve boynuna ardı ardına pençe izleri bırakmaya başladı. Kısa bir süre sonra sırtlan hareketsiz kaldı ve can verdi.

 

Bende oradan güç alarak sanki birşey yapabilecekmiş gibi bilge'ye doğru koşmaya başladım ama önümü lil 'i kurtaran kurt kesti ve bana kafası ile lil' i işaret etti. Lil 'e baktığımda, zar zor nefes alıp verdiğini fark ettim, gövdesi zar, zor inip kalkıyordu.

 

"üçümüzü koruyabilecek misin?"

 

kurt yukarıya doğru ulumaya başladı ve uluyuşunu daha çok şiddetlendirdi. O böyle uluyorken ağaçların arasından kurt sürüsü çıkmaya başladı. Ben şaşkınlıkla olanlara bakıyorken kurt beni lil 'e doğru itti ve bende onun yönlendirmesi ile lil' e doğru koşmaya başladım ama daha bir - iki adım atmışken bacağımda kuvvetli bir sancı hissettim o an aklıma kibirli adam ile konuşmalarımız geldi

 

"abartma ilgi bağımlısı kız o kadar acımadı "

 

"nereden biliyorsun sen ben misin? "

 

"değilim ama mühürlünüm "

 

"dur tahmin ediyim ben senin mühürlünüm diye acımı hissedebiliyorsun"

 

"sadece şiddetli bir şekilde acı hissedersen hissederim çok bilmiş kız"

 

 

"Neredesin öküz adam! Gördün mü işte acım çok şiddetli! Gördün mü? hayvan herif gördün mü! Hani acımı hissederdin şimdi neden yoksun? "

 

O an bacağımın ağrısından dayanamayarak yere kalça üstüne kapaklandım çünlü takatim kalmamıştı bunu fırsat bilen sırtlanlar bana yavaş adımlarla ve hırkayarak ilerlemeye başladılar ve bende geri geri sürüne sürüne gitmeye başladım karşıma baktığımda kurdu es yerinde bulamadım. Ama bilgede yerinde yoktu dikkatli baktığımda bilge 'nin lil' in önüne siper olup

 

"lütfen lil ablama zarar vermeyin!" diye bağırdığını az ever önümde göremediğim kurtta beni burada bırakmış bilge ile lil 'e karşı atılan her hangi bir atakta karşrı saldırı altında bekliyordu. Diğer kurtlara baktığımda bana yardım eli uzatmalarını bekledim ama kimse yardım eli uzatmadı sanki bütün kurtlara bir sırtlan düşüyormuş gibi bana yardım eli uzatan yoktu. Artık ümidimi kaybettim ve geri geri gitmeeyi bıraktım ve kaderime tazı geldim

 

Aklıma o an olur olmadık daha önce hiç hatırlamadığım bir anı düştü yada bir hayal vede bir rüya canlandı gözümde

 

Bir tane sarışın mavi gözlü 10-11 yaşlarında bir çocuk canlandı gözüme

 

İlayda çocuğa şöyle diyordu

 

"benim annem ve babam gelecekler ve beni çok sevecekler"

 

Çocuk ise ona umursamaz bir cevap vermişti

 

"banane"

 

İlayda çocuğun dediğini dikkate almadan konuşmasına devam ediyordu

 

"ama onlar beni almadan önce onlara şart sunucam"

 

O zaman çocukta meraklanmıştı ilayda 'nın dediklerine

 

"ne şartı sunacaksın?"

 

İlayda' da cevap vermişti okyanus gözlü çocuğa

 

"onlara, bana gece lambası alırsanız sizinle gelirim diyicem"

 

Sonrasında ters cevap veren çocuk ona merakla sordu

 

"ya sana lamba almazlarsa ya seni kandırıp evlerine götürürlerse o zaman ne yapacaksın?"

 

Küçük ilayda ise. Tebessüm ile demiştiki

 

"o zaman sen beni bulursun ve kurtarırsın o aile'nin elinden"

 

Ama çocuk ona inat

 

"kurtaracağımı da nereden çıkarttın?" diye bir soru sormuştu

 

Kız hüzünlenmişti çünkü çocuğun onu kurtarmasını çok istiyordu

 

"kurtarmayacak mısın?"

 

Sonra nefesini tutmaya başlamıştı ilayda ve karşısındaki çocukta. Nefesini tutma diye diye en sonunda

 

"kurtarıcam" demişti

 

​​​​​​İlayda o anki masumiyetle

 

"lamba da alacak mısın?" diye sormuştu

 

Çocukta

 

"alıcam demişti"

 

En sonunda anı da tek hatırladığı ilayda nın, çocuğun verdiği sözlerdi

 

"eğer annenler o lambayı almazlarsa bana gel" demişti çocuk ona "

 

kızda demiştiki

 

​​​​​​" seni nasıl bulucam "

 

​​​​​​Çocukta

 

​​​​​​" sen kaç ben seni bulurum "demişti ve söz vermişlerdi bir birlerine

 

Ama çocuk sözünü tutmadı....

 

Bulamadı ilayda 'yı.....

 

Kurtaramadı ilaydayı karanlıktan...

 

 

Bir sırlan ilayda' ya darbe atıcakken üstüne. Sırtlanın üzerine kurdun atılması bir oldu ve tek darbe ile yere sererek sırlanı hareketsiz bıraktı. gökyüzüne doğru uludu ve etrafımızdaki çember olan kurtlara hırladı. Sırtlanlar geri geri giderek kaçmaya başladı.

 

Benimde gözümde yavaş yavaş kara benekler oluşmaya başlamıştı bu kadar gerilim bana çok fazlaydı başımı kaldırdığımda karşımda çemberdeki bütün sırtlanları korkutan kurdumu gördüm bana boynunu eğmiş. "çık" der gibi bakıyordu

 

"aynen öyle diyorum savunmasız kız atla"

 

o halde bile zorda olsa konuştum

 

"yok sen şimdi belim ağrıdı şişman kız diye başlarsın"

 

İnada kendi başıma ilerlemeye kalkışırken yine ağrıyan ayağımın üzerine bastığım için başım döndü tam bayılıp sırt üstü düşecekken sırtımda bir yumuşaklık hissettim

 

"fazla inat iyi değil inatcı kız"

 

O an yapabileceğim başka bir şey olmadığı için kurdun üstüneçıktım ve kafamı kafasına yaslayarak ona iyicene sokuldum, tüyleri çok sıcak olduğu için daha fazla direnemeden kendimi karanlığa bıraktım

 

"lütfen..."dedim

 

​​​​​​" lütfen ilayda ölmesin.. "

 

Oda bana cevap verdi

 

​​​​​​" ölmiycek merhametli kız "

 

​​​​​​​​​​​" söz mü? "diye sordum ona

 

​​​​​​" söz "d​​​​​edi

 

​​​​​​" hemde kurt sözü "

 

Devamını hatırlayamadan kendimi karanlığa bıraktım

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

❣️​​​​​​-sooonnnm-💕

 

Evet arkadaşlarrrrrrrr şu yazamadığım 3 haftada roman yazdım bu arada benim hikayemi okuyan biri ueni bölüm yazmış ben ama 3 hafta sonra bölüm attım.

 

Özür dilerim💕inşallah bu uzın bölümle telafisini yapabilmişimdir

 

Bu arada yeni bölüm yazmanıza gerek kalmadı çünkü bölümlerin gelme süresi çok uzayabilir çünkü daha benim sımavlarımda var onada çalışmam lazım. Bir dahaki bölüme kadar sağlıcakla kalın hoşcakalın💕💕❣️❣️❤️❤️

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

​​​​​​

 

 

​​​​​​

 

​​​​​

 

 

​​​​​​

 

 

 

​​​​​​

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

​​​​

 

 

Bölüm : 20.02.2025 00:13 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...