33. Bölüm

Marcusun geçmişi (Part 1)

Meryem nur vatansever
meryemnurvts

Evet arkadaşlar hepinize merhaba size yeni bir bölümle geldim yorumlarınızı lütfen eksik etmeyin, düşüncelerinizi çok merak ediyorum mmmm🫶🫶🫶 oy vermeyi unutmayın sağlıcakla kalın hoş akalın 💞💞💞

 

 

 

 

..... 🐺🐺🐺....

 

Devamı....

​​​​​​

"ne yaptığını sanıyorsun sen?"

Marcus, çocuğun dediği şeyden birşey anlamadı. Çocuk soğuk ve sert bir şekilde. Marcusa baktı, bu sefer Marcusun anlayacağı bir şekilde konuşmuştu

"bir daha yapsana"

Marcusun yüzünde alay oluştu

"zevkle"

Marcus, çocuğa en yakın olan bir çocuğun tepsisini aldı. tepsisini aldığı çocukta. Bir şeyler yapacak kaygısıyla tirim tirim titriyordu, Marcus tepsiyi aldığı gibi masada gözlerini bir saniye bile ondan ayırmamız olan çocuğa doğru ilerledi. Ve tepsiyi sert Bir şekilde. Masaya koydu işte ne olduysa ondan sonra oldu.....

Karşısındaki çocuk demir tepsiyi yemeklerle birlikte Marcusun kafasına indirdi. Marcusun kafasından sulu yulaflar dökülüyordu şimdi, karşısındaki çocuk ona alayla ve. Dik duruşla baktı ve karşısına geçti ve kulağına eğildi

"afiyet olsun"

Bu bir savaş başlangıcıydı onlar için Marcus bu dediğinin üzerine sertçe sıktığı yumruğunu karşısındaki çocuğun yüzüne indirdi ve bütün yetimhanede bir yaygara çıktı. Birbirlerini yuvarlayıp yumruk yumruğa giriyorlardı şimdi.....

 

 

 

 

 

 

🐺........

Bir birlerine olan savaşları yaklaşık bir yarım saati buldu en son oldukları pozisyon hiç hayrı alamet değildi , karşısındaki çocuk Marcusun üstüne çıkmış Marcus birşey yapamasın diyede o kolları sıkıca tutuyordu..ve başarmıştıda çünkü Marcus. Kollarını ne kadar kurtarmaya çalışırsa çalışsın başarılı olamıyordu. Çocuk Marcusun kollarını hafiften sıktı

"bir daha bana karışıcak mısın?"

Marcus bu soru üzerine hafiften sırıttı

"evet"

Karşısındaki çocuk kollarını daha çok sıktı

"emin misin?"

Ama Marcusun vaz geçmeye niyeti yoktu

"hemde hiç olmadığım kadar"

Karşısındaki çocuk. Kollarını daha çok sıktığında Marcus kahkaha attı ve Marcus böyle kahkaha attıkça karşısındaki çocuk daha çok sinirleniyor. Ve daha kötü sıkıyordu.. Neden ağlamıyor? Neden gülüyor? Diye geçirdi aklından çocuk

Tam en beterini yapıcakken ikisininde kulağından bir elin çekmesi bir oldu

"sizi veletler burasını siz ahır mı sandınız!"

Evet bu kokuşmuş cadıdan başka kimse değildi

"çocuğun üstünden kalk!"

Üstündeki çocuğa emir verildiğinde çocuğun vücudu kas katı kesildi ve kafasını cadıya dönerek aynı sert tonda konuştu

"bana emir veremezsin"

Ama Marcus üstündeki çocuğun ne dediğini anlamadı, bu dikkat dağınıklığından yararlanarak , çocuğun karnına sert bir tekme geçirdi bu darbeyle çocuk yere kapaklandı

pozisyon olarak Marcus , çocuktan daha üstün bir poziyondaydı

"nasıl bir hismiş?" diye sordu alayla, çocuğun tam yüzüne yumruğunu geçirecektiki kafasına sert Bir şeyle vurulması bir oldu

"siz akıllanmayacaksınız anlaşıldı!" kafasından akan yoğun bir sıvı hissetti Marcus, marcusun kafasından akan sıvı çocuğun üstüne damladı, gözleri kararıyordu... En son hatırladığı büyük bir boşluktu.....

 

 

 

 

 

 

.... 🐺💗💗.....

"şşh"

"şşh"

"sana diyorum kalksana!"

Bir el onu dürtüyordu ve uyandırmaya çalışıyordu

"kalkmıyor musun? Peki.."

O an yanağındaki keskin sızıyla yerinden fırladı Marcus

Karşısındaki çocuk alaya alarak "günaydın" dedi

Şu çocuğu öldürecekti Marcus az kalmıştı

Bulundukları ortama baktığında soğuk, eski, rutubetli bir bodrumda olduklarını fark etti... Gerçi artık buraya alışmıştı Marcus... Terapi gibiydi bu oda ona

"seni. Bu odaya dikkatli bakasın diye uyandırmadım"

Karşısına. Baktığında ipler ve sandalyeler vardı ama o ikisi o sandalyelere çok uzaktı. Marcus Soğuk duvarın dibine yaslanmışken karşısındaki çocuk aynı ciddilikle marcusa bakıyordu..

"ne istiyorsun benden?"

Sanki çocuk onu dinlemiyormuş gibi Marcus tan gözlerini ayırdı ve sandalyelere doğru ilerlemeye başladı

"ikimizinde istediği şeyi istiyorum"

Çocuk sandalyelerin iplerine elini doladı

"bu lanet cehennemden kaçmak istiyorum"

Marcus toparlandı ve ayağa kalkarak merakla sordu

"nasıl kaçıcaz ki buradan?"

Çocuk marcusa döndü ve sinsi , kurnaz bir bakış attı.. Bu çocuktan ciddiyen korkmaya başlamıştı Marcus

" aklımda bir plan var"

Tam çocuk planı anlatacakken kapının kilit sesi duyuldu

"çabuk!" diye bağırdı çocuk

"çabuk sandalyeye geç ve ipleri. Bileklerine dola"

Çocuk ipleri. Bileklerine dolamış ipleri sık sıkı tutuyordu.

"çabuk ol dedim sana!"

Onlar kavga ederken arkadanda cadının sesi geliyordu

"hangi anahtar kapıyı açıyordu?" bu muydu?

Marcus korkuyla sandalyeye oturdu ve ipleri kollarına dolamaya çalıştı ama ipi yere düşürmüştü

"al onu yerden, hemen!"

"bu çocuk ne kadarda emir vermeyi seviyor" diye geçirdi aklından Marcus.

Tam uzanacakken artık çok geçti....

Çünkü cadı çoktan içeriye girmiş konuşmaları dinliyordu....

"sizi küçük sıçan fareleri sizi"

"şşh baksana"

İkiside şu anda çok gerginlerdi , Marcus çocuğa baktı, çocuğun ise gözleri cadıya odaklıydı

"üç diyince kaçıcaz burdan"

"na-"

"soru sorma ve dediğimi yap!"

Cadı onlara ağır ağır gelmeye başlıyordu

"demek. Beni ayakta uyutucaktınız ha"

"bir!" dedi çocuk

O sırada kendisinde ipleri. Çözüyordu

"iki" İkisi de sandalyeden aynı anda ayaklandı

Cadı ikisininde yakasını kavradığı gibi duvara fırlattı

"hani?" dedi Marcus. "hani üç?"

"sabret" dedi çocuk "bir planım var"

Yaşlı cadı duvarın dibindeki tahta sopayı eline aldı

"artık burdan kurtulamayacaksınız!"

Çocuk idea lı bir şekilde konuştu

"sen öyle san!"

"bu çocuk yürek mi yedi?" diye düşündü Marcus. "eğer öyleyse yemeği fazla kaçırmıştı" ​​​​​​

İkiside toparlandılar o yaşlıyla karşı karşı karşıyalardı şimdi, cadı sırıttı

"elimden kurtulamayacaksınız"

Çocuk birşey demiyor ama çocuğun sinsi , öz güveni yüksek bakışı herşeyi anlatıyordu

Cadı bu bakışından Rahatsız olmuştu ve ilk darbeyi o çocuğa indirmeye kalktı

"seni ukala velet!"

Ama çocuk hiçbir tepki vermeden cadının vuracağı sopayı tekte ikiye ayırdı

"ohaaa!" şu anda kendini filmlerdeymiş gibi hissetmişti Marcus, bir tek patlamış mısırı eksikti

O an. Cadının gözünde korku oluştu

"ne tür bir yaratıktı bu çocuk?"

"gitmemize izin ver!" dedi çocuk aynı emir kipiyle

"gitmemize izin ver ki canını bağışlıyayım!"

Şu anda Marcus çocuğun göz renginin değiştiğine yemin edebilirdi ama ortam müsait olmadığı için kanıtlayamazdı, müdür korkudan kekelemeye başladı

"S-S - Sen n-n-ne tür bir canavarsın?"

Çocuk. Cadının bileğini kavradı Marcus "bu çocuğun bileklerle derdi ne?" diye düşünmeden edemedi

"sana ne tür lazım?"

Aynı şeyleri tekrarladı çocuk

"gitmemize izin ver!"

Cadı korkuyla kenara çekildi, çocuk aynı ifade ile marcusa döndü

"gelmiyor musun?"

Marcus korkuyla. Çocuğun arkasına geçti,

"ne oldu?" dedi. Çocuk. "korktun mu?"

Bunu demesiyle dikleşti ve dik başlı bir şekilde karşısına geçti

"hiçde bile korkmadım"

Bunu demesiyle çocuğun yüzünde ufak bir tebessüm oluştu yada Marcus öyle sandı,

Çocuk önde Marcus arkada ilerlemeye başladılar. Tam çocuk kapı kilidini kavramışken

"dur!" dedi Marcus

Çocuk ciddiyetle marcusa döndü

"senin adın ne?" dedi çocuk ilk önce. Vereceği cevabı kafasında tartı ve cevap verdi

"Derek" dedi "Derek walsh"

"madem adımızı söylemeye başladık sen söyle korkak tavuk senin adın ne?"

"sensin korkak tavuk!" Derek , marcusa "öyle mi?" der gibi baktı "evet galiba biraz öyle olabilirdi ama asla gururunu zedeleyemezdi"

"aynen öyle dedim, sensin korkak tavuk"

Çocuk geri arkasına döndü ve kapının kilidini açtı

"bu arada madem ismini söyledin ben Marcus, Marcus atkins"

Çocuk hiçbir cevap vermedi ve. Kapıyı açtı marcusta ona yetişerek. Açtığı kapının eşiğinden geçti

İşte Derek walsh ile Marcus atkins 'İn hikayesi böyle başladı. İki yetim. Çocuk. Bir yetimhanede birbirini buldu, bazen savaştılar, bazen barıştılar ama her zaman, bir dost, bir arkadaş ve bir kardeş kaldılar....

Devam edecek......

 

 

 

Bölüm : 29.03.2025 12:15 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...