
Sınavlar bitti bende bittim🥲
Umarım sizin yazılı haftanız iyi geçmiştir benim gibi felsefeden düşük almamışsınzdır diye ümit ediyorum slssllsşsşs😊
Neyse hadi gidip bölümü okuyun ballarım iyi okumalar💖
🎧
Ellerimin arasından telefon kayıp düşerken bir elimle mermerden destek aldım, karnım kasılırken ensemden soğuk terler boşalıyordu.
"Parla!"
Tiz bir çığlık sesi yankılandığında, zaman bir anlığına benim için tekrar durdu sanki etraf dönüyordu ve ben sabit kalıyor kuşum gibiydi. Yer ayağımın altından akıp giderken ben öylece duruyordum.
Zayıf anımı kollayan anılar bir bir aklıma doluşurken ben içlerinden sadece bir şeyi hatırlamayı diledim; babamın kokusunu.
Anılar hatırlanabilirdi, bir fotoğraftan, bir günlükten hatta anımsanabilirdi bile.
Hiçbir şey sevdiğinin kokusunu unutmaktan çok koymazdı insana, öyle ulaşılmaz bir koku olur ki ciğerlerine dolduğunda tekrar yaşama istekle dolarsın ama bulamazsın o koku onunla beraber alınmış bu dünyadan silinmiş olur, ulaşılmaz, bulunmaz hatta aranılmaz bile, öyle imkansıza yakındır o koku...
Çöktüğüm yerde öylece kaldım, ilk defa bu denli yıkıldığımı hissediyordum nasıl mı?
ayağa kalkamayacak kadar hasar almış ve kalbinin attığını unutmuş gibi hissediyordum.
Gerçi bir yerde hissetmek bile ağır geliyordu, hissedemiyordum ki...
Tezgahın önüne iyice çömeldim, bacaklarımı kendime çekip başımı iyice gömdüm kendi kendimi boğasım geliyordu.
Gerçeklikle aramda sadece tek bir bağlantı kalmıştı; o ise saçlarımın üzerinde dolanan bir el olmasıydı.
Şefkatli bir şekilde saçımı baştan aşağıya doğru eliyle tarıyordu. Biraz olsun sakinleşmemi sağlamıştı bu sayede etraftaki sesleri daha iyi algılıyordum.
"Kendine getirmek için soğuk suyu yüzüne mi atsak?"
"Yok ya öyle olmaz tut direkt suyun altına atalım!"
"İkinizde bir çıt daha çıkarırsanız sizi kimse elimden alamaz."
Sesler başka yerlerden geliyormuş gibi hissedilse de Mert'in sesini ayrıt edebilmiştim.
"Şebnem'e söyle o zaman her halta burnunu sokmaya bayılıyor!"
"Özür diledik ya kızım ne abartıyorsun sendeki inat keçi de bile yoktur be!"
"Sana karışmıyorsam bil ki bu Parla için Şebnem, yoksa ben bilirdim o ağzını yırtmayı!"
"Gel lan hadi sözünün eriysen gel yırt bakalım, gör bak seni kaç parçaya ayırıyorum!"
Arkada bir cümbürtü koptuğunda irkilerek başımı iyice dizlerime yasladım, korkuyordum.
Saçlarımdaki el duraksadığında ani bir kasılmayla tekrardan bir soğukluk ele geçirmek üzereydi bedenimi.
"Bırak beni bırak ölüdüreyim şunu bırak beni!"
Biri beni belimden tutup hızla yerden kaldırdığında kavga sesleri uzaklaşmaya başlamıştı.
Kısa zaman sonra yüzüme soğuk bir su çarpıldığında bilincim yerine oturmaya başlamıştı.
"Parla, kendini kasma güzelim kendini biraz daha kasarsan burnun yine kanayacak, hadi sevgilim kendini serbest bırak. Aç şu çeneni."
Tirtir titremeye başladığımda artık kendi bedenimi ben kontrol edemiyordum.
Yazarın Anlatımıyla
Barlas kollarının arasına yığılan kızla beraber o da bir çöküşün içine girdi.
Herşey birbirine girmişti, içeride İlayda ve Şebnem birbirine girmişti. Mert ve Yalçın o ikisini ayırmaya çalışırken Barlas tek başına bilinci yerinde olmayan kızı kendine getirmeye çalışıyordu.
Parla'nın burnundan kanlar süzülmeye devam ederken daha fazla tahammül edemiyordu bu duruma, sevdiği kadın gözlerinin önünde eriyordu.
Hızla Parla'yı kucağına aldı banyodan çıkıp, harabeye dönmüş salona vardığında artık daha fazla kendine hakim olamıyordu.
Kontrolsüz bir şekilde, İlayda ve Şebnem'e doğru bağırdığında saç başa dolanmış iki kızı ancak ayırabilmişti.
"Bana bakın şuan birbirinizi yemeniz zerre umrumda değil ama Parla sizin yüzünüzden zarar görmeye devam ederse işte o zaman olacaklara kimse karışamaz!"
Mert kollarından tuttuğu Şebnem'i hızla bıraktığında bir adım kadar atamayacak kadar sarsılmıştı.
"Barlas..."
"Ambulansı ara..."
"Barlas..."
"Biliyorum işte kahretsin ki biliyorum! ara şu ambulansı..."
Sesi sonlara doğru yalvararır gibi çıkmıştı...
BÖLÜM SONU
Bölüm kısa farkındayım canlarım fakat bu bölümü çerezlik bir bölümmüş gibi düşünün lütfen olur mu?💖🥺🍬🍃
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |