25. Bölüm

2.5

i̇kli๓☾𖤓
meylscherry

Zaman atlaması yazmaktan hoşlanmam fakat zaman atlaması olmadan kitap 100 bölümü geçer🥺

Bu arada final bölüm sayısına tam karar veremedim ama başından beri aklımda 40 bölüm var ama kesin değil belki daha erken belki biraz daha geç final veririm😊

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen iyi okumalar💓🎀

🎧

 

 

1 ay sonra

Başımı hamağın kenarına iyice yaslayıp derinleşmiş sohbeti dinlemeye başladım.

Bahçedeydik herşeyin başladığı o hattı bulduğumuz o yerde. Şimdi yine hep beraberdik eskisi gibi yine Kayra ve Şebnem atışıyordu, İlayda ve Mert ise telefondan hepimizin oynayacağı bir oyun arıyordu.

Ben ise onların hemen yanındaki ağaca bağlı hamakta onların sohbetini dinliyordum.

Bahçede yanan ateş ve etrafında dizili arkadaşlarım daha ne isteyebilirim ki?

Peki unuttuğun bir şey yok mu?

Unutmak mümkün bile değildi, kalbimde hâlâ yanan bir ateş körüklenip dururken unuttuğum sanılması acıtıyordu.

Bir kez konuşmayı deneseydin belki affederdin?

Yorulmuştum, nefes almak bile bu denli beni can alıcı hissetirmiyordu. Kaybettiğim şeyler boyumu aşıp gitmişti.

Bu bir ay bana zindan olmuştu ne hastaneden çıkabilmiştim ne de hayatımı düzene koyabilmiştim.

Kaybetmiştim; sağlığımı, sevgimi, düzenimi... hatta akli dengemi bile kaybetmek üzereydim.

"Güzelim yerin rahat değilse değiştirmemi ister misin?"

Aslında biraz olsun ayağa kalkıp yere onların yanına inmek istiyordum ama izin vermiyorlardı.

Mert'in sesiyle zoraki gülümseyerek ona döndüm, "Yok iyiyim böyle teşekkürler."

"Üzerine birşeyler örteyim mi peki?"

Kafamı olumsuz anlamda iki yana salladım, üşümüyordum fakat bende yere oturmak istiyordum.

Son geçirdiğim kriz yüzünden uzun süre ayağa kalkamamıştım gerçi bunda kullandığım ilaçların etkisi de fazlaydı, biraz olsun kendime gelmeyi başardığım da şimdi de bizimkiler ani hareket yapmamı engelliyordu.

Markete gitmek istediğimde bile hepsi peşime takılıyordu.

Yürümem zayıf olduğundan sık sık ayağa kalkamıyordum, bu yüzden sık sık yanımda birileri bulunuyordu.

"Teyzecim nasılsın bakalım?"

Hamağın kenarına oturmuş Irmak'la düşüncelerimden uzaklaştım.

Bu saatte gelmesi hayra alamet değildi, yüzü de zaten asıktı.

Hafifçe ellerimi hamağın kenarına yaslayıp biraz yukarı doğru doğrulduğumda acıyla inledim ani kalkmalar dışında sürekli eklemlerim ağrıyordu.

Elini sırtıma yasladı, "Dur yavaş."

"İyiyim iyiyim... sen neden erken geldin teyze?"

Elini omuzuma yasladı yüzünden düşen bin parçaydı.

"Anneannen biraz rahatsızlanmış kızım, durumu biraz inişli çıkışlı bir kaç günlüğüne Ordu'ya dönmem gerekiyor."

Dişlerimi birbirine bastırdım anneannemi de kaybetme korkusu beni iyice çileden çıkarıyordu.

"N-neyi varmış peki?"

"Ortalık hastalığı kuzum fazla mühim birşey değil."

Teyzem hafifçe gülümseyerek ortamı yumuşatmaya çalışıyordu fakat Şebnemgil ani bir ayaklanmaya kalkınca korkmadan edemedim.

Şebnem ellerini silkeleyip hızla hamağın önüne çöktü, "Ee ne zaman çıkıyoruz Irmak abla yolculuğa? uzun zamandır Karadenizli bir adam bulma hayalinin içindeyim de?"

Şebnem'i Kayra sertçe itelemeye çalıştı, "Bu sahte maviş geliyorsa ben hayli hayli geliyorum."

Arada Şebnem'in lenslerine laf sokmayı ihmal etmemişti.

Şebnem Kayra'nın omuzunu sertçe iteledi, "Ay kurban ol sen benim maviş gözlerime be!"

"Kızım sen başından aşağı sahteliklerle dolusun kim ne yapsın senin gibi yalancıyı!"

Şebnem ayağını sertçe yere vurdu, "Eğer o saçlarını sabah kalktığında çöpte görmek istemiyorsan kes sesini çakma model seni!"

İkisi aralarında didişip dururken teyzemin etrafına İlayda ve Mert de doluştu.

Mert yaklaşıp teyzemin omuzuna kolunu attı, "Ben götürülmesi zorunlu evladım arkadaşlar o yüzden teyzecim sana söylememe bile gerek yok bence."

Teyzem gülerek Mert'in kolunu geriye itti, "Ne yazık ki Mertciğim seni götürmem mümkün değil, hatırlarsan en son nenenin kıymetli inekleri senin yüzünden telef olmuştu hatırlarsan."

Mert hatırladığı şeyle irkilerek elini saçlarının arasına geçirdi, "Onu unutmamış mıdır ya?"

Bu defa ben nıçladım, "Tabi canım unutmuştur hatta seni unutarak evde kalmış Günay'a yamamaya çalışmıştır."

Teyzem yüzünü başka yere çevirdiğinde herkes gülmemek için başka yerlere bakıyordu.

Ortamda tatlı bir sohbet sıcaklığı oluşurken biz yeni bir yol çizmeye başlamıştık.

​​​​​​Saatler birbirini kovalarken sonunda bende yere çökmüş ateşin başında, Kayra'nın omuzuna yaslı bir şekilde yolculuğumuzun planlarını dinliyordum, o kadar huzurlu bir andı ki biraz daha yaslı kalırsam sıcaktan uyku ağır basacaktı.

Kayra'ya tutunup ayağa kalkmak için destek aldım, "Benim çok uykum geldi eve çıksam olur mu?"

"Tamam ben seni götüreyim."

Gözlerimi devirerek doğruldum, "Abartmaya gerek yok bence kırılgan bir bardak değilim, sonuçta karşıdaki eve tek başıma gidebilirim."

Mert jelibon yerken sırıtarak, "Binada tek korkmayasın." Diye pişkin pişkin güldü.

Artık binadan korkmuyordum, bazı şeyleri aşmayı öğrenmiştim.

"Haha çok komiksin sen Mertciğim ama merak etme artık korkmuyorum."

Sitem ederek jelibonun ağzına tıktı, "İyi aferin sana."

Gülerek bahçeden çıktığımda bir adım daha atamadan binanın önünde onu görmemle duraksadım.

Motora yaslanmış bir şekilde kenarda duruyordu beni görünce yaslandığı yerden doğrulup bana doğru yaklaştı.

Onu görmezden gelerek hızla binaya girmek istediğimde kolumu yavaşça tuttu.

"Yapma Parla yargısız infaz yapma."

Gözlüğümü düzeltip kolumu geriye çektim konuşmak istemiyordum.

Boşluğa düşen kolu onu dumura uğratmıştı ona söyleyeceğim tüm sözlerden daha ağırının bu olduğunu bende fark etmiştim.

"Sadece o herifin söylediği şeylerle hak ettiğim bir konuşmadan beni mahrum edemezsin."

Derin bir nefes çektim içime beni daha da yıkmak için mi gelmişti buraya?

Binaya girmek için bir atakta bulunduğum da bu defa engel olmadı benimle birlikte binaya girdi.

Beklemeden eve çıktığımda benimle eş zamanlı olarak geliyordu, engellemedim.

Evin kapısının açıp içeri girdiğimde dönüp ona baktım gitmeye niyeti yoktu ama eve de girmek istemiyordu.

"Bir kere olsun dinle beni lütfen."

Yüzüne bakmak istemiyordum fakat artık beni zorluyordu.

Kapıyı kapatmadan arkamı dönüp odama girdim ve odamın kapısını kapattım.

Kendimi hızla yatağa atıp yorganı kafama kadar çektim.

"Parla, eğer seni sevmeseydim böyle bir görevi kabul eder miydim sanıyorsun? eğer öyle olsaydı yurtta kaldığın zaman gelir miydim senin yanına? uzaktan güvenliğini sağlayamaz mıydım sanıyorsun? mesajlarına cevap vermezdim en basiti bu değil mi? öylece sana olan sevgimi göz ardı edemezsin yapma nolur..."

Haklı sayılmaz mı?

Ellerimi kulaklarıma yasladım sadece yatmak istiyordum.

Haklı olduğunu reddediyorsun yazık değil mi adama?

Kendi iç sesimle cebeleşirken tok bir kapı kapatma sesi yankılanmıştı, gitmiş olmalı diye kalkıp camdan bakmak istedim.

Kafamı uzatır uzatmaz mavi gözleri gözlerime bulaştı, pişman olduğunu gözlerindeki parıltıdan anlıyordum fakat onu tekrar hayatıma kabul edecek güç bende yoktu.

Kafasını yana yatırdı onunda canının acıdığı ortadaydı. Derin bir iç çekip kafamı olumsuz anlamda salladım, olmazdı tekrar birlikte olursak bu defa ayağa kalkamadım en ufak rüzgarda darmadağın ederdim herkesi, ayağa kalkmak bile bu denli yük olurken üzerime yeniden düşmek istemiyordum.

BÖLÜM SONU

​​​​​​

Son zamanlarda artık o kadar yoğun yazmaya başladım ki gözlerim kendi kendine kapanıp duruyor, bazı kelimeleri yanlış yazmış olabilirim lütfen bu konuda kusura bakmayın🥺💖 En kısa zamanda düzenlemeye alacağım🎀💕

Bölüm : 16.01.2025 19:43 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
i̇kli๓☾𖤓 / Kırık kalpler caddesi-yarı texting / 2.5
i̇kli๓☾𖤓
Kırık kalpler caddesi-yarı texting

3.39k Okunma

541 Oy

0 Takip
28
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...