20. Bölüm

2.0

i̇kli๓☾𖤓
meylscherry

 

Sezon final bölümüne geldikk canlarım🫀

 

Şuana kadar kitapta en sevdiğiniz karekter kim?

 

!BU BÖLÜM KESİTLER HALİNDE OLACAK BU BÖLÜMÜN OLAYINI İKİNCİ KİTAPTA DAHA İYİ ANLAYACAKSINIZ!

 

 

Neyse ben gidiyorum siz okumaya başlayın💫

🎧

 

Flashback 2001 yılı 9 Mayıs

 

 

"Masal Ladin başlatılan oyunun içindeki piyon olmayacaktı oyunu devam ettiren şah olacaktı."

 

 

Beyaz kelebekli elbise, sapsarı saçlar ve altı yaşındaki küçük bir kız çocuğu.

 

 

Masal Ladin.

 

 

​​​​​​Bahçede gülerek koştura koştura annesinden kaçıyordu, bir partiye katılacakları için bu kadar özel giydirmişti annesi özel özel defalarca kez uyarmıştı onu' Sakın üstünü kirleteyim deme bak Masal bugün sana giydirdiğim sekizinci elbise götürmem bak seni.'

 

 

Masal umursamaz bir şekilde kelebekli elbisenin uçlarından tutarak kaçmaya devam ediyordu.

 

 

​​​​​​​​​​​"Masal kızıyorum artık dur yeter."

 

 

"Hayır hayır hayır."

 

 

Dili tam dönmediği için ağzından çıkan kelimler bir hayli dağınık duyuluyordu.

 

 

Mareyla bıkkınlıkla bahçenin ortasına iki dizinin üstüne çöktü, yorulmuştu.

 

 

Tek başına çocuk bakmak onu zorluyordu, onu herkesten herşeyden korumanın yanında kendini çok beceriksiz hissediyordu.

 

 

Gözünden birer damla yaş süzüldüğünde Masal yavaşça duraksadı çocuk aklıyla annesini üzdüğünü kavraması biraz zaman alıyordu, uzun uzun izledi annesinin hareketlerini, onu üzdüğünü anlayınca bahçenin diğer ucundan koştura koştura annesinin yanına vardı.

 

 

Birazda yakından inceledikten sonra küçük ellerini uzatıp annesinin yüzüne yasladı, Marelya'nın gözünden akan yaşlar birer birer Masal'ın eline düştü.

 

 

Masal sanki gözyaşlarını yakalamış gibi hızla elini çekip iki elini birbirine bastırdı.

 

 

"Anne, üzülme bak tuttum suları gözüne geri koymanın yolunu buluruz üzülme nolur."

 

 

Masal'ın bu masum hali onu bu karamsarlıktan çekip almış gibi onu kucağına çekip çenesini başına yasladı.

 

 

"Masal söz ver bana annecim."

 

 

Masal şaşkın gözleriyle başını kaldırıp annesine baktı, "Benim sözüm yok ki hem o ne?"

 

 

Marelya gülerek Masal'ın saçlarını okşadı, "Ben sana birşey söyleyeceğim sende söz annecim diyerek kabul edeceksin balım."

 

 

Masal anlamış gibi kafasını aşağı yukarı salladı," Tamam anne söz."

 

 

Marelya gülerek kafasını omuzuna yatırdı, "Şimdi beni hiç bırakmayacağın için söz verir misin?"

 

 

Masal, ellerini çırptı" Söz annecim."

​​​​​​

​​​​​​​Masal Ladin'in anlatımıyla

 

 

Olduğum yerde bir sağa bir sola kıvranırken karnıma saplanan sancılar nefes almamı engelliyordu.

 

Korkunç bir rüyadan savrulurcasına düşüyormuş gibi gözlerimi aralığımda dudaklarımdan bir inilti kaçtı.

 

Karnımda hissettiğim derin yırtılma hissi beni öldürürmüşcesine tiz bir sesle olduğum yerden geriye doğru kaçtım.

 

Bulanık görüşüm daha da netleştiğinde o ürkütücü yerde olmadığımı fark ettim, soğuk bir ürperti içime işlediğin de bedenim kontrolüm dışında tirtir titriyordu.

 

Beni kolumdan tutup zapt etmeye çalışan biri adam kolumu daha da sıkı tuttuğunda keskin bir bağırma sesiyle irkildim.

 

Acı dolu bir bağırma sesi daha işittiğim de ses hiç yabancı gelmiyordu.

 

Bu ses bana mı aitti?

 

Sesler karmaşık bir şekilde geliyordu öyle ki algılamak bile benim için mümkün değildi.

 

"Dur Masal!"

 

Sert bir sesle uyarılmamla duraksadım, benim duraksamamla beraber sesler de kesilmişti.

 

 

Bana sert bir ikaz da bulunan adamı görmek için başımı kaldırmam yetmişti, uzun boylu orta yaşlı genç sayılabilecek bir adam görmemle kafam iyice karışmıştı, bu kimdi?

 

 

Nasıl bakıyordum bilmiyorum ama bana bakarken gözlerindeki ışıltı kayda değerdi.

 

 

Boğazını temizleyip kalkmaya yeltendiğim yatağı işaret etti, "Yaran kalakabileceğin bir durumda değil. Kalkma uzan ben kontrol etmeye geleceğim."

 

Doktor muydu?

 

Yatağa beni geri uzatmaya çalıştığında huzursuzca karşı çıkmak için çırpınmaya başladım kolumu daha sıkı kavradığında panikle başka yere kaçmaya çalıştım, bağırma sesleri yine baş göstermeye başlamıştı.

 

"Dur kızım sakin ol, doktorları çağrıyorum tamam tamam..."

 

 

İçeriye giren önlüklü insanlarla göğüsüm yerinden çıkacaktı.

 

Daha fazla tedirgin olduğumda sesler çoğalmaya devam ediyordu.

 

Annem nerdeydi, beni burda tek başıma bırakmış olacak değildi ya?

 

Kurumuş dudaklarımı ıslatıp zoraki dudaklarımı araladım.

 

"B-bırak!"

 

"Beyfendi siz şöyle kenarda durun lütfen biz hallederiz."

 

 

Kollarımdan tutup sedyeye bağladıkların da sesim her seferinde olduğundan daha fazla çıkıyordu her saniye kaçmak için yelteniyordum fakat nedensizce bunu yapamıyordum, doğrulmaya bile yeltenemiyordum.

 

"Masal dur güzelim sana zarar veremezler!"

 

Tüm bu karmaşanın içinde bir ninni gibi gelen ses zihnimde yankılandı.

 

Atlas'ın sesiydi bu.

​​​​​​​​​​

​​​​​​​​​​​​​​​​​​​​

Atlas'ın sesiyle öylece kalakaldım, onu görmek için doğrulmak istediğimde koluma ani bir şekilde sağladıkları iğne ile bedenim gevşemeye başlamıştı, bir süre sonra gözlerim karardığında başım yana düşmüştü.

 

Saatler sonra Masal'ın anlatımıyla

 

Dilim damağım kurumuş gibi gözlerimi zor bela araladığımda odanın içinden başka birilerinin sesler geliyordu.​​​​​​​​​​​

 

"Ne hakla bunu yapıyorsun Kenan! kızımı benden almayı hangi hakla kendinde görüyorsun."

 

Annemin sesiyle karanlık sülietlere odaklandığımda, adının Kenan olduğunu öğrendiğim adam bıkkınlıkla anneme döndü sinirlerini kontrol edememiş gibi burun kemerini sıktı.

 

 

"Ula neyi anlamiysin sana zamanunda ne dedum ben ha, bu uşak yanunda zarar gördiği an alacağım demedum mu şimdu neye karşı çıkasun?"

 

 

Sinirlenince nasıl bir dili böyle kullandığı konusunda merakım bir hayli artmıştı kendisine karşı.

 

 

Onun dışında kafamda başka sorular da dönüyordu mesela:

 

 

Kimdi bu adam?

 

 

Ben neden burdayım?

 

 

Ve neden hiçbir şey hatırlamıyorum?

 

 

Gözlerimi bıkkınlıkla tekrardan kapattım, sesler yüzünden beynim zonkluyordu.

 

 

"Kafana göre karar veremezsin Kenan belki kızım seninle kalmayacak, değil mi güzel kızım?"

 

 

Kenan denen adam elini saçlarına geçirdi ardından bana doğru baktığını hissettim, bıkkın bir nefes bıraktı.

 

 

Geriye, anneme bakmaya dönerken elinin ucuyla beni işaret ettiğini gözlerim kapalı olsa da görebiliyordum, "Marelya! kız son yaşadıklarını hatırlamıyor senin yüzünüzden, senin yaptığın pislikleri hatırlasaydı yüzüne dahi bakmazdı. Uzatma ve çık bu odadan zaten gerçekler öğrendiğinde yüzüne dahi bakmayacak biraz gururun varsa şimdi çık!"

 

 

Anneme neden Marelya diyordu?

 

 

"Senin gibi bir mafya babasına mı bırakacağım kızımı yani!"

 

 

Başıma tekrar tekrar sancılar saplanırken bacaklarımı hareket ettirmeyi beceremediğimi fark ettim.

 

 

Panikle tekrar bacağımı çekmeye çalıştığımda hâlâ bağrıyorlardı dayanamayıp sesimin çıktığı kadar konuştum.

 

 

"Yeter! kesin sesinizi."

 

 

Sesimi duyduklarında ikisi de aynı ansa bana dikkat kesildi.

 

Adının Kenan olduğunu öğrendiğim adam bir iki adımla uzandığım sedyeye yaklaştı.

 

"Kızım nasıl hissediyorsun?"

 

Annem bu duruma katlanamıyormuş gibi ayağını sertçe yere vurdu.

 

"Masal nerden kızın oluyor senin Kenan!"

 

 

Tekrar başladıklarında bu defa kontrolüm dışında çıkmıştı sesim.

 

"Çıkın bu odadan!"

 

 

​​​Sesimle beraber odanın kapısı açıldığın da içeri Atlas girmişti.

 

Ona karşı hissettiğim güven o kadar fazlaydı ki odaya girdiğinde daha rahat hissetmeye başlamıştım, o odaya girdiği an annem oflayarak sert adımlarla odadan çıkmıştı.

 

 

Kenan denen adam ise , Atlas odaya girdiği anda çıkmaktan vazgeçmiş gibi odaki koltuklardan birine oturdu.​​​

 

 

Atlas, sedyenin yanındaki sandalyeyi çekip sedyeye olabildiğince yaklaşıp öyle oturdu, üzerinde bu defa askeri üniforma yoktu.

 

Dağınık saçlarına eliyle çeki düzen vermeye çalıştı fakat beceremedi, uzanıp elimle saçlarını yatıştırmak üzere doğrulmak istedim fakat o benden önce davranıp başını olabildiğince aşağı eğdi.

Bedenim ani kasılmalara dayanamadı.

Uzun bir süre saçlarının arasında kalan parmaklarım ani bir halsizlikle sedyeye çarpıp düştüğünde üzüntüyle derin bir iç çektim.

 

Atlas, uzanıp elimi kavradı iki elinin arasına aldığı elime uzanıp minik bir öpücük kondurdu.

 

Bir eliyle elimi sarıp diğer eliyle saçlarımı geriye doğru yatıştırıdı.

 

Odanın içinde bir öksürük sesi yankılandığında Atlas elini çekip ayaklandı, birşey söylemek istiyor ama yapamıyor gibiydi.

 

"Güzelim benim... çok özür dilerim."

 

Herkes birgün koşulsuz sevildiğine inandığı biri tarafından bir okyanusun en dibine bırakıldı. Eğer bir yapbozun en önemli parçası değilseniz kimsenin hayatının en önemli anına sahip olamazdınız.

​​​​​​

 

Benden ani uzaklaşması içimde derin bir sarsıntı yol açtığında neye sebep olacağını biliyordum ama kondurmak istemiyordum.

 

"N-ne için?"

 

​​​

Omuz silkti, "Benim yüzümden yaşadığın ve yaşayacağın herşey için."

 

Derince yutkundum gözümden istemsiz bir yaş aktığında başımı başka tarafa çevirdim, bu konuşmayı biliyordum bu bir ayrılık konuşmasıydı.

Bu konuşmayı ilk defa duymuyordum.

 

Daha önce babamdan bunun provasını defalarca dinlemiştim.

 

Annemi de unutmamak lazım, beni kabullenmediği her an bırakıp kaçmıştı. Hiçbirine gitme diyememiştim şimdi de diyemeyecekmişim gibi.

 

 

Ellerimi yatağın kenarlarına yaslayıp hafifçe doğrulduğum da acıyla inledim, fakat elim acıdığı için değildi bu nazım.

 

Yüreğimde derinden bir sızı koptu onun gidişini kabullenmek istemiyordum.

 

"Ne saçmalıyorsun sen Atlas?"

 

"Bu ilişkiyi devam ettirmek pek doğru olmaz, seni yüzüstü bırakmak istemezdim ama başından beri bizden olmayacağını sende bende biliyorduk... özür dilerim."

Gözlerimi sırtından çekemedim, gözümden damla damla yaşlar süzülürken bakışlarımı bir saniye bile kapıdan çekemedim, kalbim hızlı hızlı inip çıkarken yüreğimi sökmek istedim.

 

Herkes gitse bile onun gitmeyeceğini düşünürken herkesten önce o gitmişti. Tek bir yerde kapana kısılmış gibi, yüzme bilmiyorken bir okyanusa zorla sokulmuş gibi hissediyordum.

 

​​​​​​O gün canım sadece yaralarım yüzünden acımadı, sevdiğim adam hiç düşünmeden beni terk ettiğinde ve hiç tanımadığım bir adam tarafından teselli edilip saçma bir oyunu kabul ettiğimde daha çok acıdı.

 

 

Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

 

 

'Masal Ladin başlatılan oyunun içindeki piyon olmayacaktı oyunu devam ettiren şah olacaktı.'

 

 

​​​​​BÖLÜM SONU

 

 

Masal Ladin yargı dağıtmaya geliyorrrrrr🧞‍♀️

 

Bu bölümü yazmak çok uzun sürdü ya bir yerde artık bana bıkkınlık getirdi(4 kere düzenledim baştan sona...)

 

 

Bu kitaba ara verip diğer kitabımı finale taşıyacağım ballarım Lav'ın 2. Bölüm kısımları 15 tatilde gelecek🍬

 

 

​​​​​​Kırık kalpler caddesi kitabında görüşmek üzere uzun bir süre orda olacağım🧚🏻‍♀️💘🪐🍃🤎​​​​​​​​​​​​​​​​​​

Bölüm : 14.12.2024 21:23 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...