"ÇİÇEKLERİN EFENDİSİ"
Kral Cerstal, oturduğu koltukta rahatsızca yerinden oynayıp gözlerini karşısında duran kehanetçiye dikti.
Gözlerini yerden kaldırmaya dahi tenezzül edemeyen Ophelia, kralın ağır bakışları altında eziliyor gibi hissediyordu.
Cerstal, yüreğine oturan yangından rahat nefes alamazken, aklındaki kurnazlık onu hem mutlu hemde bir pislik gibi hissetiriyordu.
Karşısında yüreğine bu yangını düşüren kadına tek hareketinde yanlış cümlesinde öldürecek gibi bakmaktan kendini alamıyor, öfkeyle çıkışmamak için kendini tutmak için çabalıyordu.
Sabır çekerek burun kemerini sıktı, ardından sıkıntılı bir ses tonuyla yaverini çağırdı ve yeni doğan kızını buraya getirmesini istedi.
Dakikalar sonra Amelia kucağındaki bebeğiyle içeri titrek adımlarla girdiğinde bakışlarına ilk nefret tohumları o an bahşedildi, irdeleyici bakışları Ophelia'da durdu.
Kalbine nefretin yanında bir tohum daha ekildi; korkularının yansıması olan bir tohum...
Derince yutkunup odaya korku dolu bir bakış attı ardından huzursuzlanan kızını korkuyla iyice kendisine yasladı.
"Onu o kadının kucağına vermeyeceğim."
Korkusu filizlenip büyük bir ağaç oldu ve onu tutsak etti.
Amelia, sarsak bir adımla Cestral'in karşısında durdu.
"Sevgilim, kızımın zarar görmesine izin vermeyeceğini bilmen gerekiyor."
Amelia hayatının hatasını yaptığını bir kez daha anlamalıydı.
Cerstal, Amelia'ya bakıp öne uzandığın da Amelia korkuyla geri çekilmek için atıfta bulundu, fakat kaçması onu olacaklardan alı koymayacağını anlayınca kucağında yatan bebeğinin saçlarına özlemle öpücük bırakıp eşine uzattı.
Cerstal, Ophelia'nın önüne bebeği götürüp Amelia'nın odadan çıkmasını istedi.
"Hayır! o kadın benim kızıma dokunamayacak!"
Amelia, öne uzandığın da kollarından tutan muhafızlar onu geride tutmak için çabalıyordu.
Öfkeden kabaran göğsünün yanında korkunun kendisini iyice belli etmesi onu kontrolsüz güce başvurmaya itmişti.
Gözleri kırmızının en koyu halini alırken kollarından tutan muhafızlar korkuyla geriye doğru adımladı.
Sert cüssesi yere her temas ettiğinde Ophelia'nın bastığı yerde derin bir çatlak oluşturdu.
"İzin ver Amelia, onu da korkutuyorsun!"
Cestral'in sesiyle tiksinircesine ona döndü, "Kızımı bana ver dedim!"
Bir adım daha attığında bu defa yer her üç taraftanda parçalara ayrılmıştı.
Bir adım daha atacakken uykusundan uyanan küçük erkek çocuğunun ağlama sesi yankılandı.
Cestral, Amelia'nın anlık dalgınlığından faydalanıp ona yaklaştı.
"Söz veriyorum güzelim ona zarar vermesine izin vermeyeceğim ama şimdi senin Leon'un yanına gitmen gerekiyor."
Oğlunun korkması onun duraksamasını sağlamıştı, bir evladını korurken ötekini korku içinde bırakamazdı.
Her ne kadar öfkesi durulmasa da gönülsüzce son kez bebeğine bakıp Ophelia'ya döndü, " "İyi bak kızıma Opelia, ama emin ol tek yanlışında sana bunu ödetirim."
Ardından dışarı kendini savururcasına attı.
İçinde ki korku konusunda gereğinden fazla haklıydı.
Ophelia, bebeğin elini yavaşca korkarak kavrayıp elini kehanet küresine bastırdığında yine aynı sonucun çıkmasıyla küreyi göstermek amacıyla krala uzattı Opelia.
Kehanet küresine bakan Cerstal'ın dudakları değişik bir acıyla kıvrıldı.
Yine aynı şey çıkmıştı bastığı her yeri çiçeğe çeviren bir kadın deli dolu başına buyruk.
Kucağındaki bebek huzursuzca kıpırdandığında, Cerstal kehanet küresine öyle bir dalmıştı ki bebeği bile unutmuştu.
Aklından geçen karaktersiz planın huzursuzluğu küçücük bebeği bile sarmıştı.
Amelia kapıdan olanları dinlerken korkudan yüreği hep ağzındaydı yıllar sonra ilk defa bir evladı olmuştu ve şimdi onu kaybetmek üzereydi, Cerstal'ın diğer çocuklarını da evladı olarak görse de kendi öz evladı olma duygusu onda kendini daha farklı hissediyordu.
Cerstal kehanet küresinden bakışlarını çekerek en merak ettiği şeyi sordu, "Söyle bakalım Ophelia benim güzelim deli dolu kızımı dizginleyecek kişiyi."
Ophelia ardarda kafasını iki yana sallayıp konuştu, "Efendim bunu duymak dahi istemezsiniz belki ama... "
Duraksayıp boğazını temizledi, "Onun kaderinde tek bir kişi yazılı olamaz bu imkansız tarihin en güçlüsü, bin yıllık bir büyücünün bile erişemediği güce o daha doğar doğmaz sahip, en paha biçilmez şey ise kaderin onu yönlendiremez olması."
Kral memnuniyetle gözlerini kızına dikti, her ne kadar mutlu olsa da, bir gün onun sonunu kendi elleriyle getirmesi gerekecekti.
Dalgın bakışlarının ardından ilgisizce sorular yönlendirmeye başladı.
"Ne yapacağım peki Ophelia, onu nasıl koruyacağım?"
İçinden bir kez daha düzelti; onu kendimden nasıl koruyacağım?
Ophelia, yanındaki kitabı açıp iyice inceledi yanlış bir bilgi vermekten çok korkuyordu, bu yüzden en iyi bilgiyi ölçüp tartıp öyle krala söylüyordu.
"Efendim kitapta yazdığına göre bu gücün ortaya çıkmaması için aşırı sevgiden kaçınılmalıymış, sevgi içindeki gücü körükler ve erken yaşta fark edilirmiş. Bir başka kaynakta ise yanında büyü yapılmaması gerektiğini yoksa içindeki dürtülere engel olamayacağı yazıyor."
Cerstal kucağında yatan kızına huzurla bakıp simsiyah saçlarına dudaklarını bastırdı, bu hayattaki tüm şansı kollarının arasına aldığı bebekti.
Ophelia, izin alarak bebeği kucağına aldığında, hissettiği güç bağı o kadar fazlaydı ki gözlerini bebekten ayıramıyordu.
Kulağına yaklaşıp kendi dilinde sessizce kehaneti açıklamaya başladı, fakat ağzından çıkan sözcükler sadece bebeğin anlayacağı bir dilde söylenen sözlere dönüştü, başka kimse anlayamamıştı.
Ophelia, başını kaldırıp Cerstal'a iğneleyici bir mutlulukla gülümsedi, "Efendim kraliçeye durumu ne zaman açıklayacağım."
Cerstal çenesini ovalayıp kurnazca Ophelia'ya baktı, "Yıllardır beklenen kehanetin gerçekleştiğini halka duyuracağız ondan sonra ona söyleriz Ophelia."
Dehşet içinde baka kalan zavallı kadın küçük dilini yutmuş gibi kafasını aşağı eğip ellerine baktı, eğer bu açıklanırsa bebek için bir felaket olurdu bunu o da biliyordu.
"Efendim yapamayız bunu... çok tehlikeli olur bu."
Sertçe karşı çıktı Cerstal, halkın öğrenmesini istiyordu çünkü halkın arasında düşmanları da vardı ve bu mutlak güç konumunu onların gözüne sokmak için gayet iyi bir fikirdi.
Güç hırsı kızını gözden çıkaracak derecede fazlaydı.
Sinsi bir cümle kurdu, "Eğer bunu açıklamazsak düşman krallıklar onu elinde sonunda öldürecek Ophelia ama eğer açıklarsak yaklaşmaya dahi cesaret edemezler herşey onun iyiliği için."
Ophelia ne kadar karşı çıkmak istese de bunu yapamazdı kralın emrine karşı gelemezdi ama bunu açıklarsa onun da canına kast ederlerdi.
Adının kehanette açıklandığı bu küçük bebeğin kaderi bir karara bağlı kalmıştı, kralın şuana kadar evlat ayrımı yaptığı hiç görülmemişti hatta tüm çocuklarını ona göre eğitmişti ama bu bebeği hepsinden daha iyi eğitecekti.
Ophelia'ya verilen emir üzerine kral kucağındaki bebekle, halkı gören büyük görkemli balkona çıktı, olanları zoraki öğrenmiş olan Amelia korkuyla kızı için tüm kötü senaryoları düşünüp onu nasıl kurtaracağını düşünüp duruyordu.
kralın bebeğinin doğduğunu saatler sonra söyleme zamanı.
Yalanlarla kumarı kendi çıkarına çevirme zamanı.
Gözleri gururla tüm halkta dolanan Cerstal, bebeği daha sıkı sarıp yaveri ve Ophelia'ya döndü halk arkasında kaldı.
Yaveri tüm sessizliği sağlayıp öne çıktı boğazını temizleyip ilk mucizeyi halka kendisi verdi, "Ey güzel halkımız kralın güzeller güzeli bir kız çocuğu dünyaya gelmiştir." Halktan kopan sevinç nidaları arasında nefretle bakanlar da fazlaydı.
Verilen haber ardından herkes krallığın yaptığı şenliğin olduğu tarafa gitmeyi beklerken bu defa yıllardır görünmeyen Ophelia'nın adının yankılanmasıyla halk kendi kendine sus pus oldu.
Korkuyla karışık umutla bekledikleri uzun beyaz kıvırcık saçlı bu kadın, onlara istediklerini vermek üzere yaverin hemen arkasından bir adım attı ve çıktı.
Halktan yükselen sesler çoğalınca muhafızlar tarafından bastırılması uzun sürmedi, Amelia korkuyla yaslandığı cam pervazından doğrulup kehanet sunucusu kadına nefretle bakıyordu.
Ophelia, ellerini iki yana kaldırıp kehaneti açıklamaya başladı, "Yıllardır beklenen Tanrı'nın sonunda tekrardan biz insalara bahşettiği kehanetin kendisi, bin yıllık büyücünün dahi ulaşamadığı o güce sahip bir bebek..."
Duraksama ardından emin adımlarla küçücük bebeğin hayatını mahfetmeye başladı, durabilirdi bir anda gidebilirdi onu kurtarabilirdi ama o kalmayı seçti.
En büyük hatayı yapan Ophelia oldu.
O kehaneti o gün tüm çıplaklığıyla açıklamasıyla herşey küçük bebek için mahfedilmişti.
"Çiçeklerin efendisi kadim gücün kendisi tarihin gördüğü en güçlü kahin ve büyücü bastığı yerde çiçek oluşan şifacıların en güçlüsü!"
Amelia, öfkeyle çenesini dikleştirdi kızını onlara bırakmayacaktı.
Kehanet açıklandıktan hemen sonra Ophelia, aklına gelen isimle gülümsedi halk bu anı bekliyordu o küçücük kurtarıcının adını.
Bazıları onu yok etmek, bazıları ise burdan bir an önce gitmek için bekliyordu bu haberi.
Amelia açıklanan kehanetten sonra üzerindeki şoku atıp hızla balkona çıktığında Cerstal'ın anlamsız bakışları eşliğinde, Ophelia'nın önüne hırsla geçti.
Kehanet de bulunan ismi almasını istemiyordu kızının, o ilk evladıydı ve bunu başka birinin yapmasını istemiyordu, bu yüzden kalbinden geçen tek isim dudaklarıyla buluştu, "Kızımın ismini söylemekten gurur duyarım."
İğneleyici ve aşağılayıcı bakışları Ophelia'yı bulduğunda dudakları içe doğru kıvrıldı onun yüzünü astığını görmek hoşuna gitmişti, dudakları tek bir çizgi alınca gözlerini kızına çevirdi, "Güzeller güzeli miniğimin adı Anthea."
Ophelia, bunu yapmayacağını düşünüyordu fakat Amelia yapmıştı. Ophelia dehşete düşmüş gibi kalakalırken Amelia ilerleyip kızını hızla kucağına aldı, felaketten habersiz yaptığı hareket onun da sonu olmuştu.
Ophelia, sakince yaklaşıp ona baktı bakışlarında ki sakinlik Amelia'yı ürkütse de ona döndü.
Ophelia son derece rahat ve ciddi bir şekilde konuştu, "Her şeyi kendi elinle bozmakta üzerine yok Amelia, kendi kaderini kendin çizdin, eğer benim iznim varken konuşsaydın daha ilk dakika kehanet kurbanı olmazdın kendi ölümünü kendin yazdın hemde bozulmayacak şekilde."
HAYATIMDA VERDİĞİM EN MANTIKLI KARAR BU KİTABI DÜZENLEMEK OLABİLİR.
AYAYAYYAYAYAYAYAYAYAYAY ÇOK GÜZELLLLLLLL DEĞİL Mİİİİİİİİ YERİM BEN BU KİTABI OY OY OY OY OYYYYYY
Neys hesapları bırakayımmmmm bare @watty.prensesiyim @meylscherry
Okur Yorumları | Yorum Ekle |