5. Bölüm
midoli / Zoraki Evlilik / Bölüm 5= Söz

Bölüm 5= Söz

midoli
midoli

Arya'nın odasındaki sandalyede sağa sola sallanıp dizlerimi titretiyordum. Arya elinde iki kahve bardağıyla gelip birini bana uzattı. Saatlerdir kaşlarım çatık oturmaktan artık başım ağrımaya başlamıştı. Yorgun yorgun Arya'ya baktım, "Teşekkür ederim ama istemiyorum." Arya yine de kahveyi benim önüme indirdiğinde kollarımı birbirine bağladım, "İnanılır gibi değil." Arya iç çekti, "Bu kadar kötü düşünmesen mi? En azından biraz sakin olmaya çalış." Arya'ya baktım. Telefonum saatlerdir neredeyse yüzüncü defa çalmaya başlayınca öfkeyle elime alıp tamamen kapattım. Kafamı geriye attım. Yarın şirkete gitmek zorundaydım. Yoksa işler çok daha kötü bir evreye gelecekti. Babamın gözünde ilk defa öylesine ciddi bir ifade görmüştüm.

 

Bütün gece zar zor da olsa birkaç saat uyuyabilmiştim. Sabah erkenden kalkıp Arya ile vedalaştım ve şirkete gittim. Arabayı valeye bıraktıktan sonra içeri geçerken babamın asistanı Bayan Lee yanıma koşmuştu. Suratımdaki ciddiyeti görünce şaşırmış olmalıydı. Genelde hep güler yüzlüydüm çünkü. Çekinerek, "Şey.. Bay Park.. Gelirse her şeyi bırakıp yanıma çıksın dedi de.." Kafamı salladım. Yukarı çıktım. Babamla odalarımız yan yanaydı. Asansörden iner inmez sırtımı duvara yasladım. İç çektim. Kafamı arkamdaki duvara yaslayıp yutkunurken babam odasının kapısını kapatmak için çıktığı sırada göz göze geldik.

 

Öfkeyle baksa da hızlıca kendini toparlayıp gülümsedi, "Ah.. Adel.. Gelmişsin. Seni bekliyorduk." Ona baktım. Odasındalardı. Öfkeyle dişlerimi sıktım. Babam kapının önünde beni beklemeye devam ederken dişlerimi sıkarak ellerimi birbirine geçirdim ve odasından içeri girdim. Babam arkamdan kapıyı kapatırken gözlerim önce babasına, sonra ona gittiği sırada kafasını dosyalardan kaldırıp bana baktı. Gözlerimiz bir süre birbirine kitlendi. Nereden biliyordum bilmiyordum ama o da benimle aynı durumdaydı sanki. Yanlarına yürüdüm. Gözlerimi yere eğdim.

 

Babam boğazını temizleyip konuştu, "Tanıştırayım.. Adel," Bay Kim elini uzattığında gözüm yerde hızlıca uzattığı elini sıkıp geri çekildim. "Ve.. Taehyung.." Ona doğru döndüm. Gözlerim hâlâ yerdeydi. Çekinerek elini uzattı. Öfkeyle patlamamak için zor duruyordum. Elimi kaldırıp onu durdurdum, "Gerek yok. Acil bakmam gereken dosyalar var da. Önemli bir şey yoksa izninizle odama döneceğim." Babam buna sinirlense de derin bir nefes aldı, "Biz Bay Kimle şu işleri konuşalım. Siz de o zamana kadar biraz konuşun kendi aranızda." Bana baktı. Samimiyetsiz bir ifadeyle gülümsedi, "Dosyaların bekleyebilir. Ailemiz daha öncelikli."

 

Bay Kim ve babam çıktığında dayanamayıp masanın kenarından tuttum. Taehyung bir an için elini uzatmak istese de geri çekildi. Yutkundu, "İyi misin?" Sinirden ağlamamak için zor duruyordum. Öfkeyle ona baktım, "Nasıl kabul edersin böyle bir şeyi?" Anlamsız gözlerle bana baktı, "Ne?" İstemsizce gözlerim dolmuştu, "Bir de bu rezilliği kabul mu ettin? Neyin içine düştüm ben?" Taehyung iç çekerek bana baktı, "Sence ben mi kabul ettim?" Dayanamayıp odadan çıkmak için kapıyı açtığım sırada odaya girmek için geri dönen babam ve Bay Kimle karşılaştım. Hızlıca bir bahane uydurdum, "Affedersiniz. Gitmem gerekiyor. Acil bir iş çıktı da." Babam gülümsedi, "Sorun değil. Zaten bu akşam bize yemeğe gelecekler. Rahat rahat konuşacağız." Kafamı kaldırıp babama baktım. Yalandan gülümsedim, "Ne hoş. Görüşürüz öyleyse." Hızlıca kendimi dışarı atıp odama da uğramadan şirketten çıktım. Arabama binip eve döndüm.

 

Kapıyı çaldığımda Emma açmıştı. Bana baktı, "Adel.." İçeri geçerken konuştum, "Sonra Emma.. Lütfen." İçeri girdim. Bizimkiler sessizce oturuyorlardı. Annem benim geldiğimi görünce hızlıca ayağa kalktı, "Kızım.." Köşedeki masanın kenarına ellerimi dayayıp onlara baktım. "Babam hayallerine kavuştu desenize. Büyüğüne yapamamıştı, ama küçüğünün hayatını kendi istediği gibi kuruyor baksanıza. Ne hoş değil mi?" Abimin iç çektiğini duydum. "Hiçbiriniz de buna ses çıkarmayacak, boyun eğecek öyle mi?" Dış kapının çarpma sesi geldi. Ve yeni bir şey söyleyemeden babamın sesini duydum, "Evet. Aynen öyle olacak Adel. Kimse, hiç kimse ağzını bile açmayacak." Babamın bana baktığını hissediyordum. Ama ben dişlerimi sıkarak boşluğa bakıyordum. "Senin de çok akıllı abin gibi aptal aşk peşine falan düşmene izin vermeyeceğim. Madem ailemizin soyunu devam ettirecek tek kişi pek bir işe yaramıyor, o zaman güvenli şekilde garantiye almalıyız. Bunu kendin için değil, bizim ve ailemiz için yapacaksın zaten." Babam iç çekip devam etti, "Emma, akşam misafirimiz olacak. Hazırlığı ona göre yapın."

 

Birkaç saattir odamda öylece oturuyordum. İç çektim. Kaçışım yoktu. Olmayacaktı da. Bunun farkındaydım. Kalkıp üzerimi değiştirdim. Hava almak için camı açtığım sırada açılan bahçe kapısından giren siyah arabaya baktım. Kaşlarımı çattım. Arabadan indiklerinde gözlerim Taehyung'da kalktı. İnince rahatsızca takım elbisesinin kravatını çekiştirdi. Elindeki çiçeği evirip çeviriyordu. O da rahatsızdı. Ama onun istemiyorum deme şansı yok muydu? Mecburen aşağı indim. Çoktan herkes masaya oturmuştu. Ellerimi birbirine geçirip ortaya "Hoşgeldiniz." diyip yerime oturdum.

 

Karşımda oturan Taehyung'un annesi gülümseyerek, "Demek güzel kızımız sendin, hm?" dedi. Yalandan hafifçe gülümsedim, kafamı salladım. Ablası evliydi ve bir de küçük kızı vardı. Yanımda oturuyordu. Heyecanla bana baktı, "Abla.. Senin adın ne?" Ona baktım. Hafifçe gülümsedim. Buradaki tek normal insan, diye geçirdim içimden. Elimi uzattım. "Adel. Senin?" Gülerek elimi tuttu, "Kua." "Hmm.. Çok güzelmiş ismin." Heyecanla baştan ayağa beni süzdü, "Sen de çok güzelsin." Gülümsedim. Ortam biraz yumuşamış gibiydi. Birkaç sohbet daha edildi. Ben ve öbür yanımda oturan Taehyung sessizce duruyorduk. Salonda oturulurken ellerimle tırnaklarımın kenarlarını soyuyor, kanatıyordum. Taehyung önce herkese hızlıca bir göz gezdirdi. Herkesin sohbete daldığına emin olduktan sonra elini bileğime koydu.

 

Kafamı kaldırıp ona baktım. Bir elimi öbüründen uzaklaştırıp elini geri çekti. Önüne dönüp yeniden kravatını çekiştirirken, "Kanatmışsın. Oynama daha fazla." dedi. Gözlerimi yere eğip sessiz kaldım. Bir süre sonra Bay Kim boğazını temizleyip, "Aslında, madem geliyoruz bir anlamı da olsun dedik." Oğluna bir bakış attı. Taehyung anında o kadar hızlıca ayağa kalktı ki şok olmuştum neredeyse. Bütünüyle babasının kontrolünde olduğunu fark ettim. Herkes de ayaklanınca pek ne olduğunu anlamasam da ben de çekinerek ayağa kalktım. Ellerimi birbirine geçirip göz ucuyla Taehyung'a baktım. Babasının kafa salladığını görünce hızlıca elini ceketinin cebine attı. Bay Kim, "En azından bir yüzüğümüz takılmış olsun dedik." Kafamı kaldırıp şaşkınlıkla babama baktım. Onun da haberi olmadığı belliydi ama hoşuna gitmişti tabii. Hâlâ şaka gibi geliyordu. Ciddi ciddi evleniyor muydum? Daha bugün tanıştığım adamla mı sözleniyordum?

 

Taehyung cebinden bir yüzük kutusu çıkardı. Göz ucuyla bana baktı. Ben de ona. Kutuyu açtı. İçindeki yüzüğü çıkarıp yeniden kutuyu cebine attı. Bir elinde yüzük, öbür elini bana uzattı. Çekinerek eline baktım. Sonra gözlerimi kaldırıp ona baktım. Kısa bir süre gözlerini kapatıp açarak derin bir nefes aldı. Güven vermeye çalışmıştı. Onun gibi derin bir nefes aldım. Çekinerek elimi eline koydum. Öbür elindeki yüzüğü yavaşça parmağıma geçirdi. Kalbim hızlanmıştı. Küçük bir alkış koparken onun gözü beni inceliyordu. Ben ise yere bakarak elimi hızlıca elinden çektim.

Bölüm : 22.01.2025 21:51 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...