16. Bölüm

F:16

Mihrimah b
mihrimah0909

 

Saate baktım davete yarım saat vardı. Artık hazırlanmam gerekiyordu üstelik kıyafetim de gelmişti. Önce kısa bir duş için banyoya girdim. Şampuan bulamam sanarken kullandığım şampuanın aynısı karşımda duruyordu.

"Belki de sandığından fazlasını biliyorumdur Gök Gürültüsü"

Sözü aklıma gelirken kendimi duşakabinin içine attım.

Çıktıktan sonra kısa bir saç kurutma merasiminin ardından üzerime belime tam oturan yaka kısmı açık saten siyah elbisemi geçirdim. Saçlarıma da şekil verip boynuma uzun bir kolye taktım.

(Temsili)2

Elbiseme uygun bir küçük çantaya silahımı koyduktan sonra hazırdım.

Çalan kapıyla ilerledim.

"Hadi Asena. Zaman geldi." dedi Burak

Derin bir nefes alıp kapıyı açtım. Bir havacı olarak ne ara ciddi bir kara operasyonun içine düştüm diye sorguluyordum hayatı.

Kapı açılınca üzerinde siyah takım elbise olan Burak'ı gördüm. Oldukça iyi görünüyordu.

Ağzına götürdüğü su bardağıyla öksürmeye başladı.1

"Helal helal." dedim sırtına vurarak.

Kendine geldiğinde "Allahtan dikkat çekmeyin dedi Yavuz Komutanım" diyerek bana baktı.

"Abartma gayet sade bir kıyafet. Ayrıca öyle bir şey de demedi."

"Kıyafet sade de içindeki öyle değil"4

Ters ters bakıp kapıya yöneldi. Evden çıkıp siyah bir arabaya bindik. Otelin önüne geldiğimizde inmem için kapıyı açtı.

Havalı bir giriş yaparken gözlerimiz onunla kesişti.

Milad Niyaz.

Ağzına götürdüğü şampanya bardağıyla kısa bir baş selamı verdi.

"Kuş kafese girdi." dedi Burak gizli mikrofona kısık sesle.

Masamıza geçince Burak sandalyemi çekti.

"Merci" diyerek oturdum. Milad şerefsizinin pis bakışlarını üzerimde hissediyordum. Biraz zaman geçince hoş bir dans şarkısı çalmaya başladı. Milad'ın gelmesini bekliyorduk ama gelmiyordu. Etrafa sıkıcı bakışlar atarken Burak'ın uzanan eli görüş alanıma girdi.

"Efendim. Bana bu şerefi verir misiniz?" dedi.

Boş boş yüzüne baktım.

"Bakma öyle. Adamı seninle konuşması için teşvik etmemiz gerekiyor. "

Onaylamak adına kafa salladım.

"Prensip olarak çalışanlarımla dans etmiyorum ama madem sıkıcı bir parti. Edelim o halde."

Milad duysun diye neredeyse bağırarak konuşmuştum. Bakışları bizim masaya değince başarılı olduğumu anladım.

Masamdan kalkıp birlikte piste ilerlerken İndila ~Love Story adlı parçanın çalmadı beni mutlu etti. Sevdiğim bir şarkıydı.

Önünde küçük bir reverans yapıp elimi elinin içine bıraktım. Şarkının her bir ritminde küçük hareketlerle dans ediyorduk.

"Bu kadar iyi dans ettiğini bilmiyordum Gök Gürültüsü" dedi

"Hep böyle olacak. Dağ Kaplanı" derken dönmem için kaldırdığı kolunun etrafında bir tur dönüp elimi tekrar omzuna koydum.

"Ben beklemediğin şeyler yapacağım. Ve sen beni böyle izleyeceksin."

Ellerimi omzundan ayırıp tek elimle elini tuttum.

"Nasıl?" dedi sorgulayıcı bir sesle.

"Biraz hayran biraz kıskanç." elim elindeyken açılıp en uzak köşeye gittim.

Beni kendine çekti.

"Belki de haklısındır. Belki de hayranımdır."

Ağzımı açmış bir şey söyleyecekken kulaklığımdan gelen ses böldü bizi.

"Kuş kafese yaklaşıyor." kafamı sağa çevirince gördüğüm kişiyle sevindim.

"Bu güzel hanımefendi bana da bir dans lütfeder mi acaba?" dedi önümde eğilerek.

Burak'ın ağzında gevelediği küfürü sadece ben duydum.1

"Tabii. Neden olmasın?" diyerek elimi zarifçe eline bıraktım.

"Beyefendi kusura bakmaz umarım." diyerek Burak'ın alev saçan gözlerine baktı.

"Hayır özel korumam zaten balo boyunca tek başıma oturduğum için nezaketen kalktım. Yoksa prensip olarak çalışanlarımla dans etmem." dedim gülerek.

"O halde balonun başından gelmemekle büyük saygısızlık etmişim."

Tebessümle kafa salladım.

"Hiç önemli değil. Bazı şeyler zamanında olmalı. Öyle değil mi?"

Tebessümüme karşılık verdi.

Ellerini belime koydu. Ben de onun omuzlarına yerleştirdim. İş bitince çamaşır suyuna basacaktım.

Yeni bir şarkı başlamıştı.

"Kendimi tanıtayım. Milad Niyaz."

"Memnun oldum. Farah Altıniğne"

" Ben de." dedi.

Etrafında dönerken bakışlarım Burak'ı buldu. Kasılan çenesine kızarmış teni eşlik ediyordu.

"Koskoca ülkede istihbaratçı mı yoktu amına koyayım."

Kulaklığıma gelen sesle gülmemek için kendimi sıktım.

"Metanetinizi koruyun Komutanım." Cengiz'in sesiyle kahkaha atmayayım diye ciddi manada dişlerimi sıktım.4

"Salak salak konuşma Cengiz bu kız ne anlamış ajanlıktan. Ondan diyorum."

"Nasıl emredersiniz komutanım." dedi gülüşü fark ediliyordu her ne kadar saklamaya çalışasa da.

"Cengiz görevden sonra hatırlat sana münasip bir ceza bulalım."

"Emredersiniz." sesinde en ufak bir gülme belirtisi kalmamıştı.

"Şimdi sıçtın Hafız." dedi Kuzey. Biten müzikle biz de Miladla ayrılmıştık. Bu da neredeyse balo sonuna geldik demekti1

"Sonunda!" sesi geldi kulaklığıma.

"Bu güzel Hanımefendiden hemen ayrılmak etik olmaz. Odamda bir şeyler ısmarlamak isterim."

"Yarın yoğun bir programım var fakat bir kadehten bir şey olmaz sanırım." diyerek onu onayladım.

Gözlerim Burakla buluşunca gidiyorum diye işaret verdim.

Kafa salladı.

"Buyrun Farah Hanım."

Odasının önüne gelince korumalarını dışarıda bıraktı.

İçeri geçip çantamı komodinin üzerine koydum. Şarapları getirmek için müsaade isteyip 10 dakika sonra iki kadehle geldi.

İşte sıra işin en zor kısmındaydı. Etrafa bakınıp huzursuzca kıpırdandım.

"Bir şey mi oldu Farah Hanım?"

"Zahmet olacak ama bir bardak su rica edebilir miyim?"

 

"Elbette, ne zahmeti? " diyerek oturduğu yerden kalkıp alt kattaki mutfağa inince ben çantamdan uyku hapımı çıkarıp hızlıca şarabının içine attım. Karıştırmak için gözlerim kaşık ararken bulamayıp parmağımı içine soktum.

"Ohh afiyet bal şifa olsun." dedim sessizce. Yerime oturduğumda bir bardak suyla geri döndü.2

"Çok merci " tebessümle bardağı alıp ağzıma götürdüm. O da şarabıyla bana eşlik ederken zafer kazanmışçasına gülüyordum.

BÖLÜM SONU

Bölüm : 23.12.2024 14:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş