27. Bölüm

F27

Mihrimah b
mihrimah0909

Artık yorum yapın demeyeceğim çünkü yapmıyorsunuz 🥺

Uzatmadan bölüme uğurluyorum...

Keyifli okumalar

***

Piste iniş yaptığımızda Ömer Astsubaydan Kara Mamba'nın güvende olduğunu, kontrol için hastaneye götürüldüğünü öğrenip derin bir oh çektim.

Dönüp kanat arkadaşlarımın ellerini tek tek sıktım.

"Hepinize ne kadar teşekkür etsem az. Bu görevin benim için önemi kelimelerle anlatılamazdı."

"Estağfurullah Komutanım, Kara Mamba'nın namı her yerde. Onlar için göreve çıkmak şereftir."

Konuşan Fatma'ya tebessüm ettim.

"Komutanım kusura bakmayın ama Dilsizle aynı göreve çıkmak gibi bir şanssızlığım olmuştu. Kendisiyle pek iyi tecrübelerim yok."

"Neden Ebru Komutanım?"

"Dilsiz biraz çapkındır."

Demirhan'ın parmaklarıyla biraz işareti hepimizi güldürdü.

"Antalya'ya tatile gitmiştik kendisiyle orada hatrı sayılır bir üne sahip. Gerçi kendi adını kullanmıyor ama."

"Aa Demirhan, öyle şeylerinin olduğunu bilmiyordum." diyen Fatma'nın iğneleyici sesi benim bile tenime battı.

"Hayır hayır, Komutanım ben öyle biri değilimdir bilirsiniz. Tamamen Dilsizle ilgili bir şey."

"Evet, Dilsiz'in namını biliyorum ama askeri yetenekleri ilgilendiriyor beni. Gerisi ona kalmış."

"Haklısınız Komutanım."

Hepsi kafa sallayınca hastaneye geçeceğimi söyleyip yakın zamanda Kara Mambayla yemeğe çıkmayı teklif ettim.

Özellikle Ebru seve seve kabul etti. Anlaşılan Dilsiz bir Şahin'i avına düşürmüştü.

(Yazarın anlatımından)

Ateşler içinde yatan oğlan çocuğuna baktı Nuran Öğretmen, kışın ortasında montsuz dışarı çıkıp bir de karda yuvarlanırsa olacağı buydu.

"Ne yapacağım ben sizle iki velet başıma bela oldunuz. Her gün bir yerden topluyorum. Geberip gitseniz de kurtulsak bari."

Burak'ın başında bekleyen Asena, öğretmene atabileceği en öldürücü bakışları attı.

"Kimin gebereceği belli olmaz."

Yağan karı izleyen Nuran Öğretmen sinirle kıza döndü.

"Ne dedin sen!?"

"Bir şey demedim."

"Yok yok dedin. Bir daha söyle bakayım. Söyle de etlerini lime lime edeyim."

Asena söylemek için ağzını açmıştı ki Burak susması için halsiz elini kızın elinin üstüne koydu.

İşareti anlayan Asena sustu.

Ama Burak istedi diye değil elindeki sıcaklıkla irkildiği için.

"Ö-öğretmenin, Burak yanıyor. "

​​​​​​"Biz ne diyoruz sabahtan beri!?"

"Doktora gitmesi gerek."

"Bu karda kışta bir yere götüremem. İyileşirse iyileşir. İyileşmezse bir boğaz eksilir."

"Cadı kadın! Kötülüğün vücut bulmuş hali! Onu derhal hastaneye götüreceksin hemen! Yoksa Yavuz amcaya şikayet ederim seni."

Asker ismi duymak öğretmeni korkutmuş, Tehdit işe yaramıştı. Bir saat sonra hastanedeydiler.

Sadece Asenayı getirmemekte inadı tutmuştu.

Burak bir de o vardı.

Titreyen çocuğu tanıdık hemşireye bırakıp çoktan çekip gitmişti.

Bir kez daha kimsesizdi Burak.

Sedyede uzanmış doktoru beklerken ellili yaşlarda kafası kelleşmeye başlamış erkek doktor girdi. Kocaman gözlükleri ve büyük burnuyla bir çocuk için pek de sempatik durmuyordu.

"Evet, neyi var Küçük Bey'in?"

Yan sedyede onun yaşındaki çocuğun başında bekleyen anne ve babasına kaydı bakışları.

O çocuğun bütün derdini annesi anlatmış babası kucağında getirmişti.

Burak, yarı baygın halde kendi yürümek zorunda kalmıştı.

Yaş göreceliydi. Her şeyi kendi başına halletmek zorunda olanlar hep daha erken büyürdü.

"B-boğazım ağrıyor, midem bulanıyor. Bir de b-bb-bir de."

Devamını getiremedi hüngür hüngür ağlamaya başladı. Babası olsa böyle mi olurdu?

Bebek gibi ilgilenirdi oğluyla çok sevdiği şemsiye çikolatalardan alır, hemen iyileştirirdi.

Ama onun babası, başka çocuklar babasız kalmasın diye kendi evladını kimsesiz bırakmıştı.

İşte bu fedakarlığı anlatacak kelimeler hiçbir sözlükte yoktu.

​​​​​"Korkma oğlum ,iyileştireceğim seni. Bir iğne yaparız geçer. Sen şimdi uzan hemşire ablayı yolluyorum."

Doktor gittikten hemen sonra hemşire geldi. Adının Emre olduğunu öğrendiği çocuğa yöneldi önce anlaşılan ona da iğne yapacaktı.

Emre korktu, annesinin güvenli kollarına atıldı hemen. Annesi korkacak bir şey olmadığını, hızlıca biteceğini söyleyip teselli etti oğlunu. Öptü kokladı ve dediği gibi hemen geçti.

Sıra Buraktaydı o da hep çok korkardı iğneden. Asena ne kadar cesursa Burak o kadar ürkekti.

Öyleki askeriyede herkes cesaretine imrenirken o, bu cesareti hep küçük bir kız çocuğundan aldığını söylerdi.

Hemşire iğneyi çıkarıp kolunu uzatmasını söyledi. Ürke Ürke uzattı kolunu kendini teselli edecek bir şey aradı, boş duvarlardan bir şey yoktu. Başını önüne eğip öylece bekledi. İğnenin derisini delip damarına girişini hissetti.

"Ağlayabilirsin." dedi hemşire.

"Elini tutabilir miyim?"

Kafa sallamakla yetindi.

Tüm işlemler bitince Nuran Öğretmen ortaya çıktı ve yine o cehenneme götürdü.1

 

***

Hastaneye vardığımda bankta oturan onu gördüm. Herkes içerde muayene olurken o istememişti bundan çok emindim.

Hiçbir şey düşünmeden ona koştum. Koşabildiğim kadar hızlı koştum ve beni fark etmesini, artık fark etmesini ve kim olduğumu anlamasını istedim.

Fark etti.

Ayağa kalktı kollarını açtı ve kocaman sarıldım.

Yılların boşluğu tek sarılışla dolabilir miydi?

Doluyordu.

"İyisin."

"Hiç olmadığım kadar."

BÖLÜM SONU

​​​​​​

​​​​​

 

 

Bölüm : 17.02.2025 23:53 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş