
Derler ki iki insanın kalbi birbirine mühürlüyse, kavuşamasalar dahi onlar birbirlerine aittir.
Yıllarca bu söze tutunarak onun doldurduğu boşluğa kimseyi yakıştıramadım. Bilirsiniz öyle insanlar vardır ki yoklukları bile birçok insanın varlığından daha sıcaktır. Bu kişi benim için Burak Akınalpti.
Yetimhanede kaldığım zamanlarda ne zaman mutsuz ve yalnız hissetsem sessizce yanıma yaklaşır, neyin var demez saçma sapan şeyleri bahane ederek yüzümü güldürür, yalnızlığımı benimle paylaşırdı.
Eminim diyorsunuzdur bir kişiye yıllarca takılı kalınır mı diye
Kalınır, sizi sizden daha çok düşünen biriyse kalınır...
Her salisesine de değer.
Yalnızlık bile kendinden utanır. O varken ve onu tanıyorken benim bu kalpte işim ne diye.
Ama sonra anlar, anlar ki kader denilen şey de vaktine esirdir.
Vakit, yalnızlık içindir. Kalbin sahibi gelip onu yerinden edene kadar.
Sahibi isterse ölene kadar gelmesin, oradaki boşluk ona aittir ve onun haricinde kim girmeye çalışsa eğrelti durur.
Kalbin içinde ya sıkışır, ya da kalp o yabancıya büyük gelir. Bu yüzden fazla barınamaz. Külkedisinin ayakkabısı tek numara olduğu için mi kimsenin ayağına olmadı sanıyorsunuz?
Hayır.
Prense ait olan onlar değildi çünkü. Sindirellaydı.
Ama bazen de ne yaparsanız yapın o kişiyle olmuyordu ve mutlu sonlar bu yüzden masallara özgüydü.
***
"Seni çok özledim Asena, yemin ederim. Sensizlik cehennemden beter ama seninle de olmaz artık."
Hastane bahçesinde gözümden yaşlar akarken beklediğim cümleler bunlar değildi.
"Burak, iyi misin sen? Kafana darbe falan mı aldın?"
Başını hayır anlamında sağa sola çevirdi.
"Yıllar önceki hisleri şimdiye taşımak saçma. İyi birer arkadaş olarak devam etmeliyiz."
"Aklın başında değil. Bunlar kesinlikle senin cümlelerin değil."
"Ne sanıyordun Asena, kollarımı açıp kaldığımız yerden devam edelim demenin o kadar basit olduğunu mu?"
"Niye öptün o zaman beni gerizekalı!?"
"O zaman öyle olması gerekiyordu."
Elimi kaldırıp yüzüne sert bir tokat attım.
Başını kaldırdığında sol yanağında parmak izlerimi görünce içim sızlarken gururum rahatladı.
"Her şey çok yeni kendine geldiğinde tekrar konuşalım."
Kendimi toparlayıp hastaneden içeri girince bizimkileri koridorda gördüm.
"Bu sefer kefeni sağlamından yırttık." dediğini duydum Çaylak'ın
"Harbi lan Asena Komutanım olmasaydı götümüze pamuğu yemiştik çoktan." diye destekledi Kuzey.
Cümlelerine belli belirsiz sırıtıp yanlarına gittim. Beni görünce selama durdular.
"Komutanım."
"Rahat! Nasılsınız?"
"Sayenizde tek parçayız Komutanım."
Hafız'a "Ben bir şey yapmadım. Kanat arkadaşlarıma teşekkür edin." diyerek Kuzey'e yandan bakışlarımı gönderdim.
"Onlara da ederiz Komutanım."
"Neyse teşekkür faslını bırakın da gerçekten nasılsınız onu diyin."
"Doktor önemli bir şeyiniz yok dedi taburcu etti. Biz de tam çıkıyorduk."
"Güzel. O halde daha fazla tutmayayım sizi hepiniz evlerinize gidin, dinlenin bugün hepiniz izinlisiniz."
"Emredersiniz."
Hepsi selam verip çıkarken gözüme Kuzey'i kestirdim.
"Kuzey sen biraz bekler misin?"
"Emredin Komutanım."
Diğerleri çıkarken o yanıma geldi.
"Akınalp, tedavi olmadı değil mi?"
Kafa salladı.
"Komutanım hastanelerden hoşlanmaz. Kara Mamba olarak fobisi olduğunu düşünüyoruz."
Esprisine gülümsedim.
"Gelirken gördüm, karın bölgesinde kanlar var. Koğuşta revire götürür müsün?"
"Emredersiniz."
"Sağ ol."
Onun da gidişini izleyerek adımlarımı onkoloji bölümüne yönlendirdim.
BÖLÜM SONU
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 50.33k Okunma |
3.64k Oy |
0 Takip |
45 Bölümlü Kitap |