
(Yazarın anlatımından)
"Asena bak uçak gidiyor." heyecanla elini gökyüzüne kaldırdı Burak.
"Hani nerede nerede?" kız ondan daha çok heyecanlanmıştı.
"Bak orada." artık pek de küçük sayılmayan elini biraz daha yukarı kaldırıp kızın görmesini sağladı.
Yıllar geçmiş, Burak yakışıklı bir genç ;Asena güzeller güzeli bir kız olma yoluna adım atmıştı.
Tek sorun Burak'ın eskisi gibi enerjik olmamasıydı.
Çok az yemek yiyor, çok fazla uyuyordu. Bu durum Asena'nın canını hayli sıkıyordu ama bir şey diyemiyordu.
"Bir gün ben de onlardan birini uçurur muyum dersin?"
Melul melul baktı kız.
"Ülkenin en iyisi olacağından şüphem yok."
Göz kırpmasına kızın içi gitti. aşk denen duyguyla tanışmak üzerelerdi. Ya da çoktan tanışmışlardı bile.
Derince soludu.
"Umarım."
Bakışlarını uçaktan alıp Burak'a çevirdiğinde gördüğü manzara karşısında paniğe kapıldı.
"Burak!"
Çocuğun yüzü kireç misali bembeyaz olmuştu öyle ki burnundan akan kırmızı kan yüzüne canlılık veren tek renkti.
"Hocam! Yardım edin. Burak!"
Avazı çıktığı kadar bağırdığında tüm yurt oradaydı.
İşte o gün, hayatını dolduranın hayatından çıktığı gündü.
Kan kanseri demişti doktorlar çok uzun süre tedavi görmesi bu süreçte de hastanede kalması gerekiyordu.
Bu da çok uzun süre ayrılık demekti.
Vedalaşırken söz verdi Burak en beyaz karın yağdığı gün gelecekti.
Aradan çok yıl geçti ne kar yağdı ne de o geldi.
Asena pes etmişti ki yıllar sonra buldu aradığını ama beklediği gibi olmadı hiçbir şey.
***
Odanın kapısına geldiğimde doğru olduğuna emin olmak için bakışlarımı numaranın yazılı olduğu sayıya çevirdim.
7
Dışarıdan bakanlar kapı ve numara görürdü. Çoğunluk kapının ardında verilen mücadeleleri bilmezdi.
Yaşamla ölüm arasındaki o ince çizgiyi bilmezdi.
Kapıyı tıklatıp girdim.
"Asena Abla!"
"Canım." dedim beni görür görmez gülen gözleri yüreğimde çiçekleri açtırdı.
"Çok özledim seni. Bunca zamandır neredeydin?" sitemkar sesi mahcup hissettirdi.
"Çok yoğundum Kardelencim özür dilerim."
Elimde tuttuğum poşeti ona uzattım.
"Umarım bu beni affetmene yardımcı olur."
"Rüşvet mi?"
"Sayılır."
Göz kırpıp gülümsedim.
Kardelen, yıllardır kanserle mücadele eden kimsesiz bir çiçekti. Tıpkı adı gibi karları delmiş içinden mucizelerle yeşermişti.
Tek umudum karın soğukluğuna da dayanabilmesiydi.
Kemoterapi yüzünden dökülen kirpiksiz gözlerinin çevresi gülümsemesine karşılık kırıştı.
"Ee sanırım rüşvet kabul edildi."
Poşeti açıp içindeki lego kardelen çiçeğini çıkarıp sevinç nidaları attı.
Çok uzun zamandır istediğini biliyordum ve gereğini yaptım.
"Meleksin Asena ablam biliyorsun değil mi?"
"Asıl melek karşımda." cümlemi duymazdan gelip lego parçalarını büyük bir mutlulukla yemek yediği masanın üzerine döktü.
"Teşekkür ederim!"
"Güle güle kullan güzelim."
"Ee Asena abla neden uzun zamandır yoktun anlat."
Hesap vaktiydi. Ve en sevdiğim özelliğiydi. Kim olursa olsun çekinmez, hakkını sonuna kadar savunurdu.
"İş tatlım. Kurtarmam gereken insanlar vardı."
"Şu beceriksiz timin mi?"
Cümlesine büyük bir kahkaha attım. Beceriksiz dediği timin dünya markası olduğundan haberi yoktu küçük çiçeğimin.
Gözlerimi kısıp sesimi alçaltarak kulağına fısıldadım.
"Kara Mamba duymasın çok bozulur."
" Duysunlar."
Omuz silkti.
"Onlar yüzünden seni artık eskisi kadar göremiyorum."
"Hemşire ablaların var ya çiçeğim."
"Kimse bir sen edemez abla."
"Sen beni çok mu büyütmüşsün gözünde ne?"
"Büyütmedim. Öylesin."
"Bu parça oturmadı gibi?"
"Orası değil onun yeri."
Beyaz parçayı alıp kahverengi dalın üstüne yerleştirince oturdu.
Bir yandan bana laf yetiştirip bir yandan çiçeğini yapıyordu.
"Asena Abla."
Bakışlarını çiçekten alıp bana yöneltti.
"Efendim canım."
"Gelmeme ihtimali olsa bile birini beklemek doğru mu sence?"
"Kim olduğuna bağlı."
"Annem." dedi tek nefeste
"Diğer hasta çocukların anneleri hep yanında. Benimse tek arkadaşım."
Gözleri serum kablosunu gösterdi.
"Bu berbat kablo. Benim kimsem yok."
"Aa kızarım ama ben ne güne duruyorum?"
"Ama sen her zaman gelmiyorsun ki hep meşgulsün."
"Emin ol her boş vaktimi seninle değerlendiriyorum."
"Bekleme mevzusuna gelince. Gelmeyecek birini beklemek her ne kadar mantıksız dursa da kalbinde derinlerde bir yerde geleceğine inanıyorsan beklenir."
"Ben annemi bekliyorum. Gelecek."
Bakışlarımı kaçırıp göz yaşımı belli etmemeye çalıştım.
"Sen bekledin mi?"
"Annemi değil, ama bekledim."
"Geldi mi?"
Kafa salladım.
"Geldi ama aynı kişi mi bilmiyorum."
"Nasıl yani?"
"Hadi bakalım. Biraz da sonra yaparsın. Şimdi dinlenme vakti."
"Peki."
Yatağa girince üzerini örtüp tekrar geleceğime dair binbir yemin ettikten sonra odadan çıktım. Sıra doktoruyla konuşmaktaydı.
Kapıyı tıklatıp içeri girip oturdum.
"Açıkçası Asena Hanım, durum her geçen gün daha da kötüye gidiyor, benim size tavsiyem son günlerini hastane odalarında geçirmek yerine açık hava ve ev sıcaklığında geçirmesi."
Hiç mi ihtimal yok cümlelerine tutunmak istemedim. Başıma geleni kabul ettim ve teşekkür edip çıktım.
Son günlerini birlikte geçirecektik.
Bahçeye çıktığımda Burak bıraktığım yerde değildi gitmişti. Oturduğu banka oturup gözümden akan yaşları saklamak adına başımı eğince yandan uzatılan peçeteyle birlikte uzatan kişiye baktım.
BÖLÜM SONU
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 50.33k Okunma |
3.64k Oy |
0 Takip |
45 Bölümlü Kitap |