
Uzattığı peçeteye aldırış etmeden burnumu koluma silince yüzünde belli belirsiz bir gülüş hissettim.
Çocukken o yapardı ben ise yüzümü ekşitirdim.
"Neden gitmedin?"
"Tim, senin hala hastanede olduğunu söyledi. Bende kaç saattir ne yapıyorsun merak ettim."
"Sevgilimle beraberdim belki sana ne?"
"Yarım saat önce kollarımda ağladığından haberi var mı sevgilinin."
Cümlesine göz devirdim.
"Reddediğin her kadını kıskanır mısın?"
"Kendini herkesle bir tutuyorsan baştan yanlışız."
"Hayatımda senin kadar tutarsız bir insan daha görmedim. Ne bu çocuk oyuncağı mı?"
"Bir saat önce beraber olamayız diyorsun. Şimdi kalkmış kendini herkesle bir tutma diyorsun. Ne yapayım ben söyle."
"O anlamda dediğimi kim söyledi. İyi birer arkadaşız. Sen en yakın arkadaşımsın onu kastettim."
"Öyle mi arkadaşım!?"
Son kelimenin üstünü gereğinden fazla çizdim.
"Öyle arkadaşım."
"O zaman defol git. Ben senin gibi arkadaş istemiyorum hayatımda."
Tabiri caizse hönküre hönküre ağlamak istiyordum ama sinirden tutmuştum kendimi.
"Ağlaman dursun gideceğim."
"Ağlamıyorum git!"
Ve tuttuğum gözyaşları sel oldu aktı.
"Yanağındaki göz yaşları Afrika'daki beş ailenin su ihtiyacını karşılar. Bu mu ağlamamak."
"Sana ne be! Defol!"
Kaç yaşına gelirseniz gelin, hangi işi yaparsanız yapın beraber büyüdüğünüz insanın yanında hep çocuk oluyorsunuz.
"Şemsiye çikolata alayım mı sana?"
Kafa salladım.
"Al."
Sırıtıp "Bekle." dedi ve gitti.
"Ömrüm seni beklemekle geçti zaten gerizrkalı!"
Desem de arkasından duymadı
Beş dakika sonra elinde bir kutu şemsiye çikolatayla geri gelip yanıma oturdu.
Tek kelime dahi etmeden kırmızı olanı alıp paketini açıp neredeyse hepsini ağzıma tıktım
"Yavaş boğulacaksın."
"Çok da umrunda."
"Ee niye ağladın Gök Gürültüsü anlat bakalım."
"Seni hiç alakadar etmez."
"Kırılıyorum ama arkadaşım. Biz eski dostuz aramızda gizli saklı mı var?"
Yandan ters bakışlarımı gönderip kalktım. Kucağındaki kutuyu alıp hızlı adımlarla uzaklaştım.
Aksi halde bir kez daha arkadaşım derse şemsiyeleri münasip yerlerine sokardım.
Eve gelince göz altlarım şişmesin diye buz koyup Kardelenin durumunu anlatmak için yurt müdürünü aradım. Geçici de olsa velayetini alıp son günlerini iyi geçirmesini istiyordum. Evli olmadığım için zor olacaktı ama halledecektim. Hep halletmiştim benim olayım buydu.
Bazen o kadar uzun süre güçlü kalırsınız ki, o kadar uzun süre maçta gardınızı indiremezsiniz ki yaslanabileceğiniz ilk omuzda gardınızı indirip dinlenmek istersiniz. Ama günün sonunda kendinize gelir eskisinden daha güçlü olursunuz.
BÖLÜM SONU
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 50.19k Okunma |
3.64k Oy |
0 Takip |
45 Bölümlü Kitap |