34. Bölüm

F34

Mihrimah b
mihrimah0909

Burakla görüşmemizin üstünden iki gün geçmiş bir daha da görmemiştim. Kardelenle vakit geçirmek istediğimden Yavuz Komutandan bir hafta izin alabilmiştim. Çok zor olmuştu ama Kardelenle geçirebildiğim kadar zaman geçirmek istiyordum.

Ne kadar vaktimiz kaldı bilmiyordum.

İşim her zaman tek önceliğim olmuştu ta ki sevdiklerimin son günleri kaldığını öğrenene kadar.

Yaşamın koşuşturmasında sevdiklerimizi çok ihmal etmiyor muyduk? Sanki sonsuza dek bizimle olabileceklermiş gibi...

Nasılsa barışırım diyip küs kaldıklarımızın garantisi mi var? Sanki ölümsüzlük iksirini içmişler gibi...

Gidin, değer verdiğiniz insanlara onları sevdiğinizi söyleyin. Sıkı sıkı sarılın.1

Kimsenin garantisi yok. Kardelen, Buraktan sonra bana en büyük dersti.

Çünkü artık biliyordum ki bir tren var: Sevdiklerimizi alıp onlar kadar güzel bir yere götüren ama tek yön olan.1

"Abla, buz pateni nasıl bir şey?"

Dedi Kardelen, televizyondan izlediği buz pateni gösterisinden bakışlarını bana çevirerek.

"Pek gitmedim Çiçeğim ama bence gereksiz soğuk." burnumu kırıştırdım soğuk sevmediğimden değil.

Onun hasta olmasını istemediğimden daha ne kadar olabilecekse işte.

"Sana çok yük olmazsam." durdu biraz bekledi.

"Gidebilir miyiz? Merak ediyorum."

Kaşlarımı çattım.

"Kardelen o nasıl söz bakayım!? Ne demek yük olmak falan? Nereden çıkıyor bunlar?"

Omuz silkti.

"Öyle işte. Benim yüzümden çok sevdiğin uçağına bile binemiyorsun."

Başını eğdi.

"Kardelen ben sana hiç kızmadım şimdiye kadar değil mi?"

Kafasını sağa sola salladı.

"Hayır."

"Bu saçma düşünceleri kafandan atmazsan kızacağım haberin olsun."

"Özür dilerim." mahcup sesi gözlerimin dolmasına neden oldu.

"Özür dileme çiçeğim. Bir daha böyle şeyler söyleme o yeter."

"Şimdi sen buz pateni mi istiyorsun?"

Telefonumu elime alıp saate baktım. Gece on ikiye geliyordu.

Bu saate açık yer bulmak çok zor olacaktı ama şansımı deneyecektim. Hiçbir şeyi erteleyecek vaktim yoktu. Dünyaları da istese önüne sererdim.

Aklıma gelen isimle gülümseyip telefonu tuşladım. Kuzeyden yana şansımı deneyecektim. İstihbaratçı adamın çevresi geniş olurdu. Buz pateni düşük ihtimaldi ama kayak yaptığını duymuştum. Bunu da yapardı nasılsa.

İlk çalışta açılınca sesimi sertleşirdim.

"Buyrun Komutanım."

"Asker, bana acil açık buz pateni salonu bulacaksın. Hocasıyla beraber."

"E-Efendim?" şaşkın sesine aldırmadan kol saatime baktım.

"Yarım saatin var. Buz pateni salonu istiyorum. Hocasıyla beraber."

"İnsaf edin Komutanım bu saate nasıl bulayım?"

Arkadan "Ne oluyor oğlum?" seslerini duyunca timle beraber olduğunu idrak ettim.

"O sesi gelen Hafız mı?"

"Hayır de hayır de."1

Sesleri gelince dudaklarım kıvrıldı. Kesinlikle Hafızdı.

"Evet Komutanım."

"İyi. Beraber bulun. Bekliyorum."

"A-ama..."

Konuşmasına fırsat vermeden kapattım telefonu.

Madem doğru düzgün göreve çıkamıyorduk ben de hakkımla kazandığım komutanlığımı Kar çiçeğim için kullanırdım.

"Git hazırlan Çiçeğim yarım saat sonra gideceğiz. Ama kalın giy soğuktur orası."

Kocaman sevinç nidaları atarak zıplaya zıplaya hazırlanmaya gitti.

Ve tam yirmi dokuz dakika sonra telefonuma konum bilgisi geldi.

Kardelen hazır olunca belime silahımı geçirdikten sonra evden çıktık.

Çok uzak mesafe olmayınca arabayla on dakika sonra vardık.

Etrafın karanlık olması ürkütse de Kuzey'e güvenim sonsuzdu.

Arabadan Kardelen'i de indirip girişe yönlendim. Girişte de kimsenin olmaması elimi belime götürdü.

"Kimse var mı?"

Çıt yoktu.

Kardelen'i yanıma alıp bir elimle de onu tuttum.

"Yapacağın işe sıçayım Kuzey. Hoca nerede?!" burnumdan soluyordum.1

"Bir şey mi dedin abla?" Kardelen dünyanın pisliğinden habersiz mutlu mutlu piste ilerliyordu.

"Yok ablam."

Biraz daha ilerleyince patenlerin olduğu odaya girip ayak numarasını bulduktan sonra yanan ışıklara ilerlerken birinin kolumdan tutup çekmesiyle sarsıldım.

Çığlık atacaktım ki ağzımı da kapattı.

Silahımı kaldırıp arkadan kafasına dayadım.1

BÖLÜM SONU

 

Bölüm : 14.03.2025 01:03 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...