
(Yıllar önce Suriye sınırı)
"Yıldırım1 konuşuyor, Yıldırım2 yakıtın kaç dakika dayanır?"
"Bir dakika. Sıkıştık Komutanım ne yapacağız?"
"Her yerden kilitleniyoruz Komutanım. Böyle giderse hiçbirimiz sağ çıkamayacağız buradan. Hakkınızı helal edin." diye ekledi Yıldırım5
"Buradan hepimiz sağ çıkacağız! Duydunuz mu beni?"
Koordinatlara ve etrafındaki uçaklara bakış attı Asena Komutan.
Ölümle yaşam arasındaki o ince çizgideydi.
Ya köyü basan teröristlerin yerel halkı öldürmelerine müsaade edip geri çekileceklerdi ya da son ana kadar savaşıp hepsi şehit olacaktı.
Zihninden geçirdiği düşünceleri kanat arkadaşı böldü.
"Ne yapacağız Komutanım vakit daraldı?"
"Daha fazla dayanamayız."
Bir karar vermek zorundaydı.
"Çekiliyoruz."
"Köy halkı ne olacak?"
"Kara Kuvvetlerine devretmek zorundayız."
"Kule, Yıldırımlar çekiliyor. İniş için izin istiyoruz."
"İniş izni onaylandı."
Hepsi geri çekilince kilitlenen silahlar da kayboldu.
Piste indiklerinde burunlarına ağır kan ve ölü kokusu girdi. Kulakları yardım çığlıklarını işitti.
Çok sayıda yaralının savaş bölgelerinde kurulan hastane çadırlara taşınmaya çalıştıklarını gördüler.
Baygın babasını hastaneye taşımaya çalışan yaralı küçük kızı görünce kanat arkadaşlarına döndü.
"Demirhan, Baybars yardım edelim."
İkisi de adamın koluna girince küçük kız ters ters bakıp sol kolu kopmuş babasının üzerine kapandı.
"Bırakın!"
Asena'ya döndüler.
Dizlerini kırıp eğildi Asena.
"Sorun yok. Biz Türk askeriyiz sana zarar vermeyiz."
Duyduğu cümleyle rahatladı kız.
"Şimdi izin ver de abiler babanı hastaneye götürsün olur mu?"
Kafa salladı kız.
Asena pistte duran çantasından bir çikolata çıkarıp kıza uzattı.
Çekinerek de olsa aldı kız çocuğu ama Asena'nın beklediği gibi paketi açıp yemedi. Cebine koydu.
" Yemeyecek misin? "
Başını olumsuz anlamda salladı.
"Babam uyanınca vereceğim."
"Sen ye bunu ben babana yine getiririm."
"Olmaz. Riske atamam."
Asena çantasından bir çikolata daha çıkardı.
"Şimdi yiyebilirsin babana da sana da var. Başka götürmek istediğin biri var mı?"
Kız ağlamaya başladı.
Komutan bunu beklemiyordu
"Annemle kardeşim yaşasaydı onlar için saklardım. Ama ikisini de öldürdüler."
Yutkundu Asena.
Savaşlar çıkardı, olan masum canlara olurdu.
"Babam kaldı bir ona da bir şey olursa ne yapacağım ben?"
Babasının durumunu pek de iyi görmemişti.
"İyi olur. Sen düşünme çikolatanı ye?"
Birkaç ısırık aldı kız.
"Teşekkür ederim."
"Rica ederim."
"İsmin ne?"
"Asena. Senin?"
"Kardelen."
"Çok güzel isim Kardelen. Memnun oldum tanıştığımıza."
Kafa sallamakla yetimi kız çocuğu.
Asena uzaktan gelen arkadaşlarını görünce ayaklanıp onlara yaklaştı.
"Durum ne?"
Sessizce fısıldadı Baybars.
"Adam ölmüş Komutanım."
Bunu duyan kız bayılana kadar ağladı.
Asena onu orada bırakmayıp yanında getirdi. Güzel bir yurda yerleştirdi. Birlikte mutlu yıllar geçirdiler ama çok da uzun sürmedi Kardelen'e kanser teşhisi konuldu.
(Günümüz)
"Böyle işte." dedim Burak'a dönüp.
"İsminin hakkını veriyor Kar Kız."
"Bu kadar şeye iyi dayanmış. Bunu da atlatır merak etme."
"Son günlerde ailesinden çok bahsediyordu. Birkaç kere annesini rüyasında görmüştü. Ölmüş olduğunu bildiği halde gelir diye bekliyordu o gelmezse ben giderim de dedi."
Ağlamaya başladım. Dediğini her zaman yapan bir kızdı. Umarım bu sefer öyle olmazdı.
"Hastanedeyken ben de babamı çok görürdüm. Kurban olduğum al bayrağımı göğsünü gererek taşır yanıma gelir, öpüp alnına koyduktan sonra bana verirdi. Bekliyorum oğlum seni derdi"
Eliyle kendini gösterdi.
"Gördüğün gibi buradayım."
Başımı omzuna koydum.
"İyi ki."
"Burak?"
"Asena?"
"İyileşir mi?"
"İyileşir tabii ya niye iyileşmeyecekmiş."
Odasının önünde hareket olunca biraz da olsa sakinleşmiş bedenim yine gerildi.
Doktorlar içeri koşar adım girerken odasının önüne gidince perdeyi çektiler.
Beş dakika doktorların kalp masajı için saydıkları sayıları ve makine seslerini duydum.
Beş dakikanın sonunda o acı ses doldu kulaklarıma.
Hastayı kaybettik.
Bazı acılar vardır dilsiz, bazı kayıplar vardır yeri asla dolmayacak ve bazı anılar vardır kendini hep özletecek.
Kardelen topraksız bir çiçekti. Var olmak için kimseye bağlanmamaya uğraşıp daha çok bağlanan ve sonunda yine kendi solan.
Şimdi o topraksız çiçek toprağa gömülüp kendini hep özletecek bir anı olacaktı.
Umut ve yeni başlangıçları müjdeleyen Kardelen çiçeği benim yegane umutsuzluğumdu artık.
Bugünün geleceğini bile bile kandırmıştım kendimi ve yine üzülmüştüm.
Kendimi boşluğa bıraktım ama düşmedim o vardı. Beni tuttu öylece düşmeme izin vermedi.
BÖLÜM SONU
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 50.33k Okunma |
3.64k Oy |
0 Takip |
45 Bölümlü Kitap |