
Eroğlu aşiretinin en güzelleri
Minnacık kuzu: yengelerim biz doğuma gidiyoruz
Ben: ne diyorsun kuzum pazartesi günü çağırmıştı doktor.
Minnacık kuzu: sancısı oldu doktoru aradık gelin dedi şimdi de doğuma alıyorlar
Bal lokumum: haber ver güzelim Allah'ım bir avazda inşallah
Ben :amin Minam biraz yola çıkıyoruz Meryem Ana otunu koydum suya güzelim
Minnacık kuzu: tamam tatlım ablam onu söylememi istedi ben unuttum .
Ben : biz de birazdan çıkarız inşallah minnoşum
Mesajlardan çıkar çıkmaz hemen kocamı aradım ikinci çalınmasıyla hemen açtı "hatunum beni mi özledin" "kocam Mihri ablam doğuma girmiş annemlere bize bilet baksana" " bize derken hayatım siz kim oluyorsunuz?" "hepimiz evdeki herkes" " geliyorum ben bekleyin "
Aradan yarım saat geçti ki kapı çaldı gelenler evin beyleri idi annem babam Miran ve Barış gitmeye hazırlanıyordu "ya biz" "biz derken hatun" "ben Miray ve Yusuf diyorum" "Miray isterse gelir Yusuf' ta ama sen yok sana yasak yol 7 ayındayız uzun yol sana yasak güzelim" : Barış bey biz de geleceğiz" "güzelim biz derken dedim ya Miray ve Yusuf gelebilir sen Hatice ablayla burada kalıyorsun!" "kızlarım ve ben geliyoruz Barış bey yapma da gelelim" "güzelim gelirken doktorunu aradım izin vermedi biz yarın akşam buradayız yapma lütfen gül güzelim" ellerimi göğsüme bağlayıp küsmüş gibi yaptım onlara küçük bir valiz hazırladım aşağıya indik Miray'ıda annem geriye bıraktı hamile diye hepsi evden vedalaşıp çıktı biz iki dost iki elti kaldık başbaşa Dicle halam bizi yalnız bırakmak istemedi o geldi yanımıza. Ev tekrar sessizdi keşke Yusuf'u göndermeseydim ama kuzum Ömer Faruk diye çok ağladı dedesi dayanamadı ona bizimkiler uçağa bildiklerini haber verdikleri vakit Mina da bebeğin doğduğunu haber verdi çok şükür ki ikiside iyiydi bebeğin kontrolleri yapılıyordu.
Barış Miraç'dan
Hayatımda yeni bir heyecan var dayı oluyordum benim dünyalar güzeli kardeşim anne oluyordu evden çıkarken aklım karimda iki hamile kadını bırakıp gidiyorduk aklıma Dicle halam geldi ondan ricada bulundum biz gelinceye kadar evde bizimkilerle beraber kalmasını istedim oğlum bizle geliyordu annesi ne kadar yollamak istemesede o ağladığı için babam dayanamayıp yanımıza aldı uçaktan indigimizde haberi aldık oğlumuz doğmuştu araç kiraladık hastaneye doğru gitmeye başladık "baba Ömer Faruk doğdu benim kardeşlerim ne zaman doğacak onları çok merak ediyorum " "az kaldı oğlum az kaldı sende kavuşacaksın kardeşlerine" "hemen oyun oynayalım Ömer faruk'la" duyduğumuz lafla hepimiz gülüyorduk miran "abi yandınız siz bu bırakmaz kızları" "olmaz öyle hemen oynayamazsin oğlum onunla daha büyümesi lazım babannesi kurban" "ama babanne benim arkadaşım yok" "amcam senin Mihrimah'ın varya" "gelmiyor ki hergün bize amca"
Hastaneye gitmeden kocaman bir buket çiçek almıştık odaya girerken duayla girdim içeri yatakta kucağında bebeğiyle Mihri'm vardı ikiside beyazlar içinde ilk babam aldı kucağına oğlum heyecanla ellerini birbirine vurarak "dede Ömer Faruk'u göster bana" babam eğilip gösterdiği vakit "Ömer Faruk ben senin abin Yusuf Mirza hoşgeldin aileme" dediğinde gözümüzün içine bakıyordu öpmek için ama biz onun konuşmasına takılıp gülüyorduk Mihri "halam öpmek istemiyor musun ?benim oğlumu" dediğinde gözleri parladı yanağına o küçük dudaklarını değdirdi öptü "çok küçük baba benim kardeşlerim böylemi olacak". " evet babacığım bu kadar küçük olacak" hepimiz kucağımıza aldık bebeğimizi simsiyah uzun saçları esmer teni çok yakışıklı olacak benim yeğenim oh mis kokuyordu görüntülü olarak karımı aradım ahh şu kadınlar bu kadar sulu göz nasıl olmayı beceriyorlar karım ve Miray orada Mihri burada göz yaşı döküyordu Allah'tan Dicle halam kızların yanındaydı da onlara güzel bir kızmıştı tam eve gitmeye kalkmıştık ki Sedat babama dönüp "baba babamda sensin amcam da sensin ( Sedat'ın babası o 15 yaşındayken trafik kazasında öldü) oğlumun kulağına Ezanını sen okur musun ?" " Olur evlat" banyoya gidip abdestini tazeledi sağ kulağına Ezanını okudu sol kulağına kamet getirdi tekrar sağ kulağına ismini üç kez söyledi "senin adın Ömer Faruk "diye sonrada boynunu kokladı "oğlum kardeşim Faruk'un ismini aldın adınla yaşayasın dedenin huylarının hepsini al oğlum hoşgeldin faruk'um hoşgeldin" gözlerinden yaşlar akmıştı kolay degildi 37 yaşında kardeşini toprağa koymuştu hiç kolay değildi.
Eve geldik dinleniyorduk annem ve Sedat hastanede kaldı. Oğlumu alıp odaya geçtik uyumak için ama bu gece hiç mümkün olmayacak çünkü oğlumun aklı Ömer Faruk ' ta idi o soru sordu ben cevapladım ne ara uyuduk bilmiyorum sabah ezanla uyandım bana göre değil kalabalık yerler ve uzun zaman sonra karimdan ayrı kalıyordum ve hamileydi odadan çıkıp salona geçtim televizyonda haberlere baktım sonra herkes uyandı kahvaltı yaptık öğleden sonra Mihri hastaneden çıkacaktı telefonum çaldı arayan hatunumdu "selamün aleyküm kocam" "aleyküm selam hatunum nasılsın?" "iyiyim beyim siz ne yapıyorsunuz? Barış biz bir şeyler yaptık onları yollamak istiyoruz bize birini yonlendirsene kocam" anladım ki halam yanındaydı " tamam güzelim herşey hazır oldu mu? haber ver" " her şey hazır çantalara hazır ettik" " tamam güzelim Adem abi gelecek o yollar buraya"
Annemin kucağında yeğenim Mihri Sedat' ın kolunda girerek eve geldiler bir süre daha sevdik oturduk onlarla beraber babam ve annemi orada bırakıp çıktık Mina'yla o İstanbul yolcusu biz Mardin yolcusuyuz. Çok şükür ki eve gelmiştik karım bizi kapıda karşıladı oğlumu sanki aylardır görmemiş gibi sarıldı öptü kıskandım mı hayır kıskanmadım sadece çatladım kıskançlıktan onu herkesin içinde öpüyordu beni ise tek kaldığımızda bu bence haksızlıktı. Başımla odaya geçmesini istedim oğlumu alıp yukarıya çıktı onun üzerini değiştirip aşağıya yolladı sonra da odamıza geldi "bir hoşgeldin yokmu hatunum" "dedim ya hoşgeldin sevgilim" " kuru kuruya öyle mi ama Yusuf'a gelince sapur şupur öpüyorsun aşk olsun be güzelim" " aşk hep olsun bitanem hele de bizim aramızda hep olsun sen öpülmek mi istiyorsun hay hay balım hay hay canım sen yeter ki iste " yanağımdan burnumun üzerinden boynumdan en sonda dudakları dudaklarıma değdi ama aşağıdan halamın sesi geldi "Miraç efendi masa hazır" " devamı sonra" deyip bizimkisi odayı terk etti bende hemen üzerimi değiştirip aşağıya indim masaya oturduk sohbet eşliğinde yemeğimizi yedik oğlum durmadan Ömer Faruk'u anlatıp durdu kızlara yardım ettik beraber mutfağı topladık çay bardaklarını doldurup salona geçtik Mihri kızları aradı gönderdikleri şeylerden dolayı teşekkür etti annem gelinlerine gurur ile baktı bu kadın yeminle bizden daha çok karılarımızı seviyordu halam annemler gelinceye kadar bizde kalacaktı iyi oldu işte olduğumuz vakit aklımız onlarda kalmazdı Yusuf koltuğun üzerinde uyuyup kalmıştı üzerine bir örtü attık bizler çaylarımızı içiyorduk saat geç oluyordu Yusuf'u kucağıma aldım karimda mutfakta bardakları makineye koyuyordu "hatun biz odaya geçiyoruz" " bende şimdi geliyorum birşey istiyor musun?" gözlerine baktım "seni istiyorum nefes almak istiyorum" güldü "geliyorum haydi Yusuf'u yatağına yatır olur mu? sevgilim " başımı salladım yukarıya doğru çıkmaya başladım pijamalarımı giyindim yatağa uzanır şekilde yattım karım geldi pijamalarını giydi tarağı eline aldı ki "ben tarayayım mı olur? sevgilim " deyip yanıma geldi saçlarını okşayıp taradım sonra tarağı komidinin üstüne koyup karımı kollarımın arasına alıp öptüm göğsüme yasladım ikimizde uyumak için gözlerimizi kapattık yarın doktor kontrolü vardı
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |