62. Bölüm

💚💙🌷🦋

Mina ece toprak
minaecetoprak

 

 

 

 

 

İnsan mutlu olduğu için mi zaman çok hızlı geçiyor zannediyor yoksa zaman gerçekten çok çabuk mu geçiyor Mina'nın nişanı geçen hafta yapıldı çok kalabalık ve güzel geçmişti Allah'tan Devrim abi Mina'yı kimse görmesin diye haremlik selamlık istemişti nişanı bizde istediğimiz gibi halay çekmiştik. Bir ara Miran abi ve Barış beyde gelip kardeşleriyle halay çekti tabi biz dururmuyuz tabiki de hayır kocamın yanında halay çekmek en çok benim hakkımdı halay çekerken "Gülüm tam bir Mardin gelinisin yeminle güzel ayak uydurdun buraya" deyip kahkaha attı . "Kocam nereli ise bende oralıyım ağam " "sana kurban olur bu ağa hanım ağam" biz böyle cilvelesirken sonrasında Mina ve kocamın reyhani oynarken ağladım küçük kız kardeşini vermek istemiyordu şükür sebebi olarakta Allah'tan Mardin'den gitmeyecekti ve tanıdığı bir aileye ve adamla evleniyordu kardeşi hele en sonunda yüzünü iki eli arasına alıp Mina'nın anlından öpmesinde ben artık salya sümük ağlıyordum. Şimdi ise çeyiz alışverişine çıkmıştık onunla beraber yarın akşam bize gelip düğün tarihini konuşacaklardı " yenge abim seninle birsey konuştu mu düğün için...var mı aklında bir tarih " " var güzelim ömür boyu nişanlı bir kız kurusu yada nişan atmış bir kız kurusu sence hangi tarih uygun" deyip güldüm o da bana uymuş gülmeye başladık. " O vakit yine iş sana düşüyor yengecigim sen halledersin bu tarih işini " " Ne zaman diyorsunuz bakalım " " Miray yengem doğurmadan diyoruz yani 3 ay içinde olsun " " tamam akşam konuşuruz abinizle "

 

 

 

 

 

Gün akşamı bulunca kocam bey eve gelmişti misafirler gelmeden konuşmam gerekiyordu dün akşam berivan nine ve Barzan dedenin yanına gittiğimiz için konuşamadık şimdi kolundan tutup üzerini değiştirsin diye onu odaya götürüyordum o ise çapkınlık peşindeydi annem "oğlum nereye?" diye sorunca bana çapkınca bir bakış attı sonra da anneme dönüp "arsız gelinin beni odaya atıyor " diye kahkahalar attı koluna vurup aşağıya inmeye çalışınca beni durdurdu " öyle yok tatlı tatlı bakıp beni baştan çıkartıp yarı yolda bırakmazsın değil mi güzelim " omzuna bir tane geçirdim " kıyafetin yatağın üzerinde " dedim de sadece öyle kaldı beni omuzuna atıp odaya doğru çıktı. Odaya gelince kapıyı açtı içeri girdi kapıyı kilitleyip beni aşağıya indirdi . Kollarımı göğsümde bağladım konuşmuyordum onunla bana doğru geldi "Hatunum ben seni ilk seni istemeye geldiğim gibi heyecan yapıyorum sen öyle bakınca şimdi bu tavrın olmuyor güzelim gel sarıl ki bütün yorgunluğum gitsin " ben bu adama kıyamıyordum ki ona döndüm bir şartım var ama " " yine ne oldu yavrum bu akşamla ilgisi var zannedersem " başımı salladım "Ömrüm " deyip kollarımı boynuna doğru uzattım onu ensesinden sardım başımı göğsüne yasladım o başımın üzerinden öptü söyle kurban olduğum kırılmasından korktuğum yarım söyle kocasının her şeyi " "Barış'ım kocam biz diyoruz ki Miray doğurmadan düğünü yapalım ne dersin?" "Sen istiyorsun ki evde görümcem olmasın hemen kurtulmak istiyorsun he hatun" bunu söylerken konuşma üslubundan şaka olduğu belli oluyordu kollarımı boynundan çekip uzaklaşmak istedim daha bir sıkı tuttu beni sarıldı "aşk olsun demek öyle he Barış Miraç Eroğlu bey " " aşk olsun hele ki bizim aramızda hiç eksik olmasın sevdam kara sevdam" yanağımdan öptü "tamam siz öyle diyorsanız bizde ona göre tarih veririz" bu kez ben öptüm "bu kadar mı be güzelim " "haydi hazırlan gelir birazdan Devran abiler" üzerini değiştirmeye başladı "bu gece benimsin ona göre karşılığını alırım ben" deyip göz kırpmıştı . Kaç zamandır evliyiz ben halen daha neden bu kadar utanıyorum ya yüzüm lav atmıştı "Barış'ım ben aşağıya ineyim hazırlıklara yardım edeyim" onayladı başıyla odadan çıkıp aşağıya indim Mina'yla konuşmak istiyordum babamın yanındaydı başımı işlem tamam der gibi sallayıp göz kırptım.

 

 

 

 

 

Herseyimiz hazırdı Elhamdülillah sadece misafirlerimizin gelmesini bekliyorduk kocam bey kızlarının elinden tutmuş onlarla bir şeyler konuşarak en önemlisi kahkahalar atarak merdivenlerden aşağıya iniyordu zalimin oğlu kıskandım mı ben seni kızlarımdan ne içimin kıpır kıpır aşkla dolduğunu hissediyordum onları öyle gören babası kılıklı oğlum aşkım diye bağırıp konağın avlusunda bana doğru koşuyordu kocam gözlerini kısıp bize bakıyordu "lann " diye bağırdı .Babam olaya karışmıştı "oğlum" diye bariton sesiyle seslendi Barış'ıma

 

 

 

 

 

"Eee Miraç bey bu dünya etme bulma dünyası bir zamanlar bana yaptığını şimdi oğlun sana yapıyor...nasılmış sevdiğini oğluna kaptırmak hele bir söyle oğul " deyip gülmüştü. Daha bir şey söylemeden kapının sesi duyuldu oraya doğru giderken "Yusuf Mirza Eroğlu bey sizinle bir hesabımız var" deyip yanından geçti oğlumun. Hoşgeldiniz muhabbetlerinin sonrasında masadaki yerlerimizi aldık sohbet muhabbetle yiyilen masada en komik şey Devrim ile Mina'nın birbirine attığı kaçamak bakışlardı Mihri ablam, Miray, Sümbül abla ve ben gülüyorduk hallerine bir zamanlar o yollardan biz geçmemişiz gibi yaşını almışlar salonda yerlerini alırken biz gençler masayı bir yandan toplayıp bir yandan da makineye bulaşıkları atıyorduk Miray kuşum da çay bardaklarını hazırlıyordu. En son işimiz bittiğinde bir tepsiyi ben bir tepsiyide Mina alıp çıktık mutfaktan geriye kalanlarda tatlı tabaklarını getiriyordu.

 

 

 

 

Davut amcanın sesi duyuldu "Barzan ağam bizim buraya gelme sebebimizi biliyorsunuz gün almak istiyoruz düğün tarihimiz için günümüze onay almak istiyoruz " dedem "söyle bakalım Davut düğünü ne vakit kurmayı düşünüyorsun" dediğinde Davut amca "9 şubat dedi nasip olursa" dedem önce erkeklere baktı sonrada anneme döndü "Zelal kızım 2 ay gibi zaman var yetişirmi hazırlıklar?" dediğinde annem gözleri dolu dolu "yetişir ağa babam sen nasip münasip görürsen" dedi başını öne eğerek oyy benim güzeller güzelim dayanamaz küçük kuzusuna dedim içimden aklıma çocuklarım özellikle kızlarım içim gitti annemin bu haline "o vakit iki aile içinde hayırlısı olsun Rabbım utandırmasın" demişti dedem "abi müsade olursa bir isteğim daha olacak malum çocuklar eşya bakacak alış veriş yapmaya gidecek imam nikahlarını da kıyalım bu hafta uygun mu?" Diye karşılık verdi Davut amca " yapalım Davut kadınlar uygun gün söylesin " dediğinde dedem Barış'ın telefonu çaldı "Selamün aleyküm baba Elhamdülillah siz nasılsınız?" ........ "öyle mi baba şimdi nasıl " ........" tamam baba biz geliyoruz" ......."olmaz baba biz birazdan çıkarız yola inşallah " ....... " orada görüşürüz " "dikkatli olun. ...Allah a emanet" deyip telefonu kapattı. Herkes merakla onun konuşmasını bekledi bana döndü " Bilge benimle gelir misin? " dediğinde yüreğime ateş düşmüştü o önden ben arkasından giderken annemin koluma girdiğini fark ettim ardımızdanda babam geliyordu mutfağa geçtik "güzelim şimdi beni dinle korkma tamam mı çok ciddi bir durum yok ortada Hasan dede hastanede babamlar Rize 'ye gidiyor seni aramış ulaşamamış o yüzden beni aradı durumunu söyledi onlar gelmeyin dedi ama senin dedene olan düşkünlüğü bildiğim için biz geliyoruz dedim istersen hazırlan çıkalım yola " gözlerim dolmuştu olum hak biliyordum ama sevdiğin bir insanın ölmesine hazırmıydım hayır hazır değilim "çocuklar " dedim annem "biz buradayız annem ben bakarım gözün arkada kalmasın haydi çık hazırlanın siz " elini öptüm Allah razı olsun annem hakkını helal et senin bende hakkın o kadar çok ki" güldü "delinin zoruna bak kızıma yapmayacağım da kime yapacağım anne kurban sen iyisin ki bende iyiyim güzel kızım haydi" kocamla yukarı çıkmaya başladım ki aklıma çocuklar geldi "kocam çocukları alsana konuşalım " dedim.Çocuklara durumu anlattım bir kaç gün olmayacağımızı biz yokken kimseyi üzmemelerini söyledim herseyi hazır edip aşağıya indik herkesle vedalaşıp Rize'ye doğru yola çıktık .

 

Bölüm : 31.01.2025 13:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...