
Başlamadan önce yazar notu: Minho'nun şehirde kendi evi de var. Yani her zaman ailesi ile yaşamıyor, arada ofisinin yakınındaki bu evde kalıyor. Önceki bölüm 'Eve gidiyoruz.' derken bahsettiği ev kendi evi.
Bu bölümde hakkımdaki fikriniz tamamen değişebilir. Şimdiden özür dilerim.🙏🏼😔
!!Baharatlı bölüm uyarısı!!
"Ihm.. Ih.. Min-ho.."
"Ah.. Seviyorum seni."
Dudaklarına ihtiyaçla bir öpücük daha bıraktım. Her biri bir öncekinden daha sert bu öpücüklerin ardı arkası kesilmiyordu.
"..."
"Seni seviyorum diyorum, Jisung"
"..."
İnatla cevap vermiyor, bunun yerine kolları ile boynumun etrafını sararak ve beni kendine daha çok çekip dudaklarımı sömürerek sevişmeye devam ediyordu. Kendimi zorla ondan ayırdığımda yüzümde derin bir hüzün ve hayal kırıklığı ile baktım gözlerine.
"Duymuyor musun?"
"Duydum."
"Cevap vermeyecek misin?"
Jisung oflayarak göz devirdi bu defa da.
"Ne dememi bekliyorsun, Minho? Liseli ergenler gibi ayağına kapanıp 'Bende sana çok aşığım Minho! Sonsuza kadar birlikte olalım!' dememi mi? Sevişmeyeceksen eve gideceğim. İzninle."
"İstediğin bu mu yani? Sadece cinsellik. Hislere yer yok?"
"Evet, bu. Beğenirsen."
Pekala. İlk gecemizde onu bir fahişe gibi kullanıp atamayacağımı, bunun için fazla göz kamaştırıcı olduğunu söylemiştim. Ama istediği buysa.. Onu daha önce kimsenin kullanmadığı gibi kullanacaktım. Bütün bedenini harcayacak, ayağa kalkamayacak hale getirecektim. Sincapcık zevk neymiş öğrensin bakalım.
Bütün kuvvetimle onu sertçe asılıp merdivenlere sürükledim.
Han Jisung'tan
Beni evinin en üst katına çıkmaya zorluyordu. Burası daha çok çatı katı gibi bir yerdi. Merdivenin kesildiği yerde siyah bir kapı vardı ve üzeri zincirliydi. Ben merakla kapıyı incelerken Minho, yanımızaki holde duran komidinin çekmecesinden bir anahtar çıkardı ve kilidi açtı. İşte şimdi işler daha garip bir hâl almaya başlamıştı.
İçeriye bir adım attığım an gözlerim hayretle açıldı. Ben bu zamana kadar üvey abimi çok yanlış tanımış olmalıyım. Bütün bunlar.. Odanın içi boydan boya kırmızı led döşeliydi. Sağ duvara yaslı oldukça geniş, siyah ipek kumaşlı nevresimleri ile dikkat çeken bir yatak vardı. Yatağın parlak, demir korkuluklarına bağlı zincirleri görünce yutkundum. Kalan bütün duvarlar, siyah ahşaptan yapılmış, camlı dolaplarla kaplıydı. Dolapların içi sarı led ile aydınlatılıyor, çeşit çeşit kırbaç, kelepçe, vibratör vb. aleti öne çıkartıyordu. Yatağın az ilerisindeki bir askılıkta çeşitli fantazi kıyafetleri asılıydı. Bir hizmetçi elbisesi, kemerli kedi kuyruğu, kedi kulağı ve tasması olan bir takım, hatta bir öğrenci forması bile vardı. Yatağın hemen karşısındaki dolapta çeşitli esanslar, masaj yağları, mumlar, tütsüler, bir kaç farklı tür keskin bıçak, ağız topu gibi malzemeler göze çarpıyordu. Onun yanındaki dolapta ise benim bile daha önce görmediğim pek çok sex oyuncağı vardı. Şaşkınlıktan çenem düşmüş olmalıydı ki şöyle bir uyarı almam beni büsbütün afallattı.
"Ağzını kapat. Birazdan yeterince açacaksın zaten."
"Minho..?"
Zorla yutkunduğum ve tuttuğumun farkında bile olmadığım nefesimi verdiğimde içimde tarif edilemez bir karmaşa vardı. Korku, heyecan, belki biraz.. Azgınlık?
"Hm?"
Ben içeriyi incelemeye devam ederken Minho, odanın kapısını kilitleyip perdeleri çekmekle meşguldü.
"B-bunlar.."
"Kekeleme. Hoşuma gitmiyor."
Normalde olsa bu söylemine ciddi halde takılır ve çıkışırdım. Lakin içinde bulunduğum atmosfer buna izin vermiyor, kapıyı kilitlemiş olması büsbütün bacaklarımın kesilmesine, ayakta durmakta zorlanmama sebep oluyordu.
Sanki şimdiden baskılandığımı kabul etmiş gibiydim.
"M-Minho.." Lanet olsun. Bana ne oluyordu böyle? Cidden gururuma asla yediremiyordum ama bu adam şimdiden nefesimin kesilmesine sebep olmuştu. O an bedenimdeki bütün gücün çekildiğini hissettim. Sanki o bir büyücüydü. Bense çaresiz bir kurban. Dizlerimin üzerine çöküp başımı eğdim ve nefeslenmeye çalıştım. Yavaşça yanıma yaklaşıp tam önümde durdu. İşaret parmağı ve baş parmağı ile çenemi kıstırdı ve başımı kaldırıp ona alttan bakmamı sağladı. Ağzımdan çıkan inlemeye sövdüm içimden.
"Uh.."
O ise baş parmağı ile hafif hafif çenemi okşuyordu. Yüzü ifadesizdi. Sadece dudaklarıma odaklanmış gibi duruyordu. Bu defa tek eliyle yanaklarıma baskı yaptı ve ağzımın açılmasına sebep oldu.
"Fena değil."
Ben ne yapacağımı bilemeden sadece bekliyordum. Kaderimi onun ellerine teslim etmiştim şu andan itibaren. Ağzımı sikerek beni öldürse bile sesimi çıkarabileceğimi sanmıyordum. Bir alev bütün vücudumu sarıyor, beni güçsüz bırakıyordu. Ellerini üzerimden çekti ve kemerine götürdü. Siyah deri kemerini açmaya başladı. O an elleri bile o kadar çekici görünüyordu ki gözüme.. Sağ ilinin orta ve baş parmağında, sol elinin işaret ve yüzük parmağında metal yüzükler vardı. Oldukça özenle işlenmiş oldukları belliydi. Onun kemikli, zarif ellerine çok yakışıyordu. Kemerini tamamen çıkarıp yatağın üstüne sertçe fırlattığında tekrar bir inleme kaçtı ağzımdan.
"A-ah.."
Kalın uyluklarının üzerinden siyah kot pantolonunu hafif hafif sıyırdı. Nihayet komple çıkardı ve onun kaderi de kemer gibi odanın bir köşesine fırlatılmak oldu. Lakin ben ilk gece de bakmaya doyamadığım bembeyaz, kalın uyluklarını karşımda görünce daha fazla dayanamadım. İki elimi iki bacağına yasladım ve onu hissederek nefeslenmek istedim bir süre. O ise bu halime arsızca kıkırdadı.
"Fetişin var sanırım?"
Tekrar başımı kaldırmıştı. Bu defa tutuşu bir öncekine göre çok daha sert ve sıkıydı. Bir süre dudaklarımı inceledi yine. Sonra baş parmağını kullanarak akan salyamı sildi. Siktir ne oluyor böyle? Köpek gibi muhtaç hissediyorum. Ardından baş parmağını ağzına götürdü ve gözlerimin içine bakıp emdi bir süre. İşte yeni bir hassas noktamı daha keşfetti. İğrenilmemek beni her zaman yükseltiyor, karşımdaki kişiyi daha da arzulamama sebebiyet veriyordu.
Başımı kasıklarına dayadım ve sakinleşmeye çalıştım. Yüzümün üstüne hissettiğim sertlik her şeyi daha da mahvetti gerçi.
"Ah!"
İki elimle birlikte boxerının iki tarafını tuttum ve aşağı çekmeye çalıştım. Ne gururum ne başka bir şey irademi kontrol etmemi sağlayamazdı artık. Ancak umduğum gibi olmadı. O anında ellerimi kendinden ayırıp sert bir tokat attı yüzüme.
"Ah.."
Gözlerim sulanmıştı. İşleri zevkten ibaret tutmak isteyen bendim ama şu an sergilediği bu soğuk ve mesafeli tutum ve tavırlar garip bir şekilde kalbimi kırıyordu. Buna anlam veremedim ve başımı eğerek gözlerimi saklama ihtiyacı hissettim.
"Bir şey istiyorsan önce haketmen lazım."
Devam edecek..
~
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin canlarımm🖤💋
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |