18. Bölüm

Bölüm 18★

Minl3e
minl3e

Han Jisung'tan

Önümüzde uzanan geniş, çift tarafı ağaçlarla çevrili yolu seyrederek düşünüyordum. Minho'nun konuşmasıyla irkildim.

"Sence ne diyecekler?"

Derin bir nefes aldım ve sesimdeki heyecanı bastırmaya çalıştım.

"Yönelimlerimizi biliyorlar zaten."

Tekrar iç çekerek sözümü devam ettirdim.

"Sorun edeceklerini sanmıyorum."

"Umarım." Diyebildi sadece. İçten içe çok korkuyordu, farkındaydım. Bende ondan farklı sayılmazdım. Ne de olsa resmiyette üvey kardeştik ve şimdi sevgili olduğumuz haberini vermek için ailemizin evine gidiyorduk.

Tek elini elime sardı ve nazik, rahatlatıcı bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Ne de olsa reşit insanlarız, kendi mesleğimiz, düzenimiz var, sevgilim. En kötü ihtimalde bile ayrılmayacağız. Korkma."

Haklıydı. Onlara maddi anlamda herhangi bir bağlılığımız yoktu. Lakin manevi olarak aile tarafından beslenmek dünya üzerindeki her insanın hakkıydı ve ben bundan mahrum kalmak istemiyordum. Bu sebeple içimdeki gerginlik durulmuyordu bir türlü. Zaten yıllarca aile ortamından ve huzurundan uzak büyümüştüm ve şimdi tam bu refaha erişmişken kaybetmeye katlanamazdım.

"Geldik sayılır."

Transtan çıkıp tekrar yola odaklandım. Üç katlı, minimal ama sıcak, müstakil ev karşımızda duruyordu işte. Minho arabayı uygun bir yere park ettiğinde çitlerin ortasındaki kapıyı açmakla meşguldüm. Demir kapıyı hafifçe iktirdiğimde Mi Minho arkadan bileğimi kavradı ve alnını alnıma yaslayarak iç çekti.

"Biraz sakinleşip öyle girelim."

Mırıldanarak onayladım onu ve başımı boynuna bastırarak ciğerlerimi güzel kokusuyla kutsadım.

Az sonra birimiz önde diğeri arkada beyaz ahşap kapının önünde duruyorduk. Hava hafif bulutluydu bugün. Zannımca yağmur yağmaya ihtimali epey fazlaydı. Hafifçe kapıyı çaldığımda her hangi bir kıpırtı olmadı. İkinci defa bir öncekinden daha sert vurdum kapıya. Az sonra annem elinde yeşil bir toz beziyle kapıyı açtı ve gülümseyerek baktı bize.

"Ay Jeahyun! Oğullarımız gelmiş bak!"

Annemin heyecanlı ve neşeli sessiyle üvey babam merdivenlerden koşar adım indi. Çıkan seslerden rahatlıkla anlayabilirdiniz bunu. O da elinde pembe bir bezle kapının önünde duruyordu bir kaç saniyenin ardından.

"Hoş geldiniz çocuklar, ne iyi ettiniz. Bizde temizlik yapıyorduk. Size kısmetmiş artık."

Annem elindeki yeşil bezi bana, Jeahyun abi de elindeki pembe bezi Minho'ya verdi. Biz neye uğradığımızı şaşırarak birbirimize bakarken onlar bu halimize gülüyorlardı.

"E hadi. Daha mutfak dolaplarına başlamadık onlar sizin." Dedi annem ve kendi az ileride duran su dolu kovayı alarak içine çeşitli temizlik malzemeleri koymaya başladı. Bu sırada Jeahyun abi de elektrikli süpürgeyi çalıştırmaya başladı.

Hayretle Minho'ya baktığımda omuz silkti ve mutfağa yöneldi. Mutfak kapısını kapattım ve arkasına yaslandım. Elimdeki bezle göz göze gelmemle kahkahalarla gülmeye başladım. Ne yapıyorduk biz tanrı aşkına...?

Minho da bana bakıp sırıtmaya başladı.

"Ne yapalım, yardım edelim bari. Hem biraz stres atarız hem lehimize puan kazanırız."

"Strateji diyorsun.."

"Öyle diyorum.."

Alaylı konuşmamızın ardından gerçekten de temizliğe vurmuştuk kendimizi. Öyle ki zamanın nasıl uçup gittiğinin farkına varmamıştık. Nihayet hep beraber evin altını üstüne getirmek pahasına temizliği bitirdiğimizde yorgunluktan bitap düşmüştüm. Kısa bir süreliğine de olsa unuttuğum gerçeklik aklıma geldiğinde, anında tekrar gerilmeye başladım.

Balkonda oturmuş sessizce çaylarımızı içiyor, dinleniyorduk. Hafif esen rüzgarla dalgalanan kısa saçları sevgilimi daha bir güzel gösterirken hayranlıkla baktım ona. Artık konuya girmenin ve bu aşkı doyasıya yaşamanın, ne pahasına olursa olsun, zamanı gelmişti.

"Anne, biz aslında sizinle bir şey konuşmak istiyorduk."

Konuşmaya başlamamla Minho yutkundu ve bir kaç saniye bana baktıktan sonra o da lafa girdi.

"Evet. Müsade ederseniz, önemli bir mevzuat."

Minho hafifçe öksürerek boğazını temizlerken annemler bize dikkat kesilmişti. Minho bu büyük yükü üstlenip, belki de yaşı benden büyük olduğundan sorumluluk hissederek, konuşmaya devam etti.

"Yönelimlerimizi biliyorsunuz.."

Annem ve üvey babam birbirlerine baktılar hafif şaşkınlık ve heyecanla.

"Ve kendi adıma, bizi bu halimizle kabullendiğiniz ve anlayışla karşıladığınız için minnettarım."

Yüzlerine bakmakta zorlanmaya başlamıştım. Başımı eğdim ve mermer döşeli zemini incelemeye koyuldum. Sonucun ne olacağını beklemek içimde tarif edemediğim bir tahammülsüzlük oluşturuyordu. Neden bir kaç dakika sonrasına atlayıp tepkilerini direk öğrenemiyordum?

"Biz Jisung'la bir karar aldık ve aynı anlayışı bu karar için de göstermenizi umut ediyoruz.."

Minho'nun sona doğru sesi titrer gibiydi. Devam edemeyeceğini düşünerek ben söze girdim. Yüzümün fazla adrenalin hormonu salgıladığımdan kıpkırmızı olduğunu göremesemde bundan şüphem yoktu. Hem Minho'ya, hem kendime daha fazla bu eziyeti çektirmemek ve annemleri daha fazla merakta bırakmamak için her şeyi bir çırpıda söyleyiverdim.

"Biz birbirimizi seviyoruz."

Nihayet, bunu itiraf etmek bile içimde derin bir huzur hissi yaratmıştı.

Annemler bir kaç saniye ifadesizce yüzümüze baktılar, ardından ikisi birlikte kahkahalarla gülmeye başladılar. Şaka yaptığımızı düşünüyor olmazlardı herhalde, değil mi? Bu ihtimal beni biraz endişelendirse de Jeahyun abinin konuşması ile her şey yerine oturdu.

"Görüyorsun ya hayatım. Ben sana demiştim. Bu kadar hızlı olmasını ben bile beklemiyordum, itiraf etmek gerekirse."

Annem yavaş yavaş nefeslerini düzene sokabilmiş ve şu cevabı vermişti.

"Görünüşe göre sen kazandın. Ben en az 2 ay vermiştim bu ikisine.."

Daha fazla gülmeye başladıklarında istemsizce bize de bulaşmıştı bu neşe. Az önceki kasvetli ruh halimizden eser yoktu.

"Nasıl ya.. Siz?" Diyebildi Minho.

"Biz tabii.. Her şeyin farkındayız. Birbirinize olan bakışlarınız, hırçınca birbirinize bulaşmalarınız, aranızdaki çekim, en küçük aktivite için bile diğerini yanınızda istemeniz.."

"Resmen birbirinize bağımlı olmuş durumdasınız çocuklar." Diye tamamladı annemin sözünü. Jeahyun abi gülmekten nefes alamıyordu adeta.

İlk defa bir akşam içimde hiç bir şeyin yoksulluğunu çekmeden. Kalbimde sevgiye dair bir boşluk bulunmadan güzel vakit geçirmiştim. Ailem yanımdaydı, sevgilim keza. Benden mutlu bir adam yoktu artık dünyada.

Önüme serilen güzel hayat için tanrıya şükrettim ve sevgilimin sıcak tenini, güzel kokusunu hissederek kolları arasında huzurla uyudum o gece.

 

--------------------THE END--------------------

23.06.2025~

Elveda, lust of fire | minsung

 

İkinci hayran kurgumu da burada noktalamaktan derin bir onur ve gurur duyuyorum. Okuyan, oy veren, yorum yazan, kısacası emeği geçen herkese sonsuz minnetlerimi sunarım. Beni desteklediğiniz için teşekkürler. Diğer kurgularda tekrar buluşmak umuduyla.. Sizi seviyorummm🖤💋

Bölüm : 23.06.2025 20:29 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...