4. Bölüm

Bölüm 4★

Minl3e
minl3e

Bir süre duvarı izleyerek kendime sövdüm. Nasıl olurdu da bu kadar hassas olabilirdim?

Sadece bir rüyayla bile bu hale gelmek benim için fazlasıyla utanç vericiydi. Hem üzerimdeki bu karamsarlığı atmak hemde kabullenmek istemesemde temizlenmek için duşa girdim.

Bir kaç saatin ardından evden çıkmak için tamamen hazırdım.

(Avukat Han Jisung🔥)

Bugün bir kaç duruşmam vardı. Neyseki müvekkilimin aleyhine bir çok kanıt mevcuttu. İşim kolay olacak gibi duruyordu ki böyle olması benim için iyiydi çünkü adliyedeki işlerim bittikten sonra anneme gidecektim.

Belli etmesem de fazlasıyla gerginim. Bunun sebebi hem düğüne gidemediğim için olan mahcubiyetim hemde üvey babam ile ilk defa tanışacak olmam. Bir kaç yıl önce olsa bu durumu kafama takabilirdim ama düşününce annem en iyisine layıktı ve benim anneme karşı bir bağımlılığım yoktu. Yıllardır kendi ayaklarım üzerinde duruyordum zaten.

Adliyeye girdiğim andan itibaren kaç kişi ile selamlaştığımı saymadım. Seul'ün en ünlü avukatı olmak bazen fazlasıyla yorucu ve can sıkıcı oluyordu. Pek çok stajyer, asistan peşimden ayrılmıyor, devamlı olarak sorular soruyor ve beni bunaltıyordu. Her gün gelen röportaj ve söyleşi teklifleri başımı ağrıtan bir diğer etkendi. Yinede seviyordum bu şehri, bu insanları..

Nihayet bütün işlerim bitti. Ertelenen bir duruşma hariç hepsinde başarılı oldum. Ben buna Han Jisung etkisi diyorum. Odama girip üstümü başımı düzelttikten sonra adliyeden ayrıldım. Son model arabama binip şehrin en lüks avmsine sürdüm. Eli boş gitmek elbette bana yakışmazdı. Pahalı bir karanfil buketi yaptırdım. Güzel pırlanta takılar beğendim. Umarım annem bunları beğenir. Dediğim gibi o en iyilerine layık.

Annemin attığı konuma doğru sürmeye başladım. Bir yandan en sevdiğim şarkıyı dinliyordum. Uzun bir yolculuğun ardından eve varmıştım. Üç katlı samimi bir evdi. Çok büyük veya geniş değildi ama annemi yansıtıyordu. Hediyelerimi alıp arabadan indim. Zile bastım. İçeriden bazı sesler geliyordu.

"Kapı çalıyor."

"Sen otur annecim, ben bakarım."

Annecim derken? Bu kişinin kim olduğunu merak ettim. Benim anneme mi diyordu?

Kapı yavaşça araladığında karşımda benim yaşlarımda yakışıklı bir adam vardı. Arkadan annem göründü.

"Hoş geldin Jisung'um!"

Annem boynuma atlarken ben hâlâ karşımda duran adamın gözlerinde kayboluyordum. Annem durumu fark edince söze girdi.

"Bu Minho, Jeahyun'un oğlu."

Şimdi anlaşıldı. O esnada arkadan üvey babam olduğunu bildiğim ama henüz yüzyüze tanışma fırsatımın olmadığı Lee Jeahyun'u gördüm.

"Oğlum niye kapıda dikeliyorsun? Girsene."

Annem elimdekileri alırken bende içeri girdim.

Kısa bir tanışma faslının ardından salonda oturmuş sohbet ediyorduk. Oldukça samimi bir adamdı üvey babam. Sevmiştim.

"Seul'ün en ünlü avukatı artık benim oğlum."

Gülümsedim saygıyla.

"Teşekkür ederim, efendim"

O sırada gözüm Minho'ya kaydı. Pek fazla konuştuğu söylenemezdi ama iyi bir dinleyiciydi. Garip olan bir şey vardı. Bakışlarında bir tanıdıklık..

 

~

Lütfen oy vermeyi ihmal etmeyin çok kolay bir şeyy★

Diğer kurgum için sınır koymuştum 8 oy kaldı oraya da destek olun plss

Her neyse seviyorum sizii görüşürüzz

🖤💋

Bölüm : 01.04.2025 13:28 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...