
Jisung daha fazla dayanamadı. Acilen dışarı çıkıp biraz hava alması gerekiyordu. Sorumlulukları ona çok ağır gelmişti. Daha kötüsü nasıl hafifleteceğini bilmiyordu. Normalde olsa biricik vampirini görmeye gider onunla saatlerce öpüşürdü belkide. Yada kayalıklara yaslanıp onun sesini dinler huzur bulurdu hiç bir şey yapamasa bile. Ama şimdi güzeller güzeli vampirinin yüzüne bile bakamıyordu Jisung.. Ona bu ihaneti yapabilecek miydi gerçekten?
"İzninizle." Jisung aceleyle dışarı çıkınca toplantı salonunda derin bir sessizlik oldu. Kimse ne olduğunu anlayamamıştı. Herkes birbirinin yüzüne bakıyordu şaşkınlıkla. Normalde böyle bir toplantıdan çıkmak hoş karşılanmazdı. Ancak zavallı Jisung'un yüz ifadesi bir terslik olduğunu açıkça belli ediyordu. Kraliçe Han ne olduğunu tahmin edebiliyordu. İçten içe ne kadar öfkelense de durumu kontrol altına almak zorundaydı. Sirenlerin soylular arasındaki yerinin sarsılmasına tahammül edemezdi.
"Oğlumun kusuruna bakmayın. Hâlen soylu toplantılarına alışabilmiş değil. Heyecan yapmış olmalı."
Masadaki bir kaç kişi anlayışlı bir ifade ile başlarını sallayarak onay veriyor, bazıları ise oğlanın bu kadar kötü görünen suretinin sadece basit bir heyecan durumundan kaynaklanamayacağını için için düşünse de susmaya mecbur kalıyorlardı.
Minho, sirenini merak etmişti. İçi içine sığmıyor masanın altında stresle bacağını titretiyordu. Hyunjin, Minho'nun korku ve endişesinin farkındaydı. Onu sakinleştirmek için omzunu sıktı ve sesini kısık tutarak konuştu.
"Sorun yok. Eminim birazdan dönecektir."
İşler pek de beklediği gibi gitmedi. Jisung yaklaşık 15 dakikadır toplantı salonuna dönmemişti. İşin garibi Minho ve Hyunjin dışında genç sirene ne olduğunu merak eden yoktu. Sıkıntıyla iç çekti Minho. Bir bahane uydurup bir an önce Jisung'u aramaya gitmeliydi. Bir süre ne söyleyebileceğini düşündü. Sonunda aklına gelen fikir ile gözleri parladı.
"Afedersiniz.."
Minho derin bir nefes aldı. Salondaki herkes genç krala dönmüştü. Cümlelerini aklında toparlayıp konuşmaya devam etti.
"Kraliyet sorumlularından biri, toplantı için lazım olan bir evrak getirecekti. Gelmiş olmalı. Müsaadenizle ben çıkıp kontrol edeyim."
O an durumdan haberdar olmayan Bay Yang, ayağa kalktı.
"Siz durun efendim. Ben getiririm."
Hyunjin lafa girerek planı kurtarmaya çalıştı.
"Bay Yang, biz sizinle sözleşmedeki maddelerin uygunluğunu tasdik etmeliyiz."
Minho, Hyunjin'e minnet dolu bir bakış attı ve söze girdi.
"Evet, sizin işinizin başında kalmanız daha münasip olur. Ben hemen alıp gelirim zaten."
Bay Yang çaresizce onayladı kralı ve yerine geri oturdu. Minho alelacele toplantı salonundan ayrıldı ve bahçeye adımladı. Bu hareketi ile dışarıda sessiz gözyaşları döken sirenini görmeyi beklemiyordu. Sessizce arkasından yaklaştı ve damarlı kollarını sireninin ince beline doladı. Kafasını boynuna yaslayıp güzel okyanus kokusunu içine çekti uzun uzun. En son minik ama güven verici bir buse kondurmayı da ihmal etmedi küçüğünün boynuna. Jisung için için ağlamaya devam ediyor, Minho'nun bu şefkatli tavırları onun vicdanını daha çok sızlatıyordu. Ama başka çaresi yoktu. Soyuna ihanet edemezdi. Sirenlerin var olmaya devam etmesi için Minho'nun kanına ihtiyaç vardı..
"Minho.."
Minho büyük bir narinlik ile cevapladı küçüğünü.
"Efendim, güzelim?"
"Özür dilerim."
"Ne için özür diliyorsun, aşkım?"
O anda arkasında bekleyen başta sirenler olmak üzere vampirler hariç diğer bütün soylardan habersizdi genç kral..
Oy vermeyi sakın unutmayınnn😼★
Diğer kurgularıma da göz atın lütfen🐰
seviyorum sizii görüşmek üzeree🖤💋
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.59k Okunma |
1.01k Oy |
0 Takip |
18 Bölümlü Kitap |