11. Bölüm

~Doğru Kişi~

Minl3e
minl3e

İkili tutkuyla öpüşürken birbirlerinin gözlerinde kaybolmuşlardı. Odada duyulan tek şey dudaklarından çıkan ıslak seslerdi. Her ikisi de bu hissi ilk defa deneyimliyor olsalarda profesyonelce hissediyorlardı birbirlerini. Jisung ellerini Minho'nun çene hattında gezdiriyordu büyük bir incelikle. Derin nefes alışverişleri anı daha da etkileyici kılıyor, ikisini de ölümle eş değer bir ateşe sürüklüyordu. Her geçen saniye kalp atışları daha net duyulur oluyordu. Minho sert bir hareketle duvara itti Jisung'u. Dudaklarını ısırdı arsızca. Adeta 'Bu gece uyuyamayacağız' diyen gözlerinin, kırmızıya döndüğüne şahit oldu Jisung.

Fakat bir kaç saniye içinde her şey değişti.

Genç oğlan kaşla göz arasında ortadan kayboldu. Minho bunun sebebini ancak bir kaç saniye sonra, içeri giren nefes nefese muhafızla birlikte anlamlandırabildi.

"Efendim, babanız.."

"Ne olmuş babama?"

"Kendiniz görseniz daha iyi olur, efendim."

"Şu an nerede?"

"Taht odasında."

Minho bir hışımla odasından çıktı ve geniş merdivenleri saniyeler içerisinde indi. Bir taraftan Jisung ile olan bu mükemmel an bölündüğü için fazlasıyla sinirli olsada. Diğer yandan muhafızın endişeli yüz ifadesi onu dehşete düşürmüştü ve bir an önce ne olup bittiğini öğrenmek istiyordu. Taht odasına girdiğinde bütün gözler onun üzerindeydi. Umursamadan yere serilmiş yatakta uzanan soluk bedenin yanına ilerledi.

"Minho..."

Yere diz çöktü Minho ve iki eliyle babasının bir elini tutup okşadı.

"Buradayım, efendim."

"Beni oğlumla yalnız bırakın."

Oğlum(?) Minho hayatında ilk defa babasının ona oğlum dediğine şahit oluyordu. Haliyle epey şaşırmıştı. Sadece bir varisten ibaret olduğunu her zaman hissettirmişlerdi ama hiç oğulları olmamıştı Minho.

Bu emirle birlikte herkes birer birer taht odasından çıktı. Şamdanlardaki mumların soluk ışıkları odayı aydınlatıyordu. Kral bitap düşmüş bir hâlde, oğlunun dizinin dibinde yatıyordu. Fazla vakti kalmadığının kendisi de farkındaydı. Bir kaç ay önce amansız bir hastalığa yakalanmıştı ve günleri sayılıydı.

Krallıkta çoktan söylentiler çıkmaya başlamıştı. Elbette herkes bu yaşlı ve huysuz kralın bir an önce tahttan inmesini ve yerine genç, yakışıklı ve marifetli veliaht prensin geçmesini istiyordu. Boğazını temizledi ve konuşmaya başladı kral. Yüzünde Minho'nun anlam veremediği garip ama huzurlu bir ifade vardı. Gözlerinin içi parlıyordu sanki..

"Çok mu seviyorsun onu?"

Genç oğlan bu soru ile afalladı.

"Anlayamadım, efendim."

Tek düze ve soğuk sesiyle konuşmaya devam ediyordu. Oysa babası ilk defa oğlu ile samimi bir iletişim kurmaya çabalıyordu.

"Şu siren çocuk.."

Minho'nun suratı buz kesti. Tanrı aşkına bu şatoda herkes her şeyi nasıl bilebiliyordu?

Minho korku ve endişeyle kekelemeye başlayacaktı ki babası onu susturdu. Gülümseyerek konuşmaya devam etti.

"Doğru kişi... Sakın vazgeçme ondan."

 

 

Okunma ve oy sayıları çok orantısız o yüzden alt sınır belirleyeceğim, üzgünüm.

Bir sonraki bölüm için en az 20 oy ve 15 yorum istiyorum. Çok değil, lütfen birde biz yazarlar açısından bakın o kadar emek veriyoruz ve bu sayılar cidden çok üzücü.

Her neyse diğer kurguma da göz atın, seviliyorsunuzz🖤💋

 

Bölüm : 31.03.2025 01:46 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...