12. Bölüm

~Kararsızlık~

Minl3e
minl3e

Ne yapmalıydı Lee Minho? 18 yıllık eğitim, donanım, verilen sözler.. Bütün varlığını, bütün hayat gayesini bir kenara bırakıp sevdiği çocuğun peşinden mi gitmeliydi? Peki ya ona ne kadar güveni vardı? Gerçekten bütün ömrünü onunla geçirmek ister miydi genç siren? Ya sadece bir eğlenceden ibaretse onun için? Peki ya yaşadığı hayat, halkının ona olan güveni? Hepsini bir belirsizlik uğruna çöpe mi atacaktı? Henüz yetişkinliğe yeni adım atmıştı ancak şimdiden hayatının şüphesiz en önemli dönüm noktasındaki karar aşamasındaydı. Delirmek üzereydi. Ne yapacaktı? Sonucu ne olacaktı? İşte yine düşünmeye başlamıştı genç prens..

Bu düşünceler boğazının düğümlenmesine sebep oluyordu. Nefes alamıyor, soğuk terler döküyordu. Şatonun kulesine çıktı tozlu taş merdivenlerden. Burası kullanılmazdı. Sadece Minho arada diğer soylulardan kaçmak, kafasını toparlamak için geliyordu. Burası onun güvenli mekanıydı. Minho her zamanki gibi ahşap pencerenin önüne oturdu ve ay ışığının okyanusun üzerinde oluşturduğu yakamoz ışıklarını seyretmeye koyuldu. Derin bir nefes çekti ciğerlerine. Daha önceden stokladığı, artık şarap değil insan kanı olduğunu bildiği içkisini kadehine doldurdu ve yudumladı. Bu belirsizlik onu çok yormuştu.

Kaç saat geçirdi öyle saymadı. Tek bildiği hâlâ bir çıkış yolu bulamadığıydı. Gözlerini hafifçe yumdu. İç çekti tekrar tekrar.

"Neden bu kadar derin düşünüyorsun, sevgili prensim?"

Zorlukla araladı göz kapaklarını. Etrafa bakındı hızlı hızlı.

"Hep yanlış yöne bakıyorsun, prensim."

Minho aklına gelenle hızla okyanus kıyısına baktı. Oradaydı. Hayatının aşkı, her gördüğünde ona yaşadığını hatırlatan güzeller güzeli sireni..

"Merhaba?"

"Nasıl olur da bu kadar asil biri saatlerce öptüğü kişiyi sıradan bir 'merhaba' ile karşılar?"

Kıkırdadı Minho. Jisung'un sözleri onu güldürmüş, bütün dertlerini kısa bir süreliğine de olsa bir kenara bırakmasını sağlamıştı.

"Açık sözlüyüz öyle mi? O hâlde dudaklarınızın bağımlılık yaptığını belirtmek isterim bayım."

"Neden gelip bu bağımlılığın tadını çıkarmıyorsunuz, bayım?"

"Bu yetkiye sahip olduğumu bilmiyordum. Yapabilir miyim gerçekten?"

Jisung dudaklarını ısırdı arsızca. Adeta yangına sürüklüyordu Minho'yu.

"Yerinde olsam Lee Minho. Senin için yanıp tutuşan bu sireni daha fazla bekletmezdim. Çünkü su bu ateşi söndürmeye yetmiyor. Dudaklarına ihtiyacım var.."

İşte şimdi nefesi farklı bir sebeple kesiliyordu prensin. Bir söz, bir bakış bile onu tahrik etmeye yeter olmuştu. Sahi, bu gerçekten kendisi miydi? Cinselliği rahatsız edici bulan kendisiydi ama konu bu çocuk olunca Minho mahvoluyordu. Bütün hormonlarını açığa çıkartıyordu Jisung'taki ateş..

"Korkarım benim daha fazlasına ihtiyacım var güzel çocuğum."

 

 

Okuduğunuz için teşekkürlerr diğer kurguma da bir göz atarsanız çok sevinirimm🙏🏼

Yine sınır koyacağım oy:20★ yorum:20

Kendinize iyi bakınn sonra görüşürüzz seviyorum sizleri🖤💋

 

 

Bölüm : 03.04.2025 00:01 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...