
*Bölüme başlamadan bir konuya açıklık getirmem lazımm biliyorsunuz ki vampirler ölümsüz canlılar olarak / hatta genellikle öldükten sonra yada ölüm aşamasında tekrar hayata dönen varlıklar olarak temsil edilirler ancak twilight serisinden de bildiğimiz üzere bazı durumlarda geri dönüşü olmayacak şekilde ölümler yaşanabilir. Bunun pek çok yolu var. Kurgumuza gelecek olursak, Minho'nun babası yani Kral Lee'nin ölüm sebebi kan zehirlenmesi (toksik kan tüketimi). Bazı hikayelerde, vampirler hastalıklı ya da zehirli kan içerlerse zehirlenebilir ya da zayıflayabilir. Kral Lee'nin zehirli insan kanı tüketmesi sonucu bu şekilde bir hastalığa yakalandığını ve tamamen yaşamını yitirdiğini baza alıyoruz.*
Minho, taht salonuna girdiğinde gözüne çarpan ilk şey simsiyah köşeli tabutunda yatan babası oldu. Zaten buz gibi soğuk, bembeyaz teni şimdi daha da bir soluk görünüyordu. Tabutunun iç yüzeyi kendisiyle zıt olarak kan kırmızısı kumaşla kaplanmıştı. Acaba bir gün bende böyle bir tabuta yatacak mıyım diye düşünmeden edemedi Minho. Salonda timsah gözyaşları döken bütün o soyluları gördü Minho. Gerçekten vampirler nefret edilesiydi. Evet Minho da pek üzülmemişti bu ölüme. Babasıyla pek de sevgiye dayalı samimi bir ilişkisi olmamıştı. En azından üzülmüş gibi yapıp iki yüzlü davranmıyordu. Annesinin bile böyle bir günde tek derdi şatoya gelen soyluları ağırlamakken Minho'nun neden yas tutması gereksin ki?
Derin bir nefes aldı ve başını dik tutarak tahta yürümeye başladı. Arada önüne çıkan soylu vampirlere bakışlarıyla selam verdi. Babasına baktı ve sırıttı arsızca. Herkes onu çok yanlış tanıyordu. Öyle ki nasıl öldüğünü bile sorgulamamışlardı. Genç prens bu şatoda dönen her skandaldan haberdardı. Tam tahta oturacakken annesi arkasından söylendi.
"Henüz o tahta layık değilsin, Lee Minho."
Minho sakince arkasına döndü ve boynunu omzunun üstüne eğip kaşlarını kaldırdı. Karşısında ,onu doğuran ama anne bile diyemediği kadına baktı bir süre.
"Buna siz mi karar veriyorsunuz, Bayan Lee?"
Alayla, küçümsercesine gülümsedi başını kaldırıp. Odadaki herkes bu diyaloğa kulak kesilmişti. Ortamda bir ölüm sessizliği hakimdi. İki kraliyet üyesi arasındaki gerilim metrelerce öteden bile hissedilir derecede yoğundu.
"Zira.. Eşiniz bir kraldı. O artık aramızda olmadığına göre.. Bu şu anlama gelir.."
Minho itinayla bir kaç adım attı annesine doğru. Başını kaldırdı ve tehdit edercesine kızıllaştı gözleri.
"Artık bu hanedanlığa ait değilsiniz."
'Eski' kraliçe sinirle kıpırdandı. Kabullenmek istemese de oğlu haklıydı. Kendini daha fazla rezil etmemek için hızlı adımlarla salondan çıktı. Genç vampir arkasından zaferle sırıttı. Ardından babasının tahtına oturdu. Nihayet çektiği bütün o eziyetlerin mükafatını alacaktı.
"Bu saniyeden itibaren. Ben Kral Lee Minho. Krallığımı her koşulda muhafaza edeceğime ve kendimi, ne pahasına olursa olsun halkıma adayacağıma yemin ediyorum."
O anda salonda büyük bir alkış koptu. Nihayet bütün halkın gözdesi veliaht prens Lee Minho, bugün 18 yaşına basalı daha bir kaç ay olmuşken tahta çıkmıştı.
Kral Minho'dan gelen emirler üzerine muhafızlar, bütün vampir halkına haber saldı. Şatodaki bütün hizmetliler bir an önce tören hazırlıklarına koyuldu. Çok büyük bir tören olacaktı Kral Lee Minho, vampir tarihine imza atmaya geliyordu. Sadece yaptıkları ve başarılarıyla değil. Düşünceleri ve hayat tarzıyla..
(Kral Lee Minho)
Okuduğunuz için teşekkür ederimm lütfen diğer kurguma da bir göz atın yeterince okunmuyor🙏🏼
Oy vermeyi sakın unutmayınnn★
Sizleri çook seviyorumm kendinize iyi bakınn öptümm🖤💋
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.59k Okunma |
1.01k Oy |
0 Takip |
18 Bölümlü Kitap |