17. Bölüm

12.Bölüm: Kayıp Prenses

Melek Şahin
mlkshnn


Defne alt dudağını ısırdı, gözleri dolu dolu oldu. Minik kızının ilk defa böylesine korkusuna şahit oluyordu. Elini saçlarında ve sırtında gezdirdi. “Geçti anneciğim. Bak ben senin yanındayım.”

Masal yavaşça geriye çekilip yaşlı gözlerini annesinin gözlerine çevirdi. Zihninde sadece iki adamın kavga anı vardı. “Anne.. Çınar neden doktor amcaya vurdu?" Diye sordu.

Defne’nin bakışları Çınar’a döndü, kızına bir açıklama yapmak zorundaydı. Genç adam suçlulukla yanına yaklaştı. “Masal’cığım..” elini tuttu. “Seni korkuttuğum için çok çok özür dilerim. Böyle olsun istemezdim.“ dedi.

Masal kafasını hızla iki yana sallayıp elini geriye çekti. Tek kelime daha etmesine müsaade etmeden yanından uzaklaşıp annesine yaklaştı. İlk defa bu adamın ona yakın olmasını istemedi.

Çınar şaşkındı, yüzü asıldı. Kalbinin derinlerinde anlamlandıramadığı bir his hüküm sürdü. “Masal’cığım.” dedi. Küçük kız hızla annesinin boynuna doladı kollarını. Defne şaşkınlığına rağmen itiraz etmedi, kızını kucaklayıp ayağa kalktı. Belli ki çık korkmuştu, dinlenmeye ihtiyacı vardı.
....

Eve giriş yaptığı gibi kızını kucağından indirdi Defne, gözlerini boncuk gözlerine çevirdi. “Bebeğim üstümüzü değiştirelim mi?” Diye sordu.

Masal sessizce bekleyen genç adama kısa bir bakış atıp hızla annesine döndü. “Evet anne.” Elini, annesinin elinin içerisinde bıraktı. Anne kıza genç adamı salonda bırakıp odaya yürüdü.

Çınar sessizce yakınındaki ilk koltuğa oturdu. Zihni karmakarışıktı, ne yapacağını bilemiyordu. Endişeliydi, ya küçük kız bir daha sevgi göremezse? Ya bir daha yanına yaklaşmazsa? Buna müsaade edemezdi.

....

Defne dikkatle kızının saçlarını topladı. Pijamalarını giydirip elini yüzünü yıkamıştı. “Mis oldu benim kuzum.” Dedi.

Masal’ın boncuk gözleri dalgındı, zihninde sadece parktaki görüntü vardı. Derin nefes aldı, “Anne..” diye fısıldadı. Annesinin meraklı gözleri anında onu buldu. “Çınar burada mı kalacak?”

Defne’nin yüzünde şaşkınlık oluştu. İlk defa kızının bu soruyu, böylesine bir tepkisizlikle sorduğunu fark etti. “Gitmesini mi istiyorsun?"

Masal kafasını yavaşça eğdi, gözlerini annesinden ayırdı. Cevap vermeyi bile düşünmeden arkasını döndü. Odanın kapısını ağır ağır açtığında, gözleri genç adamın gözleriyle buluştu.

Çınar hızla ayağa kalkıp yanına yaklaştı. “Masal’cığım..” dedi. Çok yaklaşmamaya özen göstererek. “Senden çok özür dilerim. Böyle bir ana şahit olmanı hiç istemezdim.”

Sessizce bir adım atıp biraz daha yakınına yaklaştı. “Seni ve arkadaşlarını korkutmamalıydım, biliyorum. Ama bazen de büyükler de hata yapabilir.”

Bir adım daha atıp yaklaştı, yavaşça önüne eğildi. Boncuk gözleri sıkıca sarıp kalbinin en derinlerine saklamak istedi. “Böyle zamanlarda da biz küçüklerin affına ihtiyaç duyarız.”

Yavaşça minik elinin birinden tuttu. Gözlerini kapatıp kemikli sırtına ufak bir öpücük kondurdu. “Ben, beni affetmeni çok istiyorum"

Küçük kızın boncuk gözlerinde yine aynı ifade yer aldı. Parkın ortasında Çınar, bir adama sertçe yumruk atıyor ve burnunun kanamasına sebep oluyordu. “Sen kötü müsün Çınar?" Diye sordu. Sadece kötüler kavga ederdi.

Çınar şaşkınlıkla kafasını hızla iki yana salladı. “Hayır, hayır değilim. Ben senin en iyi arkadaşınım, unuttun mu?"
"Neden vurdun ona?"

Genç adam derin bir soluk aldı, hatalıydı. Çocukların karşısında öfkesine yenik düşüp böyle bir hata yapmamalıydı. Bir daha böyle bir şeyi asla yapmayacaktı.

"Sadece küçük bir yanlış anlamaydı, tekrardan senden çok özür dilerim.” Elini yavaşça pamuk yüzüne bıraktı. “Beni affedebilecek misin?"

Masal’ın gözleri yavaşça annesine döndü, Defne affetmesi için kafasını onaylayarak sallıyordu. Küçük kız ufak bir soluk alıp minik elini yavaşla genç adamın yüzüne, sakallarının kısa tutamlarının üzerine bıraktı. “O da sana vuracak mıydı?”
“Ne?” dedi Çınar anlam vermeye çalışarak.
“Doktor amca sana vuracak mıydı, senin de mi burnun kan olacaktı?”

Çınar’ın gözleri Defne’ye kaydı, ne diyeceğini bilemedi. Küçük kız cevap beklemeden kollarını genç adamın boynuna sıkı sıkı doladı. “Çok korktum ben Çınar" dedi, gözlerini sıkı sıkı kapatıp burnunu boyun boşluğuna gömdü. “O da sana vuracak zannettim.”

Çınar’ın gözleri doldu, minicik bir kalp sadece onun için endişe duymuştu. Koca kollarını minik bedenine doladı, burnunu saçlarına gömdü. “Özür dilerim..” diye yineledi. Kokusunu ciğerlerine çekti, en büyük şifa gibiydi.

Defne derin nefes verdi, ortamın yumuşaması rahatlatmıştı. “Barıştınız sanırım.” Dedi tebessümle.

Masal’ın gözleri annesine döndü, “En iyi arkadaşlar hiç küsmezler anne” dedi, gözlerini genç adama çevirdi. “Çınar sana okulda öğrendiğim oyunu göstereyim mi?”
Çınar, “Kesinlikle göstermelisin" deyip hızla yanaklarına öpücük kondurdu.

.....
Masal ağır adımlarla annesine yaklaştı, nefes nefeseydi. Dakikalardır evin içerisinde en iyi arkadaşıyla oyun oynuyordu. İki dudağının arasında koca bir esneme görüldü. “Anne..”

Defne’nin gözleri kızına döndü, elindeki kitabı köşesinden kıvırıp kenara koydu. “Bebeğim.”

"Uykum geldi anne"

Annesinin yüzünde tebessüm belirdi, defalarca ikisine durmaları için seslenmiş, ikisine de söz geçiremediği için pes etmek zorunda kalmıştı. Genç adama kısa bir bakış atıp kızına döndü yeniden “Size bu kadar koşturmamanızı söylemiştim"

Küçük kızın boncuk gözleri geriye, genç adama döndü. Tebessüm etti, onunla oyun oynamak oldukça eğlenceliydi. “Anne, beni Çınar uyutsun mu?”

Defne tebessüm etti, “Bunu kendisine sormalısın anneciğim.”

Masal hızla arkasını dönüp genç adama yaklaştı.
“Çınar beni sen uyutur musun?”
Çınar tebessüm edip hızla ayağa kalktı. Eğilerek kollarını uzattı, “Hadi uyumaya o zaman.” Hızla kucağına aldı. Masal anında kollarını boynuna doladı. Adımlar odaya döndüğü anda, Defne’nin "Önce dişler fırçalanacak" seslenişiyle yön değiştirip banyoya döndüler tebessümle.
....

Çınar kucağından indirdiği Masal’ı yatağına yatırıp yanına geçti. Yatağın başlığına sırtını yaslayıp küçük kızın kafasını da yastığa bıraktı.

Masal’ın uykulu gözleri ona doğru kalktı, yüzünde tebessüm oluştu. İlk defa annesi dışında biriyle uyuyordu. Derin nefes aldı.

Çınar’ın gözleri kenardaki komodine kaydı, üzerinde çeşit çeşit kitaplar diziliydi. “Hangisini okumamı istersin?” diye sordu.

Masal gözlerini hepsinde tek tek gezdirdi, annesi hepsini okumuştu. “Hepsini annem okudu.”

Çınar tebessümle gözlerini kitaplardan ayırıp ona döndü. “O zaman sana ben bir tane anlatayım mı?”
“Evet evet!” Diye haykırdı Masal heyecanla.

Çınar doğrulmasına yardım edip küçük kafasını göğsünün üzerine dayadı. Masal anında bir kolunu beline doladı. Genç adamın yüzünde tebessüm belirdi, burnunu yavaşça saçlarına gömüp kokusunu içine çekti.

Evladını anımsadı, kim bilir kimin kollarında uyuyordu?

Toparlanmaya çalıştı, “Hikayemizin adı, Kayıp Prenses.”
Masal gülümsedi, oldukça heyecanlandı.
"Hadi anlat, anlat!"

Çınar gülümseyip derin bir nefes verdi. “Bir varmış bir yokmuş..” dedi, Masal küçük elini, koca elinin içine sıkıştırdı.

“Evvel zaman içinde kalbur zaman içinde dünyaya minik bir prenses gelmiş.” Ufak bir soluk aldı. “Ama kötü bir talihi varmış, çünkü dünyaya geldiğinde yapayalnızmış.”

Masal’ın gözleri merakla genç adama döndü. “Annesi yok mu?”
Çınar kafasını zorlukla iki yana salladı, “Varmış ama kötüymüş.”
Masal’ın yüzü asıldı, “Babası da mı yok?”
Genç adam çaresiz bir soluk verdi, “Babası varmış. Onu çok çok seviyormuş ama yüzünü hiç görmemiş.”

Küçük kızın yüzü asıldı, “Neden?”
“Çünkü Masal’cığım, babası prensesin dünyaya geldiğini bilmiyormuş.” Ufak bir soluk aldı. “Kötü bir cadı onu babasından gizlemiş.”

Masal gözlerini eğdi, “Ama prenses babasını özler.”
“Evet, haklısın.” Eğilip küçük kızın saçlarına ufak bir öpücük kondurdu. “Ama prenses babasından habersizmiş. Onu hiç özlememiş, çünkü başka bir adamı babası sanıyormuş.” Sustu, her kelimede kalbi sızım sızımdı.

“Babası da mı özlemedi?” Diye sordu merakla.

Çınar kafasını hızla iki yana salladı, kızının hasretiyle yanıp kül oluyordu. “Özledi.. her şeyden çok özledi ama ona kavuşamıyordu, çünkü prensesin yerini bulamıyordu.”

Derin nefes aldı Çınar, gözlerine direnmeye gayret ediyordu. “Ama kendine bir söz vermişti. Ne olursa olsun prensesi bulacak, ona sıkı sıkı sarılacak ve bir daha hiç bırakmayacaktı.”

Gözlerini kapatıp açtı. Evladına ne zaman kavuşacaktı? “Prenses babasını sever miydi bilmiyordu ama babası onu hep çok çok sevecekti.” Diye ekledi. Gözleri Masal’a döndü, dakikalardır oldukça sessizdi. Kısık kısık nefes alıp verdiğini gördü, bakışlarını çevirdiğinde gözlerinin kapalı olduğunu fark etti. Tebessüm etti, uyuyakalmıştı.

Yavaşça geriye çekilip kafasını göğsünden ayırıp yastıkla buluşturdu. Sessiz adımlarla ayağa kalkıp üstünü örttükten sonra odadan çıktı.

Gözleri anında salondaki Defne’ye kaydı. Tebessümle yanıma oturdu “Uyudu, masalın sonunu bile dinleyemedi"

Defne'nin yüzünde gülümseme oluştu. “Devamını ilk fırsatta soracaktır"

Çınar tebessüm edip genç kadının elini sıkıca tuttu. Gözlerinin derinlerine büyülendi, Defne gülümseyip elini çekti, hala açılmayı bekleyen bir konu vardı. Gözlerini kıstı, "Parkta olanları unutmadım sadece Masal'ın yanında konuyu açmadım." Arkasını döndü, Çınar hızla yaklaşıp önünde durdu. "Çocukların karşısında yapmamalıydım biliyorum ama böyle bir durumla yine karşılaşırsam, kendime engel olabilir miyim, emin değilim."

Defne'nin yüzünde şaşkınlık oluştu, beklediği cevap kesinlikle bu değildi. “Özür dilemen gerekiyorken sen ne diyorsun?"
"Haketti, koluna dokunmasına izin veremezdim"

Genç kadın gülümsedi, “Kıskandın mı?"
"Hemde delicesine” hızla yaklaştı. Defne geri çekildi yeniden.
“Bu seni haklı yapmıyor"
"Ama gülümsedin"
"Gülümsemiş olmam da seni affettiğim anlamına gelmiyor"

Çınar gülümseyip yakınına yaklaştı, aradaki mesafe milimlik oldu. Derin nefes alıp gözlerini gözlerine sabitledi. Soluklarını hissediyordu. “Kendimi nasıl affettireceğimi biliyorum" iki kolundan tutup kendine doğru çekti, iki beden anında temas etti.

Çınar gülümseyip kollarını boynuna dolayıp burnunu saçlarına gömdü. Kokladı, ciğerlerine çekti. “Saatlerce, hiç kıpırdamadan böyle durabilirim"

Defne alt dudağını tebessümle ısırdı, çekilmedi. Çekilmek istemedi. “Dur..” diye onayladı.

Çınar yavaşça geriye çekildi, kalbi deli gibi haykırıyordu. Gözleri yavaşça dudaklarıyla buluştu, ufak bir soluk alıp dudaklarını onunkilere temas ettirdi. Genç kadın çekilmedi, etkisi çok başkaydı. Devam etmesine müsaade etti, iki kalp deli gibi çırpındı.
....

Defne arabasını kreşin önünde durdurup kapıya yaklaştı. Gözleri kızına ve yanındaki öğretmenine kaydı, şaşırdı. Niye kapıda bekliyorlardı, merak etti.

“Anneciğim.” Dedi, Masal gördüğü anda koşarak boynuna sarıldı. Elinden sıkıca tuttu, “Anne gidelim, hadi hadi.”

Genç kadın gözlerini öğretmenden ayırıp önce kızına döndü. “Bebeğim neden kapıda bekliyorsun?"

Öğretmenin derin bir nefes aldığını gördü, endişelendi. “Defne Hanım, Masal'ı son saat içeri alamadık. Bu halde sizi bekledi"

Defne’nin şaşkın gözleri kızına döndü, Masal sıkıca tuttuğu elinden çekiştiriyordu. “Gidelim anne, hadi"

Annesi tek kelime edemedi, öğretmenle daha sonra konuşmak üzere ayrıldı. Kızının arabaya binmesine yardımcı olup kemerini bağladı. Sürücü koltuğuna yerleşip, çalıştırmadan önce kafasını geriye çevirdi. “Annecim neden dışarıdaydın?"
"Seni bekliyordum anne"

Defne şaşırdı, kızı her gün sınıfta bekliyordu. İlk defa dışarıda annesini karşılamıştı. Bir sorun olmalıydı. “Neler yaptın bugün okulda?" Diye sordu anlamaya çalışarak.

Masal’ın gözleri annesine döndü, dalgındı. “Yarın okula gitmeyeceğim anne"
"Öğretmenin mi gelmeyecek?"
"Gelecek"
"Tatil mi?"
"Hayır" dedi, annesi şaşırdı.
"Neden gitmeyeceksin anneciğim?" Diye sordu merakla.
"Gitmek istemiyorum" diye cevapladı. Defne’nin gözleri büyüse de dikkatini sadece yola verdi, eve gidince detayları öğrenecekti.
.....

Evin içerisinde duyulan zil sesiyle ayağa kalktı Defne. Kapıyı araladı, gözleri Çınar ile buluştu. “Hoşgeldin.” dedi, Masal duydu. Hızla kafasını çevirince genç adamı gördü. Sevinçle ayağa kalkıp yanına koştu. “Çınar!!” Hızla boynuna atlayıp sıkıca sarıldı.
.....

Defne sıkıntılı bir soluk verdi, genç adam ağır adımlarla küçük kızdan ayrılıp yanına oturdu. Zihninde dün gece yer aldı.
"Beni kovmaktan çok mu zevk alıyorsun?" Diye sordu. Yalnız kaldıkları sırada genç kadın onu evden göndermişti.

Defne tebessüm etti. “Kovulmayı sonuna kadar hakkettin"

Çınar kıstığı gözlerini ona dikti. “Sevgilimle yalnız kalmak istiyor olmam hata mı?"
"Evet hata" diye fısıldadı. Gözlerini kızından ayırmadı, aralarındaki yakınlığı gizlemek adına oldukça titiz davranıyordu.

Çınar tebessüm edip elini, gizlice elinin arasına aldı. “İnan bana, her hata kötü değildir"

Defne’nin yüzünde buruk bir tebessüm oluştu. Gözlerini bir an bile kızından ayırmıyordu. Yeniden ufak bir soluk aldı. "Bir sorun mu var?" Diye sordu Çınar, merakla.

"Masal okula bir daha gitmeyecekmiş"
"Ne? Neden?"
"Bilmiyorum. Defalarca sordum sadece gitmek istemediğini söylüyor" diye fısıldadı çaresizce.

Çınar şaşkındı, küçük kızın her sabah okula mutlulukla gittiğinden emindi. “Masal okulu çok seviyor sanıyordum"
"Evet çok seviyordu ama bugün ne olduysa değişti"
"Öğretmeniyle konuştun mu?"
"Evet aradım ama diğer günlerden farklı bir şey görmediğini söyledi.”

Çınar bakışını ondan ayırıp Masal'a döndü. “Bir de ben şansımı deneyeyim" Ayağa kalktı. Küçük kızın yanına yaklaşıp oyuncakların önüne oturdu. Amacı biraz kafasını dağıtıp ağzından laf almaktı.

"Masal’cığım.." küçük kızın gözleri anında ona döndü, tebessüm etti.
"Ne oynuyorsun?"
"Evcilik"
"Güzel, peki tek başına oynamak eğlenceli mi?"
"Değil" dedi, yüzünü astı. Oyunları arkadaşlarıyla oynamayı her daha çok severdi.
"Yarın okulda arkadaşlarınla da oynarsın"

Masal bakışını ona çevirdi. “Okula gitmeyeceğim ben"

Çınar bakışını endişeyle dinleyen kadına çevirip yeniden ona çevirdi. “Neden? Okulunu özlemeyecek misin?"
"Hayır"
"Arkadaşlarını veya öğretmenini de mi özlemeyeceksin?"
"Hayır"
"Neden?" Dedi şaşkınlıkla genç adam. Masal umursamazca elindeki koca bebeği ona çevirdi. "Bak Çınar, bu bebek konuşabiliyor"

Çınar’ın gözleri Defne’ye döndü, umutsuzca beklediğini görüp yanına yaklaştı. Durumun ciddiyetinin farkına yeni yeni varıyordu. Defne’nin göz işaretiyle takip edip mutfağa girdi.
“Telaş yapma, sıkılmıştır sadece. Birkaç gün gitmediğinde özleyip yeniden gitmek isteyecektir"
Ellerini tutup kemikli sırtına bir öpücük kondurdu.

Defne derin bir nefes verdi. Yarını düşünüyordu, onun için oldukça yoğun bir gün olacaktı. Kızını tüm gün bırakabileceği hiç kimse yoktu. “Sorun şu ki, yarın okulda velilerle görüşmem var. Masal'ı yanımda sürüklemek etmek istemiyorum ama başka çarem yok sanırım" dedi çaresizce.

Sırtını tezgaha yasladı Çınar, bir çare düşünmeye çalıştı. Yarın onun için de yoğun bir gündü, tüm gün toplantıdan toplantıya gidecekti, yanında götürmesi mümkün değildi.

Başka bir yol bulmaya çalıştı, kime bırakabilir, kime güvenebilirdi? Düşünmeden teslim edebileceği biri olmalıydı. Düşündü, düşündü ve bir anda durup aklına gelen bir seçenek ile hızla Defne’ye döndü. “Buldum!" Dedi zaferle.

Defne ona döndü, düşündüğü tek kişi Çetin oldu. Ona da bir kez güvenmişti, kızını ikinci kez bırakmayacaktı. “Çetin olmaz!" Dedi kararlılıkla.

Çınar tebessüm etti, o da kardeşine bu konuda bir daha güven duymakta tereddütteydi. Aklındaki seçenek çok başka biriydi, gözü kapalı güvenebilirdi. “Çetin de yarın benimle birlikte şirkette olacak. Aklımda daha güvenli biri var."
"Kim?"
“Annem.”

Defne, “Ne? Annen mi?” diye sordu şaşkınlıkla.
"Evet, annem çocukları çok sever. Masal hiç sıkılmayacaktır"

Genç kadın gözlerini genç adama çevirdi. Zihninde sadece bir süre öncesi yer aldı. Çınar bir trafik kazası geçirmiş ve kardeşi de annesinin kalp hastası olduğunu söylemişti. Endişe etti, böyle bir durumda böyle bir şey istemek doğru olmazdı. “Annenin durumu böyle iken, Masal’a bakmasını isteyemeyiz "
"Durumu mu?"
"Sen kaza yaptığında Çetin annenin kalp rahatsızlığından söz etmişti. O yüzden de kazayı gizlemek zorunda kalmıştınız.”

Çınar derin bir soluk aldı, erkek kardeşi ikisini bir araya getirmek için bu yalanı söylemişti, emin oldu. Gülümsedi. “Annem gayet iyi, endişe etme.”
"Zahmet vermiş olmaz mıyız?"
"Hayır tabii ki de. Annem Masal’la zaman geçireceği için çok memnun olacaktır.” Elini küçük kızı kontrol ederek genç kadının elinin üzerine bıraktı. “İtiraz istemiyorum, yarın Masal’ı anneme emanet edeceğiz.”
....

Defne kızına yaklaştı, elinde küçük kazağı vardı. Önce kafasını sonra da kollarını geçirdi. Masal sessizdi, anlam vermeye çalışıyordu. Okula gitmeyeceğini söylemesine rağmen annesi yine erkenden uyandırmış, kahvaltını yaptırmıştı.

Annesinin pantolonla yaklaştığını gördü. Boncuk gözlerini kısıp geriye çekildi. İki kolunu göğsünde bağladı. “Okula gitmek istemiyorum!” dedi.

Defne yanına yaklaştı, pantolonunu giydirip düzeltti. Gözlerini gözlerine çevirdi. “Gitmeyeceksin anneciğim"Geriye çekilip yatağın üstüne oturdu.

Masal hızla yanına yaklaştı. Anlam veremedi, “Neden hazırlanıyorum o zaman?"

Defne tebessüm etti. İki küçük elinden sıkıca tuttu. "Çünkü anneciğim ben okula gitmek zorundayım"
"Seninle mi geleceğim?"
"Hayır bebeğim, bugün çok yoğun olacağım. Bu yüzden sen başka bir yere gideceksin"
"Nereye?" Diye sordu merakla.
"Çınar'ın annesine"
"Çınar'ın annesine mi?" Dedi. Şaşkınlıkla boncuk gözleri büyüdü.

"Evet bebeğim, derslerim bittiğinde de Çınar seni bana getirecek"

Masal hızla kafasını iki yana salladı. Minik kalbi delice çarptı? Ya annesi gece, uykusu geldiğinde bile onu almaya gelmezse? “Ben orada uyumayacağım!"

Defne kafasının üstüne koca bir öpücük kondurdu. Kızının geceyi asla onsuz geçiremediğini, uyuyamadığını biliyordu. “Anneciğim akşama kadar bile kalmayacaksın. Okuldan çıktığım anda kavuşacağız.”

Masal tebessüm etti. Gözleri annesine duyduğu güven ile parıldadı. Hızla minik kollarını boynuna dolayıp kafasını omzuna yasladı. Zilin sesi yankılandı.

"Çınar geldi" dedi, kızının çantasını sırtına taktı. Masal’ın sevinç haykırışları aynı anda evin içerisinde duyuldu. “Çınar geldi! Çınar geldi!” Kapıya koştu.

....

Defne okulunun önünde arabadan indi, arka koltuktaki kızına çevirdi gözlerini. “Görüşürüz bebeğim..” yanaklarına birer öpücük kondurdu. “Yaramazlık yapmak yok tamam mı?"

Masal kafasıyla onayladı, annesi onu yol boyunca uyarmış, kimseyi yormamasını söylemişti. “Evet.”
Tebessümle geriye çekilip elini salladı annesi, arabanın kapısını örtüp gözlerini genç adama minnetle çevirdi.

Çınar, “Masal'ı hiç merak etme, dersin bittiğinde birlikte seni almaya geleceğiz"

Genç kadın gülümsedi. Bakışını arabaya çevirdi Çınar, küçük kızın başka yöne baktığını görünce yaklaşıp sıkıca sarıldı. “İyi dersler"
"Teşekkür ederim"

Defne’nin sınıfa yöneldiğini görüp sürücü koltuğuna yerleşti. Gözlerini küçük kıza çevirdi, tebessüm etti. “Masal’cığım..”

Masal’ın gözleri hızla ona döndü. Merakla bekledi.
"Nereye gideceğimizi biliyor musun?"
"Evet, senin annene gideceğiz"
"Peki annemin çok güzel pastalar yaptığını biliyor musun?"

Anında gözleri büyüdü Masal’ın heyecanla gülümsedi.
"Çilekli de yapabiliyor mu?"
"Evet, yapabilir tabii."
"Yaşasın!!"
....

Çınar arabasını park edip indi. Ön tarafından dolanıp arkaya geçti. Kapıyı açıp küçük kızın kemerini açtı. Elini sıkıca tutup inmesine yardım etti.

Masal boncuk gözleriyle ilerlediği her adımda daha çok evi izliyordu. Oldukça büyüktü, daha önce de geldiğinde de böylesine büyülenmişti. Tıpkı annesinden dinlediği masal kitaplarındakiler gibiydi.

Çınar’ın adımları kapının önünde durdu, küçük kızın elini sıkı tutup gözlerini ona doğru eğdi. Masal tebessüm etti, genç adam gözlerini kapayıp en büyük dileğini diledi. Bir gün kendi kızının da elinden tutup buraya getireceğine inandı, dua etti.

Kapının gerisinde adım sesleri duyuldu. Zehra Hanım göründü. Gözleri oğlundan hızla küçük kıza kaydı. Yüzünde şaşkın bir tebessüm belirdi, oğlunun getireceği misafirin böylesine küçük olduğunu bilmiyordu.

“Merhaba..” dedi gülümseyerek. Yavaşça önüne eğildi.

Masal’ın boncuk gözleri hızla ona sabitlendi, onu daha önce gördüğünü hatırladı. Gülümsedi, “Seni tanıyorum.”
Zehra Hanım, “Evet, birlikte yemek yemiştik.” diye cevapladı.

Çınar’ın şaşkın gözleri önce annesine sonra da küçük kıza döndü. “Tanışıyor musunuz?”

Zehra Hanım gülümseyerek ayağa kalktı. Oğluna döndü, “Tesadüfen tanışmıştık."
Çınar gözlerini kıstı, “Tesadüf olduğuna emin misin?”
“Evet oğlum, okulun oradan geçiyordum. Karşılaştık.”

Kulağını annesine yaklaştırdı. Fısltıyla, “Çetin yine yapmış yapacağını.” dedi tebessümle. Kardeşi hiç şaşırtmıyordu.
“Ben zorladım oğlum.” diye fısıldadı aynı şekilde annesi de.
Çınar, “Neyse artık önemi yok.” Gözlerini küçük kıza çevirdi, merakla onları izliyordu. Saçlarını okşayıp derin nefes aldı. “Masal’ı bırakabileceğimiz bir yer yoktu. Sadece sana güvenebilirdik anne.”

Zehra Hanım’ın gözleri Masal’a döndü. Kapıyı tamamen açtı. “Masal’cığım içeri girmek ister misin?”
Masal kafasıyla onaylayıp ayakkabılarını çıkardı.
Hızla içeri girdiğinde, Çınar’ın merak dolu gözleri annesine döndü. “Defne'yi de gördün mü?"

Zehra Hanım tebessüm etti. “Evet, gerçek bir eğitimci ve iyi bir anne"
“Öyle..” dedi tatmin olarak. Gülümsedi, kalbi ismini andığı anda hızla çarpıyordu. “Şirkete geç kalıyorum anne, sonra detayları konuşuruz.” Yaklaşıp iki yanağından öptü, annesinin el sallayışları altında arabasına yöneldi.

Birkaç adım attığı anda annesinin seslenişini duydu, “Oğlum! Defne benim gelinim olmalı"

Çınar’ın adımları durdu, gözleri annesine mutlulukla kaydı. “Çok yakında olacak anne" derin nefes alıp arabaya bindi.

....

Selen elindeki kahveyi yavaşça yudumladı. Gözleri karşısında oturan arkadaşındaydı. Teneffüs boyunca çok dalgın ve çok sessizdi. “Durgunluğunun sebebi nedir?"

Defne yavaşça elinde soğumuş kahveyi yudumladı. “Masal ne yapıyordur acaba şu an?"

Selen'in yüzünde gülümseme oluştu. Elini arkadaşının elinin üzerine bıraktı. Çok evhamlı bir anneydi, kızını düşünmeden rahat edemiyordu. “Çınar hiç aramadığına göre sorun yoktur. Bence şu an oyun oynayıp eğleniyordur"

Defne ufak bir soluk aldı, kızının kısa bir an bile olsa sesini duymayı istedi, yapamadı. Bırakalı çok az zaman geçmişti, ayıp olabilirdi.

....

Defne son ders zilinin sesiyle hızla toparlandı. Hızlı adımlarla sınıftan çıktığında arkadaşıyla karşılaştı.

Selen, tebessümle “Çok hızlısın Defne.” Dedi. Yanına yaklaştı. Birlikte bahçeye indikleri gibi Defne’nin gözleri bahçe kapısına kaydı. Bakışları heyecanla miniğini aradı, göremedi. Gözleri endişeyle arkadaşına döndü, emin olmak istedi.
“Masal’ı Çınar’ın yanında göremiyorum.”

Selen de dikkatle kontrol etti, göremedi. “Bende göremiyorum.”

Defne adımlarını telaşla hızlandırdı. Kuzusu neredeydi? Hızla genç adama yaklaştı. “Masal nerede?"

Çınar tebessüm edip yanına yaklaştı. Tek kelime etmeden kollarını boynuna doladı, Selen’in gözleri büyüdü. Ses etmedi.

“Biraz daha annemle kalmak istediğini söyledi"
"Ne?" Dedi şaşkınlıkla. Daha sabah kızı, erkenden gelip onu almasını istemişti.

Çınar’ın gözleri Selen’e döndü. Tebessüm edip Defne’nin elinden sıkıca tuttu. “Ben de bu fırsatı değerlendirip sevgilimle baş başa yemek yeriz diye düşündüm"
Selen, “Ne? Sevgilin mi?” Diye sordu. Gözleri hızla arkadaşına döndü. “Defne!" Diye ekledi. Ona bu durumdan nasıl söz etmezdi?

Defne tebessüm edip genç adamın elini sıktı.
"Dur sakin ol Selen, söylemeye fırsatım olmadı. Yarın ayrıntısıyla konuşuruz canım" dedi. Selen kafasıyla onayladı. Çınar’ın yanında üstelemedi ama ilk fırsatta arkadaşına hesabını soracaktı.

“O zaman Selen, ben sevgilimi alıp gidiyorum. Görüşürüz.” Dedi Çınar, Selen tebessüm ederek kafasını salladı.
“Görüşürüz.”
....

Çınar arabayı çalıştırdığı gibi telefonunu cebinden çıkardı. Annesinin ismini tuşlayıp hoparlörü açtı.

Zehra Hanım saniyeler içerisinde, “Alo oğlum.” Diye cevapladı.

Genç adam Defne’ye kısa bir bakış atıp dikkatini telefona verdi. “Anne Masal nasıl, ne yapıyor?”

Zehra Hanım’ın gözleri küçük kıza döndü. Karşısındaki masada oturmuş iştahla pasta yiyordu. “Birlikte çilekli pasta yapmıştık, şu an yiyor. Gayet iyi ve mutlu gözüküyor.” Diye cevapladı tebessümle.

Defne sessizce tebessüm etti, kızının en sevdiği pasta çilekliydi.
Çınar, “Anne o zaman Masal yanında biraz daha kalabilir mi?”

Defne'nin şaşkın bakışı Çınar'a döndü, sessizce beklemek zorunda kaldı. Zehra Hanım’ım, “Tabii ki oğlum, biz çok iyi anlaştık. Pastadan sonra da birlikte oyun oynayacağız"

Çınar gülümseyip Defne’ye kısa bir bakış atıp telefona yöneldi. “Görüşürüz o zaman anne" Deyip telefonu kapattı. Defne’nin gözleri ona döndü.
"Kalmak isteyenin Masal olduğunu söylemiştin"
"Masal durumundan hiç şikayetçi değil, duydun. Başbaşa yemek yedikten sonra almaya gideriz"

Defme tebessüm etti, itiraz etmeden gözlerini yola çevirdi. Birlikte vakit geçirebilmek büyük bir fırsattı.
.....

Çınar hızla arabadan inip önden dolandı. Genç kadının inmesine müsaade etmeden kapıyı açıp ceketinin tek düğmesini önünde ilikledi. “ Buyurun öğretmen hanım.” dedi.

Defne tebessüm edip indi, “Teşekkür ederim beyefendi"

Çınar gülümseyip elinden sıkıca tuttu. Parmaklarını parmaklarının arasına geçirdi. Derin nefes alıp restoranta girip yaptığı gibi bir personel karşıladı.

"Hoş geldiniz, rezervasyonunuz var mıydı?
Çınar, “Evet, sabahtan aldırmıştım. Çınar Aykan adına"

Personel eliyle işaret edip rezerve edilen masaya kadar eşlik etti. İki genç karşılıklı oturdu. Defne’nin gözleri genç adama döndü. “Sabahtan ayırtmışsın"
"Evet ve saatlerimi bu anı hayal ederek geçirdim"

Defne gülümsedi. Önüne bırakılan menüye çevirdi bakışını. Kafasını bir anlık kaldırdığında, genç adamın gözlerini dikerek onu izlediğini gördü. “Ne oldu?" Diye sordu merakla.

Çınar derin bir soluk aldı, elini masanın üzerinden uzatıp sıkıca tuttu.
"Seni annemle tanıştırmak istiyorum"

Genç kadının yüzünde şaşkınlık oluştu. “Annenle mi?"
"Evet, doğrusu haberim olmadan tanışmış, hatta birlikte yemek de yemişsiniz"

Defne şaşkınlıkla gözlerine baktı. Zihnini zorladı, tek bir an hatırladı. Yabancı bir kadın ile yemek yemişti. “Annen.. Zehra Hanım mı?” diye sordu merakla.

Çınar tebessüm ederek kafasıyla onayladı, “Evet.
“Biz.. birlikte yemek yedik.”

Genç adam elini sıkı sıkı tuttu. “Annemin şimdi de seni, bende ki yerini bilerek tanımasını istiyorum"
"Ben.." dedi Defne çekinerek. Ne düşünmesi gerektiğini bilemese de genç adamı kırmak istemedi.
....

Çınar’ın gözleri yavaşça Defne’ye döndü. Yemek süresince bakışlarını bir an bile ayıramadığı bakışlara tebessüm edip elini uzatıp önünde durdu. Restorantın içerisinde slow bir müzik duyuluyordu.

Defne tebessümle eline karşılık verip ayağa kalktı. Pistin orta yerinde adımları durdu, çevrede dans eden bir çift tek vardı. Ağır adımlarla o yöne yaklaştılar.

Genç kadın iki kolunu, elini beline bırakan adamın boynuna geçirdi. Gözlerinin içerisine bakıyor, düşünüyor, bunca yıldan sonra yeniden bu duyguları hissettiğine şaşırıyordu.

Yiğit'in gittiği o günlerde, bir daha böylesini hissetmeyeceğini, bir daha hiçbir erkeğe güvenmeyeceğini defalarca tekrarlamış, kendini buna inandırmıştı ama bu adam hayatına girdiği ilk anda farklı olduğunu hissetmişti.

Küçük kızının özlem duyduğu babayı her anda göstermesi, kendi öz evladından ayırmayıp çok sevmesi çok başkaydı. Yabancı bir adamın, kanından olmayan bir çocuğa da baba olabileceğine inandırmıştı.

Alt dudağını yavaşça ısırdı Defne, derin nefes alıp kafasını yavaşça omzuna yasladı. Gözlerini yavaşça kapatırken sadece anın büyüsündeydi.

Yiğit onun için büyük yaraydı, yıllardır hayatına yön veren, aşka ve sevgiye inancını kaybetmesine neden olan bir yara.
Bırakıp gittiği günlerde, bir yandan okuluna devam ederken bir yandan da daha dünyaya geleli birkaç aylık olan bebeğine bakmaya çalışıyordu.

Zorlu geçen iki yılın ardından okulunu bitirmiş, şansı yaver gidince de hemen atanıp mesleğine başlamıştı.

Minik kızı ise kreşlerle iki yaşında tanışmış, annesinin en büyük yoldaşı olmuştu.

Yiğit’ten sonra aldığı, yıllardır da yerine getirdiği karar, bu adamla yerlebir olmuş, hayatına yeniden aşk dahil olmuştu. Bir daha sevmeyecek, hayatına kimseyi almayacak ve kızını yabancı bir adamla büyütmeyecekti ama bu adam yıllardır var olan tabularını yıkmayı da, yapmadıklarını yaptırmayı nasıl da başarmıştı?

Neden böylesine güvende hissediyordu ki ona? Bir adamın kolları nasıl güven verici olabilirdi?

Gözlerini yavaşça genç adamın gözlerine çevirdi. Çınar tebessüm etti. Derin nefes verip ömrüne 5 yıl sonra aniden giren kadını kollarının arasında sıkı sıkı sardı. Burnunu saçlarına gömdü, kokusunu ciğerlerine çekti.

Kızını çaresizce ararken, ona dayanma gücü verendi bu küçük aile. Otoriterliği, eğitimciliği, anneliği, ağırbaşlılığı ve her şeyiyle çok başkaydı bu kadın. Yanında olmak nasıl da her şeyi unutturuyordu? Nasıl da gücüne güç katıyordu?

“Defne..” dedi fısıltıyla. Varlığına şükür etti. “Seni seviyorum.” Diye cevap verdi anında genç kadın.

Çınar tebessüm etti, kalbi coşkuyla haykırdı. “Seni seviyorum.”
“Seni seviyorum.”
.…

Arabayı kullanan adama çevirdi genç kadın bakışını. Heyecanlıydı, daha önce tanışmış olsa da bu dfa çok farklı bir pozisyonda tanışacaktı annesiyle.

Derin bir nefesle bakışını yola çevirdiğinde, Çınar arabayı evin bahçesinde durdurdu. Bakışını, yol boyunca sessiz olan kadına çevirdi.
“Hazır mısın?"

Defne tebessüm etti. Cevabından emin bile emin değildi. “Sanırım" dedi fısıltıyla.

Genç adam gülümseyip elinden sıkıca tuttu. Gözlerini gözleriyle buluşturdu, heyecanını biraz da yatıştırmasına yardımcı olmak istedi. “Rahat ol lütfen, annem seni çok sevmiş. Sadece birlikte Masal'ı alıp çıkacağız"

Defne kısık bir soluk alıp kafasıyla onayladı, içeri girmeyecek olmak biraz da olsa sakinleşmesini sağlamıştı. “Tamam"

….

Kapının önünde ikisinin de adımını durduran bir ses ulaştı kulaklara. Masal’ın kahkahalarıydı. Defne tebessümle genç adama döndü, neydi kızını böylesine mutlu eden? Merak etti.

Çınar zile dokundu. Sadece saniyeler içerisinde kapıyı açan Zehra Hanım oldu. Gözleri sadece kapıdaki misafirindeydi. Tebessüm etti, “Hoşgeldin kızım.” dedi.

Defne alt dudağını gizlide ısırıp ufak bir soluk aldı. Kadının sesindeki sıcaklık ilk anda bile biraz rahatlamasını sağlamıştı. Gülümsemeye çalıştı, "Merhaba.. nasılsınız?" Diye sordu, küçük kızın kahkahaları yeniden duyuldu.

Zehra Hanım tebessüm edip bakışlarını kapıdaki misafirlere çevirdi.
"Çetin ve Masal'ı görmelisiniz" dedi. Eliyle içeri girmelerini işaret etti.

Defne’nin ilk adımda gözleri delicesine büyüdü. “Masal.” dedi şaşkınlıkla. Çetin elleri ve ayaklarından destek alarak yere çömelmiş, Masal da sırtına oturmuş, her hareket ettiğinde kahkaha atıyordu.

Hızla kızının yanına yaklaşıp genç adamın sırtından indirdi. “Anneciğim çok ayıp" dedi mahçubiyetle.

Çetin hızla doğrulup gözlerini genç kadına çevirdi. İkisi için de oldukça eğlenceli bir oyundu. “Oyun oynuyordu sadece Defne, değil mi Masal’cığım?”

Masal boncuk gözlerini genç adamın gözlerinden ayırmıyordu. Onunla çok eğlenceli dakikalar geçirmişti. Kafasını olumlu anlamda sallayıp annesine döndü. “Oyun oymuyoruz anne.”

Çınar tebessüm edip küçük kızın önüne yaklaştı. “Masal'cığım seni almaya geldik. Hadi bakalım" dedi. Masal kafasını hızla iki yana sallayıp tüm hızıyla Zehra Hanım’a yaklaşıp arkasına gizlendi. “Biraz daha kalmak istiyorum"

Defne’nin şaşkınlığına karşılık Çınar’ın yüzünde gülümseme oluştu. “Burayı çok mu sevdin?" Diye sordu.
Küçük kız boncuk gözlerini Zehra Hanım’ın arkasından çıkarıp, “Evet" diye cevapladı. Çınar’ın gözleri Defne’ye döndü, itiraz etmemesini, biraz daha kalmalarını rica etti. Defne çaresizce kabul etti. Kızının çoğu zaman inadı tutuyor, isteğini yaptırmadan durmuyordu. O anlarda annesi, sadece isteğini yerine getirmekle baş edebiliyordu.

Zehra Hanım küçük kızın minik elinden sıkıca tutup gözlerini Defne’ye çevirdi. Gülümsedi, “Kızım..” dedi. Yanına yaklaşıp diğer eliyle, elini elinin üzerine bıraktı. “Bundan sonra sen benim kızım, Masal da torunum. Burası da artık sizin ikinci eviniz, lütfen çekinmeyin.”

Defne şaşkındı, gözleri istemi dışında doldu. Bakışları yavaşça elini tutan sıcacık ele kaydı. Tıpkı 8 yaşında kaybettiği annesinin sıcaklığıydı.
Ufak bir soluk alıp bakışını yavaşça yere eğdi. “Teşekkür ederim" diye fısıldadı minnetle.

Zehra Hanım gülümseyip gözlerini kısarak ona yaklaştı. “Oğlum seni üzecek bir şey yaptığında öncelikle bana söylemelisin"

Çınar'ın yüzünde gülümseme oluştu. “Hemen de taraf değiştirdin anne"

Herkesin yüzünde gülümseme oluştu. Zehra Hanım gözlerini genç kadına çevirdi. “Yemek yediniz mi? Bir şeyler hazırlatayım mı?"
"Yedik.. Teşekkürler"
....

Akşamın ilerleyen saatleriydi. Uzun sohbetler bir kahve eşliğinde gerçekleşmişti. Masal bir an bile ayrılmadığı Çetin’den uzaklaşıp annesine yaklaştı. Boncuk gözleri kapanmaya direniyordu. İki dudağının arasında koca bir esneme görüldü.

“Anne..” dedi yorgunlukla. Annesi ellerini sıkıca tuttu. Kızına özellikle her seslendiğinde temas etmeye, hep yanında olduğuna ikna etmeye çalışıyordu. “Eve gidelim.”

Tüm bakışlara rağmen Çınar oturduğu koltuktan kalkıp yanına yaklaştı. "Sıkıldın mı Masal’cığım?"

Masal annesine yaklaşıp yanına oturdu, kafasını göğsüne dayayıp kolunu beline doladı. Burnuna kokusunu çekmeye çalışıyordu. “Uyumak istiyorum" diye fısıldadı.

Defne gülümseyip saçına küçük bir öpücük bıraktı. Belini saran küçük kolların sahibini koca koluyla sarıp sarmaladı. “Tamam anneciğim, gideriz birazdan"


Çınar hızla ayağa kalktı, “Gitmeliyiz.“ annesine döndü. “Masal sabah erken uyanıyor, uyuması gerek" dedi.

Zehra Hanım da doğruldu. Bakışları önde oğluna sonra da genç kadına döndü.
"Masal artık okula gitmek istemediğini söyledi, yarın onu yine buraya getirebilirsiniz. İkimiz çok iyi anlaştık" dedi.

Masal uykulu gözleriyle tebessüm etti.

Defne mahçup ve minnet doluydu. “Çok teşekkür ederim, size de zahmet verdik"
"Zahmet değil, Masal bana da arkadaş oldu."

Defne'nin yüzünde gülümseme oluştu. Gözleri kızına döndü, ayağa hızla kalkıp annesinin elinden kapıya doğru çekiştiriyordu. Çınar yaklaşıp kucağına aldı, “Görüşürüz anne" dedi. Masal kafasını anında genç adamın omzuna yasladı. Gözleri kapanırken burnunu boyun boşluğuna gömdü. Bu adam da tıpkı annesi gibi çok güzel kokuyordu.
.....

Anne kız koca yatağın üzerinde uzanıyordu. Masal’ın kafası annesinin göğsüne yaslı, annesinin eli ise saçlarında geziniyordu. Uykulu gözlerinin arasında, “Anne.” diye fısıldadı.

Defne’nin gözleri kızına döndü, “Bebeğim..” diye cevapladı.

Küçük kızın aklında sadece geçirdiği gün vardı. Tüm gün kendini ilk defa annesi dışında birilerinin yanında güvende hissetmiş, çok eğlenmişti. "Ben yarın da oraya gidebilir miyim?"

Defne ona döndü, ufak bir soluk aldı. Kızının okula gitmeye hala da niyetli olmadığını anladı.

"Oraya mı gitmek istiyorsun?"
"Evet, Zehra Babaanne bana yine pasta yapacak"

Defne şaşkın gözleri kızına döndü. “Babaanne mi?"
"Evet, öyle dememi istedi"

Defne gülümsemekle yetindi. “Neler yaptınız bugün?”

"Birlikte pasta yaptık hemde çilekliydi. Sonra parka gittik, sonra bahçede oynadık " dedi heyecanla.

Genç kadın mutluluğuna bakıp saçına çok küçük bir öpücük bıraktı. Merak ettiği tek bir şey vardı. “Anneciğim, okula yarın da gitmeyecek misin?" Diye sordu endişeyle.

Masal omuz silkti. Gözlerini annesinden ayırdı. “Hiç gitmeyeceğim" dedi kararlılıkla. Gözleri kapanıyordu, annesinin cevabını bekleyemeden uykuya dakikalar içerisinde yenik düştü.

Defne üstünü örttü. Uyandırmamaya gayret ederek odadan çıktı. Sıkıntıyla salondaki koltuğa oturdu. Kızının artık okula gitmeyeceğine emin oldu. İlk fırsatta bir bakıcı bulmalıydı.

Gözlerini kenardaki sehpanın üzerindeki kitabına çevirdi. Eline aldığı an telefonun sesini duydu. Tebessüm etti, arayanın Çınar olduğunu anladı. Ayağa kalkıp eline aldı. “Alo" dedi.
Çınar, “Uyuyor muydun?" Diye sordu.
"Hayır uyuyamadım" dedi. Kızının okula gitmeyişi oldukça zihnini yoruyordu.

"Masal uyudu mu?"
"Evet, az önce."
"Okula gidecek mi yarın?"

Defne derin bir nefes aldı. Umudu yoktu artık.
“Hayır, sanırım artık hiç gitmeyecek. İlk fırsatta onunla ilgilenmesi için güvenilir bir yardımcı bulmam gerekiyor"
"Gerek yok Defne, annem onunla ilgilenebilir"
"Hayır Çınar, bu durumun ne kadar süreceğini bilmiyorum. Annenden bunu istemeye hakkım yok."

Çınar kararlılığını fark edip sustu, onu bazen ikna etmek mümkün değildi. Derin bir nefes aldı.
“O zaman yarın ben Masal'la ilgilenirim. Şirkette pek işim yok"
"Tamam, ben de üçüncü dersten sonra izin alıp çıkarım. Bakıcı için birkaç yere soracağım"
"Tamam birlikte hallederiz, dert etme sevgilim " dedi, Defne’nin yüzünde tebessüm belirdi. “Sevgilim" diye fısıldadı. İkisinin de yüzünde aynı anda gülümseme oluştu.
....

Çınar’ın gözleri arkaya koltuğa döndü, “Nereye gitmek istersin Masal’cığım?” Diye sordu. Masal’ın bakışları ona döndü, dakikalar önce annesini okula bırakmışlardı. Bugün yine başbaşa olacaklardı, çok eğlenceliydi. İki kolunu havaya kaldırdı, “Parka!!” Diye haykırdı.

Çınar gülümsedi. “O zaman ilk istikamet park" diyerek arabanın yolunu çevirdi.
...

Masal bir salıncakta oturuyordu. Arkasında Çınar vardı, her yaklaştığında itiyor, salıncağın durmasına müsaade etmiyordu. Küçük kızın boncuk gözleri sevinçle parıldıyordu. Bakışları çevresindeki çocuklara kaydı, birinin üzerinde durdu. Aynı yaşlarda bir erkek çocuğuydu. Yüzü asıldı. “Çınar dur.” dedi telaşla. “İneceğim.”

Çınar salıncağı durdurdu. Masal hızla indiği gibi arkasını dönüp çıkışa koştu. “Masal!” diye seslendi şaşkın bir telaşla. Hızla, caddeye geçmesine müsaade etmeden önüne geçip adımlarını durdurdu.

"Nereye?"
"Bu parkı sevmedim Çınar, hemen gidelim" dedi, gözleri yavaşça geriye döndü. Salıncağa binmeye çalışan küçük çocuğa kısa bir bakış atıp yeniden Çınar’a baktı.
“Gidelim!” elini sıkıca tuttu.

Çınar’ın gözleri de çocuğa döndü. “Masal’cığım tanıyor musun onu?”
"Hayır!" Diye gürledi telaşla. Yönünü arabaya çevirdi, Çınar tek kelime edemeden arkasından takip etmek durumunda kaldı.
.....

Çınar’ın gözleri önündeki aynadan arkaya döndü. Masal yol boyunca çok sessizdi. Şaşırdı, ne olmuştu da böylesine sessizleşmişti? Sıkıntılı bir soluk aldı. Söylemediği bir derdi olduğunu anladı. Arabayı yeni parkın önünde durdurdu. Masal inmedi, arabanın durduğunun farkında bile değildi.

Endişeli boncuk gözleri yavaşça sürücü koltuğuna döndü. Merak ettiği çok önemli bir şey vardı. “Çınar..” dedi. Genç adam tüm dikkatini anında ona verdi.

"Sen güçlü müsün?" Diye ekledi.

Çınar şaşırdı, bunu neden merak etti. “Neden Masal’cığım?"
"Ela'nın babası çok güçlüymüş." Diye cevapladı.
"Ela senin arkadaşın mı?" Diye sordu anlam vermeye çalışarak.

Masal kafasıyla yavaşça onayladı. “Evet.” Sustu, “Ben ona boyalarımı vermedim.” Diye ekledi.
"Neden?"
"Çünkü hepsi benim boyalarımdı"
"Yine de arkadaşlarınla da paylaşabilirsin"

Küçük kız anında gözlerini ayırdı. Boncuk bakışları endişe doluydu. Çınar arabayı yakın bir parkın önüne çekip indi. Arka kapıyı açıp inmesine yardım etti.

Masal’ın gözleri ona döndü. “Çınar..” dedi endişeyle. “Boyalarımı vermediğim için Ela’nın babası bana çok kızar mı?"
Çınar, “Ne?” Dedi anında. Hızla ellerini tuttu, ne tepki vereceğini bilemedi. “Bunu neden söyledin? Neden babası sana kızsın Masal’cığım?”

Küçük kızın boncuk gözleri istemi dışında dolu dolu oldu. Küçük yüreğinde iki gündür tutmaya çalıştığı endişe delice hükmetti. “Ama Ela, babasının bana çok kızacağını söyledi."

Çınar’ın gözlerini hüzün sardı, tek kelime edemeden küçük kızı kollarının arasına aldı. Sıkı sıkı sarıldı. Minik kalbin, deli gibi endişeyle çarptığını hissetti. Kalbi sızım sızım sızladı.

Masal kafasını genç adamın omzuna yasladı. “Onun babası çok güçlüymüş Çınar" diye ekledi.

Genç adam saçlarını okşayıp geriye çekildi. Ellerini sıkı sıkı tutup gözlerine direnmeye çalıştı. Artık okula gitmeme sebebinden emindi. Sadece korkmuş, arkadaşından ve babasından kendince uzak durmak istemişti.

"Bekle beni, kısa bir telefon görüşmesi yapacağım. Tamam mı?"

Masal’ın kafasıyla onayladığını görüp birkaç adım ilerledi. Sesinin gitmeyeceğinden emin olup telefonundan Defne’nin ismini tuşladı.

Defne anında, “Alo" dedi.
"Bana Masal'ın öğretmeninin numarasını gönderebilir misin?"
"Neden? Sorun mu var?" Diye sordu endişeyle.
"Hayır. Hayır hiçbir sorun yok ve okuldan erken çıkma. Sanırım bakıcıya gerek kalmayacak.”
"Ne? Nasıl?"
"Anlatacağım sonra. Öncelikle bana numarayı göndermelisin"
"Tamam"
....

Çınar gözlerini Masal’a çevirdi. Bir bankta tek başına dakikalardır oturuyordu. Derin nefes alıp yanına yaklaştı. Birkaç telefon görüşmesi yapmıştı. Önüne geçip eğildi. “Masal'cığım bir arkadaşımla görüşmek zorundayım. Bana eşlik eder misin?"
"Evet" dedi küçük kız. Kabul etmekten başka çaresi yoktu, annesi hala okuldan çıkmamıştı.

Çınar elinden sıkıca tuttu birlikte arabaya ilerlediler.
....

Çınar’ın adımları bir kafenin girişinde durdu. Gözlerini masalarda gezdirdi, bir genç adamın el kaldırdığını görüp kafasıyla onayladı. Küçük kızın elini sıkıp o yöne yöneldi. Masaya yaklaştı, genç adam hızla ayağa kalkıp elini sıktı.

Genç adamın gözleri küçük kıza döndü. İsmi Murat’tı, genç bir adamdı. İki çocuğu olan bir ailenin babasıydı.

Murat’ın gözleri Masal’a döndü. Çınar’dan onayli alıp yavaşça önüne eğildi. “Merhaba..” dedi, elini bir arkadaş gibi uzattı. “Benim adım Murat. Çınar'ın arkadaşıyım. Senin ismin ne?"

Masal’ın gözleri hızla Çınar’a döndü. Annesinin, yabancılarla konuşmaması hakkındaki telkinleri kulaklarında çınlıyordu. Çınar’ın onay verdiğini görüp minik elini yavaşça uzattı. “Benim adım Masal" dedi.

Genç adamın yüzünde gülümse oluştu. Onu daha önce defalarca görmüştü, belli etmemeye çalıştı.
"Çok memnun oldum Masal'cığım" Gözlerini kafenin içerisinde gezdirdi. “Sen buraya daha önde gelmiş miydin?”

Masal gözlerini içeride gezdirdi, ilk defa görüyordu. Kafasını iki yana salladı. Murat tebessüm etti. “Burada harika pastalar yapılır. Yemek ister misin?"
"Evet isterim"

Çınar derin bir soluk alıp küçük kıza sandalyeye oturması için yardımcı oldu. Masal’ın gözleri kafenin bir köşesindeki oyun alanına kaydı. Birkaç çocuk oldukça eğleniyor gözüküyordu. Gitmek istedi, anında vazgeçti. Çınar’ın yanından ayrılmamanın daha güvenli olduğunu düşündü.

Murat’ın gözleri garson tarafından önlerine konulan menüye kaydı. Eline alıp karşısında sessizce oturan küçük kıza uzattı. Orta sayfayı açtı, çeşit çeşit pasta görselleri bulunuyordu.
"Hangisini seversin Masal’cığım?"

Masal işaret parmağını çiçekli olanın üzerine bıraktı. “Bunu.”
Genç adam tebessüm edip garsona seslendi. Geldiği gibi Masal’ın gösterdiği pastayı “En büyüğünden olsun.” Diyerek sipariş etti.

....

Masal önündeki meyvesuyunu yudumlayıp yeniden oyun alanına döndü. Buraya geldikleri andan beri bakışlarını hiç ayıramamıştı. Çınar ufak bir soluk aldı, yediği pasta tabağını yavaşça uzaklaştırdı. “Masal’cığım sende orada oynayabilirsin.”

Masal kafasını hızla iki yana sallayıp küçük elini Çınar’ın elinin üzerine bırakıp sıktı. Minik kalbi delice çarpıyordu. Yalnız kaldığı anda arkadaşınım veya babasının bir yerlerden karşısına çıkacağını düşündü.

Çınar bir elini sıkıp boştaki elini de yanağına bıraktı. “Masal’cığım bana bugün güçlü olup olmadığımı sormuştun, hatırlıyor musun?”
Masal sessizce onayladı, cevabını alamadığı soruyu sormuştu.
“Ben.. çok güçlüyüm.” Dedi. Gözleri dolsa da direnmeye çalıştı. “Ve seni her zaman herkesten koruyabilecek kadar güçlüyüm.” Yaklaşıp saçlarına ufak bir öpücük kondurup gözlerini oyun alanına çevirdi. “Hadi salıncak boşken, yetiş.” diye ekledi. Masal ayağa kalktı, gözlerini Çınar’dan hiç ayırmadan oyun alanına girdi. Çınar ise yanında olduğuna, gözünün önünden hiç ayrılmayacağına ikna etmek için ara ara el sallamayı görev bildi.

Murat şaşkın ve hüzünlüydü. Gözleri Çınar’a döndü. “Ben..” dedi, sustu. “Ne diyeceğimi bilemiyorum.” Oyun alanına kısa bir bakış atıp yeniden Çınar’a döndü. “Ela’nın söylediklerinin bu kadar korkutmuş olmasına hem üzüldüm hemde çok şaşırdım.”

Çınar’ın gözleri oyun alanına döndü, küçük kızın endişeli bakışlarını görüp ufak bir el salladı. Masal yeniden oyuna dönünce, gözlerini karşısında oturan adama çevirdi. “Masal’ın babasız büyümesinin etkisi bu sanırım. İki gündür okula gönderemiyoruz.”

Murat’ın yüzü asıldı. Ela’nın babasıydı. Çınar, öğretmen aracılığıyla numarasına ulaşıp durumdan söz ederek buluşma teklif etmiş, genç adam anında kabul etmişti. Endişeli minik bir kalbi, iki büyük kalp iyileştirecekti.

“Ben gerçekten kızım adına çok üzgünüm.”
"Sanırım onun gözünde babalar çok güçlü.”

Murat’ın yüzünde buruk bir tebessüm belirdi. “Her çocuğun gözünde babası en güçlüdür.” dedi.

Çınar’ın gözleri doldu. Hem babasız büyüyen boncuk gözlü küçük kız için hemde yüzünü bile bilmediği kendi kızı için. Toparlanmaya çalıştı, “Parkta biri ile karşılaştık, sınıftan bir arkadaşı olduğu tahmin ediyorum. Onu görür görmez parktan koşarak uzaklaştı.”

Murat Bey derin bir nefes verdi. Kızının yaptığını düzeltmek istiyor, suçluluk hissediyordu. “Akşam durumu Ela ile de konuşacağım. Bir daha arkadaşını böyle korkutmayacaktır."

"Çok teşekkür ederim, işinizi bırakıp geldiniz"
"Kızımın yaptığı hatayı düzeltmek zorundaydım" dedi suçlulukla. Gözleri oyun alanına döndü, Masal’ın salıncağa binmeye çalıştığını gördü. Hızla ayağa kalktı. “Yardım etmeliyim" dedi. Çınar’ın bakışları altında küçük kıza yaklaşıp önce kucağına alıp havaya kaldırdı, Masal’ın gülüşü ile salıncağa oturttu.
....

Masal, “Çınar!” Diye seslendi. Soluk soluğa yanına yaklaştı. Gözleri iki gündür ilk defa böylesine gülüyordu. İşaret parmağıyla Murat’ı işaret etti. Dakikalardır onunla oyun oynuyordu. “O, arkadaşım olmak istediğini söyledi.” Diye ekledi.

Çınar mutluluğuna bakıp tebessüm etti. “Seni sevmiş olmalı. Sen de sevdin mi?"

Masal anında kafasıyla onayladı. “Evet, çok sevdim"
"O zaman arkadaş olmalısınız"
“Yaşasın!” diyerek kollarını boynuna doladı. Murat yaklaştı. Yanındaki sandalyede ufak bir hediye paketi vardı. Masal’a uzattı.
"Masal’cığım burada senin için küçük bir hediye var, kabul edersen çok memnun olurum"

Masal, Çınar’ın onay verdiğini görüp heyecanla hediyeyi kabul etti. Paketi açtı, içerisinde renk renk boya kalemlerinden oluşan bir kutu ve boyama kitabı gördü. Sevinçle, "Çok güzel! Çok güzel!” Diye haykırdı.
....

Çınar ve Masal elele yürüyordu, sonunda yapayalnızlardı. İkisinin de yüzü gülümseme vardı, mutluydular. Arabanın önünde adımlarını durdurdu genç adam. Yavaşça Masal’ın önüne eğildi. “Masal’cığım.. arkadaşını sevdin mi gerçekten?”
"Evet, çok çok"
"Peki.. onun kim olduğunu bilmek ister misin?"

Masal’ın boncuk gözleri merakla doldu. Çınar ufak bir soluk aldı. “O.. senin sınıf arkadaşın Ela'nın babasıydı"
“Ela’nın babası mı?” Diye sordu şaşkınlıkla.
"Evet"
"Ama bana hiç kızmadı ki"

Çınar gülümseyip elini yanağına bıraktı. Şevkatle okşadı. “Evet kızmadı, aksine seni çok çok sevdi."
"Bende onu sevdim"

Genç adam derin bir nefes aldı. “Sanırım Ela ufak bir hata yapmış. Babasının sana kızacağını söylemiş, sende bu yüzden çok korkmuşsun.”
Masal’ın yüzü asıldı. “Evet.”
“Ama ufak bir yanlışlık olmuş. Çünkü babası seni sevdi.” Elinin birini sıkıca tuttu. “Sen bunu kendi gözlerinle de gördün. Bu yüzden artık korkmana ve okulundan uzak durmana gerek yok."

Masal sessizdi. Aklı karmakarışıktı. Çınar tebessüm edip kolunun birini ona doğru çevirdi, sert kas kısmını gösterdi. “Ve bir daha seni böyle korkutan olursa da, sende Çınar hepinizin babasından çok çok daha güçlü dersin. Tamam mı?" Tek koluyla hızla küçük kızı kucağına alıp havaya kaldırdı. Masal’ın gözleri kocaman oldu. Çınar gerçekten çok güçlüydü. “Çınar çok çok güçlü!" Diye haykırdı güvenle. “Çınar çok çok güçlü!" Caddenin orta yerinde ikisinin gülüşü yankılandı.
….

Defne son ders zili ile soluğu bahçede aldı. Kapının önünde kızını ve genç adamı görünce gülümsedi. Masal koşup annesine sarıldı. “Anne yarın okula gitmek istiyorum.” Dedi.

Annesinin şaşkın gözleri Çınar’a döndü. Anlam veremese de derin soluk aldı. Sonunda büyük bir sorun hallolmuştu.
.....

Çınar’ın gözleri genç kadına döndü. Defne yan koltuğundaydı. Elinde telefonu vardı. Bir numara tuşlamış, aradığınız kişiye ulaşılamıyor sesinden sonra kapatmak durumunda kalmıştı.

"Bir sorun mu var?"

Defne ufak bir soluk alıp gözlerini yeniden telefonuna çevirdi. Ekranda ‘Selen’ ismi vardı.
"Selen bugün okula gelmedi. Sebebini öğrenmek istedim ama telefonu kapalı.”

Genç adam arka koltuğu kontrol etti, Masal sessizce camdan dışarıyı izliyordu. Elini yavaşça genç kadının elinin üzerine bıraktı. “Endişe etme, işi çıkmıştır. Müsait olduğunda sana dönüş yapacaktır"
"Umarım” dedi.
Çınar tebessüm etti. “Aslında eve gitmek yerine bir yerlerde mi otursak?"
"Olur"
….

Defne’nin gözleri karşısında oturan genç adama döndü. Bir kafede oturuyorlardı, Masal oyun alanına koşmuş, uzaklaşmıştı. “Anlat bakalım şimdi, Masal'ı okula gitmesi için nasıl ikna ettin?"

Çınar gülümseyip her şeyin küçük bir özetini geçti. Defne’nin gözleri delicesine duyduklarıyla büyüdü. “Ne? Korktuğu için mi gitmiyordu?"

Çınar elinden tuttu. “Endişelenme, halloldu"

Defne elini sıkıp derin bir nefes aldı. Bu adama her geçen gün daha çok minnet duyuyordu. “Teşekkür ederim.” Dedi. Tebessüm etti. “Yanımızda olduğun ve hayatımıza girdiğin için"

Çınar gülümsedi, elinin kemikli sırtını iki dudağına yaklaştırıp ufak bir öpücük kondurdu.
.…

Çetin kafenin kapısında göründü. Telaşlı ve hızlıydı. Defne’ye selam verip ağabeyine yaklaştı. “Abi neden telefonun kapalı?” Diye sordu.
Çınar cebinden çıkarıp ekranına baktı. Kapanmıştı. En kardeşiyle mesajlaşmış, kızı hakkında bir gelişme olup olmadığını sorarak Defne ve Masal’la birlikte evlerine yakın bir kafeye gideceklerini, sonrasında yanında geleceğini söylemişti.

"Şarjı bitmiş. Neden buradasın, bir şey mi oldu?"
"Acil konuşmamız gerek"

Çınar müsade isteyip merakla ayağa kalktı. İki kardeş genç kadından oldukça uzakta bir kmşeue çekildi. Çetin heyecanla, “Buldum abi!” dedi.
Çınar anlam vermeye çalıştı. “Ne?"

“Yeğenime çok yaklaştık. Aradığım kişilerden biri Derya’nın bir arkadaşından söz etti. Çok yakın, hatta iki kardeş gibilermiş. Bir süre aynı evde bile yaşamışlar. Yani kızına dair bilgi alabileceğimiz kişi bu.”
Çınar’ın kalbi delide çarptı. “Ne? Kim bu? İsmi ne, nerede?” Diye sordu heyecanla. Yüzünde tebessüm belirdi. Sonunda kızına dair bir şeyler bulabilecekti.

"İsmi Eylül. Rehberde numarası da var. " dedi Çetin.

….

Çınar kızına adım adım yaklaşıyor 🧡

Baba kız kavuşmasına az kaldı 🧡

Yeni bölüm +60 oy aldığımızda gelecek 🧡

Bölüm : 01.01.2025 18:31 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...