18. Bölüm

13.Bölüm: Şart

Melek Şahin
mlkshnn

Çınar müsaade isteyip merakla ayağa kalktı. İki kardeş genç kadından oldukça uzakta bir köşeye çekildi. Çetin heyecanla, “Buldum abi!” dedi.

Çınar anlam vermeye çalıştı. “Ne?"

“Yeğenime çok yaklaştık. Aradığım kişilerden biri Derya’nın bir arkadaşından söz etti. Çok yakın, hatta iki kardeş gibilermiş. Bir süre aynı evde bile yaşamışlar. Yani kızına dair bilgi alabileceğimiz kişi bu.”

Çınar’ın kalbi delide çarptı. “Ne? Kim bu? İsmi ne, nerede?” Diye sordu heyecanla. Yüzünde tebessüm belirdi. Sonunda kızına dair bir şeyler bulabilecekti.

"İsmi Eylül. Rehberde numarası da var. " dedi Çetin.

Çınar hızla numarayı tuşlayıp kulağına yaklaştırdı. Beklemeye de düşünmeye de artık takati yoktu. Kızına gidecek her yolu beklemeden aşacaktı.

Kalbinde koca bir heyecan hüküm sürdürüyordu. Sonunda kızına dair ize ulaşacağına inandı, ona kavuşacak, sıkı sıkı sarılacak, ömrünün güçlüsü olacaktı.

Elini yavaşça kalbinin üzerine bıraktı, delice çarpıyordu. Sebebi telefonun çalıyor olmasıydı. Gözleri kardeşine döndü, yüzünde tebessüm belirdi. Belki de telefonun ucunda duyduğu ses, onu kızına götürecekti.

Bekledi, bekledi. Telefon sustu. Yüzü asıldı, “Cevap yok.” diye fısıldadı. Gözleri dolsa da aldırmamaya gayret etti, umudunu kaybetmeyecekti. Kızına elbet kavuşacaktı.

Çetin ufak bir soluk verdi. Daha az önce arayıp iletişime geçmişti. “Meşgul olmalı, daha sonra yine ararız"

Çınar kafasıyla onayladı, umutsuzluğu bırakmalıydı. Ne yapıp edip telefonun ucundaki kişiye ulaşacak, kızını bulacaktı. “Evet"

"O zaman şimdilik gidiyorum, ulaşırsan haber vermeyi unutma"

"Tamam görüşürüz” dedi. Derin nefes alıp gözlerini genç kadına çevirdi. Ağır adımlarla yanına oturdu, hayal kırıklığını gizlemeye gayret ederek, “Önemli bir konu vardı.” Dedi açıklarcasına. “Şirketle ilgili.” Diye ekledi.

Defne’nin gözleri yüzüne kaydı, gizlemeye gayret ettiği hüznünü ilk anda anlamıştı. Az önceki neşesinden eser yoktu. “Halledebilmeyecek bir şey mi?”

Çınar, “Hayır.” Diye cevapladı. Gözleri oyun parkına çevirdi. Onlarca çocuk vardı, gülüşleri yankılanıyordu. Aralarında 6 tane kız çocuk vardı. Gözlerini Masal dışında tümünde tek tek gezdirdi. Hepsinin yüzü, gözü, teni veya saçları birbirinden ayrıydı.

Kızı kim bilir nasıl bir görüntüye sahipti? Gözleri fotoğraflarda maviydi, büyüdükçe değiş miydi acaba? Değişse bile annesini andırıyordu. Peki babasına benzeyen bir yanı var mıydı?

Gözlerini yavaşça ayırdı, gözleri doldu. Belki aralardan biri onun kızıydı, belki defalarca karşılaşmışlardı?

Ne çok isterdi halbuki bir gün onu görmeyi, kokusunu hiç unutmamak üzere ciğerlerine çekmeyi, yüzünü, miniklerini aklına ve kalbine kaydetmeyi. “Neredesin..” diye fısıldadı istem dışı. “Neredesin babacığım?” diye ekledi sadece kendini duyabileceği bir tonda.

Defne şaşkın ve sessizdi. Genç adamın tepkisizliğine anlam vermeye çalışıyordu. Erkek kardeşiyle konuştuktan sonra hem modu düşmüş hemde sessizleşmişti. Önemli bir sorunu olduğunu düşündü. Elini, kızının görmediğinden emin olarak elinin üzerine bıraktı. Çınar’ın gözleri ona döndü.

"Çınar iyi görünmüyorsun.. kalkalım mı?"

Çınar elini tutan eli sıkıp gözlerinin içine baktı. Onun ve minik kızının varlığıyla güç alıyordu. “İyiyim."

Defne inanmadı. Kızının oyunlara daldığını görünce ayağa kalkıp yanına oturdu. Kafasını yavaşça omzuna bıraktı, Çınar anında alnına ufak öpücük kondurdu.

Defne kısık bir tonda, “Kızını mı hatırladın?" Diye sordu. Kız çocuklarına hüzünle baktığını fark etmişti.

Çınar derin bir nefes aldı, gözlerinin dolmasına direnemedi. “Onun da burada, bu çocuklarla olmasını çok isterdim."

Defne’nin yüzü asıldı, onun için oldukça üzgündü.

"Seni böyle görünce üzülüyorum"

"İyiyim, üzülmene sebep olmak istemiyorum"

"O zaman sende üzülmemelisin"

Çınar yüzünde gülümseme oluşturmak zorunda kaldı. Anlam veremediği bakışları genç kadına döndü. “Yiğit'in yaptıklarını aklım almıyor. Kendi kanından, kendi canından olan bir çocuğu nasıl geride bırakıp gitmeyi düşünür?"

Defne başını eğdi. “Sevmek, sahiplenmek için aynı kandan aynı candan olmak yetmiyor."

Çınar kafasını eğdi, ona hak verdi. Derya da kendi kanından, kendi canından olmasına rağmen kızını terk etmişti. Nasıl da kıymış, kış mevsimin bir gece yarısında nasıl terk etmişti?

"Haklısın. Doğurmakla anne, aynı kanı taşımakla da baba olunamuyor." Dedi, ikisinin de gözleri oyun alanından çıkış yapan Masal’ı gördü. Defne hızla genç adamdan uzaklaştı.

Masal yaklaştı, elinde çeşit çeşit çikolatalar vardı. Ağzı ve dudaklarında ise yediklerinin izi duruyordu. Defne şaşkınlıkla, “Anneciğim..” dedi. Ona ne para verdiğini ne de bunları almadığından emindi.

Masal gülümsedi, boncuk gözleri kısıldı. Çok mutluydu, annesine göstermeden önce gizli gizli doya doya yemişti. “Anne, Çetin amcam aldı" dedi.

Çınar’ın yüzünde tebessüm oluştu. Annesi engel olmaya çalıştıkça bu ufaklık her fırsatı değerlendiriyor, doya doya yiyordu.

Defne hızla ellerinden tutup yanına çekti. Elindekilere el koydu. “Üstünü kirletmişsin bebeğim, çok yemedin değil mi?"

Masal hızla kafasını iki yana salladı, gerçeği söylediği anda annesinin tepki vereceğini biliyordu. “Bir tane yedim anne."

Defne derin nefes alıp önündeki peçeteyle ağzını silip genç adama döndü. “Kalkalım mı?”

Çınar kafasıyla onayıp ayağa kalktı. "Olur"

Defne kızının bir elini tuttu. Masal hızla boştaki eliyle de genç adamın elini tuttu. İkisinin arasında küçük kalbi, oldukça güvende hissetti.

....

Masal arabadan indiği gibi bahçeye koştu. Annesinin seslenişine rağmen hızını hiç azaltmasan kapıya ulaştı. Çınar tebessüm edip genç kadına yaklaştı. “Yarın büyük gün.”

Defne merak etti. “Neden?”

“Yarın Masal’a annesini ne kadar çok sevdiğimi söyleyeceğim.”

Defne’nin gözleri büyüdü, kızına en uygun dille ve en uygun zamanda kendisi anlatma niyetindeydi. “Hayır sakın, şimdi değil”

Çınar gülümseyip çok yakınına yaklaştı. Alnına çok küçük bir öpücük bıraktı. “Yapacağım sevgilim"

"Hayır yapamazsın"

Çınar inatla gülümsüyordu. “Peki ama bir şartım var. Biraz daha beklemek istiyorsan da şartımı yerine getirmek zorundasın"

"Şart mı?" Dedi Defne merakla.

Genç adam dudaklarını kulağına yaklaştırdı. “Bu gece birlikte uyuyacağız.”

Defne’nin gözleri delicesine büyüdü. “Ne?”

Çınar gülümseyip ellerinden sıkıca tuttu. Ufak bir göz kırptı. “Endişe etme, sadece uyuyacağız.”

Defne tebessüm etti, gözünü kırpıp işaret parmağını salladı. "Masal sabah uyanmadan gideceksin"

"Anlaştık" dedi anında Çınar, elini sıkması için uzattı. İkisinin de yüzünde gülümseme oluştu.

"O zaman şimdilik gidiyorum. Gece Masal uyuduktan sonra geleceğim"

"Tamam görüşürüz"

Çınar etrafa bakındı. Küçük kız görünmüyordu. Yanına yaklaşıp yanağına küçük bir öpücük bıraktıktan sonra arabaya ilerledi. Şimdiden gece için oldukça sabırsızdı.

.....

Defne mutlu adımlarıyla içeri girip kapıyı örttü. Kalbi uzun zamandır yaşamadığı büyük bir heyecanın içerisindeydi. Bir adam ansızın hayatına girip sevgiye, aşka inancını yeniden vermişti.

Yüzünde gülümseme vardı. Sırtını kapıya yaslayıp elini kalbine bıraktı. Genç adamın her temasında delice çarpıyordu. Ufak bir soluk verdi, kapının sesini duydu.

Merakla döndü. Çınar olduğunu düşünüp kapıyı açtı. Arkadaşını gördü. “Selen..” dedi tebessümle.

Selen gözlerini içeriye çevirdi. “Selam..” dedi, ufak bir el salladı. “İçeride kimse var mı?”

Defne elinden tutup içeri çekti. “Gel, kimse yok.” Koltuğa oturtup yanına oturdu. Gün boyunca onu merak etmiş, sık sık da telefonuyla aramıştı.

“Neden okula gelmedin? Ve telefonun neden kapalıydı?” Ufak bir soluk aldı. “Senin için çok endişelendim Selen"

Selen’in yüzünde ufak bir tebessüm oluştu. Bakışları arkadaşına döndü. “Telefonum bozuldu sanırım. Yapmam gereken birkaç şey vardı, okula gelemedim.” Dedi. Tek gözünü kıstı. Konuyu değiştirmeye çalışıyordu. “Benden sakladığın o sırrın hesabını sormadan rahat edemedim"

Defne gülümsedi. Mutluydu. Uzun zamandır olmadığı kadar heyecanlıydı. Kalbi yeniden birine ev sahipliği yapıyordu. “Aslında saklama gibi bir amacım yoktu. Sadece söylemek için uygun bir an bulamadım.”

"Peki..” dedi Selen, pozisyonunu yan çevirdi. Arkadaşını net görebileceği şekilde döndü. “O zaman hemen anlat bakalım nasıl oldu bu?"

Defne’nin heyecanlı gözleri arkadaşına döndü, şimdiye değin hissettiği ve yaşadığı her detayı bir bir anlattı. Selen gülümsedi, mutluydu. “Çok sevindim.” Dedi, ufak bir soluk aldı. “Mutlu olmayı çok fazla hak ediyorsun.” Diye ekledi. Kollarını iki yana açtı, iki arkadaş sıkıca sarıldı.

Defne, “Ben Yiğit'in yaptıklarından sonra kimseyi sevebileceğime hiç ihtimal vermiyordum." Dedi gülümseyerek.

Selen, "Çınar hayatınıza girene kadar" diye düzeltti anında tebessümle.

“Evet"

"Masal biliyor mu?"

"Daha değil, en uygun zamanda söyleyeceğim.”

Selen gözlerini evin içerisinde gezdirdi, küçük kızdan ses yoktu. Odasında olduğunu düşündü. “İsteği gerçekleşiyor.” Dedi. Uzun zaman önce Çınar’ın, babası olmasını istediğini söylediğini hatırladı.

"İsteği mi?" diye sordu Defne merakla.

"Çınar'ın, babası olmasını istediğini söylemişti bana"

Defne duraksadı, yüzünde buruk bir tebessüm belirdi. Ne kadar çabalasa, ne kadar uğraşsa da minik kızının baba eksikliğinin hep var olduğunu düşündü. Gözlerini salonda gezdirdi, kızı görünürlerde yoktu.

"Masal nerede?" merakla ayağa kalktı, “Anneciğim.” Yönünü odasına çevirdi, oyuncaklarıyla oynadığını düşündü. Kapıyı yavaşça açtı, gözleri yatağa kaydı. Masal derin bir uykudaydı, elinde bir oyuncağı vardı. Oyun oynarken uyuyakaldığını anlayıp yaklaştı. Yavaşça pijamalarını giydirdi, üstünü örtüp sessizce odadan çıktı.

....

Defne’nin elinde saç kurutma makinesi vardı, nemli saçlarını yavaş yavaş kuruluyordu. Arkadaşının gidişi, evi toparlayışı ve duş alışı ile saat geceyi bulmuştu. Kurutma makinesinin fişini çekti, telefonun sesini duydu. Ekrana baktı, Çınar’ın ismini gördü. “Alo" dedi tebessümle.

Çınar, "Masal uyudu mu?" diye sordu.

"Evet, çok oldu"

Genç adam tebessüm etti, kapının önünde arabasındaydı. İndi, telefonu kulağında sıkıca tutup kapıya yaklaştı. Dakikalardır burada nöbet tutuyordu.

"Kapıyı aç" dedi.

Defne'nin yüzünde şaşkınlık oluştu. Yaklaşıp kapıyı açtığında, karşısında genç adamı gördü. "Hoş geldin"

Çınar’ın yüzünde gülümseme vardı, telefonu kulağından indirip kollarını sıkı genç kadına doladı. Kokusunu içine çekip elinden sıkıca tuttu. "Hemen uyuyalım." Yönünü çevirdiği odaya girdi. Genç kadını elinden çekiştirerek yatağa yattı, sırtını başlığa dayayıp kafasını da göğsüne yaslamasını sağladı. Burnunu saçlarına yeniden gömdü, nemli saçlarından ulaşan şampuan kokusu oldukça hoşuna gidiyordu.

Defne tebessümle, “Hemen mi uyuyacağız?" diye sordu.

Çınar kolunu beline sardı, "Evet, ne kadar erken uyursak, yanında o kadar çok kalmış olurum"

Defne gülümseyip bakışlarını ona çevirdi. "Masal uyanmadan gideceksin."

"Merak etme, sabaha doğru gideceğim"

Defne gülümseyip kafasını yeniden genç adamın çenesinin altına bıraktı. Elini ise göğsünün üzerine bıraktı. Hem nefesini hem de kalp atışlarını aynı anda hissetmek istedi. Çok eşsiz ve çok güvenliydi.

....

Masal’ın kapının gerisindeki, “Anne..” diye seslenişi duyuldu odanın içerisinde. Genç adam duydu, hayal gördüğünü düşündü. Ufak bir soluk verdi, burnunu yeniden genç kadının saçlarına gömüp uykunun kollarına bedenini bıraktı. Öylesine büyülüydü ki, günün aydınlandığının bile farkında değildi.

“Anne..” diye bir sesleniş yeniden duyuldu. Ses tonu huzursuzdu, kapının önünde bekliyordu. Elinin biri karnının üzerinde duruyordu. “Anne..” diye ekledi.

Defne yavaşça gözlerini araladı, kulağına kızının sesi ulaştı. “Masal..” diye fısıldadı. Bakışları kollarını doladığı bedene, kulağına ulaşan nefese kaydı. “Anne..” diye seslenişi yeniden duyunca gözleri delicesine büyüdü. Kızının bu şekilde görmesini hiç istemedi. Hızla doğrulup ayağa kalktı, odanın kapısını yavaşça kilitleyip genç adamın omzuna yaklaştı.

"Çınar..” dedi telaşla, “Çınar uyan!"

Küçük kızın seslenişi yeniden duyuldu. “Anne..” Masal yavaşça kapıya yaklaştı. Annesinin seslenişi bu kadar duymamasına şaşırdı. Elini kapının koluna bırakıp zorladı, kilitli olduğunu anladı. Sesini yükselterek “Anne..” diye tekrarladı.

Defne’nin gözleri kapıya döndü, hızla genç adamı dürtmeye çalıştı. "Çınar uyan! Masal kapıda, seni görecek" dedi. Genç adam derin bir uykudaydı. Kısık seslenişleri duymuyordu bile.

Masal’ın huzursuz sesi duyuldu, “Anne..” dedi, gözleri doldu. Annesi neredeydi, merak etti. Defne hızla kapıya yaklaştı, açamadan, “Anneciğim..” diye cevapladı.

Küçük kızı elini bıraktığı karına eğildi, gözleri dolu doluydu. Onu uykudan erkenden uyandıran, karnında hissettiği ağrıydı. “Anne, karnım çok acıyor.”

Defne’nin gözleri endişeyle büyüdü, kapıyı açamadı. Yeniden genç adama yaklaştı, bir an önce kızının yanında olmak istedi. "Tamam bebeğim, hemen geliyorum" dedi. “Çınar uyan!” diye fısıldadı. Tepkisiz olduğunu görünce dayanamadı, hızla eğilip yere düşmüş olan battaniyeyi aldı. Kafası bile görünmeyecek şekilde üstüne örtüp kapıya yaklaştı, daha fazla kızının seslenişine tepkisiz kalamazdı.

Kapıyı çok az aralayıp çıktı. Kızının içeriyi görmesine izin vermeden arkasından örtüp önüne eğildi. “Bebeğim..” dedi.

Masal elini yeniden karnına bıraktı, şiddetli bir ağrısı vardı. Boncuk gözleri kızarıktı. Bakışlarını ağrıyan bölgeye çevirdi, "Burası çok acıyor"

Defne iki kolunu açıp kucağına aldı. Onu salonda bulunan koltuğa oturtup gözlerine baktı. "Şurup vereceğim, hemen geçecek anneciğim. Ama öncesinde bir şeyler yemelisin" ayağa kalktı. “Bekle beni burada, sana yiyecek bir şeyler hazırlayacağım.” Arkasını dönüp mutfağa ilerledi, aklının en büyük köşesinde genç adamın uyanıp odadan çıkmasının ve kızının ona görmesinin endişesi vardı.

.....

Defne’nin elinde küçük bir tepsi vardı, kızı için apar topar kahvaltı hazırlamıştı. Yanına yaklaşıp oturdu. "Acıyor mu hala?"

Masal yüzünü ekşitti, ağrısı oldukça şiddetliydi. "Evet, çok acıyor"

Defne ufak bir soluk alıp tepsiyi köşeye bıraktı, çatala bir domates dilimi batırıp kızına yaklaştı. Masal sadece birkaç lokma yedi, “Yemeyeceğim artık" dedi, elini karnına bıraktı. Yedikçe daha fazla acıdığını düşündü.

"Ama anneciğim.."

"Çok acıyor anne"

Defne ısrar etmek istemedi, ayağa kalktı. Gözleri odanın kapısına kaydı, genç adamın hala uyuduğunu düşünüp mutfaktan getirdiği bir şurup ile kızının yanına oturdu. Kaşığa döktü, "Anneciğimi aç ağzını."

"Acı olan mı bu?"

"Hayır, portakallı olan. Sevdiğinden." Diye açıkladı. Küçük kız anında ağzını açıp şurubu içti.

Defne ellerinden tutup koltuğa yatırdı, kafasının altında bir yastık bıraktı. “Birazdan geçecek bebeğim. Hiç kalkma, sana bir battaniye getireyim.” Arkasını dönüp odasına yaklaştı, kapıyı sessizce kilitleyip yatağa döndü.

Genç adam derin bir uykudaydı. "Çınar!!" diye son gücüyle dürttü. Çınar yavaşça gözlerini araladı. Gördüğü ilk görüntü genç kadın oldu. Gülümsedi, onu ilk anda görmek çok hoşuna gitti. Elinden tutup kendine doğru çekti, kollarını bedenine sıkı sıkı doladı. "Her güne böyle başlamak istiyorum" diye fısıldadı.

Defne geriye çekilip gözlerine baktı. Aklı sadece salondaki kızındaydı. "Çınar, Masal uyandı. Seni görmemeli."

Çınar gülümsedi, hiçbir şeyin bu anını bozmasına için veremezdi.

Defne, "Masal uyanmadan gideceğini söylemiştin" diye ekledi. Çınar derin bir soluk aldı, saçlarını koklayıp içine çekti. "Öylesine güzel uyudum ki, sabah olduğunu fark etmemişim bile"

Genç kadının da yüzünde gülümseme oluştu. Kollarında olmanın oldukça huzur verici olduğunu düşündü. Ama aklı sadece kızındaydı, onları bu şekilde görmesine kesinlikle müsaade edemezdi. "Masal odasına gitmeden sakın buradan çıkma"

Çınar burnunu saçlarına gömdü. "Ben bir ömür burada kalabilirim"

Defne gülümsedi, "Bu kadar uykucu olduğunu bilmiyordum"

Çınar anında pozisyonun değiştirip yan döndü. Artık karşısında sadece genç kadın vardı. Dikkatle süzdü, dağınık saçlarına tebessüm edip elini yanağına bıraktı. "Hep birlikte uyumalıyız" dedi.

Defne gülümseyip "Bunu alışkanlık haline getirme" diye cevapladı.

“Ben hoşuma giden şeylere çok çabuk alışırım. Bundan sonra sensiz uyuyabilmem mümkün değil.”

Defne gülümsedi, elini yavaşça genç adamın yanağına bıraktı.

Kızının seslenişini duydu. “Anne hala acıyor.” Kapının önündeydi. Elini karnına bıraktı, şurubu içtiği ilk anda geçeceğini düşünmüştü. Defne hızla doğrulup gözlerini genç adama çevirdi. "Şimdi Masal’ı mutfağa götüreceğim, sende sessizce evden çık"

Çınar elinden tuttu. "Neden gidiyorum?"

"Masal'ın seni görmemesi gerek"

"Ona ne zaman söyleyeceğiz?"

"Ben halledeceğim ama şimdi böyle değil" dedi.

Arkasını dönüp dolaptan ince bir battaniye çıkardı. Kapıyı, kızının görmeyeceği şekilde açıp çıktıktan sonra hızla kapattı.

Önüne eğildi, "Bebeğim acıyor mu?"

"Evet anne, çok acıyor"

Defne battaniyeyi köşeye bırakıp onu kucağına aldı. Mutfağa yol alıp tezgahın üzerine oturttu. Önünde durdu. "Bebeğim, hastaneye gidelim mi?" "Hayır, hayır gelmem!" diye reddetti anında, gözleri dolu dolu oldu. Hastaneye her gittiğinde canının yandığını hatırladı. Yüzü asıldı.

"Ama anneciğim gitmezsek daha kötü olabilirsin"

Masal kollarını göğsünde birleştirip bakışlarını annesinden ayırdı. Hastane korkusu, karnındaki ağrıdan bile daha fazlaydı. "Ben hasta değilim!” dedi. Gözleri suçlulukla annesine döndü, “Çok çok çikolata yedim diye acıyor"

Defne şaşırdı, kızına elinden geldiğince çikolata ve benzeri abur cuburları yedirmiyordu. Dün Çetin geldiğinde almıştı ama onda da sadece bir tane yemişti. “Anneciğim bir tane yemiştin, onun için acımaz.”

Boncuk gözlerini yavaşça eğdi, annesinden gizlediği gerçekler vardı. “Çok çok yedim, yalan söyledim anne.”

Defne ufak bir soluk aldı, ne yapsa da kızını zararlı yiyeceklerden uzak tutamıyordu. "Çetin Amcan büyük bir azarı hak ediyor o zaman"

"Hayır, hayır kızma ona anne!"

Defne'nin yüzünde gülümseme oluştu. Çetin’i savunması oldukça hoşuna gitmişti. "Bence kızmalıyım.” Dedi. Elini kızının acıyan karnına bıraktı. “Böyle acımasına neden oldu, kızmalıyım."

"Anne hepsini gizli gizli yedim ben”

Defne gülümsedi, iki kolunu sonuna kadar açıp kızının kucakladı. Burnunu boyun boşluğuna gömüp kokladıktan sonra geriye çekildi.

"Bebeğim, çikolata çok zararlı. Beni dinlemediğin için karnın böyle acıyor"

"Çok yemeyeceğim bir daha anne" dedi.

Defne gülümseyerek yeniden sıkıca sarıldı. Saçlarının okşarken bir yandan da Çınar’ı düşünüyordu. Gitmiş olduğunu tahmin edip kızını kucağına aldı. “Hadi salona geçelim.” Dedi. Masal kafasını annesini omzuna yasladı, mutfaktan çıktıkları anda hızla kaldırdı. “Çınar!!” diye seslendi sevinçle.

Genç adam kapının tam önündeydi, eğilmiş ayakkabılarını sessizce giymeye çalışıyordu. Yavaşça doğruldu, gözleri genç kadının gözleriyle buluştu. Yakalanmışlardı.

….

Oy ve yorumları eksik etmeyelim. Sınırımız +60 oy, +15 yorum 🧡

Bölüm : 06.01.2025 16:49 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...