12.01.2009
Kenan,
Hayatımı bitiren ama kalbimde sönmeyen ateş. Bu sana ulaşmasından korktuğum, fakat yazdığım ilk mektup.
Bundan 1 yıl önce seninle geçirdiğim o gece sonunda yaşamım tamamen değişmişti. Sen o akşam benden o kadar çok şey aldın ki; Ölümün kıyısına geldiğimi hissetmiştim. Artık yaşamak için hiçbir nedenim kalmamıştı. Ama Allah bana kaybettiklerimin yerine iki can verdi. Senden, senin parçan olan iki can. Şuan yatağımda uyuyan miniklerim benim hayattaki tek yaşama sebeplerim oldu.
Caner ve Cansu...
Hayatın onlara da çok iyi davrandığını söyleyemem. Sen bilmesen de, yavrularım tam 2 ay boyunca yaşamak için mücadele ettiler. Her gün, her saat yanımda senin olman gereken yerde senin arkadaşın olan hiç tahmin edemeyeceğin biri durdu.
Ali.
O ve doktor Kerem benim içi evlatlarımdan sonra belki de en büyük şansım oldular. Ali en zor anlarımda yanımda olurken, doktor Kerem bana biç bir erkeğin yapmayacağı iyiliği yaptı.
Şimdi düşünüyorum da sen benim çocuklarımı hiç hak etmiyorsun. Sana bu mektubu yazma nedenim ise sadece içimden geçenleri yazmaktı. Ve ne yazık ki sen bu mektubu hiç okuyamayacaksın. "
********************************
"Aysu, güzelim kapandın odana hala çıkamadın."
"Geliyorum Kerem."
Hastaneden çıkalı ve Kenan'ın gerçekleri bildiğini öğreneli tam bir hafta oldu. Hastaneden çıktığımızda çocukların öğretmeni bizi arayıp kampın erken bittiğini söylediğinde onlara çocukları Kerem'in adresine göndermelerini rica ettik.
Yavrularım benim,onları beklerken ne kadar özlediğimi fark ettim.Yaklaşık 15 dakika bekledikten sonra servisten inen Cansu ve Caner 'anne' diye yanıma geldiklerinde onları içime sokarcasına sarıldım.
Kerem'in evinde 2 gün kaldıktan sonra yavrularımla beraber eve gelmiş ve onlarla baş başa vakit geçirdim. Şimdi ise çalışma odamda Kenan'a yazdığım ilk mektubu elime almış okuyordum. Her ne kadar ona olan sevgim bitmemiş olsa da onunla bir daha asla bir araya gelmemin mümkün olmadığını çok iyi biliyorum.Mektupta da dediğim gibi Kenan benim çocuklarımı aslında hiç hak etmiyor.
Odadan dışarı çıktığımda Kerem ve Caner'in koltukta oturmuş 'erkek erkeğe' muhabbet ettiklerini, .kızımın da üzgün bir şekilde onları izlediğini gördüm.
"Ne konuşuluyor bakalım? Benim prensesimle neden ilgilenilmiyor?"
Koltukta yanına oturup kucağıma aldığım kızım küçükken olduğu gibi yine başını göğsüme koydu.
"Ama anne biz Kerem amcamla özel bir şey konuşuyoruz. Kızlar karışmaz bu işlere."
"Bak, bak özelmiş. Küçük bey sizin diliniz fazla mı uzadı ne? Kerem bak hep senden yüz buluyor bu."
Kerem, Caner'in yüzünün aldığı şekle bıyık altı gülerken, Caner yüzünü asmış her zaman ki gibi Kerem'in kolunun altına girmişti.
"Aysu. uğraşma benim paşamla bakayım. Ben ona kızlarla nasıl iletişime gerektiğini anlatıyordum."
"Kerem, oğlumu kendine benzetme lütfen. Çapkın olsun istemiyorum. Kızımı örnek alın azıcık kendinize."
Kerem bana göz kırpıp, Caner'i koltukta tek bıraktı ve yanıma gelip Cansu'yu kucağına aldı.
"Prensesim küs müyüz? Kamptan geldiğinizden beri bana çok uzaksın sen?"
"Küs değiliz Kerem amca. Şey ben odama gidebilir miyim?"
"Annecim yemek yiyecektik birazdan."
"Ben hazır olunca gelirim annecim."
Cansu, Kerem'in kucağından inip odasına girince bizde birbirimize öylece bakakaldık. Kızım kamptan geldiğinden beri her zaman olduğundan daha sessiz saki bir halde olunca sebebini Caner'e sorduk. Aldığımız cevap ise benim kalbimde daha büyük bir yara açmaya yetti.
Kampta kızın birisi Cansu'ya babasızlığıyla ilgili konuşunca, kampta Caner tarafından bir kargaşa çıkmış. Tabii sonuç Caner ve o kızın uyarı alması, kampın erken bitmesi ve Cansu'nun kendini kapatması oldu.
"Caner,annecim hadi sende odana git. biz Kerem amcanla yemeği hazırlayıp sizi çağırırız."
"Tamam anne."
Caner'i de odasına gönderince kendimi daha fazla tutamadım ve Kerem'e sarılıp ağlamaya başladım.
"Kerem. Ben artık dayanamıyorum. Çocuklar büyüdükçe babalarını daha çok arar oldular. Onlara çok haksızlık yapıyorum. Ne olur bana bir akıl ver. Yoksa onları yavaş yavaş kaybedicem."
"Şşt Aysu. Dik dur bakalım. Merak etme biz onları kaybetmeyeceğiz. İstersen ben bir konuşayım Cansu'yla. Hem sana daha öncede söyledim. Sen kabul ettiğin an ben onlara sadece kağıt üzerinde değil, gerçekte de babalık yapmaya hazırım. Nasılsa şuan benim soyadımı taşıyorlar değil mi?"
"Kerem, sen zaten çocukları nüfusuna alarak büyük bir fedakarlık yaptın. Eğer herkese seni babaları olarak tanıtırsak senin geleceğini etkiler bu durum. O yüzden senden böyle bir şey isteyemem. Daha fazla hayatını zora sokma."
Kerem beni kollarımdan tutup kendinden uzaklaştırdı. Gözlerini gözlerime dikip konuşmaya başladı.
"Güzelim. Sen bugüne kadar benim istemeden neyi yaptığımı gördün? Canım, ben çocukları çok seviyorum. İnan onların mutluluğu benim için paha biçilemez. Hem bu durumdan bende karlı çıkarım iki tane akıllı uslu, büyümüş çocuklara babalık yapacağım."
Kerem'in dedikleriyle yüzümde ufak bir tebessüm oluştu. Derin bir nefes aldım ve ona istediği cevabı verdim.
"Peki Kerem. Onların mutluluğu için peki."
*************************************
"Eee çocuklar yemekleri beğendiniz mi? Kerem yaptı."
"Şey anne. Bu sanki senin yaptığından daha güzel olmuş. Ama ben senin yaptığını da beğeniyorum. Üzülme."
" Bak sen öyle mi küçük bey? Hıhh benim kızım kadar da beğenmez herhalde değil mi?
Cansu bana üzgün üzgün bakınca ondan da cevabımı almış bulundum. Ama ortam neşelensin hem de şu babalık mevzusuna bir an önce giriş yapalım diye konuyu değiştirdim.
"Bundan sonra arada gidip Kerem'de kalın o zaman o size yemek yapar."
Benim dediğimle Kerem kahkaha atarken Cansu ve Caner şaşkın gözlerle bana bakıyorlardı. Sanırım trip attığımı düşünüyorlardı.
"Aysu. Canım kıskanma gel ben sana da yemek hazırlarım."
"Hıhh ben senin yemeklerine kalmadım. "
"O zaman ilk tatilde çocuklar bende. Ama bak yine söylüyorum , gel sana da yemek yaparım ben."
Çocuklar aramızdaki atışmaya tebessümle bakarken , Kerem zamanı olduğunu düşünmüş olacak ki konuya girdi.
"Çocuklar benim hatta bizim sizinle konuşmak istediğimiz bir konu var. Biliyorsunuz nüfus cüzdanlarınızda baba adı yazan yerde benim ismim var. Ve yine biliyorsunuz ki ben sizi çok ama çok seviyorum."
Kerem nefes alıp konuşmasına devam edecekti ki Cansu araya girdi.
"Yoksa sende mi bizi bırakıp gideceksin. Ama neden gidiyorsun ki, seninle konuşmadığım için mi yoksa?"
Kerem, Cansu'nun sözleriyle hemen yerinden kalkıp ikisini yanına gitti.
"Hayır hayır. Ben sizi bırakmayı hiç düşünmedim. Hiçte düşünmüyorum. Ben sadece nasıl desem. Ben eğer sizde isterseniz sizin gerçekten babanız olmak istiyorum. Beraber sinemaya, pikniğe, gezmeye hatta okul etkinliklerine gidelim istiyorum. Ama bu sizin isteğinize bağlı tabii. Ne dersiniz?"
Kerem çocukların gözlerine bakıp cevap beklerken hiç beklemediğimiz cümle Caner'den geldi.
"Biz şimdi tamam dersek sen annemle mi evleneceksin yani?"
Okur Yorumları | Yorum Ekle |