10. Bölüm
Sude G. / GÜNAH İBLİSLERİ / 🕯 9. Açgözlülük 🕯

🕯 9. Açgözlülük 🕯

Sude G.
moonlighthikayeler

UYARI: BU BÖLÜMDE CİNSELLİK VARDIR!

NOT: MEDYADAKİ SABRİNA. (BU GÖRSEL YAPAY ZEKA TARAFINDAN YAPILMIŞTIR.)

🕯🕯🕯

Her zaman sahip olduklarından daha fazlasını isteyenler olacaktır. Lakin sadece belirli bir azınlık istedikleri her şeye ulaşabilecek güce sahiptir. -Amara D.

SABRİNA DAEMONİUM

Açgözlülük çok tehlikelidir. Bir kerelik bile olsa sahip olmanız gerekenden daha fazlasını istemeniz halinde sizi eline geçirirdi. Ve sizi parmağında döndürür dururdu. Böylece kendinizi hep daha fazlasını arzu ederken bulurdunuz.

Çünkü açgözlülüğünüz gözünüzü kör ederdi. Öyle ki bunun zaman ile size zarar verdiğinin farkına bile varamazdınız. Zaten farkına vardığınız an çok geç kalmışsınız demektir.

İşte faniler için zararlı olan bu açgözlülük bendim. Ben Sabrina Daemonium; yaratılan üçüncü günah iblisi, hep daha fazlasını arzulayan ve onu elde etmek için her şeyi yapabilecek olan açgözlülük iblisiydim...

Sonbaharın başında yaprakların dökülme mevsimindeyken odamda durmuş arka bahçeyi gösteren penceremden dışarıyı izliyordum. Siyah gözlerim dalgındı. Baktığı yeri net göremiyordu.

Ya da zihnimin başka yerde olmasından dolayı beynim o an görüşümü netleştirmek ile uğraşmadığından önümü bulanık görüyordum. Bu yüzden gözlerimi kırpıştırarak görüşümün netleşmesini sağladım.

Gözümün önünde ağaçlardan koparak yere düşen yapraklar belirince durduğum yerde hafifçe kıpırdandım. Bugün yapacak bir işim olmadığından öylece duruyordum.

Amara yarım saat önce cehenneme gitmişti. O gittiğinden beri şato sessizdi. Herkes kendi odasına çekilmişti. Bende kendi halimde takılıyordum ama canım sıkılıyordu. Ayrıca aklım Amara'ya takılmıştı.

Hâlâ Lucifer ile görüşmek için cehenneme gittiğine inanamıyordum. Böyle bir durumun gerçekleşmesi bir hayalden ibaretken o hayal Amara için gerçekleşmişti. Hoş buna şaşırmamak gerekiyordu. Ne de olsa Amara bu zamana kadar istediği her şeyi elde edebilen bir iblisti.

Bu onda en kıskandığım özelliğiydi. Ben bir şeylere sahip olabilmek için durmadan çabalarken o çaba sarf etmeden elde ediyordu. Ne şanslı kaltak ama! Sağ ayağımı sallamaya, dudaklarımı dişlemeye başladım. Stres bedenimi ele geçirmeye başlamıştı.

Kıskançlık ise bir kardeş gibi her zaman benim ile birlikteydi sadece şu an varlığı daha yoğun hissediliyordu. Ve tüm bunların nedeni Amara'ydı. Onun gözde iblis olmasına, her şeyin elinin altında olmasına ve daha bir sürü şeye sahip olmasına katlanamıyordum.

Sahip olduğu her şeyin benim olmasını deliler gibi arzuluyordum. Yine de ona karşı bir şey yapamıyordum. Benden önce doğmuştu. Bu da ona karşı daha güçsüz olduğumu gösteriyordu. Böylece onu alaşağı etmeye çalışsam bir şeyleri elde edemeden o beni ezer geçerdi.

Özellikle Uraza'ya yaptıklarını öğrendikten sonra onu karşıma almak istemezdim. Şanslı sürtük ne yaptı etti kendini Lucifer'ın sarayına davet ettirmişti. Elbette bunu planladığını sanmıyordum.

Sadece resmen Uraza'yı öldürüp Lucifer'ın öfkesini kendi üstüne çekmesi gerekirken tam tersine ilgisini çekmişti. Hakkını vermeliydim ki dört ayağının üstüne düşmeyi çok iyi biliyordu.

Odamın kapısının tıklatılmadan direkt açıldığını duyunca kafam kapı tarafına döndü. Daron'ı kapımın önünde dikilmiş halde görünce gözlerim şüpheyle kısıldı. "Senin burada ne işin var?" Kapıyı kapar kapamaz odanın içinde bana doğru yürümeye başladı.

"Yoğun bir kıskançlık kokusu aldım. Gelip bakmak istedim." Gözlerimi ondan çevirerek önüme döndüm. Dışardaki yere düşen yaprakları izlemek Daron'ın yüzüne bakmaktan daha iyiydi. Çünkü onun o sinsi koyu yeşil gözlerine bakmak günaha davet gibiydi. "Hem de bu sırada beslenirim mi dedin, iblis?"

Karanlık aurasının üstüme çökmeye başladığını hissedince varlığının tam yanımda olduğunu anlamıştım. "Ah, onun için buraya kadar gelmeme gerek yok. Odamdayken de kıskançlığının tadına bakabilirdim." Sesi kısık ve baştan çıkarıcıydı. Beni kendi karanlığına çekmek istediğini fark etmiştim. "Neden buradasın o zaman?"

"Kıskançlığının nedenini merak ettim." Amara.

"Seni ilgilendirmez." Koyu yeşil gözlerinin yandan gördüğü kadarıyla yüzümde gezindiğinin farkındaydım. "Ah, hadi ama Rina böyle yapma. Konuş benimle." Huzursuzca olduğum yerde kıpırdanıp durdum. "Odamdan defolup gider misin?"

Omzunu benim gibi pencerenin yan duvar tarafına yaslayıp kollarını birbirine bağladı. "Hiç sanmıyorum." Bezgince yüzüne baktım. İstediğini elde etmeden gitmeyeceğini anlamıştım. Yaslandığım yerden geri çekilip kapıya doğru yürümeye başladım.

O gitmiyorsa ben giderdim. Büyük bir hızla önüme geçerek yolumu kapattı. Gözleri eğleniyormuş gibi parlamaya başlamıştı. "Ne o Rina yoksa kaçıyor musun?"

"Sadece yalnız kalmak istiyorum. Git başımdan, senin oyunların ile uğraşamam." Yanından geçmek için hamle yaptığım sırada oda benim ile aynı anda hareket ederek yine önüme geçmiş oldu. Burnumdan sertçe nefesimi dışarı verip kaşlarımı çattım.

Kolay, kolay sinirlenmezdim. Yaşamım boyunca beni gerçek anlamda bir tek Amara sinirlendirmiştir lakin görünen o ki Daron onun yerine geçmek için can atıyordu. Siyah bir kuyuyu andıran gözlerimi onun koyu yeşillerine sabitledim.

Çoğu zaman onun gözlerine bakmaktan çekinirdim. Yılanları andıran gözleri soğuk ve rahatsız ediciydi. "Daron gerçekten hiç havamda değilim. Lütfen önümden çekil." Israrcılık beni boğardı. Ve şu an boğulmaya başladığımı hissediyordum. "Kimi kıskandığını söylersen çekilirim."

"Sen bunun cevabını çok iyi biliyorsun! Neden soruyorsun, anlamıyorum!" Sonunda sesim yükselmişti. Pek bağıran biri de değilimdir. Ama bazı şahıslar anlaşılan tam aksini gerçekleştirmemi istiyordu.

"Belki de senin ağzından duymak istiyorumdur." Sözleri bitince dudakları tehlikeli bir şekilde yukarı kıvrıldı. "Ee o güzel ağzından bir isim çıkacak mı?"

"Neden bu kadar ısrar ediyorsun?" Tam karşımda olmasına rağmen aramızdaki birkaç santimlik mesafeyi kapadı. Yüzünü eğerek kişisel alanımı istila etti. Soğuk nefesleri yüzüme vururken konuşmaya başladı. "Belki kendin ile yüzleşmeni istiyorumdur."

"Belki ben kendim ile yüzleşmek istemiyorumdur!" Bilerek yapıyordu. Canımı yakmayı, kıskançlık duymamı istiyordu. Aslında kaostan beslenen birine göre bunları yapması normaldi.

"Rina, Rina, Rina. Senin daha cesur olduğunu sanıyordum." Yorgunca iç çektim. Onun ile daha fazla uğraşmak istemiyordum. "Daron yorma beni, çık git odamdan." Adımlarım geriye makyaj masamın sandalyesine yöneldi.

Sandalyeye oturup karşımdaki aynadan yansımama baktım. Siyah saçlarım dağınık bir topuz halindeydi. Bazı saç tutamları topuzdan kurtulmuş yüzümün yanlarına dökülmüştü.

Makyajsız yüzüm solgun duruyordu ama hiç makyaj yapasım olmadığından bunu sorun etmemeye çalışıyordum. Küçük ve sivri hatları olan bir yüzüm vardı. Gözlerim tilki gözü şeklindeydi. Kaşlarım inceydi. Burnum küçük ve kalkıktı.

Dudaklarım dolgun sayılırdı. Dışardan bakıldığında çekici olduğum söylenebilirdi. Lakin Amara'nın yanında güzelliğimin sönük kaldığını biliyordum. Onun yüzü benimkinden kat ve kat daha çekiciydi. Cildi sağlıkla parlıyordu.

Makyajlı ya da makyajsız her iki türlü de yeryüzündeki ve cehennemdeki en güzel varlıktı. Bakışları ile herkesi büyüleyebilirdi. İçimdeki kıskançlığın giderek arttığını fark edince düşünmeye son verdim.

Zaten Amara'yı neden düşünüyordum onu bile bilmiyordum. Son zamanlarda ona fazlasıyla kafayı takmaya başlamıştım. Buna bir son vermezsem zararlı çıkacaktım. "Kıskançlığın giderek artıyor, ne düşünüyorsun?" Daron tam arkamda durmuş, kafasını kulağıma eğmiş bir şekilde fısıldamıştı.

İnatçı iblisin tekiydi! Siyah gözlerim aynadaki yansımadan Daron'ı buldu. Kafası hâlâ kulağımın yanındaydı ve onunda bakışları aynadaydı. Gözlerimiz birbirini buldu. Sertçe yutkundum. "Sence ben güzel miyim?" Sorum ile şaşırdı. Ardından kafasını salladı. "Elbette güzelsin."

"Ama Amara'dan daha güzel değilim." Kaşları çatılır gibi oldu. Ona bunları söylememi beklemediği açıktı. "Kendini kimse ile kıyaslama. Bu bir tek sana zarar verir." Alt dudağımı kısa bir an dişleyip serbest bıraktım.

"Bunu senden duymak garip geldi. Netice de sende kendini Arzel ile kıyaslıyorsun... Sakın inkâr etme, bunu anlamamak mümkün değildi. Ne desen boş yani." Kısa bir an dudakları yukarı kıvrılıp tekrar düz haline döndü.

"Zaten tam da bu yüzden demiştim. Bildiğim bir şey ve hiç iyi değil, tavsiye etmiyorum." Düşünceli bir şekilde aynadaki yansımasına bakmayı sürdürdüm. "Galiba biz bu hikâyede yan karakterlerden daha fazlası olamayacağız."

"Her zaman daha fazlasını arzulayan sana bu dediklerin hiç yakışmadı. Ayrıca herkes kendi hikâyesinin baş karakteridir. Ve baş karakter olmak istiyorsan güzel bir hikayen olmalıdır. Bu da tamamen senin tercihlerine kalmıştır." Sağ eliyle hafifçe omzumu sıktı.

Barışçıl tavrı beni bozguna uğraşmıştı ama aynı zamanda rahatlatmıştı da. Dudaklarım hafifçe yukarı kıvrılırken zihnimde tek bir cümle yankılanıyordu.

"Herkes kendi hikâyesinin baş karakteridir." Umarım öyledir...

Son kez aynadaki yansımama bakarak ayağa kalktım. Bu esnada Daron elini omzumdan çekmişti. Bedenimi ondan tarafa çevirdim. "Cevabını aldığına göre odamdan gidebilirsin." Ona direkt bir cevap vermemiştim ama az önce söylediklerimden anlamış olmalıydı.

Koyu yeşil gözleri bir süre yüzüme bakarak beni inceledi. Bende onu inceledim. 22 yıldır aynı şatonun içinde yaşayıp birlikte gölge iblisi avına gitmişliğimiz olsa da Daron ile aramızdaki iletişim zayıftı. Hatta aslına bakılırsa bu bizim gerçek ilk uzun konuşmamız olmuştu. Daron'ın bir elini aniden yanağımda bulunca irkildim. Soğuk avuç içi yanağımın karıncalanmasına neden oldu.

"Ne yapıyorsun?" Diyerek geri çekildim. Eli yanağımdan kayarak havada asılı kaldı. Kaşları çatılırken elini yumruk yaparak aşağı indirdi. "Cildin güzel, kendinde güzelsin. Aynaya bakarak kendinde kusur aramaya son verip önündeki güzelliğe odaklan."

Aniden dedikleri ile şaşırdım. "Benim ile neden böyle konuşuyorsun anlamıyorum. Acıdığın için mi yoksa gerçekten düşündüklerini mi söylüyorsun?"

Bir şey söylemeyeceğini anlayınca boğazımı temizledim. Bu durum gittikçe garipleşiyordu... "Artık gitsen iyi olur." Dudakları arasından alaycı bir ses çıktı. "İki de bir gitmemi istediğine bakılırsa... Anlaşılan bu hikâyede kimse tarafından istenmeyen kişi rolünü oynamak bana düştü."

"Yapma Daron senin asıl istediğin kişi Amara. Ona sahip olamıyorsun diye diğer seçecekleri mi değerlendirmeye başladın?"

"Sen kendini diğer seçenek olarak mı görüyorsun?"

"Senin şu an yaptığın bu değil mi?" Kafam karışmaya başlamıştı. Ayrıca şu an biz neyin konuşmasını yapıyorduk? Daron benden ne istiyordu? Neden odama gelmişti? Kafamı iki yana sallayarak yanından geçip kapıya gittim.

Neyse ki bu sefer beni durdurmadı. Kapıyı tamamen açarak yana çekildim. Sonra elim ile koridoru gösterdim. "Odamdan çık ve bir daha izinsiz girme. Ben kimsenin tesellisi olacak biri değilim."

Kapıya, benim yanıma gelmeye başlarken adımları acelesizdi. Kapının tam çıkışına gelince durdu. Onun yan tarafında kaldığımdan kafasını çevirip bana baktı. Yüzü ifadesizdi. "Aklından ne geçti bilmiyorum ama senden teselli isteyen yok. Ayrıca yüzüne dokundum diye seni becereceğimi falan düşünmüş olamazsın değil mi?"

Sert, sert yüzüne bakınca kahkaha attı. "Şeytanlar aşkına ciddi olamazsın! Rahat ol güzellik buraya sadece senin ile uğraşmak için gelmiştim."

"Uğraştığına göre defolup gidebilirsin! Ayrıca beni becermek için buraya gelmediğinin farkındayım. Zaten isteseydin de yapmana izin vermezdim." Tekrar bu sefer küçük bir kahkaha attı.

"Ah, Rina seni becermek isteseydim emin ol çoktan benim için o bacaklarını ayırmış olurdun. Bende kendimi onların arasına gömmüş olurdum. Ve inan bana bunun her saniyesinden büyük bir zevk alırdın. Hatta daha fazlasını isterdin nasıl olsa sen açgözlüsün biraz ile yetinmezsin."

Sözleri bacaklarımın arasının kasılmasına neden olunca yüzüm kızardı. Nefeslerim hızlanırken dediklerinden etkilendiğim için kendine kızdım. Zehirli dili nasıl konuşması gerektiğini biliyordu. "Defol git, Daron!" Güldü. "Birileri etkilenmiş. Eminim seni sadece konuşarak bile boşaltabilirim." Yüzümdeki kızarıklık boynuma doğru iniyordu.

Bacaklarımın arasında oluşmaya başlayan ıslaklık ile kendime lanet ettim. Daron'a istediğini veremezdim. Alenen belli ki şu an sadece benim ile uğraşmak için böyle cümleler kuruyordu. Beni arzuladığını ya da becermek istediğini sanmıyordum.

"Sağ elin ile kendini boşaltmaya ne dersin! Açıkça belli ki seni boşaltmasını dilediğin kişi seni vajinasının içine bir daha almayacak." Yüzündeki eğlenen ifadesi çatlayıp paramparça oldu. İfadesi sertleşti. “İnan bana tatlım ben kimin vajinasına girmek istersem girerim.” Dudaklarımın arasından bir kıkırtı çıktı. “Hiç sanmıyorum,” diye mırıldandım.

Daron’ın yüzü iyice kasıldı. Onunla alay etmemden hoşlanmamıştı. Sonra iblis hızıyla ileri atılıp elini boynuma sardığı gibi bedenimi hızla ve sertçe arkamdaki duvara yasladı. Sert bedeni ile duvar arasında sıkışmışken nefesinin gürültüsünü kulağımın dibinde hissettim.

"Peki ya sen şuna ne dersin?” Diyerek az önce söylediklerime atıfta bulundu. Ardından sözlerine devam etti.

“Şimdi o elbiseni beline kadar sıyırıp bu şekilde duvara yaslı haldeyken seni becereceğim. İçine öyle sert gireceğim ki bundan sonra vajinan bir tek benim penisimi isteyecek. Çünkü kimse benim gibi seni dolduramayacak. Böylece ikimizde istediğim vajinaya girebildiğimi görebileceğiz."

Soğuk nefesleri kulağımı yalayıp geçiyordu. "Hm, ister misin? Seni doldurmamı ister misin? Eminim ki o yattığın fanilerden kat ve kat daha iyiyimdir... Ee iyi bir şeyler denemek ister misin?"

Cevap vermemi ister gibi boynumu sıktı. Boynumdaki tutuşu sıkı olsa da canımı yakacak şekilde değildi. "Hani beni becermek için gelmemiştin?"

"Fikrimi değiştirdim. Şimdi senin o ıslandığına emin olduğum amının içine girmek istiyorum. Seni az önce dediklerini unutturacak şekilde becermek istiyorum. Seni o lafları dediğin için pişman edene kadar içinde olmak istiyorum."

Ciddi miydi yoksa hâlâ benim ile uğraşıyor muydu anlayamıyordum. Kafam ciddi anlamda karışmıştı. Vajinam ve şahlanan hormonlarım ise durumu zorlaştırıyordu.

"Daron benim ile oynama, çekil üstümden." Ellerimi omuzlarına koyarak onu ittim. Ama o buna izin vermeyip kendini iyice bana bastırdı. O an sertliğini karnımın üstünde hissettim. "Sence gerçekten oyun oynuyormuş gibi bir halim mi var?"

"Sen Amara'yı istemiyor muydun? Şimdi ne değişti?"

"Az önce bir daha onun vajinasına giremeyeceğimi söyleyen sendin. Ayrıca onu istememe rağmen farklı insanlar ile çok yattım. Yani bu durumun onu isteyip istememekle alakası yok. Bu durum şu an kimi istediğim ile alakalı ve ben şimdi seni istiyorum."

"Hayır, ben seni istemiyorum. Git başkalarını becer ama benden uzak dur. Bana olan bu ani ilgine kanacak değilim." Dudaklarını yanağıma bastırdı. Masum bir öpücük gibi görünüyordu ama vaat ettiği şey hiçte öyle değildi.

"Amara senin rahibe gibi olduğun konusunda haklıymış." Sözleri ile sinirle iç çektim. "Rahibe falan değilim. İnsanlarla yatıyorum, onları günaha sokuyorum. Bunu hangi rahibe yapar?" Kısık sesle gülerken dudakları hâlâ yanağımın üstündeydi.

"Tutumun için öyle dedim. Yoksa elbette rahibe değilsin ama onlar kadar ketumsun, kabul et." Dudaklarım hafifçe yukarı kıvrıldı. "Olabilir... Her neyse üstümden çekil artık." Dudakları yanağımdan ayrıldı. Kafasını biraz geri çekerek göz göze gelmemizi sağladı. "Amara'nın zor olduğunu sanırdım ama sen ondan da beter çıktın."

Omuz silktim. Ardından Daron'ı omuzlarından tekrar ittim. Bu sefer karşı çıkmadan geri çekildi. Boynumdaki parmakları da tenimi okşayarak geri çekilmişti. Yüzüne kısa bir an bakıp yanından sıyrılıp geçtim. Yüzüme düşen saç tutamını kulağımın arkasına atarken Daron'a kaçamak bir bakış attım. Koyu yeşilleri üstümdeydi. "Artık git."

"Gerçekten seni becermemi istemiyor musun?" Bilmiyorum.

"Evet, istemiyorum." Kısa bir an öylece yüzüme baktı. Ardından bir şey demeden hâlâ açık olan kapıya ilerledi. Ama sonra aniden duraksadı. Neden durduğunu anlayamamışken bir hışımla, "Siktir etsene," dedi. Ve hızla arkasını dönüp üstüme geldi. Daha ne olduğunu anlayamadan ellerini yanaklarıma koyarak beni öptü.

Dudaklarının sıcaklığını dudaklarımda hissedince gözlerim irileşti. Öpüşü sert ve vahşiydi. Çoktan dudaklarım sızlamaya başlamıştı. Israrcı diliyle dudaklarımı aralayıp ağzıma sızdı. Dili dilimi bulunca inledim. Ve o an ona karşılık vermeye başladım.

Ah, kahretsin! Benimde bir sınırım vardı. Ve Daron o sınırı çoktan işgal etmişti. Ona karşılık vermem ile öpüşünü derinleştirdi. Savaşıyormuş gibi hareket eden dudaklarımız ve sürekli çarpışan dillerimiz ile birbirimizde kaybolmuştuk. Daron'ın yüzümdeki elleri oradan ayrılıp kalçalarıma kaydı.

Beni kendi bedenine çekip yukarı kaldırdı. Anında kucağına çıkarak bacaklarımı beline dolayıp ellerimi omzuna koydum. Ve bir anda kendimi tekrar onun ile duvar arasında buldum. Öpüşmemiz hâlâ devam ederken bir eli elbisemin eteklerini yukarı kaldırmakla meşguldü.

Belimden aşağısını tamamen açığa çıkarınca dudakları geri çekildi. Koyu yeşilleri aşağı doğru kayınca küfür etti. "Sen elbisenin altında hiçbir şey olmadan mı duruyordun?" İki eli de çıplak kalçalarımı avuçlayıp sıktı.

"Külot giymeyi sevmiyorum." Kafasını omzuma yasladı. "Göründüğünden de tehlikelisin," dedi. Kafasını omzumdan kaldırıp tekrar beni öpmeye başladı. Öpüşme yine derinleşirken bir eli bacaklarımın arasına sızdı. Parmağı klitorisimi okşamaya başladı. Hareketleri hızlı ve sertti. Resmen parçalanmamı ister gibi hareket ediyordu.

İnleyip tırnaklarımı omuzlarına geçirdim. Parmağı klitorisim ile uğraşmayı bırakarak aniden içime girdi. Sesli bir şekilde inleyip kıpırdandım. Parmağına ikincisi de eklenince sırtımdan aşağı bir elektrik akımı geçti.

Dudakları dudaklarımı istila ederken parmakları ise içime girip çıkıyordu. Kesinlikle hiç acıması yoktu. Aniden parmakları içimden çıkınca hayal kırıklığı ile inledim. Ama sonra onun yerine daha büyük ve sıcak bir şeyin vajinamın girişine yaslandığını hissedince dudaklarımı geri çekip kafamı aşağı indirdim.

Ne zaman gerçekleştiğini fark etmediğim sırada altındaki pantolonunun önünü açmış ve penisini ortaya çıkarmıştı. Gözlerimi kalın ve uzun penisinden çekerek yüzüne baktım. Koyu yeşilleri büyük bir açlıkla bana bakmaktaydı. Öyle ki beni yiyip bitireceğine adım kadar emindim.

Aramızda duygusal olarak hiçbir şey yoktu. Lakin bedenlerimizin birbirine ihtiyacı olduğu çok açıktı. Çünkü aramızdaki kıvılcım aniden alevlenmişti. Az önce onu istemediğimi söylerken şimdi içime girmesi için yalvarabilirdim. Daron gerçekten de tehlikeli bir iblisti.

Ketum olan beni bile baştan çıkartması çok kısa sürmüştü. Ama bu artık önemli değildi. Hiçbir zamanda olmayacaktı. İkimizde istediğimizi elde edip yine aynı şekilde hayatımıza devam edecektik...

Ellerinin ikisi de kalçalarıma sıkıca tutundu. Duruşumuzu ayarladı. Ardından sözsüz bir şekilde anlaşmış gibi penisini gözlerime bakarak içime soktu. Tek seferde tamamını içime sokması ile dudaklarım arasından çıkan kısık çığlık onun erkeksi iniltisi ile karıştı. Kafamı geriye atıp duvara yasladım. Sırtım yay gibi gerilmişti.

Daron bunu bir davetmiş gibi görüp dudaklarını boynuma bastırdı. Sonra devreye dişleri ve dili girdi. Boynumu işaretlemeye başlamışken penisi de içimde hareketlendi. Ona alışmam için verdiği süre bitmişti.

Tamamen içimden çıkıp tekrar girdi. Darbesi sert ve hızlıydı. Ondan sonrakilerde öyle oldu. İçimde sanki oranın sahibi oymuş gibi hareket etmeye başladı. Kalçalarımı oynatıp darbelerini karşılamaya başladım.

Hâlâ boynumda oyalanan dudakları oradan yukarı doğru çıkıp yanağıma kadar geldi.

Bir öpücük kondurdu. Sonra zevkten boğuklaşan sesini duydum. "Sana seni becermek istersem bana bacaklarını açarsın demiştim." İmalı konuşması ile homurdandım. "İnan şu an neden senin ile seks yaptığımı bilmiyorum. Sadece iyi hissettirdiğini biliyorum."

Gülerek içime sert bir darbe ile vurdu. "İyi hissettirebildiğime sevindim." Tekrar sert bir darbesi ile inleyerek iç geçirdim. Kendimi tehlikeli bir iblisin kollarına atmıştım ve beni parçalara ayırmadan durmayacağının farkındaydım. Ama sorun şuydu ki bunu istiyordum. Onun tarafından parçalara ayrılmak istiyordum. Tekrar, tekrar.

"İçin cehennem ateşi gibi..." Sözleri yarım kalmış gibi duraksadı. O sırada sert bir vuruş bütün bedenimi titretti. "...beni yuvamda hissettiriyor. " Sözleri tamamlanınca tekrar bir vuruş gerçekleşti.

Şu an resmen bana eziyet ediyordu. Kalçalarımı sıkıca kavrayan ellerinden biri oradan ayrılıp elbisemin açık yaka kısmını çekiştirmeye başladı. Daron'ın gücüne dayanamayan kumaş yırtılıp göğüslerimi açığa çıkardı. Kafasını eğip sertleşmiş göğüs uçlarımdan birini ağzına aldı ve emmeye başladı. Dişleri ile çekiştirip ısırınca inledim. Aynı şeyleri diğer göğsüme de yaptı.

Hatta bunlarla yetinmeyip yumuşak etli kısımlarını morartacak şekilde emip ısırık izleri bıraktı. Bunlar birkaç dakika içinde geçecek olsa da şu an beni tahrik ediyordu. Öyle ki vajinam kasılmaya başlamıştı. Daron bunu fark edince hareketlerini hızlandırdı. Kalbim deli gibi atıyordu. Bütün bedenim ter ile kaplanmıştı.

Nefes nefese kalmışken omuzlarındaki ellerimden birini saçlarına çıkarttım. Parmaklarım yumuşak siyah saçlarının arasında gezindi. Daron'ın darbeleri vahşileşirken ona ayak uydurdum. İniltilerimiz birbirine karıştı.

Hâlâ açık olan kapı sayesinde diğer iblislerin sesimizi duyduğunu biliyordum ama bu bize engel değildi. Biz iblistik ve seks bizim için normal bir şeydi. Amara için hariç çünkü onun için cinsellik her şeydi. Şu an burada olsa eminim ki şehvetimiz ile beslenir, kendine ziyafet çekerdi.

Ama ne yazık ki burada değildi ve burada olan her şey bana aitti. Şu an içimde vahşice hareket etmeyi sürdüren Daron bile şu an bana aitti. Ve bütün bunların zevkine sonuna kadar varacaktım. Hatta daha fazlasının da...

Daron içimdeki son birkaç darbesi ile ikimizin de sonunu getirdi. Sarsılarak boşalmaya başlarken birkaç saniye sonra oda arkamdan geldi. Nefeslerimi düzenlemeye çalışırken alnımı omzuna yaslayıp nefeslendim. Vajinamda artçılar hâlâ devam ediyor kalçalarıma doğru ıslaklık yayılıyordu.

Tamamen boşaldığımda kafamı kaldırıp Daron'a baktım. Koyu yeşilleri hemen gözlerime tutunmuştu. Dudaklarıma sert bir öpücük kondurup beni kucağından aşağı indirdi. Ona uyum sağlayarak beline sarılı olan bacaklarımı çözdüm ellerimi de üstünden çektim.

Belime toplanmış elbisemin eteklerini düzelttim. Önü yırtılmış yaka kısmına bir çare bulamadığımdan göğüslerim açıkta duruyordu. Sorun değildi. Nasıl olsa birazdan banyoya girecektim.

Dikkatimi karşımda durarak beni inceleyen Daron'a verdim. Oda üstünü başını düzeltmişti. "Bu bir daha tekrarlanmayacak." Ağzımdan çıkanlar ile Daron hafifçe güldü. Haylaz parıltılarla dolu gözleri bedenimde gezindi. "Bedenin senin ile aynı fikirde olacak mı çok merak ediyorum ama bugünlük seni azap ediyorum. Zaten yeterince üstüne geldim."

Yanımdan geçip giderken alnıma bir öpücük kondurmayı es geçmedi. "Sonra görüşürüz, Rina." Bu hareketi ile şaşkınca arkasından bakakaldım. Daron ise kapıdan çıkıp koridorda kayboldu. Kafamı kendime gelmek ister gibi iki yana sallayıp açık kapıyı kapattım.

Adımlarım banyoya yönelirken zihnim Daron ile ilgili düşünceler ile dolmaya başlamıştı. Yaptığım seks ne kadar güzel olsa da çok yanlış kişi ile olmuştu.

Elbette ahlaki değerlerimiz yoktu. Ama Daron gibi bir iblis ile olmak çok tehlikeliydi. Çünkü o ne istediğini bilmeyen biriydi. Anın getirdiklerine göre davranıyordu. Hareketleri tamamen içgüdüseldi. Ve bu da bana aslında onun ne kadar değişken biri olduğunu göstermişti.

En başta beni becermek istemediğini söyleyip sonradan dediklerime inat eder gibi becermesi bunu zaten kanıtlamıştı. Yine de garipti. Bu zamana kadar ona hiç böyle bir göz ile bakmamıştım. Oysa o iki dakika da tüm düşüncelerimi alt üst etmişti. Böylece onu içimde bulmuştum.

Cehennem aşkına! Ben ne yapmıştım? Resmen zehrin kanıma karışmasına izin vermiştim. Ve görünen o ki yavaş, yavaş zehirlenmeye başlıyordum.

🕯🕯🕯

Bölüm Hakkında Düşünceleriniz Ve Önerileriniz?

Bölüm : 23.09.2024 17:49 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...