⚪️
Baran beline sarmış olduğu beyaz havluyla birlikte odasına girdi ve koyu kahverengi dolabının aynasından kendisine bakarak elindeki küçük havluyu ıslak, dağınık saçlarında gezdirdi. Karnına doğru su damlaları süzülürken yüzünde kendini beğenmiş bir gülümseme yer edindiğinde havluyla saçlarındaki ıslaklığı aldıktan sonra kurularcasına vücudunda gezdirmeye başladı.
"Lanet olsun yine çok yakışıklıyım!"
Baran muzip bir tonla kendi kendine aynaya bakarak bu cümleyi söyledikten sonra dolabının çekmecesinden iç çamaşırı ve giysilerinin katlı olduğu bölümden ise siyah sweatshirt, siyah sweatshirtü ile takım olan paçaları lastikli siyah eşofman altı aldı. Çamaşırını ve eşofman altını giydikten sonra üzerine tam sweatshirtü geçirirken kapının tıklatılmasıyla açılması bir oldu.
Baran üzerine geçirdiği sweatshirtü düzeltirken çatılan kaşlarıyla odasına giren abisi Tarık'a baktı.
"Nerelerdeydin?" dedi Tarık kapının yanındaki duvara sırtını yaslayıp kollarını göğsünde bağlarken.
"Cenkle bir şeyler içtik." dedi Baran düz bir sesle. Bunun ardından "Yemek hazırlandı mı?" diye sordu.
"Rana hazırlıyor bir şeyler mutfakta." dedi Tarık umursamaz bir havayla.
Baran ellerini dağınık ve nemli olan saçlarının arasından düzeltircesine geçirdikten sonra yatağının üzerine oturdu ve kendisine bir sigara yaktı. Ardından sigara paketini ve çakmağını abisine fırlattı verircesine.
Tarık kardeşinin fırlattığı paketi ve çakmağı yakaladıktan sonra "Teşekkür ederim kardeşim." dedi yüzündeki hafif gülümsemeyle.
Baran dudaklarının arasında duran sigarasını içine çektikten sonra sigarayı iki parmağının arasında tutup dumanı havaya üfledi. "Yemekten sonra çıkalım mı biraz?" diye konuştu Tarık da kendisine sigara yakarken.
"Olabilir." dedi Baran düz bir sesle.
"Berat da bizimle gelir." Tarık bir anlığına duraksayıp koyu kahverengi gözlerini kısmasından sonra yeniden konuşmaya başladı. "Bu arada Berat demişken fark ettin mi bilmiyorum ama biz kafedeyken biraz garip davrandı. Sonra solundan mı kalktın diye ben ona takılınca bana atar yapıp gitti. O günden sonra ben Beratla görüşmedim. Solundan mı kalktın dememe alındı galiba."
"Bana bir şey söylemedi." diye cevap verdi Baran.
Kapının tıklatılıp açılmasıyla birlikte iki kardeş de bakışlarını o yöne çevirirken Rana'yı gördüler. "Yemek hazır." dedi Rana kapının aralığından her ikisine de. "Mantı yaptım, hadi gelin."
Tarık ve Baran birlikte odadan çıkıp tembel adımlarla salona doğru ilerlediler. Salona geldiklerinde ise babaları Erdem Beyin tekli koltukta oturmuş bir vaziyette televizyonda çıkan gündüz kuşağı programlarından birisini izlediğini gördü. Rana ise salonda olan büyük yemek masasına tabakları diziyordu. Tarık ve Baran, hiç oturmadan babalarının izlediği programa bakarken Erdem Bey "Sizce kadın oğlunu affedecek mi?" dedi program üzerine değerlendirmeyle makara yaparcasına.
"Bence affetmeyecek baba." dedi Tarık gülerek, babasının yaptığı makaraya eşlik edercesine.
"Kadın pek affedecekmiş gibi konuşmuyor." dedi Baran da onlara eşlik ederek.
O sırada masayı tamamen hazır haline getiren Rana "Oturalım hadi." diye seslendiğinde Erdem Bey oturduğu koltuktan kalkarak televizyonu kapattı ve hep birlikte masaya oturdular.
Rana tabaklara mantı koyduktan sonra yerine oturduğunda Erdem Bey masanın en başında yerini almıştı ve tıpkı kızı Rana gibi olan ela gözleri kendisine göre sol çaprazında oturan oğullarının üzerinde gezindi. Gözlerini kaşığıyla tabağındaki mantıyla oynayan Baranın üzerine sabitleyerek "Oynama yemeğinle oğlum." dedi sevecen bir yaklaşımla. "Ye biraz ye. Zaten zayıfsın." Neredeyse tabağını bitirmesine az kalmış olan büyük oğlu Tarık'a baktı. "Abine bak! İkinci tabağı isteyecek şimdi."
Tarık babasına gülerek tabağındaki son yudumu da yiyip yuttuktan sonra tabağı Rana'ya uzattı. "Bana bir tabak daha koyar mısın Rana?" Erdem Bey oğluna bu cümle üzerine güldü.
Rana abisinin tabağına mantı koyup abisine geri verdikten sonra Baran hoşnutsuz bir tavırla "Sevmiyorum bu yemeği." dedi en sonunda kaşığıyla aldığı mantıyı ağzına götürerek.
Baran babasının bu sorusu karşısında gözlerini babasının yüzüne dikerek "Bilmem." dedi ukala bir edayla. "Sana göre nasıl gitmeli?"4
Erdem Bey oğlunun bu ukala tavrına kızarak "Senin karşında arkadaşların yok yalnız." dedi çattığı kaşlarıyla. "Baban var." Erdem Bey kızgınlıkla birlikte alaycı bir eda da takındı aynı zamanda. "Az önce hatalı bir cümle kurup arkadaşların dedim. Senin bu davranışla takındığın bu tavırla ne arkadaşın olur ne sevgilin olur, oğlum. "
"Benim kaybedecek hiçbir şeyim yok." dedi Baran alaycı bir gülümsemeyle. Ardından kaşığını gürültülü bir şekilde tabağına bırakıp ayağa kalktı sandalyeyi de gürültülü bir şekilde geri çekerek.2
Tarık ve Rana, Baranın bu tavırlarına alışkınmış gibi yemeklerini umursamazlıkla yerlerken Erdem Bey "Baran!" diye bağırdı otoriter bir sesle. "Sofraya otur. Bir daha söylemeyeceğim."
Baran bağıran babasını umursamayıp hızlı ve sert adımlarla kapıya doğru ilerledi. Vestiyerden hızlı hızlı siyah deri ceketini alıp giydi ve ayakkabılarını da ayağına geçirdikten sonra kapıyı açtığında eli kapının zilinin üzerinde olan Beratı gördü karşısında.
"Cehennemin dibine. Konum atarım birazdan Tarık'la gelirsiniz." dedi Baran sinirli bir şekilde yanından geçerek ve Berat başını ona çevirdiğinde Baranın merdivenleri indiğini gördü.
Kendi kendine başını iki yana sallayarak içeriye geçtiğinde salondan Erdem Beyin yakınırcasına öfkeyle dolu sesi işitiliyordu. "Ben bu çocuğa bir türlü söz geçiremiyorum. Bir türlü babası olarak ağırlığımı koyamıyorum bu çocuğa. Herife bak! Neredeyse üstüme basıp çiğneyecek beni! Kime çekti bu evlat da böyle oldu!"
Tarık'ın gülercesine çıkan sesini duydu. "Bence mantıyı yememek için Baran bahane etti."
Berat salona gelip masanın yanına ulaştığında henüz üçü de yanlarına ulaşan Beratı fark etmemiştiler. Yüzüne kondurduğu gülümsemeyle "Baran gitti ben geldim Erdem amca." dedi ve bir anlığına gözleri Rana'ya kaydı.
Erdem Bey başını kaldırıp baş ucunda dikilen Berata bakarak "Hoş geldin Berat!" dedi gülümseyerek. Ardından masayı gösterdi. "Otur oğlum mantı ye."
Rana Beratın gelmesiyle oluşan heyecanını yok saymaya çalışıp mantısını yemeyi sürdürürken Tarık koyu kahverengi gözlerini Berata dikti. "Baran nereye gittiğini söyledi mi?"
"Konum atacakmış. O konum attığında çıkarız." diye cevap verdi Berat gözlerini Tarık'a dikerek. Tarık cevaba karşılık başını salladı.
Erdem Bey Rana'ya "Git kızım mutfaktan bir tabak getir de Berata mantı koy." dedi.
Rana gözlerini devirerek sandalyesinden kalktıktan sonra tabak almak için mutfağa doğru ilerledi. Berat, Rana'nın yanındaki boş sandalyeyi çekerek oturduğunda gözlerini hemen karşısında oturan Tarık'a dikti.
"Kafede olanlar için kusura bakma kardeşim. O gün sinirlerim bozuktu biraz."
"Olur öyle kardeşim." dedi Tarık anlayışlı bir şekilde. "Önemli değil. Asıl sen kusura bakma, ben sana öyle takıldım sadece. Umarım takılmama alınmamışsındır."
"Yok alınmadım." diye karşılık verdi Berat gülerek. "Sadece sinirlerim bozuk olduğu için o an öyle bir tepki verdim."
"Ne oldu çocuklar?" diye takıldı Erdem Bey.
"Hiç yok bir şey baba ya." diye cevapladı Tarık. "Önemli değil."
Rana elinde tabakla geri dönerek tabağa mantı koydu ve mantı koyduğu tabağı Beratın önüne koyarak yerine oturdu. Ardından açılan sohbet konusuyla birlikte konuşa konuşa yemeklerini yemeye devam ettiler.
⚪️
Baranın konum atmasıyla birlikte Tarık ve Berat, sahile gelmiştiler. Tarık ve Berat, ayakta Baranın oturduğu bankın hemen yanında aralarında konuşurken Baran ise telefonuyla oynuyordu. Aynı zamanda elinde tuttuğu bitmesine az kalmış olan birasından son bir yudum aldı. Her zamanki gibi, gerek olmadıkça konuşmuyordu. Daha doğrusu hiç kimseyle. Genel olarak böyleydi.
Baran sosyal medya hesabında atılan hikayelere sırasıyla bakarken Müge'ninkisine denk geldiği an istemsizce yüzünde içten bir gülümseme yer edindi onu görmesiyle birlikte. Müge, arkadaşı Kader ile birlikte çekildiği fotoğrafı hikaye olarak paylaşmıştı. Müge yüzünde doğal olan gülümsemesi ve kısılan gözleriyle birlikte yine her zamanki gibi çok güzeldi. Aynı zamanda çok masumdu. Masum olan sadece saf tavırları ve davranışları değildi. Aynı zamanda masum bir güzelliği de vardı. Baran onun bu masumluğuna ve saf tavırlarına her seferinde hayran olmaktan kendisini alamıyordu. Aynı zamanda güzelliğine de. Müge hayatı boyunca tanımış olduğu insanlardan çok farklıydı.
Nerede nasıl davranacağını bilen bir kızdı Müge. Ağırbaşlıydı. Onun bu ağırbaşlı tavırları kendisini sıkmıyordu. Aksine hayran oluyordu onun bu tavırlarına. Hoşuna gidiyordu ağırbaşlı oluşu.
O sırada Tarık başını bankta oturan kardeşine doğru çevirmesiyle birlikte telefondaki fotoğrafa dalıp giden kardeşini görünce imayla gülümsedi ve kardeşine laf attı.
Baran duyduğu cümleyle birlikte fotoğrafa bakarken dalıp gittiği düşüncelerinden çıkarak telefonu hızla kapattı ve abisine dönerek sert bir sesle "Ne Mügesi, ne güzeli lan?" dedi. "Saçma sapan konuşma."
"Onun fotoğrafına bakıyordun gördüm." dedi Tarık istifini bozmadan gülerek. Berat da gülerek Tarık'a eşlik etti.
"Hikayelere bakarken denk geldi." dedi Baran sesindeki sert tınıyı bozmadan.
"Eminim öyledir kardeşim, biz de inandık." diye konuştu Berat bu sefer imalı imalı.
Baran'ın sert bakışlarına aldırmadan Tarık'a dönerek "Sen de hikayelere bakarken Nisa'ya denk geliyor musun?" dedi alaycı bir sesle.
Baran o sırada bitirmiş olduğu birasının kutusunu eliyle buruşturarak sinirle Beratın üzerine doğru fırlattı. Berat kafasına çarpan kutuyla birlikte irkilerek geriledi.
Berat kafasının acıyan yerini ovuştururken "Bu yaptığın hiç hoş değildi kardeşim." dedi Baran'a doğru.
Baran onun söylediğini umursamazken Tarık yerden kutuyu alıp çöp kovasına atarak "Ben hikayelere bakarken Nisa'ya denk gelmiyorum." dedi aynı zamanda gülerek. "Direkt profiline girip bakıyorum." Bankın üzerinde duran siyah poşetin içindeki biralardan birisini alıp açarken "Nisa çok güzel be kardeşim." dedi yoğun bir sesle nefesini sesli bir şekilde vererek ve açtığı birasından büyük bir yudum aldı. "Bir içim su."
"Yani bilmiyorum ki." diye cevap verdi Tarık. "Tam kestiremiyorum şu an. İlerleyen zamanlarda göreceğiz."
"Yaramazlık yapmayı bıraktın artık değil mi kardeşim?" dedi Berat gülerek.
"Ben son birkaç aydır kendi halimde takılan adamım." diye cevap verdi Tarık. "Ne yaramazlığı? Benim ilgi duyduğum bir kadın var. Belki de hayatımda olacak bir kadın."
"Baran." dedi Berat gülerek seslenircesine. "Kardeşim." Baran dönerek Berata baktı. "Tarık artık yaramazlık yapmayı bırakmış. Hatta evlenmeyi bile düşünüyormuş."
Baran Beratın söylediğine inanmazcasına gülerken "Bir siktirin gidin ya." dedi.
"Neden olmasın?" dedi Tarık birasından büyük bir yudum daha alarak. "Evlenip yuvamı kurmak, hayatımda olacak kadınla mutlu mesut yaşamak isteyemez miyim?"
"Sen mi?" dedi Baran inanamazcasına gülmeyi sürdürürken alayla. "Senin uçkurundan başka düşündüğün şeyler oluyor muydu?"
"Sizler sanki rahipsiniz." dedi Tarık gözlerini devirerek homurdanırcasına.
"Ben rahip olduğumu söylemiyorum zaten." dedi Baran. "Sadece hiçbir zaman senin gibi uçkuruma düşkün bir adam olmadım."
"Tamam kesin şu muhabbeti." dedi Berat bu konudan rahatsız olmuş gibi araya girerek.
"Konusunu açan sensin Berat." dedi Tarık karşılık verircesine.
"Yarın cumartesi. Bizim terasta mangal yakalım." diye konuştu Berat. "Rana da gelir. Hatta Nisa'yı ve Müge'yi de çağırırız, hep birlikte takılırız."
"Süper olur." dedi Tarık sevinçle. "Ben de Nisa'yla muhabbeti biraz daha ilerletirim."
Berat sanki o an aklına bir şey gelmiş gibi birden bire kaşları çatılırken "Rana o çocukla hala görüşüyor mu?" dedi.
"Neden sordun kardeşim? " dedi Tarık hafif bir alayla.
"Hiç." dedi Berat umursamıyormuş gibi. "Öylesine sordum." Berat telefonunu eline aldı. "Ben bir Nisayla Müge'ye mesaj atayım da yarın müsait olup olmadıklarını öğreneyim."
"Müge'ye sen mesaj atma." dedi Baran da telefonunu eline alarak Berata katı bir sesle. Aynı zamanda rehberden Müge'nin numarasını bulup arayarak telefonu kulağına götürdü.
Tarık kardeşini görürken "Müge'yi arayıp sen söyleyeceksin galiba." dedi Tarık imalı bir sesle.
Berat gülerek Tarık'a eşlik ederken Baran hiçbir şey söylemeden birkaç adım onlardan uzaklaştı sessiz bir yere geçerek. Ardından Müge'nin tatlı çıkan sesi Baran'ın kulaklarına doldu.
Müge'nin sesiyle Baran'ın yüzünde içten bir tebessüm oluştu. "Nasılsın?" dedi kadifemsi çıkan sesiyle. Baranın o her zamanki sert görüntüsü bir anlığına yok olmuştu.
Baran Müge'nin heyecanlanmış gibi çıkan sesiyle birlikte gülerek "İyiyim ben de güzelim." dedi. "Napıyorsun şu an?"
"Kaderleyim. Bize geldi de,takılıyoruz öyle."
"Hikayeni gördüm." dedi Baran hafifçe başını sallayarak. "Onunla fotoğraf paylaşmışsın. Çok güzel çıkmışsın."
Baran onu bir anlığına onun kekelemesini taklit edecekken bundan hemen vazgeçerek kadifemsi çıkan sesiyle yüzündeki gülümseme hiç silinmezken konuşmaya devam etti. "Doğru olanı söyledim sadece. Çok güzelsin sen Müge. Çok güzelsin. Güzel olan sadece yüzün, saçların veya fiziğin değil. Karakterin de çok güzel senin. Sen gerçekten her şeyinle çok güzelsin Müge."
"Ben..." Müge kısa bir duraksamadan sonra mutlu çıkan sesiyle yeniden konuşmaya devam etti. "Söylediklerin için çok teşekkür ederim Baran. Bu söylediklerin beni çok mutlu etti."
"Seni sadece söylediklerimle mutlu etmeyeceğim güzelim." dedi Baran yoğun bir sesle.
"Zaman." dedi Baran yutkunarak. "Sadece zaman lazım. Sen de zaten zamanla anlayacaksındır."
"O ima ettiğin şey her neyse umarım anlayabilirim Baran." Müge pürüzlü çıkan sesiyle konuştu.
"Anlayamayacağın bir şey yok." dedi Baran ciddi bir ses tonuyla.
"Sen ne yapıyorsun Baran?" diye sordu Müge.
"Tarık'la ve Beratla sahile geldik öyle hava almaya." Baran boğazını temizledi asıl söyleyeceğini söylemek istercesine. "Ben seni aslında yarın müsait olup olmadığını öğrenmek için aramıştım. Beratların evinin terasında mangal yakacağız da. Yani biz bize olacağız. Yabancı yok. Yarın müsait olursan gelir misin?"
"Yarın ben sana haber veririm gelip gelmeyeceğimi. Olur mu Baran?"
"Tamam güzelim. Nasıl istersen."
"Tamam iyi geceler o zaman. Gelirsem yarın görüşürüz."
"İyi geceler." dedi Baran muzip tonlamayla. "Görüşürüz."
Birbirlerine veda etmesinin ardından Baran aramayı sonlandırdı ve kendisine ateş bastığını hissederken kalbi de hızlı hızlı atıyordu aynı zamanda. Kendi kendine gülümseyerek almış olduğu nefesini sesli bir şekilde verdi. Daha önce hiç böyle olmamıştı Baran. Bu ilk kez karşılaştığı bir şeydi. Ve bu karşıladığı şey ile nasıl başa çıkacağı merak konusuydu.
⚪️
Okur Yorumları | Yorum Ekle |