⚪️
Müge üzerine vücuduna tam oturan siyah crop bir bluz ve buz rengi bol paça kot pantolon giymişti. Bu yapmış olduğu kombin ince belini ortaya çıkarmıştı. Saçlarının düzleştirici ile birer kez üzerinden geçtikten sonra hafif bir makyaj yaptı. Baran biraz önce evden çıktığını Müge'ye haber vermişti ve dünkü konuşmalarında Baran Müge'ye kendisini alacağını, okula birlikte gideceklerini söylemişti. Baranla birlikte okula gidecekleri için mutlu olduğu kadar heyecanlıydı da. Başını arkadaşı Kader'e çevirdiğinde boy aynasında saçlarını tararken gördü. Kader üzerini çoktan giyinmişti. Kader dün gece eve gitmeyip Mügelerde kalmıştı. Sabah uyandıklarında hep birlikte kahvaltılarını etmesinin ardından annesi işe, kızlar da ortalığı toparladıktan sonra hazırlanmak için çekilmişlerdi. Kader dershaneye, Müge de okula gidecekti.
Kader dudaklarına açık pembe ruju yedirmesinin ardından Müge'ye dönerek "Hazır mısın?" dedi elindeki rujun kapağını kapatırken.
"Evet." dedi Müge gülümseyerek. "Baranın gelmesini bekliyorum."
Kader de yüzünde oluşan gülümseme ile arkadaşını beğenen gözlerle baştan aşağı süzdü. "Fıstık gibi olmuşsun. Baran sana bayılacak."
"Teşekkür ederim." dedi Müge hoşuna gidercesine.
"Eee?" dedi Kader bir şey sormak ister gibi. "O arizona kertenkelesini görüyor musun hiç?"
Müge arkadaşına güler gibi "Anlamadım? Kim o?" dedi.
"Var ya bana çirkin deyip duran hani. Kıvırcık saçlı."
"Alp'i diyorsun." dedi Müge gülerek. "Evet görüyorum. Derslere geliyor hep. Niye sordun ki?"
Kader öylesine sormuş olduğunu ima edercesine omuzunu silktiğinde Müge makyaj aynasının önünde duran telefonunun çalması ile birlikte telefonunu eline aldı ve Baran'ın aradığını görerek açtı.
Baranın kadifemsi sesi kulaklarına dolar dolmaz "Tamam. Geliyorum." dedi ve telefonunu kapatıp Kadere döndü. "Baran gelmiş."
İki kız çantalarını alıp ayakkabılarını giyindikten sonra evden çıktılar. Oturdukları apartmanın merdivenlerinden indiklerinde ise Baran'ı arabanın kaputuna yaslanmış şekilde beklediğini gördü. Baran dudaklarının arasındaki sigarasıyla nefes kesici görünüyordu. Müge yavaş yavaş ona doğru yürürken Baran hissettiği hareketlilikle birlikte başını Müge'ye doğru çevirdiği an dudaklarının arasındaki sigarasını yere fırlatırcasına attı ve ağzındaki dumanı havaya üfledi.
Baran gözlerindeki beğeniyle gözlerini Müge'nin üzerinde gezdirirken Müge de gözlerini süzercesine onun üzerinde gezdirdi. Baran giymiş olduğu koyu yeşil gömleğinin birkaç düğmesini açmıştı. Onun altına ise siyah kot pantolon giymişti. Saçları her zamanki gibi hacimli ve özenliydi. Kader onların birbirleriyle bakışmasını izlerken imayla boğazını temizleyip araya girdi.
Baran gözlerini Müge'nin üzerinden çekip Kadere çevirdiğinde onu selamlarcasına hafifçe başını salladıktan sonra Müge'ye binmesi için arabanın ön kapısını açtı ve yeniden Kadere baktı.
"Yok ya siz gidin." dedi Kader hafif bir gülümsemeyle, onları baş başa bırakmak ister gibi. "Benim dershanem sizin okula biraz ters kalıyor." Baran'ın Kadere olan bu jesti Müge'nin içten içe hoşuna gitmişti.
Baran Müge'ye binmesi için ön kapıyı açtıktan sonra hafif çatılmış kaşlarıyla yeniden Kadere baktı. "Binecek misin binmeyecek misin?" dedi düz bir sesle.
Kader, Baranın bu sorusu ile birlikte binmek ve binmemek arasında kararsız kalmışcasına "Binerim ama sizin yolunuza ters kalacak." dedi.
Baranın cümlesi üzerine Kader kapıyı açıp arka koltuğa yerleşti ve Baranla Müge de öne yerleştirdikten sonra Baranın arabayı çalıştırması ile birlikte bulundukları yerden uzaklaştılar.
Müge radyoda çalan şarkı ile birlikte camdan dışarıya doğru bakınırken Baran gözlerini yoldan ayırmadan konuştu. "Arabanın torpidosundan güneş gözlüğümü verir misin?"
Baranın bu kibar tonlaması Mügeyi şaşırtırken Müge torpidodan gözlüğü alıp ona uzattı ve Baran yuvarlak güneş gözlüğünü yüzüne taktı.
Müge Baranın teşekkür etmesiyle bir kez daha onun bu kibarlığına şaşırırken Kader, Baranı ve Müge'yi gözlemlercesine izlerken söze atılmadan edemedi.
"Bu ne kibarlık böyle?" dedi gülerek Kader.
Baran başını anlık arkaya çevirip Kadere doğru baktığında Kader boğazını temizleyip konuşmasına devam etti. "Yani hiç senden beklemezdim. Müge hep bana senin kaba olduğunu anlatıp durduğu için bizi şaşırttın doğrusu. Demek ki bazı zamanlar kibar olabiliyormuşsun."
Müge arkasına dönüp Kadere ters bir bakış atarken Baran duyduklarından memnun olurcasına konuştu. "Müge sana hep beni mi anlatıp duruyor?"
"Hep anlatıp durmuyorum Baran öyle bir şey yok." dedi Müge hemen savunmaya geçercesine önüne dönerek. "Sadece laf arasında öyle kaba olduğundan bahsetmiştim o kadar."
Baran eğlenmeyi sürdürdü. "Kader pek öyle söylemedi gibi sanki."
Müge arkadaşının pot kırar gibi konuşması ile birlikte başını hafifçe önüne eğdi. Evet Barana karşı hisleri vardı fakat onun karşısında hevesliymiş gibi gözükmek de istemiyordu.
Baran Kaderin dershanesinin önünde durduğunda Kader yanında duran çantasını eline alıp "Teşekkür ederim bıraktığın için Baran." dedi gülümseyerek.
"Bir şey değil." dedi Baran düz bir sesle.
Kader arkadaşının omuzuna dokunarak "Görüşürüz Müge." deyip arabadan indiğinde Baran ve Müge baş başa kalmıştılar.
Baran istikameti okula doğru verirken Müge'ye kısa bir bakış atarak "Çok güzel giyinmişsin bugün." dedi kadifemsi çıkan sesiyle.
Baranın bu cümlesi Mügeyi heyecanlandırırken "Teşekkür ederim." dedi Müge hoşuna gidercesine, hafif kısık çıkan sesiyle. Bunun üzerine Müge de başını çevirip Baranın üzerindeki koyu yeşil gömleğe bakarken "Sen de renkli giyinmişsin bugün." diye yorum yaptı, sesindeki saf heyecanla.
Baran elini saçlarının arasından geçirirken dudağının bir kenarı yukarıya doğru kıvrıldı ve yüzünde muzip bir ifade belirdi. "Değişiklik olsun istedim bugün."
"Dünden beri nasılsın Baran? Daha iyi hissediyor musun kendini, iyileştin mi?"
Müge'nin nasıl olduğunu sorması Baranın içten içe hoşuna giderken "Çok daha iyiyim." dedi yine kadifemsi sesiyle.
"İyi olmana sevindim." Bunun ardından Müge merakla sordu. "Dün Tarık Nisa ile buluşacaktı. Ne oldu, ne yaptılar? Sen biliyorsundur."
Baran hafif bir alayla Müge'ye cevap verdi. "Okula geldiğimizde Nisa sana cevabını verir."
Müge Baranın bu hafif alaycılığına tatlı tatlı sinirlendi. "Of Baran! Söylesen ne olacak sanki?"
Baran kızın bu tatlı tatlı sinirlenmesine kendi kendine gülümsemeden edemedi. Onun bu masumluğuna bayılıyordu. "Biliyor musun çok tatlısın." dedi Baran kadifemsi sesiyle itiraf edercesine.
Müge ondan duyduğu cümle ile birlikte birden bire hoşuna gidercesine heyecanlanırken yüzündeki güzel gülümsemesiyle "Bana mı dedin?" dedi saf heyecanını da sesine yansıtırken.
Baran başını çevirip yüzündeki sırıtma ile kıza doğru baktı. "Bu arabanın içinde senden başka tatlı birisi olmadığına göre."
Müge yanaklarına ateş bastığını hissederken başını cama doğru çevirdi. Baran kızın bu utanır haline kendi kendine gülümsedi hoşuna gidercesine. Onun bu masumluğunu, utanmasını çok seviyordu. Artık tuhaf diye adlandırdığı o güçlü duygulardan emindi.
Baran kampüsün otoparkına arabayı park etmesinden sonra birlikte otoparktan çıkıp kampüsün bahçesine ulaştılar. Müge etrafına bakındığı sırada yüzünden mutlu olduğu okunan sırıtması ile birlikte yürüyen Nisayı görerek seslendi ve bir elini havaya kaldırdı.
Nisa Mügenin seslenmesi ile birlikte duraksayıp sesin geldiği yöne dönerek Baranla Mügeye doğru yürüdü yüzündeki sırıtması hiç bozulmazken.
Nisa ve Müge selamlaşırcasına birbirlerine sarılırken "Çok mutlu gözüküyorsun." dedi Müge samimi bir şekilde.
Nisa geri çekilirken açık kahverengi gözlerini Barana dikerek "Selam Baran." dedi.
"Selam." dedi Baran hafif çatılan kaşlarıyla.
"Ee ne yaptınız Tarık'la?" diye sordu Müge, bunun üzerine merakla.
Nisa coşkulu bir şekilde "Dün sevgili olduk." dedi. "Hatta biraz önce beni motorla okula bıraktı o da oradan kendi okuluna geçti. Okuldan sonra da motorla gezeceğiz."
"Cevabını aldın mı şimdi Mügecik?" dedi Baran kıza takılırcasına.
Müge Barana cümlesi üzerine kısa bir bakış attı. "Çok sevindim." diye gülümsedi Müge. "Çok mutlu oldum sizin adınıza."
Üçü birlikte yürümeye başlarken "Yani ne söyleyeceğimi bilmiyorum." diye konuştu Nisa. "Her şey daha çok yeni. Ama şu an çok mutluyum. Mutlu da olmak istiyorum."
"İnşallah çok mutlu olursunuz." dedi Müge içtenlikle.
"Berat nerelerde bu arada?" diye sordu Nisa Barana. "Gelmedi mi?"
"Ben nereden bileyim?" dedi Baran kaba bir şekilde terslercesine. "Beratın bekçisi miyim?"
Nisa onun bu kabalığı ile birlikte kendi kendine başını iki yana sallarken "Bu sabah konuşmadınız mı hiç?" dedi.
Nisa, Barandan bir yanıt alamazken saatini kontrol etti. Dersin başlamasına daha yarım saat vardı. "İyi ararım birazdan ben onu." dedi mırıldanırcasına. Mügenin koluna girdi ve adımlarını hızlandırırken Müge de onun adımlarına ayak uydurmaya başladı. Müge başını arkaya doğru çevirdiğinde Baranı gerilerinde ellerini pantolonun cebine sokmuş, yavaş bir şekilde yürürken gördü.
Onun arkasına doğru baktığını gören Nisa "Bırak şimdi Baranı." dedi gülerek. "Dersin başlamasına daha yarım saat var. Kafeteryaya geçip kız kıza laflayalım biraz."
İki kız kafeteryaya geldiklerinde kahvelerini aldılar ve en köşedeki boş masaya karşılıklı şekilde oturdular. "E anlat bakalım." dedi Nisa imayla göz kırparak. "Sende ne var ne yok?"
Müge onun imasıyla birlikte hafifçe gülümserken sütlü kahvesinden bir yudum aldı ve dün Baranı okula giderken kapının önünde sızmış bir şekilde bulduğunu, hastaneye götürdüğünü Nisaya anlattı.
"Baranda sana ilgi duymaktan daha fazlası var Müge." dedi Nisa gülümseyerek. "Baksana. Sarhoş olmalar, gece kapına gelip yatmalar falan."
"Bilmiyorum ki hiç." diye konuştu Müge. "Tuhaf tuhaf konuşuyor benimle. Sonra da bana kendimi anlayamıyorum şu sıralar deyip duruyor."
"Bu tuhaf konuşmalar çok normal, flört ediyorsunuz." dedi Nisa gülerek ve eline telefonunu alıp "Ben bir Beratı arayayım bakalım nerelerdeymiş." dedi ve Beratın numarasını bulup aradı.
Nisa çok beklemeden Beratın "Efendim Nisa." diyen sesini duydu.
"Berat nerdesin?" dedi sorarcasına Nisa.
"Yakınlardayım geliyorum az kaldı. Saati duymamışım, uyuyakalmışım." diye cevap verdi Berat.
"İyi. Biz Mügeyle kafeteryada oturuyoruz, gelirsin."
"Baran ne yaptı? Mügeyle birlikte geldiler mi?"
Nisa imayla Mügeye bakarak gülümsedi. "Valla karşılaştığımızda Baranla beraberdiler." Müge onun iması ile birlikte başını hafifçe önüne eğdi.
"Tamam okula geldim sayılır bende."
Nisa telefonu kapatırken "Neredeymiş?" diye sordu Müge.
"Geliyormuş, yakınlardaymış." diye cevap verdi Nisa.
"İyi." dedi Müge ve nefesini vererek "Öyle işte benim de Nisa." dedi.
"Baran sinirli, kaba falan ama ağırbaşlı biri. Adım adım yaklaşıyor sana." diye yorum yaptı Nisa. "Hızlı davranmak istemiyor.
Bu yüzden sen az daha sabret. Her şeyi ona bırak. "
Müge bundan mutlu olurcasına gülümserken o an Beratın kendisine yönelik cümlesini duyarak başını kaldırdı ve Beratı gördü. "Müge bugün çok mutlusun."
Müge'nin gülümsemesi daha da büyürken "Ben de mutluyum bugün Berat, bana da Nisa bugün çok mutlusun desene." dedi Nisa Berata takılırcasına.
Berat, mutlulukları yüzlerinden okunan kızlara bakıp başını iki yana sallayarak "Ben ne zaman bu kadar çok mutlu olacağım acaba?" dedi iç çekişle.
Nisa yanındaki boş sandalyeyi geriye doğru çekerek "Otursana." dedi.
"Bir sert kahve alıp geliyorum." diye konuştu Berat. "Kendime gelmem lazım." Berat kendisine sert kahve aldıktan sonra masaya kızların yanına döndü ve Nisa'nın yanına oturdu.
"Ee daha daha ne yapıyorsunuz kızlar?" diye sordu Berat, kızlara doğru bakarak.
Müge "Bildiğin gibi." diye Beratı yanıtlarken Nisa "Tarık'la sevgiliyiz." dedi mutlu bir şekilde.
"Evet biliyorum. Bizimkinin bütün gece ağzı kulaklarındaydı." dedi Berat gülerek. "Nisa diyor başka bir şey demiyor."
Nisa duydukları hoşuna gidercesine gülümserken "Okul çıkışı hep beraber bir kafeye gidip oturalım mı?" dedi.
"Olur." dedi Müge onaylarcasına. "Çok güzel olur."
"Siz motorla dolaşmayacak mıydınız okuldan sonra Tarık'la?" diye sordu Berat Nisa'ya.
"Kafeden sonra dolaşırız. Vaktimiz bol." dedi Nisa omuz silkerek. "Sen Rana'yı da davet etsene Berat. O da gelsin."
"Bilmem ki gelir mi?" dedi Berat ümitsizce. "Çok emin değilim."
"Bunu ona sormadan bilemezsin." diye cevap verdi Nisa.
Berat sert kahvesinden bir yudum aldı. "Yani okulu var onun. Gerçi öğlende okulu bitiyor onun ama üniversite sınavına da çok az kaldı. Akşama kadar bütün gün soru çözüyor."
"Benim olacağımı söyleme sakın." dedi Nisa şaka yapar bir edayla. "Geleceği varsa da gelmez. Kendisi benden pek hazzetmiyor malum."
"Neden böyle söylüyorsun ki?" dedi Müge. "Neden senden hazzetmesin?"
"Kız bana sanki annesine babasına küfür etmişim gibi ilk tanıştığımızdan beri ters ters davranıp duruyor. İyi bir şey söylediğimde bile bana kavgacı bir edayla, öfkeyle karşılık veriyor Müge." dedi Nisa açıklama yaparcasına.
"Bugün kafede Rana'yı al karşına konuş, sana böyle davranmasının sebebini ona sor." dedi Müge kaşlarını kaldırarak.
"Rana'ya sen aldırma Nisa." diye yorum yaptı Berat. "Sen takılma onun davranışlarına. Biz bir arada daha çok vakit geçirdikçe zamanla sana ısınacaktır. O da abisinin mutlu olmasını istiyor sonuçta."
"Takılmak değil de yani niye öyle davranıyor bana?"
"Sor bugün Nisa." dedi Müge. Ardından Berata masum bir şekilde sordu. "Baran da gelir mi kafeye acaba?"
"Sen geldiğin için gelir." diye cevap verdi Berat imalı imalı.
Beratın bu iması Müge'yi heyecanlandırırken Nisa dirseğiyle Beratın kolunu dürterek "Rana'yı davet ediyorsun değil mi?" dedi imayla.
Berat sessiz kalırken Nisa konuşmaya devam etti. "Böyle hiçbir şey yapmadan durursan Rana'yı kaybedersin Berat."
"Kaybetmek derken?" diye sordu Berat kaşlarını kaldırarak.
"Rana seneye üniversiteye başlayacak. Bambaşka bir çevresi olacak, başka insanlar karşısına çıkacak. O zaman sürekli abilerinin çevresinde takılmak istemeyecek. Böyle pasif pasif durursan kaybedersin yani."
"Bunun üniversiteyle ne alakası var onu anlamadım?" dedi Berat anlamamış bir şekilde , hafifçe kaşları çatılırken.
"Çok alakası var." diye cevap verdi Nisa. "Üniversiteye gidince başka insanlarla tanışmak ona ilginç, güzel gelecek. Bir de çevresinden birisi onun kalbini çaldı mı Rana'yı hepten kaybedersin artık."
Berat duyduğu cümleler ile birlikte birden bire durgunlaştı. En çok korktuğu şeydi. Başka birisinin Rana'nın kalbini çalması. Fakat bu bir ihtimaldi. "Ben Baran'la Tarık'ı da kaybetmek istemiyorum." diye konuştu durgunca Berat.
"Baranı az çok kestirebiliyorum nasıl bir tepki vereceğini." diye yorum yaptı Müge. "O her zamanki sinirliliğiyle esip gürler. Peki sen bunu hiç Tarık'la konuşmayı denemedin mi? Tarık daha anlayışlı olduğundan seni anlayabilir bence."
"Evet, Tarık'la konuşmayı neden hiç denemedin?" dedi Nisa Mügeye katılırcasına.
Berat alaycı bir edayla güldü. "Siz Tarık'ın Barandan daha farklı bir tepki vereceğini mi düşünüyorsunuz? Adamların kız kardeşi sonuçta. Adamlar bana ne tepki verirse versin haklılar. Hem adamlarla çocukluğumdan beri arkadaşım, hem de kız kardeşine göz koyuyorum. Hiçbir haklı tarafım yok."
"Bunları şu an düşünme sen Rana'ya mesaj at hadi." dedi Müge onu cesaretlendirircesine. "Hepimiz bir arada olalım."
Berat başını sallayıp telefonunu cebinden çıkardı ve Rana'ya hep birlikte kafede toplanacaklarını belirten bir mesaj yolladı. Başka birisinin Rana'nın kalbini çalmasından korkuyordu fakat can dostları Baranı ve Tarık'ı da kaybetmek istemiyordu. Ne yapacağını hiç bilmiyordu. Çok çaresiz, sıkışmış hissediyordu kendisini. Ama bir şekilde Rana'ya kardeşi gibi görmediğini belirtip bu yanlış anlaşılmayı ortadan kaldırmalıydı.
⚪️
Okur Yorumları | Yorum Ekle |