9. Bölüm

Bölüm: 9

Hatice Sevgili
moonzeze

içeriye girip kapıyı kapattım. İkizler kanepeye oturmuş birbirleriyle sohbet ediyorlardı. Bugünün onlar için yorucu geçtiği belliydi. Yoruldukları için acıkmış olmaları da normaldi ben de acıkmıştım. Hemen bir şeyler hazırlayıp yemeği aradan çıkarttım aklım bayan Daisy'nin dediklerinde takılı kalmıştı. Bu konuyu tekrar gündeme getirip üzmek ve üzülmek istemiyordum ama Emilio kendini bize kapatıyordu. Annesinin ölümünden kendini sorumlu tutmamalıydı. Yemekten sonra ikisini de odaya çıkarıp yatakta yanlarına bağdaş kurarak oturdum. Derin bir nefes alıp Emilio'nun elini avucumun içine aldım.

"Bakın çocuklar sizinle anneniz hakkında konuşmak istiyorum ve bana bir söz vermeniz gerekiyor. Emilio özellikle sen oğlum"

ikisi de şaşkın şaşkın yüzüme bakıyordu​.

"Anneniz sizin yüzünüzden ölmedi tıpkı o gün de dediğim gibi bu bir kazaydı kendinizi suçlayarak doğru bir şey yapmıyorsunuz. Emilio okulda bugün sürekli dalıp gitmişsin ne düşünüyorsun böyle?"

"Bilmiyorum baba aslında bir şey düşünmüyorum sadece öyle durmak rahatlatıyor sanki yatağımda uyuyor gibi hissediyorum."

"Oğlum bana doğruyu söyle lütfen hâlâ annenin ölümünden kendini mi sorumlu tutuyorsun?"

sorduğum soru ile gözleri dolmuştu aptallık edip küçücük çocuğa ne sormuştum..

"Ben... Üzgünüm baba ben annemi unutamıyorum... Onu çok özlüyorum. Ben o hatayı yapmasaydım annem şuan burada olurdu. Ama artık yok... Hepsi benim yüzümden."

Dediği şey ile içimden bir şeyler kopmuştu, küçücük bedenine kocaman bir acı hapsetmiş bu acıyla yaşamaya çalışıyordu. Kolundan tutup sıkıca sarıldım sesim titreyerek çıkmaya başlamıştı.

"Hayır hayır öyle değil. Senin yüzünden değil. Annenizi unutmanız gerekmiyor. O hep burada, kalbimizde, yaşayacak. Bana bir söz verin anneniz sizin yüzünüzden ölmedi. Tamam mı?

İkisi de ağlayarak tamam demişlerdi birdaha kendilerini suçlamayacaklarını umuyordum.

 

"Tamam anlaştığımıza göre hadi bakalım şimdi yatma vakti."

İkisi de itiraz etmeden yatmışlardı.Yanaklarından öptükten sonra üzerlerini örtüp odadan çıktım.

...

 

Of of yine sinirim tepemde! Bu beceriksiz adamlarla bu işler değil 1 aya 1 yıla bile bitmez. Yok yok bu böyle olmaz. Ama suç bende ağırlığımı koyup yola getirmedim. Hep alttan aldım.

Josef kendi kendine söylenirken kapısı çaldı ve gelenin çalışan olduğunu düşünüp sinirle "Gir!" Diye bağırdı.

" Amca müsait değilsen sonra geleyim."

" Hah sen miydin Chris gel gel."

" Evet benim amca noldu niye bu kadar sinirlisin?"

" Hiç sorma ya işler yolunda gitmiyor daha doğrusu işçiler çok yavaşlar. Neyse sen beni boşver hoşgeldin nasılsın bakalım?"

"Hoş buldum. Eh idare eder diyelim seni sormalı?​​​"

"Bende aynı. Vay be Chris bayağıdır görüşmedik işler nasıl, iyi kazanıyor musun bari?"​​​​​​

"Aslına bakarsan amca ben de buraya onun için geldim." ​​​

"Hayırdır noldu?"

"Ne olsun amca battık diyorum ki acaba senin işte bana bir yer ayarlayamaz mısın?"

" Hmm ayarlarız sen canını sıkma."

"Tamam o zaman amca çok sağol senden haber bekliyorum."

" Tamam halloldu bil."

...

Yarın ikizlerin mezuniyeti vardı. Anasınıfını bitirmişlerdi bile... Yarınki mezuniyet için Bayan Daisy bizi de çağırmıştı. Çocukların yanında olmak onları mutlu edeceği için mutlaka gitmem gerekiyordu. Tüm cesaretimi toplayıp Josef'in yani huysuz patronumun kapısını çaldım. Belli belirsiz bir sesten sonra içeri girdim. Kafasını kaldırıp yüzüme baktıktan sonra kollarını göğsünde birleştirdi.

​" Evet David."

Haline bakılırsa işim zor görünüyordu.

"Abi benim çocuklar.."

Daha cümlemi bitirmemiştim ki adam araya girdi.​​​​​​

"Ee nolmuş senin çocuklara yine?"

"Yarın mezun oluyorlar onların yanında olmak istiyorum eğer..."

​"Bu kaç oldu? Dur şöyle sorayım daha kaç olacak?"

"Abi haklısın ama.."

"Tamam David bu kadar yeter."

Bağlı olan kollarını çözüp sağ tarafındaki çekmeceye uzanıp bir miktar parayı önüme koydu.

"Al bu maaşın bundan sonra çocuklarının yanında olmak için izin almana gerek yok. Çıkabilirsin."

Konuşmayı denediysem de adam beni dinlememişti. Koyduğu parayı alıp tam kapıdan çıkacakken durup Josef'e döndüm.

"Beni kovmanızın tek sebebi bu mu yani?"

"Evet başka bir sebep mi lazım?"

"Lazım. Ben paragöz bir şerefsizin tekiyim, sana izin verdiğim günler para kaybediyorum diyemiyorsun dimi!?"

"Bak sen bizim sessiz, pısırık sandığımız David neler söylüyor!"

"Senin gibi şerefsize az bile!"

Son söylediğim ile yerinden fırlayıp yüzüme doğru bir yumruk savurmuştu ki elimle engelleyip yumruk nasıl atılır uygulamalı olarak gösterdim. Sandalyesine oturmuş kanayan burnunu tutuyordu bir yandan da söyleniyordu. Ayların biriktirdiği yük üstümden kalkmıştı. Bilseydim adama daha önce yumruk atardım. İşin kötüsü şimdi işsizdim.

...

İşten kovulduktan sonra orada burada 1 yıl geçmişti. Bu sürede birçok farklı işe girip çıkmıştım. Daha doğrusu çoğundan sebepsiz yere çıkarılmıştım. İnsanlar kendileri ve sevdikleri için başkalarını çok kolay gözden çıkarabiliyordu. O günlerden kalan az bir birikimim vardı ama hiçbir şeyi düzeltmeye yetmiyordu. İkizler 1. Sınıfı bitirmek üzereydi. Her yıl ihtiyaçları artıyor ve farklılaşıyordu. Bunların yanında bir de fiziksel ihtiyaçlar vardı. Para lanet olası para lazımdı. Son bir aydır iş için gittiğim her kapıdan elim boş dönmüştüm. Kimse biraz daha para kaybetmemek için yanına birisini almıyordu. Tüm bu düşüncelerle suratım asık bir şekilde koltukta otururken masada duran hiç açmadığım gazete dikkatimi çekti. Uzanıp aldıktan sonra başlıklarını incelemeye başladım biraz sonra " BU İŞTE SİZE DE İHTİYACIMIZ VAR!" Başlığında bir yazı gördüm. İçeriğini dikkatlice okumaya koyuldum. Bu benim için bir şans olabilirdi. Yazının içeriğinde 14 Mayıs saat 18:00 da şehir merkezinden bir araçla yaklaşık 150 kişi kadar insanı alıp 1 haftalığına Almanya'ya götürecekleri ve büyük meblağlar karşılığında çeşitli işlerde çalıştıracakları yazıyordu. Tarih geçmiş mi diye baktığımda 2 gün kaldığını görmüştüm. Bu demek oluyordu ki hızlı karar vermeliyim. Ya evet ya hayır. Evet dersem bu bizim için yararlı olacaktı ama ikizleri yanımda götüremezdim. Onları 1 haftalığına birisine bırakırsam hallolur gibiydi. Ama kime bırakacaktım? Sıkıntıyla bir iç çektim. Bu 2 gün içerisinde birisini bulmalıydım çünkü bu işe ve paraya ihtiyacım vardı. Aslında birisi vardı öğretmen Daisy. Çocuklar onu hem tanıyordu hem de kadın tek yaşıyordu. Bir de durumu biliyordu. Kabul edeceğini düşünüyorum. Yarın ilk iş ikizleri sınıflarına bırakıp konuşacaktım. Sabah çocukları hazırlayıp okul için yola çıktık. Akşam çocuklara 1 haftalığına işe gideceğimi bu sürede Bayan Daisy ile kalacaklarını söylemiştim. Öğretmenlerini sevdikleri için bu hoşlarına gitmişti. Bayan Daisy'i kapıda çocukları karşılarken gördüm. İkizleri sınıflarına bırakıp yanına yürümeye başladım beni fark edip gülümsedi.

"Merhaba Bay David nasılsınız?"

"İyiyim teşekkür ederim siz nasılsınız?"

"Ben de iyiyim, ikizleri mi bıraktınız?"

"Evet bir de sizinle konuşmam gereken bir konu vardı. Acaba biraz vaktiniz var mıydı?"

"Tabii buyurun ne oldu?"

"Bir iş buldum ama burada değil. 1 haftalığına Almanya'ya gitmem gerekiyor üstelik ücreti de çok iyi. İkizleri yanımda götüremem sizden ricam 1 haftalığına ikizlerle ilgilenebilir misiniz?"

"İlgilenirim tabii ne zaman gidiyorsunuz?"

"2 gün sonra Bayan Daisy. Kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim."

"Ne demek bay David hem benim için de değişiklik olmuş olur."

"Tamam o zaman ben şimdi gideyim görüşmek üzere."

"Görüşmek üzere Bay David."

Okuldan ayrılıp eve geldim. ​Küçük bir çanta hazırlayıp kenara koydum 1 hafta için fazla eşyaya gerek yoktu. Umarım her şey daha iyi olur.

Beklenen gün gelmişti. Çocuklar okuldayken son birkaç şeyi daha yerleştirdim. İkizlerin eşyalarını da hazırlamıştım. Ben eşyaları Bayan Daisy de ikizleri alacaktı. Eşyaları alıp okula geldim önce ikizleri bırakacak sonra da belirlenen yere gidecektim. Daisy ile buluştuktan sonra ikizlerle vedalaştım. Gideceğim için biraz üzülseler de mutluydular, onlar için de değişiklik olacaktı. İkisini de yanaklarından öptükten sonra Bayan Daisy ile el sıkışıp yanlarından ayrıldım. Şimdi saat 5'e geliyordu. Eve geçip kendi eşyalarımı aldıktan sonra toplanacağımız adrese doğru yol aldım. Yaklaşık yarım saat sonra varmıştım. Bir şeyler anlatan bir adamın yanına gidip Almanya'ya iş için gidecek araç bu mu diye sordum. Araç buydu ve aracın etrafında benimle birlikte genç, orta yaşlı yaklaşık 90 kadar adam vardı. Eşyalarını yerleştirmelerine yardım eden kısa boylu orta yaşlı adama elimdekileri verip arabaya bindim. Boş bir yer bulup oturdum. Yavaş yavaş herkes arabaya biniyor, boş yerler doluyordu. Saat 17:54 olmuştu. Az sonra soru sorduğum adam elinde bir defter ve kalemle arabaya bindi. Tek tek herkese ismini ve yaşını sorduktan sonra elindeki deftere aldığı bilgileri kaydetti. İşi bitince önde bir yere oturdu ve araba yolculuk için hareket etti. Arabadakilerden gelen sesler bir süre sonra susmuştu. Yaklaşık 3 saat sonra bir yerde durmuştuk. Kayıt alan adam burada yemek / ihtiyaç molası verdiğimizi sonra yola devam edeceğimizi söyledi. Karnım acıkmıştı. Aşağıya inip yemek yemek için içeriye girdim. Mola yaklaşık 40 dakika sürmüştü. Herkes yerlerine oturdu adını şoförden duyduğum Fred isimli adam sayım yapıyordu. Arka sol koltuktaki adamın olmadığını fark edince aşağı indi ve etrafına bakınmaya başladı. Etrafta kimseyi göremeyince içeriye doğru yürümeye başladı. 5 dakika sonra oradan da eli boş döndü. Tam arabaya binecekken arkasından koşarak gelen adamın sesini duyup arkasına döndü. Kayıp adam Fred'i görüp yolunu bulmuş olsa gerekti. Herkes arabaya bindikten sonra tekrar yola koyulduk. 2 saat kadar uyanık kaldıktan sonra uyuyakalmıştım. Sabaha karşı saat 4 gibi Fred'in yanımdan geçerken koluma takılmasıyla uyandım. Arkada adamın birisinin midesi bulanmış kusmaya hazırlanıyordu. Fred de ona poşet yetiştirmek için acele ediyordu. Varmamıza yarım saat kaldığını adama az daha dayanması gerektiğini söyleyen Fredden duymuştum. Sonunda uzun ve yorucu yolculuk bitiyordu.

Bölüm : 23.01.2025 12:38 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...