14. Bölüm

Asker Eğlencesi

dupduru
morapapilio

Ben anne oldum (çığlıklar) bayadır yoktum farkındayım VEE uygulama o kadar değişmiş ki. Şaka mııı? Yarım saat boyunca yeniliklere bakındım. en son geçen sene girmiştim uygulamaya. Ay kızlar başıma bir sürü olay geldi… Hamilelik çok zordu ahahahha artık dünnyalar güzeli bir kızım varr ellerinizden öper hahahahah

 

“En büyük asker bizim asker!”

“Noluyo ya?!”

Yastığımdan kafamı kaldırıp boş ve karanlık odamı inceledim.

“EN BÜYÜK ASKER BİZİM ASKER!”

Mahalleden gelen gürültülü erkek sesine yüzümü ekşittim.

Bi bu eksikti gerçekten.

Başımı geri yastığıma gömüp dışarıdaki gürültüyü duymamaya çalıştım.

Bir dakika!

Lidya: Askere kim gidiyor? (00.03)

Haktan: Gel aşağı gel (00.07)

Lidya: Ya bir soru sordum (00.07)

Haktan: Kızım aşağı gelsene çok eğleniyoruz. Kızlar da var (00.15)

Haktan: Mahallenin kızlarıyla tanıştırayım seni

Lidya: Ya soruma niye cevap vermiyorsun? (00.16)

Haktan beni kendi asker eğlencesine mi çağırıyordu? En önemlisi Haktan askere mi gidiyordu?

Kalbim çok kadar hızlı atıyordu, dışarıdaki gürültüden dolayı panik atak geçiriyorum galiba.

Lidya: Ne gelicem be aşağıya

Lidya: Kızlarla tanışmak isteyen kim?

Mesajlarıma bakmıyordu bile. Yatağımdan kalktım ve cama çıktım. Ani esinti saçlarımı omuzlarımın üzerinden geriye savurdu o an Haktan ile göz göze gelmiştik. Telefonumu gösterirken dudaklarımı oynatarak ‘Mesajıma bak’ dedim.

Haktan ellerini bilmiyorum der gibi havaya kaldırıp ‘Telefonum yanımda değil’ dedi.

Ofladım istemsizce. İçim sıkılmaya başlamıştı. Haktan’ın askere gidecek olması beni niye bu kadar üzmüştü bilmiyorum.

İçimdeki bu sıkıntıya ayrı sıkılmıştım. Ne diye üzülüyordum? Duygumu bastırmaya çalıştıkça gözlerim doluyor, boğazım düğüm düğüm oluyordu.

Başımı kaldırıp tekrar Haktan’a baktığımda arkadaşlarıyla karşılıklı oyun havası oynuyordu. Kendine has gülüşü, ağır ağır kollarını oynatıyordu. Bu mahalle onun için çok değerliydi, her davranışında bunu hissettiriyordu.

Yine anlık göz göze gelince hızla arkama dönüp içeriye girdim. Pencereyi kapatmayı bile akıl edememiştim.

Kendime sinirliydim. Hissettiğim duyguya kızgındım. Bastıramıyor oluşuma ayrı kızgınım.

“Lidya!”

Arkamdan Haktan’ın sesini duyunca yerimde sıçradım. Pencerenin önünde durmuş bana bakıyordu. Gecenin karanlığında sokak lambasının ışığıyla göz bebekleri parlıyordu.

“Geliyor musun?” dediğinde “Hayır.” dedim.

“Niye?” derken kaşları çatılmıştı. “Ağlıyor musun sen?” dediğinde biriken göz yaşlarım anında boşalmıştı. “Gider misin, eğlencene devam et. İyi günümde değilim.” dedim.

“Saçmalama aç kapıyı geliyorum.” Dediğinde göz yaşlarımı elimin tersiyle silip “İstemiyorum, benim yüzümden bölünmesin eğlencen. Git.” dedim.

“Açıyor musun kapıyı?”

Kafamı sağa sola sallayınca omuzlarını silkti. “İyi, sen bilirsin.” Dedi.

Pencereden güç alıp içeriye atlayınca ağzımdan ufak bir çığlık kaçtı. “Manyak mısın? Dağ ayısı çık evimden.”

Ayakkabılarını çıkartıp pencereyi kapattı ve perdeleri çekti. “Sıkıntını söylemeyene kadar çıkmıyorum.”

Yalancıya bak! “Asker kaçağı mı olacaksın?” dedim ve burnumu çektim. Göz yaşlarım galiba burnumdan geliyor şu an!

Haktan histerik bir gülüş atıp “Askere ben gitmiyorum. Tekelin oğlu Hamdi gidiyor.” dediğinde içime su serpilmişti.

Rahatlamış olmak hem hoşuma gidiyordu hem de sinirlermi bozuluyordu.

Haktan içeriye doğru gelirken gözlerimi kaçırdım “Sen benim gideceğimi sanıp ağladın mı,yoksa?” dediğinde yüzündeki o gıcık gülümsemeyi tahmin edebiliyordum.

“Hayır ya ne alakası var?” dedim arkamı dönüp mutfağa doğru gittim ya da kaçtım.

Haktan peşimden gelirken “Bu ses tonu…” diyip kahkahayı bastı. “Sen gidiyorum diye ağlıyosuun.”

Tezgahın üzerinde duran su bardağımı alıp su doldururken “Bir derdim olamaz mı? Hemen kendi üzerine alınıyorsun. Ayrıca niye üzüleyim gidiyorsun diye? Rahat mı batıyo bana?” dedim.

Haktan ile hiç göz göze gelemiyordum. Elim ayağıma dolaşmış gibiydi. Çaktırmamaya çalışırken daha çok hissettiriyor gibiydim ama…

“Niye bu kadar telaşlandın ki? Şaka yapıyorum sadece.” derken her kelimesinde daha çok yaklaşıyordu bana. Suyu içmek için mutfak sandalyesine giderken yine peşimden geliyordu.

İmdat! Bu soğukta sıcaklamıştım resmen.

“İyi hissetmiyorum kendimi ondan yanlış anlıyorsun beni.” dedim ve hemen suyumu içmeye başladım, yavaş yavaş.

Ne diye beni köşeye sıkıştırmaya çalışıyordu bu Dağ öküzü?

Haktan’a göz ucuyla baktığımda sırıttığını gördüm ve hemen bardağımın içindeki suya bakmaya başladım.

Ne oluyo bana?! Allah’ım işlediğim sevaplarım hatrına bana yardım et.

Kızım uyandı.. Geri gelicem öpüyorum

 

Bölüm : 16.08.2025 18:35 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...