Belirsizlik

İçimdeki bu duygu çok belirsizdi. Tıpkı bizim birbirimizi bunca belirsizliğe rağmen istememiz gibi.

Tan ağırmadan hemen önce ki o koku burnuma gelince gözlerimi kapatıp derin nefes aldım. Bu koku huzur kokusuydu. Haktan gittiğinden beri uyumamış yatağımın üzerinde oturuyordum. Pencere ardına kadar açıktı. Mayıs ayının hafif esintisi gece boyu vücudumu diri tutmuştu.

Haktan’ı hiç tanımıyor olduğumu fark etmiştim. Birbirimizi hiç tanımadan bu yola girmek doğru muydu? Belki de o beni çoktan araştırtmış öğrenmişti. Peki ya ben?

Ruhlarımızın bir bağı olduğu kesindi. İnsan hiç tanımadığı birine karşı böyle yakın hissedebilir miydi? Bu durumda ruh eşi mi oluyorduk?

Sosyal medyası bile yoktu. Stalk yapabileceğim tek bir sosyal medya yok. Sadece hakkında yazılan haberler…

Gölgenin oğlu.

Haktan’ı hep bu sokakta gördüm. Dizilerde izlediğim takım elbiseli, ciddi, sinirli kabadayılara benzemiyordu. Hatta kolay kolay sinirlendiğini de görmemiştim. Mahallede sıradan bir insan gibi yaşıyordu. Kimliğini bu şekilde mi gizliyordu acaba?

Ben bu dünyasındaki Haktan’ı seviyorum. Öteki dünyada yani gölgenin oğlu olan Haktan’ı hiç tanımıyordum. Şimdi sevgili olmuştuk.

Asıl kişiliğiyle tanışmadığım bir adamla sevgili olmuştum resmen!

Her şey ne kadar da heyecanlıydı bu ana kadar. Şimdi neden kaygı ve endişe içindeyim ki?

Komidinimin üzerindeki telefonum titredi. Güneş doğmaya başlamış odamın içerisini loş ışığıyla aydınlatmıştı bile. Telefonumu alıp mesajı kontrol ettim.

Haktan: Penceren açık kalmış

Haktan: Uyanık mısın?

Lidya: Evet

Haktan: Bu saatte niye uyanıksın

Lidya: Uyku tutmadı

Haktan: Neden :)

Lidya: Bizi düşünüyordum

Lidya: Sence doğru mu yapıyoruz

Haktan: Neyi

Lidya: Bizi işte

Haktan: Yaşayıp göreceğiz

Haktan: Benim her adımım planlı ilerler Lidya

Haktan: İlk plansızlığım sensin

Haktan: Belki budur beni heyecanlandıran

Haktan: İşin sonu boka da çıksa ben seni istiyorum

Lidya: Boka çıkmaz umarım.

Haktan: Çıkmaması için elimden geleni yapacağım

Lidya: Bende

Haktan: O pencereyi kapat şimdi

Haktan: Sabah ayazı hasta eder adamı

Lidya: Tamam

Lidya: Sen niye uyanıksın bu saatte

Haktan: İşten dönüyorum

Lidya: Bir gün bende görmek isterim işini

Haktan: Nasip

-görüldü