
1 hafta sonra
Ela ve Turgut karşımda oturmuş muhabbet ediyorlardı. Gülme sesleri vardı ama sohbetlerine dahil olamıyordum. Bir haftadır kafam çok dağınıktı. Kendimi suçlayıp durdum acaba hata mı etmiştim?
Kapı zili çalınca kendime geldim. Ela ve Turgut bana dönünce gülümsemeye çalıştım. “Ben bakarım bozmayın siz.”
Mehmetler gelmiş olmalıydı. Üniversiteden arkadaşlarla benim evde toplanacaktık.
Kapıyı açınca Haktan’ı görmeyi beklemiyordum. Sağ elini kapının pervazına dayamış kapı açılınca başımın üzerinden evin içerisine göz gezdirdi.
Şaşkınlığımı bir kenara bırakıp açtığım kapıyı kendime kadar kapatıp Haktan’ın bakışlarını üzerime çektim. “Noluyo Haktan?”
Haktan toparlanıp geriye çekildi. “Kim var içeride?” diye sorduğunda yüzümü buruşturdum. “Sanane ya! Bir şey yoksa kapıyı kapatıyorum?” dedim.
Haktan kapıyı elinin tersiyle itti. Elimden kaçan kapıya bakakaldım. Haktan’ın önüne geçip kısık sesle azarlar tonda “Ne yapıyosun ya!” dedim.
Haktan “Konuşmamız lazım.” dediğinde kollarımı göğsümde bağlayarak kapının pervazına yaslandım. “Konuşalım burada. İçeride misafirlerim var.” dediğimde Haktan “Kim var içeride?” diye sordu.
“Seni ne ilgilendiriyor? Gider misin?” kapıyı kapatacakken Haktan içeriye girmişti çoktan. Kapıyı kapatmadan Haktan’ın peşine takıldım.
Haktan oturma odasına girince Ela ve Turgut garip garip onu inceliyordu. Turgut “Lidya?” dediğinde dudaklarımı birbirine bastırıp derin bir nefes aldım.
Allah’ım sen sabır ver.
Haktan “Merhaba ben Haktan.” dediğinde Ela ve Turgut da isimlerini söyledi.
Hızla Haktan’ın koluna girip dişlerimin arasından onun duyacağı bir şekilde “Bende senin arkadaşlarınla böyle çat kapı tamışayım istemiyorsan hemen çık git evimden.” dedim. Haktan yalandan gülerek kolundaki elimin üzerine elini koydu. “Tanıştığıma memnun oldum. Ben Lidya’nın komşusuyum. Tuz almaya geldim.” dedi.
“Ah! Tamam canım komşum hadi gel de sana tuz vereyim.” diyerek oturma odasından birbirimizi ite ite çıktık. Mutfağa doğru ilerlerken Haktan “Sakın o dediğini yapayım deme.” dedi.
Haktan’ı umursamadan mutfağa girdim tuzun olduğu baharatlığı alıp içinden bir tutam alıp Haktan’a fırlattım. Haktan elleriyle yüzünü hemen korumaya aldı. “Aa manyak niye tuzluyorsun beni?” dedi.
O yüzündeki tatlı gülüşe ayar olmuştum. Resmen hoşuna gidiyordu ya!
“Tuz istemedin mi?” Tekrar içeriden bir tutam tuz alıp fırlattım kafasına. “Al sana tuz.”
Haktan gülmeye başlayınca sinir olmuştum. Bir tane daha atınca Haktan mutfaktan çıktı. “Şeytan taşlıyor mübarek.” dedi.
“Evet defol evimden.” dedim. Haktan ellerini havaya kaldırdı. Hala gülmeye devam ediyordu. “Tamam çıkıyorum. Sakin ol.” dedi.
Dış kapıya hızlı adımlarla gidip çıkacakken bana son kez baktığında kaşlarımı çatıp elimi tuzun içine atacakken gülerek çıktı evden.
Baharatlığı mutfağa bırakıp arkadaşlarımın yanına dönünce Ela hemen soru yağmuruna tuttu beni.
“Sizin aranızda ne var?”
“Bir şey yok Ela.” dediğimde Turgut atladı bu sefer “Yeme bizi. Niye kovdun çocuğu evden?” diye sordu.
Tam cevap verecekken kapı yeniden çaldı. “Heh! Mehmet ile Banu geldi kesin.” diyerek kalkıp kapıya gittim.
Vakit buldukça yazmaya çalışıyorum kusura bakmayın kızlar kısa oluyo heep 🤷♀️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |