
Keyifli okumalar.
Son sınavlarımı vermiş olmanın rahatlığıyla otobüsün camına başımı yasladım. Bu sene de bitmişti nihayet.
Telefonuma gelen bildirimle titreyen telefonumu kendime doğru çevirdim. Kulaklığımdaki müziği kıstım. Babam ev kiramı yollamıştı. Yine sadece kira kadar para yollamıştı. İnsan bi merak eder ya! Bir şeye ihtiyacım var mı acaba? Aramasını geçtim aradığımda telefonlarıma da cevap vermiyordu.
Kira parasını hiç bekletmeden ev sahinine attım. Ev sahibim… Haktan.
O son mesajdan sonra hiç mesaj atmamıştı bana. Ne bekliyordum ki zaten? İstemediğimi açık açık belli etmişken taciz mi etseydi beni?
Ya ben ne yapsaydım? Kendime zar zor bir hayat çizmişken bunu mahvetmek istemiyordum sadece. Kalbim bir felakete kanatlanıyordu. Önünde durmam gerekirdi.
Haktan’ın hayatı yeterince karanlık duruyordu. Bir karanlıktan başka bir karanlığa koşmaya hiç niyetim yoktu.
Alışırdım yavaş yavaş. Görmemeye çalışırdım. Konuşmazdım. Belki yavaş yavaş unuturum. Kalbim de delicesine başkasına çarpmaya başlardı.
İneceğim durak gelince oturduğum yerden kalkıp otobüsten indim.
Haktan’ın vurulduğunun haberini aldığım binanın önünden yürümüyordum artık. Tam karşı kaldırımına geçip hızlı adımlarla evime gitmeye koyuldum.
Başım önümde kimseye bakmadan sokağıma girince yine sokağa girdiğim an kalp atışlarım hızlanmıştı.
Kulaklığımı çıkaracakken fikrimin ince gülü çalmaya başlayınca vazgeçtim. Bu şarkıyı kapatmak olmazdı şimdi.
Cebimden anahtarımı çıkartıp apartman kapısını açmaya çalışırken kapı diğer taraftan sertçe çekilince içeriye doğru savruldum.
“Oha ayı! Az yavaş.” Anahtarımı çıkartıp geri cebime koyarken kapıyı deli gibi çekene baktım. “Pardon.” Dedi Haktan.
Yüzüme dahi bakmadan açtığı kapıdan dışarı çıktı. Rüzgar gibi esip geçmişti. Kapı ardından sertçe kapandı.
Kapalı kapının ardından baka kalmıştım. Hafif dalgalı saçları dağınık görünüyordu. Saçlarını sadece uyurken öyle dağınık görmüştüm.
Cebimdeki anahtarı geri çıkartıp evime girdim. Çantamı girişte çıkartıp ayakkabılarımın yanına bıraktım.
Salonun penceresine gittim vakit kaybetmeden. perdenin ardından nereye gittiğine bakacaktım fakat çoktan gözden kaybolmuştu.
Koltuğa uzanıp elimi başımın altına yerleştirdim. Onu kendimden uzak tutmak istediğim kadar yakınımda olsun istiyordum. Hızla önümden geçip gidişindeki rüzgarın bıraktığı soğukluk hâlâ suratımdaydı. Tokat gibi yerleşmişti sanki.
—-
Soğuk tüm vücudumu kaskatı kesmişti. Kollarımı birbirime dolayıp bacaklarımı kendime çekerek uyumaya devam ettim.
Koltukta uyuyakalmıştım. Keşke biri olsaydı da üzerime bir battaniye örtseydi…
“Nereye Haktan?”
Haktan mı?
Sokakta bir kız sesi Haktan’ı sesliyordu. Gözlerimi hızla açıp başımı kaldırıp pencereden dışarıya baktım.
Güneşlikleri çekmediğim için sokak lambasının aydınlattığı sokak uzandığım yerden çok rahat gözüküyordu.
Geçen gün parkta Haktan’ın yanında gördüğüm kız bir yere bakıyordu. “Haktan! Sana diyorum.”
Haktan’ı göremiyordum. Koltuktan kalkıp güneşliğimi çekme bahanesiyle pencerenin önüne kadar geldim.
Kızın omuzları düştü. Oflayıp Haktan’ın oturduğu apartmanın kapısından içeriye girdi.
Bu kız kimdi?
Perdeyi tam çekecekken sokağın başında siyah bir arabaya Haktan’ın yürüdüğünü görünce perdeyi tamamen çekip kenarıya hafif çekerek izledim.
Arabanın içerisinden bir adam çıkıp takım elbisesinin önünü ilikledi. Bir şeyler dedikten sonra arabanın arka kapısını açıp Haktan bindikten sonra kapattı. Haktan’ın arkası dönük olduğu için yüzünü görememiştim.
Araba hızla gözden kaybolup gitmişti.
Neler oluyordu? Bu yaralı haliyle ne yapmaya gidiyordu ki?
Pınarbaşında ne işi vardı acaba? Orada neden yaralanmıştı mesela?
Dayanamayarak telefonumu elime aldım. Bir bahaneyle mesaj atacaktım.
Lidya: Merhaba Haktan
Çok geçmeden hemen cevap gelmişti.
Haktan: Merhaba Lidya
Lidya: Ben kira parasını attım fakat bu ay çok sıkışık durumdayım
Lidya: Mayıs ayı için biraz müddet istesem sorun olur mu?
Haktan: Daha ay sonu gelmedi Lidya
Haktan: Bu ayın da acelesi yoktu
Haktan: Ne zaman müsait olursan o zaman gönderirsin parayı acelesi yok
Hesabınıza 8.002 tl geldi.
Lidya: Aaa yanlış anladın niye geri attın parayı
Haktan: Sorun değil.
Lidya: Teşekkür ederim
Haktan: Rica ederim
Lidya: Nasıl oldun
Haktan: İyiyim başka bir sorun yoksa kapatacağım telefonumu
Lidya: Peki tamam iyi geceler
-görüldü
”Öküzlerin babası.”
Hayır ne bekliyorsam. Adama benden uzak durun diyorum sonra nasıl olduğunu merak ediyorum.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |