19. Bölüm

Yaralı

dupduru
morapapilio

Sabah alarmımdan önce uyanmıştım. İnstagram da takılırken tanıdık bir yazı görünce haberi izlemeye başladım.

‘Pınarbaşı mahallesi son dakika! Bir genç ağır yaralı halde mahalle sakinleri tarafından bulundu’

Buğulu olan videoda bir güvenlik kamera kaydı vardı ama buğulu olmasına rağmen izlemek istemedim.

Sabah sabah midem bulanmıştı. Telefonumu kapatıp yataktan çıktım. Bugün okula gitmiyordum.

odamdan çıkacakken telefonum titredi. Haktan mı yazmıştı? Hemen bakmayayım zaten.

Odamdan hızlıca çıkıp banyoda elimi yüzümü yıkadım ve tekrar hızlıca odama dönüp mesaja baktım.

Mesaj geleli daha 1 dakika olmuştu. Hemen cevap vermemek için oyalanamıyordum da… Ayrıca mesaj Eladandı.

Ela: Kanka bugün boş musun

Lidya: Evet

Ela: Buluşalım mı

Lidya: Olur kanka ama hiç evden çıkasım yok sen gelsene

Ela: Hayır yaa valla olmaz gel dışarıya çıkalım

Lidya: Olum

Lidya: İyi neyse tamamm

Ela: Hadi oyalanma da çık

Lidya: Tamamm

Hazırlanıp evden çıktım. Güneşli havadan dolayı üzerime ceket ya da mont almamıştım. İnşallah üşümezdim.

Sokağa çıkar çıkmaz hızlı adımlarla otobüs durağına ilerliyordum. Bu mahalleye taşındığımdan beri hızlı yürüme+başını dümdüz tutarak yürümeyi öğrenmiştim. Allah korusun bir sağıma ya da soluma gözüm kayar da orada bir erkek topluluğu olursa hemen üzerlerine alınmasınlar diye.

Yanımdan koşarak geçen çocuk dikkatimi çekince omzumun üzerinden baktım. Yüzü çok tanıdık gelmişti. Haktan’ın bir arkadaşı olmalıydı. Tam önüme dönecekken çocuk Haktan’ın oturduğu binaya girdi.

Bir gün ayrı geçiremiyorlardı bunlarda. Ya parkta birlikteler ya sokakta bir köşede oturuyorlar ya da böyle birbirlerinin evlerine gidiyorlardı.

Köşeyi dönecekken göz ucuyla parka da bakındım. Belki bir ümit yine oradadır diye… ama kimseler yoktu.

Önüme dönüp otobüs durağına yürüken cebimdeki kablolu kulaklığı çıkarıp çözmeye başladım.

Yürürken açık pencereden gelen tanıdık isimle adımlarımı yavaşlattım.

‘Sadece Haktan mı vurulmuş?’

’He ya. Kimsenin burnu bile kanamamış. Haktan yine yapmış yiğitliğini.’

Vurulmuş?

Başıma keskin bir ağrı girdi. Kulağım uğuldamaya başlarken bir iki adım sendeledim. Elimdeki kulaklık yere düşerken bıraktığı ses kulağımda uzun uzun tiz sesi bıraktı.

‘Kolay mı ya Haktan Ali Sağlam olmak.’

Haktan Ali Sağlam mı?

Sendeleyerek evin penceresine çarpıp yere düştüm.

Haktan vurulmuş muydu?

Sabah izlediğim video… Ağır yaralı genç mahalleli tarafından bulunmuş diyordu.

Haktan dün Pınarbaşı’nı yazıp silmişti.

Daha izlemeyi kaldıramadığım videodaki genç Haktan mıydı?

“İyi misin?”

Allah’ım!

“Kız bayılmış mı nolmuş buna?”

Yüzüme soğuk su çarpınca aniden gözlerim açıldı. Kulağımdaki uğultu kesilince karşımdaki kadınlara baktım. “İyiyim.” Düştüğüm yerden kalkmak için ellerimi kaldırınca kadınlar hemen yardım ederek kaldırdılar beni.

“Sen yeni taşınan kızsın?”

Sorduğu soruya başımı sallayarak onayladım. Zihnim kendine gelirken ellermi kadınlardan çekip ağlamaya başladım. Haktan vurulmuş.

“Aa niye ağlıyosun?”

Arkama dönüp koşarak Haktan’ın apartmanına gittim.

Beynim düşüncelerimi bastırmaya çalışıyordu. Haktan iyi ona bir şey olmaz. Güçlüdür ki o.

Kaçıncı katta oturduğunu bilmediğim için kapının önündeki tüm zillere bastım. Birkaç dakika sonra otomatik kapı açıldı.

Merdivenleri hızla tırmanıyordum. Kalbimin atışlarını daha yeni hissetmeye başlamıştım. Ellerim titriyordu. En üst kata kadar çıktığımda kapının önündeki kalabalık ayakkabılardan anlamıştım. Buradalardı.

Kapıya titreyen ellerimi vurdum ama güçten düşmüştüm sanki. Hiçbir etkisi olmamıştı.

“Açın kapıyı!”

Dış kapının yanındaki zil düğmesine basıp gözyaşlarımın akmasına izin verdim. Boğazımdaki düğüm boğuyor gibiydi beni. “Açın kapıyı.”

Kapı nihayet açılınca kapıya yaslandığım için içeriye sendeleyerek düştüm. Kapıyı açan kişi koluma girip eğilerek yüzüme baktı. “Lidya?”

“Haktan nerde?”

Sabah koşarak yanımdan geçen çocuk anlamamış gibi yüzüme baktı. Göz yaşlarım yüzümü sırılsıklam etmişti.

Düştüğüm yerden kalkarken içerdeki sese döndüm. “Giremezsin içeriye.”

Daha içeriye girmek için hamle yapmamışken önümü kesmişti. “Çekil önümden.” Ellerimi göğsüne koyup ittirsem de bir milim kıpırdamamıştı yerinden. “Haktan!”

“İyi mi sadece onu göreyim gidicem. Nolur.” dedim.

Kalbimin çarpışından sesimi duyamıyordum.

İçeriden birkaç adam daha çıkınca tek tek yüzlerine baktım. Haktan’ı ayakta görmeyi o kadar çok istiyordum ki…

“Ömer bırak girsin içeriye.”

Kalbim sanki kulaklarımda atıyordu. Ömer önümden çekilince koşarak içeriye girdim. Odanın içinde Haktan’ı aradı gözlerim, yatakta uzanıyordu. Hemen yanında ise serum askısında serum.

“Haktan?” Bir an durmayan göz yaşlarımın sıcaklığı yanaklarımı yakarak süzüldü. “Lidya, ağlama gel yanıma.” Dedi çatallı sesiyle.

“Çok korktum.” Yanına doğru giderken içli içli ağlıyordum. Kendimi tutamıyorum. Yatağın yanına kadar gelip durdum dizlerimin üzerine çöküp başımı yatağa gömüp ağlamaya devam ettim.

“Sana bir şey oldu sandım.” Kalbimin atışları Haktan’ı gözleri açık şekilde görünce hafiflemişti. Rahatsız etmiyordu artık. Rahatlamanın etkisiyle ağladım.

“Buradan çocuk gibi gözüküyorsun.”

Omzumu ‘banane’ der gibi silkip ağlamaya devam ettim. Haktan’ın o sevdiğim gülüşünü duydum. Göz yaşlarım sakinlemişti.

Burnumu çekince “Sakın sümüklerini yatağıma sürme.” diyince bakışlarımı Haktan’a çevirdim.

“İyisin değil mi?” diye sordum direkt. “Niye böyle bir şey oldu?” diye de devam ettim.

Haktan yarasının üzerindeki elini kaldırıp ağlarken ıslanmış saçlarımı omzumun gerisine ittirdi. “Sonra konuşalım mı bunları?”

Eli hala saçlarımdaydı. Parmağına doluyor bırakıyordu. Başımı salladım. “Haklısın.”

Haktan gözlerimin içine bakarken yine o oluyordu. Parıl parıl parlıyo gözleri. Çok garipti ama bu görüntü içimdeki bir yerlerde büyük şeylere sebep oluyor. Daha ismini bulamadım bu şeyin.

“Ağrın var mı? Rahat mısın?” Dediğimde sadece başını sağa sola salladı. “Biliyor musun? Bir daha bu güzel yüzü göremeyeceğim korkusu ölüm korkusundan daha korkunçtu.”

 

 

Bölüm : 19.08.2025 21:09 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...