74. Bölüm

⁷³

morkanatlızamanlar
morkanatlizambak

"Çerezler hazır mı Ateş?"

"Evet." dedi Ateş elinde ki büyük kâseleri büyük orta masanın üzerinde duran bilgisayarın etrafına dizerken. İstemeyi izlerken onlar burada, bilgisayar başında ellerinde çerezleriyle keyif çatacaklardı.

Ateş'de ki bu rahatlık şaşılacak derecedeydi, abisi orda ecel teri dökerken kendisi onun o halini izleyerek keyiften kırk dört köşe olacaktı. Yüzünde ki hin gülümsemeyi hiç silemiyordu. Tekrardan mutfağa geçip cipslerin hepsini boşalttığı -ayıptır söylemesi büyük leğen'i- de alıp salona getirdi.

Ne yapsındı, o cipslerin hepsini koyabileceği kadar büyük bir kâse bulamamıştı. Ve o da çözümü leğene koyarak bulmuştu. Areş tekrardan mutfağa girdiği zaman salona yeni giren Ufuk evin duvarlarını sallayacak şekilde çığırdı.

"Ateş! Leğene cips mi koydun lan!"

"Heye" dedi gülerek "O kadar büyük başka bi şey bulamadım bal böcüşüm ne yapayım?"

"Ya sabır!"

Ufuk mutfağa girip bardaklara çay doldurdu. Bu gün resmen film gecesi gibi geçecekti. Genç adam dolu tepsiyi salonda ki masaya koyup yanına oturan yüzündeki tuhaf gülümsemeyle duran Ateş'e garip garip baktı. Hemen sonrasında diğer odada sınavlarına çalışan Fırat ve hukukçuya seslendi.

"Atıf! Fırat! Hadi gelin lan."

Bilgisayarı açıp hazırlarken geniş koltukta boş kalan yerlere çöktü arkadaşları. "Eee..." dedi Fırat soru sorar tonda "Daha aramadı mı Ali abi?"

"Cık! daha aramadı, heyecandan unutmazsa aramayı." diye konuştu Ateş kahkaha atarak. Bu hayatta ki amacı dalgaydı sanırım.

Salona yayılam arama sesiyle gülen Ateş oturduğu koltuktan düştü. Onun bu haline diğerleri kahkahayla gülerken Fırat hepsine birer birer yumruk çaktı. Kesinlikle hak etmişlerdi.

 

"Susun lan, açıyorum aramayı. "

 

"Tamam, tamam. " dedi Ateş kocaman sırıtan yüzünü düzeltmeye çabalarken. Olduğu yerde sağa sola debelenip kalkmaya çalıştı kalkamayınca yüzüne en acıklı olduğunu düşündüğü ifadesini koydu. "Kaldırım oğlum beni, kalkamıyorum. "

 

"Tabi kalkamazsın. " dedi Atıf. "Sabah üç poğaça, on tane de pişi yersen kalkamazsın tabi ki. "

 

"Ha ha çok komik atıfcım yani, gülmekten yıkıldım. "

 

"Cidden yıkılmışsın, bak yerlerde sürünüyorsun. " dedi Ufuk kahkaha atarken.

 

Fırat gülen arkadaşlarına göz devirip "Benden günah gitti. " diye mırıldanıp bılgısayar ekranın da ki görüntülü aramayı yanıtladı. Kameraya yakın duran yüzünü hızla geri çekti. Ekranda kocaman habeş maymunu gibi sırıtmak istemiyordu.

 

Karşı tarafta ki ekranda Ateş'in annesi, babası, sigara böreği müptelası Ali, Alişin müstakbel annesi ve babası görünüyordu. Ali'nin gözleri tam karşı çaprazında oturan genç kızdaydı.

 

"Böyle görüntülü görüntülü çok garip oldu oğlum. " dedi kızın babası. Eliyle beyaz saçlarını kaşıdı yaşlı adam. Gözü sürekli kameraya kayıyordu. "Sürekli video çekiliyor gibi. "

 

"Sınavları vardı çocukların gelemediler dünürüm. " dedi Ateş'in yaşına göre oldukça dinç görünen babası. İşaret parmağıyla bilgisayar ekranının en sağını göstererek konuşmaya başladı. "Bak bu Atıf oğlum, hukuk okuyor. "

 

Atıf'ın yanını işaret ederek devam etti tek tek saymaya. "Bak bu Fırat oğlum, mühendis olacak. Hatta bana söz verdi mesleği eline alınca ilk bana ev yapacak. Sonra şu yanında ki bizim kereta Ateş, tıp okuyor ama biz daha ne bir hastasını gördük ne de doktorluğunu."

 

Kahkaha attı yaşlı adam.

 

"Bak bu da Ufuk oğlum, aşçılık okuyor. Bi güzel yemek yapıyor parmaklarını yersin." sesini biraz alçaltıp elini ağzına doğru dayayıp gizli bir sır verir gibi konuştu Kemal bey. "Bizim hanım duymasın, ondan bile güzel yemek yapıyor."

 

Yaşlı adam dünürünün bu haline elini dizlerine doğru koyup gülerken neredeyse koltuktan düşecekti.

 

Ayşe hanım kocasına 'ben sana sonra sorarım' bakışları atarak sohbet açtı. "Ali'den sonra tek tek hepsini evlendireceğiz. İlk önce Ali abileri. "

 

"Sonra da ben anne. " diye lafa karıştı bilgisayarın başında oturan Ateş. "Efsunumla beni evlendirecekler. "

 

"Yürü lan kereta, kim evlendiriyo seni? " dedi Kemal bey gülerek.

 

"Ya ama baba! "

 

Bir saate yakın bilgisayar ve gerçek hayat arasında sohbet, muhabbet, kahkahayla geçmişti.

 

Yaşlılar da teknoloji bağımlısı olmuş iyice işte... jhjjh

 

Ali'nin sigara böreklerine fısıldayan sevdiceği az önce mutfağa o meşhur kahveleri yapmaya gitmişti. Tuzlu kahve olmazsa olmazdı şimdi ki zamanda.

 

Genç kız salona elinde ki tepsiyle girdiğinde konuşan herkes susmuş ilgi odağı böreklere fısıldayan kız olmuştu. Fincanları tek tek herkese verip son kahve bardaklarının olduğu tepsiyle Ali'nin karşısında durduğunda genç adam ayağa kalkarak fincanı alıp küçük sehpaya koydu. Fincanın yanında gördüğü şeyle resmen gözleri parlamıştı.

 

"Teşekkür ederim güzelim. Beni tuzlu lahve gazabından sadece börekler korurdu. "

 

Genç kız gülüp konuştu. "Merak etme geri kalanı mutfakta kahveden sonra yersin. "

 

"Yerim."

 

Tepside kalan son fincanları orta da ki geniş masanın üzerinde duran bilgisayarın önüne sırasıyla koydu. "Afiyet olsun çocuklar. " dedi ekrana gülümseyerek. Masaya dört tane kahve fincanı koymuştu.

Onlarsız isteme mi olurdu canım?

 

özür dilerim canlarım bölümler gecikiyor şu sıralar

hastane ev flan derken yazamıyorum

kalbim biraz rahatsıs şu sıralar

Bölüm : 19.02.2025 22:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...