

barış: aşkım
barış: güzelim
deniz: evet aşkım yakışıklım
barış: ben az biraz
barış: özledim gibi oldu
deniz: az biraz yani
deniz: çok değil
barış: çok çok fazla özledim sanırım
deniz: bende özledim ama daha ayrılalı 2 saat olmadı barışım
barış: be olmuş yani
barış: iki saat olmamış diye özleyemez miyim?
deniz: özlersin de
deniz: hani zaten yarın da düğün var
barış: hatırlatıp durma kalbim duracak
deniz: sakin ol aşkım
deniz: daha düğünümüz olmadı
barış: bir şey soracağım
deniz: sor sevgilim
barış: eridimmm
barış: hani çoğu kızlar kabarık gelinlik istermiş böyle prenses gibi olmak istermiş
barış: kızlar dediğime bakma merve dedi
barış: sen niye öyle bir model seçtin
barış: yanlış anlama aşkım çok güzel oldun çok yakıştı
deniz: ben zaten prensesim
deniz: prenses olduğumun kıyafetimden bilinmesine gerek yok hareketlerimle gayet de gösterdiğimin farkındayım
barış: prensesim, prensiniz olabilir miyim?
deniz: olabilirsiniz sanırım beyefendi
deniz: konfor meselesi aşkım
deniz: ben o kabarık pofuduk şeyin içinde hareket edemem bir de zaten parkta olacak her yer ağaçlık
barış: anladım aşkımm
barış: yaa ama
barış: ben seni evlenmeden önce bir kez daha görmek istiyorum
barış: insene aşağı
barış: biraz hava alalım
deniz:sakin ol taramalıya bağladın
deniz: hem balkonumda da aynı hava var
barış: kız evi naz evi diyosun yani
deniz: yoo iniyorum aşağı diyorum
deniz çevrimdışı...
barış: bu kız beni kalpten götürecek
barış çevrimdışı...
***
Barış avcunun içinde ki eli dudaklarına götürüp üzerine küçük bir buse bıraktı. Aklında kileri Deniz'le patlamanın tam sırasıydı.
"Güzelim" dedi sakin bir ses tonuyla.
"Efendim?"
"İki çocuğumuz olsun bir kız bir oğlan" dedi etrafta ki ağaçlara bakarken. Yürüdükleri kaldırımdan inip karşı kaldırıma geçerken elinden tuttuğu Deniz'i de peşi sıra sürüklüyordu.
"Ya da" dedi aklına gelen yeni fikirle. "İkişer izimiz olsun"
"Başka isteğiniz paşam?" Deniz' in gözleri yuvalarından düşecek gibi açılmış yanında aheste aheste yürüyen adama bakıyordu.
"Daha fazla da olabilir güzelim. Bilirsin çocuk severim."
Deniz gür bir kahkahayı serbest bıraktı iki dudağının arasından. " Sen doğuracaksan neden olmasın" dedi.
"Oluyomu öyle?"
Deniz' in kahkahası daha fazla büyürken. " Sen dene bakalım oluyormuymuş" demeyi ihmal etmemişti.
Barış dalgın bir şekilde yanında ki Deniz' in hala güzel gülüşünü saklayan dudaklarına baktı. Fark etmeden aynı gülüş kendi dudaklarına da konuvermişti.
İki aşık birbirinin gözlerine dalmıştı sakince.
"Ahh!" Diye bir nida çıktı Barışın ağzından boşta kalan elini anlına koydu. Sevdiceğine bakarken yürüdüğü yola bakmayı unutmuştu.
Deniz alel acele ellerini genç adamın anlına çıkarıp okşadı. "Iyimisin?"
"Senin elin deydi nasıl kötü olurum güzelim"
Bu sözler karşısında Deniz' in içi erise de konuşmasına devam edip içinde ki çikolata şelalesini boşverdi. "Bakkal Rüstemden bir buz al da anlına koyalım. Şişmesin, ne de olsa yarın düğünümüz var"
"Şöyle tatlı tatlı konuşma yiyesim geliyor!"
Tekrardan yollarına devam ederken bu sefer istikamet bakkal Rüstem ve buzlarıydı.
"Yanlız" dedi Barış "ben hâlâ ikişer ikizde kararlıyım aşkım "
bölümün birazı silinmiş gibi hissediyorum ama tam emin değilim....
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |