
Kapı deliğine bakmadan hızla açtığında karşısında kendisine gülümseyerek bakan kardeşi değil Özgür'dü...
Nükte'nin gözleri bu sabah iki bin sekiz yüz bilmem kaçıncı kez koca koca açılırken karşısında ki genç adam yaramaz bir çocuk gibi gülüyordu.
Elinde ki üzeri mendil ile örtülmüş beyaz servis tabağını hafif yukarı kaldırıp gülümsedi. Hemen ardından mırıldandı. "Hayırlı sabahlar Nükte."
Nükte ağzı açık öylece bakarken Özgür'ün omuzunun üzerinde dalgalı saçlı kumral bir kafa belirdi.
"Gülden ablalar bi yere gitmişler, ben de canım Özgür abimi kahvaltıya çağırdım. Tek başına kahvaltı yapmasın dimi ablacım. Nası? İyi yapmış mıyım?"
Musab'ın hız kesmeden hızlı hızlı konuştuğunda kapıda dikilen Nükte ve Özgür kendisine şaşkın şaşkın bakmışlardı.
"Arada nefes al Musab." dedi Nükte göz devirirken. Kardeşinin bu hallerine kendisi alışıktı fakat Özgür hiç de alışık değildi bu duruma. Yüzünden okunuyordu şaşkınlığı.
"Alıyorum zaten abla." deyip göz devirdi, yanaklarını da koca koca şişirmişti. Yanaklarını ki biriktirdiği havayı düdüklü tencere gibi öte öte ağzından boşaltıp konuşmaya devam etti. "Hem abla kapıdan çekil de içeri geçelim. Özgür abicim kaldı kapıda, ayıp yani."
Nükte kardeşinin bu çok bilmiş hallerine içinden söylenirken dışından yalnızca baygın baygın bakıp kenara çekilmekle yetindi.
Sırasıyla Özgür ve Musab salona geçerken genç kız mutfağa geçip menemen için dolaptan yumurtaları çıkardı. Türk kızının korkulu rüyası mutfaktı hiç tartışmasız.
Ocağın altını açıp menemeni karıştırdı, üzerine de çıkardığı yumurtaları kırdığında biraz pişmesini bekleyip tekrardan karıştırdı. Menemnin içerisinden bir kaç tane siyah soğan göz kırpıyordu fakat bu o kadar da dikkat edilecek bir şey değildi genç kıza göre. Yani inşAllah Meryem hanım fark etmezdi, eğer fark ederse bir kaç hafta dilinden kurtulamazdı. Ve bir kaç hafta sonra da yeni bir şey bulur onu diline pelesenk ederdi.
Fırının yanında asılı duran fırın eldivenini eline geçirip tavayı aldı ocağın üzerinden. Sıkı sıkıya tuttuğu tavayla mutfaktan çıkıp salon kısında ayakta kaldı. Ciğerlerine derin bir nefes çekip gözlerini yumdu. Evet, tam da şimdi cesaret toplayıp odaya ciddi bir giriş yapmalıydı. Tabii ki şu dört nala koşan kalbini yemelemeye kerara çekebilirse cesaret de toplayacaktı.
Ama bu biraz zor gibi duruyordu. Gözünü her kapattığında hatta kapatmasına dahi gerek duymadan gözünün önüne sabah ki anlar geliyordu ve Nükte tekrar tekrar utanıyordu. Nefesi daralıyordu.
Yakında kafasını kuma gömen filamingo amaan deve kuşu gibi kafasını gömecekti. Şu ortamda kum bulmak zor olduğu için odasına kaçıp yatağının üzerinde sabah annesi katlı olmadığı için bacaklarını kırmaması için özenle katladığı yorgana kafasını gömecekti. Yani bu çok olası bir senaryoydu. Ya da Nükte'nin aşırıya kaçmış kötü senaristliğinin sonucu olan çöp olmuş bir senaryo da olabilirdi.
Bazen beyni fazla mesai yapıp birbirinden alakasız düşünceleri ardı ardına koyup genç kızın kafasını karıştırıyordu.
"Nükte! Nerde kaldın kız!"
Genç kız aniden kulaklarında vuku bulan ses neticesince yerinde sıçrayıp düşüncelerinden sıyrıldı. Ciğerli az öncekinin üç beş katı bir nefes çekip cesaretlenemese de salona girdi.
Bir kaç adım atınca da "Geldim anne." diye seslendi. Normal bir zamanda olsalar salona ceylanlar gibi seke seke girebilirdi ama zaman normal değildi.
Çünkü salonun koltuklu oturma kısmında babasının hemen yanında ki tekli koltukta oturan çok efendi bir Özgür vardı. Ee, tamam pek de efendi değildi ama idare ederdi işte ve evet kendisine her an laf çarpacak gibi duruyor da olabilirdi.
Elinde ki tavayı annesinin sinirli bakışları altında hazırladığı masanın en ortasına son dokunuş olarak kondurdu.
"Niye bu kadar uyuşuksun kızım sen?" diye dert yanar gibi mırıldandı Meryem hanım.
Nükte annesinin görmediği bir anda göz devrirdi. O sıra salona elinde ki test kitabıyla giren Musab yarım ağız gülüyordu. "Uyuşukluk, ablamın yaşam biçimi." deyip kısa bir kahkaha attı.
Nükte içinden Süper Man'in gözünden çıkan ışınlardan fırlattığını hayalettiği gözleriyle kardeşine bakıp omuzuna bir tane patlattı. Tabii ki kendi boyunu ve cüssesini geçmiş olan kardeşi sadece hafif sendelemiş yerinden oynamamıştı.
Bazen bu durum yüzünden genç kızın sinirleri bozuluyordu.
Nükte aklına gelen fikirle birlikte yanında ki kardeşinin kulağına doğru eğilip sadece onun duybileceği şekilde fısıldadı. "Seninki ne ne oldu Musab bey?" dedi imayla.
Musab'ın anında kaşları kalkıp yüzü endişeli bir hal alırken ablasının koluna sarıldı. Yavru kedi bakışlarını ablasına yönlendirirken küçük kardeş rolünün hakkını veriyordu. "Nüktecim, dünya güzelim,canım ablacım..." aniden yüzüne kurnaz bir ifade oturtuuran Musab aynı şekilde ablasının kulağına doğru yaklaştı. "Ihı-ıhıı, senin yeşil gözlü geri dönünce ne hissettin anlatsana?"
Genç oğlanın kaşları kalkmış tehditkâr bir ifade oturmuştu yüzüne aniden. Nükte gözlerini koca koca açıp korku ve şaşkınlıkla kardeşine bakarken hemen arkalarından duydukları sesle yerlerinde sıçradılar.
"Ne konuşuyorsunuz orda fısır fısır?"
"Y-yok bi şey annecim." diye mırıldandı Musab gülümserken. "Ablamla şakalaşıyoruz öylesine işte. Her zaman ki halimiz."
Meryem hanım çocuklarının bu baline bir tövbe çekip söylendi. "İkimizde şu sıralar bi haller var fark etmedim sanmayın."
O sırada herkes bir sandalye çekip yerlerine kurulduklarında abla-kardeş rahat bir nefes almıştı.
Musab ablasını omuzlarından yavaşça bastırarak yerine oturtup çayları doldurup herkesin önüne bir bardak bıraktı. Son olarak ablasının önüne bardağı bırakınca çapkınca bir gözünü kırpıp ablasının yanağından bir makas aldı.
Nükte kardeşinin bu haline yalnızca kocaman gülümseyip saçlarını karıştırdı. Dalgalı saçlar parmakları arasında sağa sola savrulurken gözleri Musab'ın çaprazında oturan Özgür'e kaydı.
Genç adamın yeşil gözleri ikisinin üzerindeydi, yüzünde hafif bir tebessüm vardı. Nükte bu görüntüde bakışlarını fazla tutamayıp hızla önüne döndü.
O sırada Oktay bey karısıyla tatlı tatlı muhabbet ediyordu. Konuşurken bir ekmeğin üzerine kaymak sürdü üzerine de bal döktü. Oktay bey ballı kaymaklı ekmek hazırlayıp yüzünde ki tebessümle karısına uzatırken tüm gözlerin onlarda olduğunu bilmiyordu.
Üç gencin de içinde hem mutluluk hem de gelecek hayallerinin filizleri yeşermişti o an. Onlarda ilerde eşleriyle böyle olmak istiyorlardı.
Özgür dirseğin masaya yaslayıp yanağını da avucunun içerisine yaslayıp çaprazında oturan genç kıza kısacık bir bakış attı. Hülyalı hülyalı annesini babasını izliyordu. Özgür tam o anda kalbinde ki kasılmaları hissetti sanki kalbi patlayacakmış gibiydi, nefesin nasıl alındığını unuttu bir an için.
İlk defa genç adamın hayalleri mutlu bir aile olmaya doğru kaydı. Bu zamana kadar ilk hayali ve hedefi tıp kazanıp beyaz önlüğü o gururla üzerine gitmekti fakat şimdi yeni hayaller düşüyordu aklına. Başını hızla sağa sola sallayıp yüzünde ki tebessümü silmeye çalışsa da silmedi. O an genç kızın utançtan kızaran yüzünü görmek istedi bu istekle yanında oturan Oktay beye döndü.
"Oktay amca." diye seslendi sesinden bariz muziplik akıyordu. "Bu gün ne de karizmatik olmuşsun öyle, hele de az önce ki yaptığın hareket gözümden kaçmadı sanma çok karizmatiktin."
Oktay bey yanında ki gencin iltifatına güldü. "Yok be evlat ne karizmatiği? Yaşlandık iyice."
"Ne yaşlanması amca, benden karizmatiksin." Özgür her karizmatik dediğinde kısacık bir an Nükte'ye bakıyordu ve her bakışında daha fazla kırmızıya dönmüş bir yüzle karşılaşıyordu. Genç kızın ela gözleri çay bardağındaydı, yanakları ise elmadan hallice kızarmıştı.
Özgür bir kaç kelimenin içerisinde de 'karizmatik' kelimesini kullanıp genç kızın daha fazla utanmasını sağlarken Musab masanın boş kısmına koyduğu test kitabından bir kaç soru çözüp bir lokma alıyordu, Oktay bey ise yeni bir ekmek hazırlamakla meşguldü bir yandan da karısıyla sohbet ediyordu.
Tam o sırada Nükte elmadan hallice yanaklarıyla bakışlarını kaldırdığı anda yeşillerle birleşti ela gözleri.
Bir bakış, iki kalbi de bombalar altında bıraktı...
Evett, biz geldik.
Ya geçen bölüme koymadığım resmi şimdi koyacağım unutmuşum her şey gibi...
Nükte'nin çizdiği o şaheser yeşil aşık olduğum Özgürümün gözleri bunun gibi bir şey işte hayal edin canlarım
Gelecek bölümde görüşürüzzzz 🖌️🎨🖼️evet biraz daha masum ve muzip bakanını düşünün ben bulamadım, neysem idare etcez artık

| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 5.56k Okunma |
816 Oy |
0 Takip |
27 Bölümlü Kitap |