

Ayzanın bölümde giydiği elbise
~Dur diyor, seni sevmiyor~
2 HAFTA SONRA
O günün üzerinden 2 hafta geçmişti ve bugün istemem vardı. Babamın isteğiyle evi süslemiştik. Çok güzel olmuştu aslında ama ben istemiyordum işte. Babam her şeyi kendi istediği gibi hazırlamıştı. Elbisemi bile o seçmişti. Bana kalsa gündelik bir elbise giyerdim ama babam kabul etmemişti. Bugün benim için özel değildi ama onun için özeldi. Her şeyin tamam olduğundan emin olunca bana döndü.
+Kızım her şey hazır değil mi?
-Evet baba her şey hazır
+Kuaför-
-İstemiyorum. Kendim hallederim.
+Ama kızım bugün özel bir gün.
-Baba bu kadar abartmaya gerek var mı?
+Tabi ki var. Her gün seni istemeye gelmiyorlar sonuçta.
dedi babam. Oflayarak odama çıktım ve hazırlanmaya başladım. Elbisem açık mavi, taşlı, kare yaka bir elbiseydi. Saçımın önden iki tutamını açık mavi bir kurdeleyle örüp arkada fiyonk yaparak birleştirip açık kalan kısımlarını dalgalandırdım. Makyaj olarak ise açık pembe far sürüp mavi eyeliner çektim. Son olarak pembe ruj sürdüm ve takı kutumdan açık mavi kelebekli kolyemi, kelebekli kelepçe bilekliğimi, açık mavi kelebekli küpemi ve açık mavi kelebekli yüzüğümü alıp taktım ve aşağı indim. Beni gören annemin gözleri doldu, ellerimi tutup ağlamaklı bir sesle,
-Çok güzel olmuşsun.
dedi. Gülümseyerek,
+Anne ağlama ama beni de ağlatacaksın.
-Tamam tamam ağlamıyorum.
dedi ve hazırlanmak üzere odasına çıktı. Bende babamın yanına gittim. Babam beni görünce gülümsedi fakat gözleri saçlarıma değdiğinde gülümsemesi soldu.
+Kızım saçların çok sade olmamış mı?
-Bence güzel oldu.
+Güzel güzel ama.
-Ama?
+İstemeye gelecekler sonuçta biraz daha özenseydin keşke.
-Baba abartmak istemedim sadece, elbiseme uydu hem.
dedim. Babam da derin bir iç çekti ve başka bir şey söylemeden hazırlanmaya gitti. Birkaç dakika sonra annemle babam birlikte aşağı indiler. Annem siyah askılı bileklerine kadar uzanan zarif bir elbise giymişti. Babam ise siyah bir takım elbise giymişti. Yanlarındaki tek renk bendim.
Annem gelince mutfağa girip son kontrolleri yaptık. Biz mutfaktan çıkarken kapı çaldı. Gelen kızlardı. Sevde toz pembe dizlerinde biten kolları tüllü elbise giymiş aynı tonlarda makyaj yapmıştı. Sare ise lila dizlerinde biten kolsuz bir elbise giymiş aynı tonlarda far ve pembe ruj sürmüştü. Onları içeri aldıktan sonra kendi etrafımda yavaşça dönüp "nasıl olmuşum?" diye sordum. Burukça gülümseyip "Çok güzel olmuşsun." dediler. Sonrasında oturup konuşmaya başladık birkaç dakika sonra hepimizin telefonuna bildirim geldi.
Oğlan Bizim Kız Bizim👰🏻🤵🏻
Karan: Hazırlanın geliyoruz
Siz: *🙄🙄🙄*
Siz: *Tek açımlık fotoğraf* (hazırız bekliyoruz)
Karan: Ooo
Karan: Sen dünden hazırmışsın
Siz: *🙄🙄🙄*
Siz: Karan elimden kahve içeceksin hatırlatırım
Karan: Aaa tehdit ediliyorum
Siz: Tehdit değil canım olacaklar
Adin: Karan boş yapmayı kes ve kızları rahat bırak
Karan: Aman karısına laf da söyletmiyor
Adin: KARAN
Siz: KARAN
Karan: Ama siz çok şiddete meyillisiniz
Karan: Olmaz böyle
Siz: Karan bildiğin bilmediğin tüm baharatları dökeceğim kahvene
Karan: Yoo yapamazsın öyle bir şey
Karan: Damada yap be onu ben damat mıyım
Siz: Sus o zaman
Karan: Aman iyi be
yazdı Karan ve çıktık sohbetten. 15 dakika sonra kapı çaldı. Yavaş adımlarla kapıya yürüdüm. Kapının önünde durduğumda kızlar, annem ve babam arkama dizilmişti. Yüzüme sahte bir gülümseme kondurup kapıyı açtım. Önden Ünal Bey ve Hülya Hanım girdi içeri ardından Karan ve tanımadığım birisi girmişti. En son Adin girdi içeri bana karışık bir buket uzatıp salona geçti. Buketi suya koyduktan sonra bende salona geçtim. Babam ve Ünal Bey sohbete başlamıştı. 10 dakika sonra annemin işaretiyle kalktım ve herkese kahvelerini nasıl içtiklerini sorup mutfağa geçtim. Kızlar da arkamdan gelmişti. Kızlarla konuşa konuşa kahveleri hazırladım. Adinin kahvesine bolca tuz atmıştım. Bütün kahveler hazır olunca tepsiye yerleştirmiştim. Adinin fincanını ayrı bir tepsiye koymuştum. Ben Adin'in kahvesini götürürken kızlarda diğerlerinin kahvesini getiriyordu.
Adin kahvesini aldıktan sonra tepsiye bir gül koymuştu. Ona gülümseyip yerime geçtim. Herkes Adine bakıyordu. Adin derin bir nefes aldı ve kahveyi tek yudumda içti ancak yutarken epey zorlanmış kıpkırmızı olmuştu. Adinin kahveyi içtiğini gören Ünal Bey gülümseyip söze girdi,
+Sebebi ziyaretimiz malum. Allah'ın emri Peygamberin kavliyle kızınız Ayzayı oğlumuz Adine istiyoruz.
dedi Ünal Bey. Babam gülümseyip bana baktı sonra yeniden Ünal beye dönüp,
-Verdim gitti
dedi. Öyle söyleyince herkes ayağa kalktı, bende yüzüme zoraki bir gülümseme yerleştirip ayağa kalktım. Annemin, babamın, Hülya Hanımın ve Ünal Beyin elini öptüm. Adin de sırayla hepsinin elini öpmüştü. Daha sonra nişan tarihini belirlemek için konuşmaya başladık. 1 hafta sonrası için karar vermiştik. Her şeyi Adinle ben ayarlayacaktım. Yarın birlikte alışverişe gidecektik. Nişan tarihini belirledikten sonra kızlar ve Adinlerle birlikte odama çıktık. Adinler odamı ilk kez gördükleri için meraklı bakışlar atıyorlardı kızlarsa yerleşmişti bile. Sonunda ben dayanamayıp "otursanıza" diyerek okuma köşesi olarak ayarladığım minderleri gösterdim. Hep birlikte minderlere yerleştikten sonra Adin,
+Ben sizi tanıştırayım.
diyerek yanındaki çocuğu gösterdi ve,
+Arkadaşım Umut.
diye ekledi. Bizde gülümseyip kendimizi tanıttık.
Can sıkıntısıyla ofladım. Karan bana dönüp,
-Noldu Ayza Hanım süs püs fazla mı geldi?
dedi alayla. Aynı alayla,
+Evet Karan Bey fazla geldi.
dedim ve ekledim.
+Babam çok heyecanlı ve her şeyi abartıyor her şeyi. Ben bu kadar süs, şatafat istemiyorum. Hepsi babamın isteği. Üstümdeki elbiseyi bile o seçti.
dedim. Adin gülümseyerek,
-Ama çok yakışmış elbise
dedi. Gülümsedim ve konuyu değiştirdim.
+Oturacak mıyız böyle boş boş bir şeyler yapalım ya
-Ne yapalım Ayza Hanım ne istersiniz
dedi Karan. Göz devirdim.
+Sen defol Karan.
dedim. Gözlerini kıstı.
-Beni kovuyor musun çok ayıp.
+Evet kovuyorum.
-Adin görüyor musun karın beni kovuyor.
+Niye hala buradasın o zaman Karan?
dedi Adin. Bunun üzerine Karan vurulmuş gibi yaparak yığıldı.
-Ama siz beni çok kırıyorsunuz.
+Karan bir sus artık ya.
-İyi be sustum.
diyerek kolların birleştirdi. Baya trip atıyordu şuan. Ona şok içinde baktım ve,
+Pişt, küstün mü?
diye sordum. Bana bakmadı. Yerimden kalkıp yanına gittim ve hafifçe dürttüm.
+Karan küsmee.
dedim. Omuz silkti.
+Karaan, şaka yaptım ya. Özür dilerim.
dedim. Hiçbir şey söylemeden kalktı ve birden bana sarıldı. Şaşkınlığımı atlattıktan sonra bende sarılışına karşılık verdim. Gözlerim dolmuştu. Ayrıldıktan sonra gözlerimin dolduğunu görünce,
-Oyy çok mu korktun çen.
diye dalga geçti benimle. Omzuna yavaşça vurup,
+Evet korktum. Sen olmadan buna nasıl katlanacağım ben.
dedim Adini göstererek. Adin şokla bana baktı
-Kim kime katlanıyor be.
+Biz sana katlanmaya çalışıyoruz.
dedim ve Karana dönüp.
+Öyle değil mi Karancım?
diye sordum. Başını onaylar anlamda salladı ve,
-Öyle Ayzacım.
dedi. Adin Karan'a şokla bakıp Umut'a döndü ve,
+Görüyor musun nasıl sattı beni. Koynumda yılan beslemişim.
-Abart abart. Alt üstü Ayzacığımı destekliyorum. Hem karını desteklememe sevinmen lazım.
+Neyine sevineceğim lan biz ufak bir tartışsak siz bir olur benim ağzıma sıçarsınız.
-Haklılık payı var sanırım.
dedim. Sonra aklıma gelen şeyle Adinlere dönüp,
-Birbirimizi tanıtalım mı. Biz sizi tanımıyoruz siz bizi tanımıyorsunuz konuşamıyoruz da bu yüzden.
dedim. Herkes onaylayınca tekrar söze girdim,
-Kendimizden mi bahsedelim merak ettiklerimizi mi soralım?
+Bence merak ettiklerimizi soralım
dedi Karan. Herkesten onaylayan mırıltılar çıkınca,
-O zaman ilk ben soruyorum
dedim ve okudukları bölümleri sordum. Adin mimarlık, Karan hukuk, Umut sınıf öğretmenliği okuyormuş. Sevde Fotoğrafçılık, Sare okul öncesi, bende gastronomi okuyordum. Sorular böyle devam ederken telefonumu elime aldım. Bilinmeyenden bir mesaj vardı. 2 haftadır yazmıyordu. Vazgeçtiğini düşünüp çok takmamıştım. Merakla bildirime tıkladım.
0535***: Dur diyor
0535***: Seni sevmiyor
0535***: İçimden bir ses alıkoyuyor beni
0535***: Ama sen gülünce
0535***: Dayanamaz ah bu kalbim
0535***: Göz göre göre bir gülüşüne
0535***: Bir ömür gidiyor (15.40)
Siz: Anlamadım (19.00)
yazıp çıktım. Birkaç dakika sonra kapım açıldı. Gelen annem ve Hülya hanımdı. Hülya Hanım gideceklerini söyledi. Bunu duyunca hep birlikte ayaklanıp aşağı indik. Adinleri geçirdikten sonra kızlarla odama çıktık ve ben kendimi yatağa bıraktım. Kızlar da yanıma oturmuş saçlarımla oynuyorlardı.
+Ne yapacağız şimdi?
-Hiçbir şey yapmayacağız.
+Nasıl yani?
-Babamların planına göre oynayacağız işte. Bizim planımız evlilikten sonra başlıyor.
dedim ve telefonuma gelen bildirimle telefonu elime aldım. Bildirim bilinmeyendendi.
0535***: İstemen varmış bugün (19.25)
Siz: Evet vardı
0535***: Evlenmekten vazgeçtin sanıyordum
Siz: Evet vazgeçmiştim
Siz: En başından beri istememiştim hatta
0535***: Neden evleniyorsun o zaman
Siz: Öyle olması gerekiyor
Siz: Hem sen ne hakla soruyorsun bunu
0535***: Seni seven biri olarak soruyorum
Siz: Sevdiğin için mi iki haftadır yoksun
0535***: Geçerli sebeplerim vardı
Siz: Neymiş o sebepler
0535*** yazıyor…
0535*** çevrim içi
0535*** yazıyor…
0535***: Söyleyemem
Siz: Neden
0535***: Söyleyebileceğim bir şey değil
Siz: Yazma o zaman bana
Siz: Hiçbir şey söylemiyorsun
Siz: Bu bilinmezlikle, dengesizlikle uğraşacak vaktim yok
0535***: Ayza…
Siz: Ne Ayza ne
Siz: Ya sen bir şeyleri açıklığa kavuşturursun ya da ben seni engellerim
yazdım. Bunun üzerine tepemde mesajları okuyan kızlardan tepki geldi.
+Kızım bu çok ağır olmadı mı?
-Hayır olmadı. Ben onun canı sıkıldıkça oynayacağı oyuncağı değilim.
dedim ve telefonuma geri döndüm.
0535***: Tamam tamam engelleme
0535***: Kim olduğumu henüz söyleyemem, benden uzaklaşmanı istemiyorum
0535***: Sadece artık çok yakınındayım bunu bilmen yeterli
0535***: İki haftadır yazmıyor oluşum da ailevi sebeplerden kaynaklı
Siz: İyi tamam
0535***: Kendim hakkında bilgi de vereyim
0535***: En sevdiğim renk sarı
Siz: Bu bilgi benim ne işime yarayacak şimdi
0535***: Orasını da sen bul
0535***: Sıra sende
Siz: *🙄🙄🙄*
Siz: En sevdiğim renk siyah
yazıp çıktım sohbetten. Telefonumu da kilitleyip yatağa bıraktım ve üstümü değiştirmek için banyoya geçtim. Çıktığımda kızlar toplanmıştı.
+Gidiyor musunuz?
-Evet bebeğim gidiyoruz
dedi Sare. Onlara kapıya kadar eşlik ettim ve ikisine de sıkı sıkı sarıldım. Kızlar gittikten sonra geri odama çıktım. Okuma köşemdeki minderlere oturup dizlerimi kendime çektim ve düşünmeye başladım: bugünü, bu yaşananları, Adin'i, bilinmeyeni… Adin kafamı karıştırmaya başlamıştı. Eskisi gibi nefretle bakmıyordu ama yine de farklı bakıyordu. Bakışlarını anlamlandıramıyordum ve bu çok rahatsız ediciydi. Bilinmeyen ise ayrı bir meseleydi. Kim olduğu hakkında tahmin bile yürütemiyordum. Çok yakınımda olduğunu söylemişti ama kimdi? Düşünceler zihnime doluştukça doluşuyor asla içinden çıkmamam izin vermiyordu. Aynı zamanda göz kapaklarıma ağırlık çökmüş, gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı. Direnmedim ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Aradan geçen birkaç dakikanın ardından, uykuyla uyanıklık arasındaki o çizgide havalandığımı hissettim. Babam beni kucağına almıştı. "Baba" diye mırıldandım. Babam bana dönüp gülümsedi ve "uyu güzelim." dedi. Onu dinleyip uykuma kaldığım yerden devam ettim. Babam beni yatağa yatırdıktan hemen sonra sağa dönüp yastığıma sarılmıştım. Babamın gittiğini düşündüğüm birkaç dakikanın ardından bir ses işittim.
+Güzel kızım, sana iyi bir baba olamadım biliyorum. Ama seni gerçekten çok seviyorum meleğim.
dedi ve saçlarımın arasına küçük bir buse kondurup çıktı. Söylediklerini duyduğumu bilerek mi söylemişti yoksa uyuduğumu düşünerek mi söylemişti bilmiyordum ancak içimdeki bir şeyleri harekete geçirmeyi başarmıştı. Bu söylediklerine inanmak istemesem de küçük Ayza çoktan inanmıştı…
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |