28. Bölüm
Seher Meriç / Çöl Sarayı Prensesi / 28. Bölüm

28. Bölüm

Seher Meriç
morsesilya40

İstanbul'dan Ege'ye ve oradan da Akdeniz'e uzanan yollar boyunca uyku uyuyamamış yalnızca gözlerini dinlendirebilmişti Sahra.

Yaşadığı acıların artık geride kalacağı günlere kavuşmak için gitgide daha çok sabırsızlanıyordu.

Ayda'yı da alarak tekrar ülkesine geri dönmesi gerektiğini biliyor özellikle bundan sonra kardeşlerinin doğup büyüdükleri Nevşehir'de yaşamak isteyeceklerini düşünüyordu.Ancak kendisi için artık anlamını yitiren o eve geri dönmesi pek mümkün görünmüyordu.

Henüz kardeşlerinin yaşları tutmadığı için hakları olan baba evini miras olarak alamamışlardı.Babannesinin yönetiminde olan ev Mihra ve Ayda'nın oraya dönüşü ile yalnızlaşan kaderinden kurtulmuş olacaktı.

Bahçedeki büyük salıncak,evin önündeki taş aralık sokak ve şehri tepeden gören terası ile o ev hepsinin çocukluk anılarını süslüyordu.

Sahra kızların yeniden mutlu olduğu anlara dönmesi ve artık eğitimlerine devam etmelerini istiyordu.Bu yüzden de aldığı kararla makul olanı yaparak Zaid'den uzak duracak ve kızları güvenle ülkesine geri getirecekti.

Üstelik yeniden geçtiği kral koltuğuna gölge düşmemesi için onunda öyle davranması gerektiğini düşünüyordu.

Sahra her ne kadar onu sevdiğinden emin olsa da öncelikle düşünmesi gereken şeyin kardeşlerinin yaşamı olduğunun farkındaydı.

Elbette ki kalbi ve aklı yer değiştirmiş olsaydı çöl sarayında kalmayı seçer onun sevgi ile bakan gözlerine sığınırdı.Ancak yapması gerekeni yapmaya mecburdu.

Çöl sarayında kalarak büyülü bir masalın içinde mutlulukla yaşaması onun için artık çok zordu.

Ayrıca tüm bu olanlara kalbine rağmen kardeşlerini Nevşehir'e götürmeyi başardığında ise babannesinin yüzünün alacağı o ifadeyi çok merak ediyordu.Muhtemelen bu kez kardeşleri ile geldiği için kendisini de kabul edecekti oysa ki Sahra kızlar oraya alıştığı gibi İstanbul'daki işine geri dönecekti.

Çöl sarayı-Fas

"Demek lamia ile birlikte geldiniz."

"Evet efendim."

"Daha önce aynı yerde çalıştınız mı?

"Hayır o kervanımıza yeni katıldı."

"Nereden geliyor,ailesi kim biliyor musun?"

Nahwal'ın peş peşe sorduğu bu soruları cevaplarken başını bir an olsun yerden kaldırmayan hemşire oldukça tedirgindi.

"Ben bilmiyorum efendim kervan başı bilir."

"Ben sana soruyorum...Aynı odada kalıyormuşsunuz...Onunla ilgili dikkatini çeken birşey olmadı mı?"

"Sanmıyorum...İkimizde Şehrinaz hanımın iyiliği için çalışıyoruz efendim."

"Neyse anlıyorum çıkabilirsin...Yine de hakkında herhangi bir şey öğrenirsen muhakkak bize söylemelisin...Bir bilgi ya da farklı bir durum... Tabii bu hizmetininde karşılığını ayrıca vereceğiz."

Duyduğu bu sözlerden sonra üzerindeki korkuyu atan hemşire şaşırarak duraksadı.Kati surette işinden ve saraydan gönderilmek istemiyor özgür yaşayacağı geleceği için para biriktiriyordu.Her ne kadar Lamia'dan şüphelenme sebeplerini anlamamış olsa da bundan sonra daha çok dikkat edeceğine emindi.

Bu düşünceler ile birlikte odadan çıkmak için geriye dönmüştü ancak o an aklına gelen düşünce ile yeniden konuşmaya başladı.

"Şey...Efendim...Bir şey var."

"Nedir?"

"Önemli mi bilmiyorum ancak Lamia...O bir kitap okuyordu ve eminim ki bizim dilimizde değildi."

Nahwal heyecanla öne doğru gelerek hemşireye biraz daha yaklaştı.

"Lübnan'dan geldiğini söylemişti."

"Onun tam olarak nereden geldiğini bilmiyorum efendim lakin okuduğu kitapta üzerinde Latin harflerden oluşan bir başlık vardı.Sarayın kütüphanesinden aldığını sanıyorum çünkü dinlenme zamalarınımızda oraya gittiğini biliyorum."

"Pekâla şimdilik bu bilgiler kafidir."

Nahwal bu sözü üzerine odadan çıkan hemşirenin ardından Abal'a döndü.

"Bu gece herkes odasına çekildiği vakit Lamia denen kızı sorguya alacağız Abal."

Saraya gelmekte ki asıl amacı her ne ise öğreneceğim.O kızda beni huzursuz eden birşey var."

Zaid o öğle sonrası masasının üzerindeki evrakları düzenleyerek mühür bastığında işlerini tamamlamıştı.

Kadife kumaştan yapılmış minderi düzelterek arkasına yaslandı ve Hafsa'yı odasına çağırması için muhafızını görevlendirdi.

"Misafirhane ne durumda Hafsa?Kızlar için hazırlıklar tamam mı?"

"Evet...Evet.Her şey tamam."

"Geceye doğru gelecekler ve sorun yaşanmaması adına sende devamlı yanlarında kalacaksın."

"Şey...Kralım...Ya Nahwal ve Şehrinaz öğrenirse ne yapacaksınız...Yani kızlarının vefatı üzerine Sahra'yı ve kardeşlerini bu sarayda istemeyeceklerdir.Acaba bir otel,konuk evi..."

"Hayır.Asla!Bu kez daha önceki söylentilere fırsat vermeyeceğim.Bu geceki büyük kavuşmanın ardından bu durumu yarın onlara bizzat söyleyeceğim.

"Ya Sahra?"Sizce daha sonra burada kalmak isteyecek mi?Yani bu olanlardan sonra yeniden birlikteliğiniz mümkün mü?

"Işte onu bu gece öğreneceğiz."

Hafsa gözleri dolduğunda akmaması için mücadele verdiği gözyaşlarını daha fazla tutamadı.

"Sahra'ya verdiğiniz sözü yerine getirdiğin için çok bahtiyar olacaksınız Kralım... Anneniz ve babanız yaşıyor olsaydı seninle kesinlikle gurur duyardı Zaid."

Odanın camının baktığı bahçede ise Şehrinaz hanım ile yürüyen Ayda hemşire yanlarına gelince mutluluk ile gülümsedi.

"Her geçen gün daha iyi görünüyor öyle değil mi?"

"Şükür ki toparlandınız"

"Sayenizde."

Hemşirenin bu sözüne cevap olarak rengi solmuş dudaklarının ardından yalnızca bu sözcük çıkmıştı Şehrinaz'ın.Daha sonra yeniden sessizliğe gömülen çehresine ise hüzünle bakıyordu Ayda.

Yürüyüşle birlikte bahçede geçirdikleri yarım saat sonrası akşama kadar boş vakitleri kalmıştı.Bunun üzerine dinlemek için odaya çıktığında,yataklarının üzerine bırakılan kumaş ve takıları görünce şaşırarak duraksadı.

Az sonra içeriye gelen hemşirenin söylediği üzerine Şehrinaz hanım tarafından gönderilen bu hediyeler için adeta minnettardı.Hemen aynanın karşısına geçerek göz alıcı şekilde parıldayan kumaşları üzerinde denedi.Gerçekten de hepsi harikulade görünüyordu.

Bu saray kendisi için giderek daha güzel bir dünyaya dönüşüyor ve burayı gittikçe daha çok benimsiyordu.Bunları düşünerek mutlulukla uzandığı yatağında eline aldığı kitabı okuduğu sırada uykuya daldı.

Saatler akşam üzerini geçtiğinde ise Fas'ın çölleşmeye başlamış topraklarında yolun tıkırtısını dinliyordu Sahra.Mihra ise yol boyunca iki kez yemek yemek için onları durdurmuş ve yediği tatlılar sonrası bolca uyuklamıştı.Tahminen gece yarısına doğru saraya varacakları için gözlerini tekrar kapatarak başını arkaya doğru yasladı.

Ve saatler sonra gözlerini yeniden açtığında ise oldukça şaşırdı.

Çöl sarayının ihtişamlı kubbesi sanki saniyeler sonra yeniden belirmişti karşılarında.

"Geldik."

"Evet abla."

"Lütfen beni takip ediniz."

Bu kez araçtan hızla inen görevli büyük kapıda bekleyen muhafızları geçerek onları saraya aldığında Sahra'nın kalbi yerinden çıkacak gibiydi.

Sessizleşmiş olan koridor,ışıkları azalmış direkler ve havanın verdiği sıcaktan dolayı bir an için kendini kötü hissetsede derin bir nefes alarak toparlandı.

Ve Sahra dakikalar sonra nihayet Zaid'in onlar için hazırlattığı odaya adımlarını atabilmişti.

"Sahra...Sahra'm."

"Zaid."

"Hoş geldiniz."

"Hoş bulduk."

"Bende buradayım."

Mihra'nın bu çıkışına ikisi birlikte gülmeye başladıklarında gözleri çoktan buluşmuş ve geçen süre içinde birbirlerini dikkatle süzüyorlardı.

"Zayıflamışsın."

"Sen de öyle.Yorgun gibisin Zaid."

Sarayın krallığa ait alanında bunlar yaşanıyorken Mihra uyandığı uykusundan sersemleyerek getirildiği odayı inceliyordu.

Kırmızı halı ile kaplanmış zemin üzerindeki Zümrüt renkli koyu yeşil bir koltuk ve bir sürü kitaptan oluşan dolaplar vardı.

Karşısında ise daha önce koridorda karşılaştı o adam yani muhafız duruyordu.Etrafı merakla incelediği sırada ise duyduğu ayak seslerinin sahibini görmek için başını çevirdiğinde irkilerek bir kaç geri adım attı.

Keskin bakışları,korkutucu gri gözleri ve elinde tuttuğu Mihra'nın kitabı ile tam karşısında o vardı.

Nahwal...

"Işte buradasın küçük casus...Şimdi yalnızca doğruları söyleceksin."

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 05.12.2024 01:56 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...