

"Gitmeliyiz Zaid,lütfen."
"Hayır abla kalmalıyız."
Kapı hızla açıldığında onların konuşmalarını dinleyen kızlar öne doğru savruldu.
"Kızlar siz?"
"Evet sizi dinledik bana kızma Ayda ablamın fikriydi."
Zaid bu duruma keyiflenmiş bir halde kızların bu durumuna bakıp gülümsüyordu.
"Zaid!"
"Haklılar ne diyebilirim ki?"
İçeriye giren kızlar onun yanına geldiğinde ellerini tutmuş gözlerinin içine ısrarla bakıyordu.
"Abla lütfen biz kalmak istiyoruz."
"Hayır tabii ki de.Siz delirdiniz mi?Eğitiminiz ne olacak?Hem yolunuzu gözleyen babannem var.Buraya ait değiliz kızlar."
"Gerçekten görmüyor musun prens Zaid sana nasıl bakıyor?Hem o adam cezasız mı kalsın...Biz şahit olacağız belki yaptıklarına."
"Kızlar delirdiniz sanıyorum...Bunun ne kadar tehlikeli olabileceğinin farkında mısınız?"
"Artık bize hiçbir şey yapamaz.Daha kötü ne yapabilir?"
Ayda'nın bu sözleri cesaretle söylemesinin ardından oda kısa bir süreliğine sessizliğe bürünmüştü.
Sahra'nın o an ki çaresiz durumunu hisseden Zaid ise konuşmayı bölerek ayağa kalktı.
"Tamam kızlar ablanızı biraz fazla yorduk.Yandaki oda sizin için hazırlandı artık dinlenebilirsiniz bizim daha konuşacaklarımız var."
"Sana güveniyoruz prens Zaid onu ikna et."
"Aydaaa!"
Onların odadan ayrılırken gülüşme ve fısıldaşmalarını hayretle izleyen Sahra ses tonunu yükselttiği bu sözünün ardından huzursuzca kıpırdandı.
"Onları büyülüyorsun Zaid yapma!"
"Asıl amacım sendin halbuki."
"Ne kadar tehlikeli olabileceğini neden anlamak istemiyorsun?Hem bizim hem de senin için üstelik.Nahwal durmayacak bunu çok iyi biliyorsun!Şehrinaz'da haklı olarak bizi sarayda tutmak istemeyecektir.Hanedanlık üyelerine nasıl açıklayacaksın bu durumu hiç düşündün mü?Krallığının devamı için babana verdiğin bir söz var...Ya geleceğin o ne olacak?"
"Yeter artık Sahra bak benimde sabrım taşmak üzere!Seni ve kızları koruyacağıma neden hâlâ inanmıyorsun.Olanlar itibari ile artık güçlü olan taraf benim.Yaptığı hiçbir şey yanına kâr kalmayacak!İspat edebileceğim kadar delilim var artık."
"Burada kal...Burada kalın."
"Şu an misafir olarak ve ben bu işleri çözdükten sonra eşim olarak."
"Evet büyük bir savaş olacak belki...Tüm dirayetimi alacağı zamanlarda sabırsızlanacağım,güçsüz düşeceğim...Yine de asıl bunu denemezsem başarısız olmuş olacağım.Bunun ne demek olduğunu anlayabiliyor musun?Üstelik kalbinin söylediklerini neden dinlememek için bu kadar ısrar ediyorsun."
"Anlıyorum...Yolculuktan geldin ve oldukça uzundu.Ardından bu yaşananların şaşkınlığı yordu seni...O yüzden senden önce dinlenmeni ve akabinde iyice düşünmeni istiyorum Sahra."
"Çöl sarayımın sana ihtiyacı var.Kalbimin sana ihtiyacı var.O rüyayı gördüğümden bu zamana dek ruhumun sana ihtiyacı var."
Bu sözleri söyledikten kısa bir süre sonra odadan ayrıldı Zaid.Ve Sahra'da onun ayrılışıyla gecenin ılık havasında saatlerce oturdu.
Aslında o vakte kadar olan tüm olayları düşündüğünde ona son derece hak veriyordu.
Üstelik Nahwal'ın yaptıklarının bedelini ödemesini en az onun kadar o da istiyordu.
Eziyete maruz kalmış masum çocuklar ve masum genç kızlar için Zaid kadar gözü kara olmalıydı.
Kaldı ki kızlarla uzun zaman çektikleri ayrılık sonrası artık kavuşmuşlardı.Onlarında bu sürede ne kadar büyümüş ve güçlenmiş olduklarını artık fark etmesi gerekiyordu.
Tüm bunların yanında kızların cesaretini artık kabul etmeliydi.Her ne olacaksa belli ki kendisi kadar korkmuyorlardı.
Başını kaldırarak duvarda asılı duran büyük guguklu saate baktığında neredeyse sabah olmak üzere olduğunu gördü.
Ardından yavaşça oturduğu yerden kalkarak kızların uyuduğu yandaki odaya geçti.
Birbirlerine sarılmış bir vaziyette derin bir uykuda oldukları her hallerinden belli olan kızlar son derece huzurlu görünüyorlardı.
Sahra az sonra kendisi için hazırlanmış odaya geçtiğinde ise dantellerle süslenmiş tül perdeli büyük yatağa baktı bir süre.
Ve aklına gelen düşüncenin onu uyutmayacağını fark ederek odadan çıktı.
Misafirhanenin büyük kapısını sessizce açtığında son derece dikkatli adımlarla Zaid'in kaldığı odaya doğru yürüdü.
Kapının ötesinde her daim bekleyen muhafızların orada olmayışına şaşırarak duraksada kısa bir süre sonra aklındakileri ona söylemek için bulduğu cesaretle yavaşça kapıyı çaldı.
"Zaid...Zaid."
Beklediği bir kaç saniye boyunca içeriden ses alamayarak kapıyı araladı.Yatağının üzeri hiç bozulmamış ve ertesi gün giymesi için hazırlanan kaftanları karşı duvarda düzgünce asılı duruyordu.
Sahra düşünmekten çekindiği şekliyle onun bu saatte gidebileceğini yerin Nahwal'ın odası olmasından korkuyordu.
Kalbinin deli gibi çarptığı o dakikalarda ise soğuyan elleri ve titreyen ayaklarıyla koridoru hızla geçerek büyük salona çıktı.
Bu esnada telaştan devirdiği büyük vazodan çıkan ses gecenin sessizliğinde büyük bir gürültü koparmıştı.
Telaşla yere saçılan kuru çiçekleri toparlamak için egildiği anda çalışma salonunun kapısı hızlıca açıldı.
"Zaid?"
"Sahra??Sen?Ne oluyor?Bu telaşlın ne?"
"Zaid...Ben...Seni odanda bulamayınca...Korktum ve sandım ki..."
"Gel buraya."
"Diyecektim ki...Biz..."
"Şşştt!Sakin ol ne diyeceğini biliyorum...Hem aksini hiç düşünmedim bile."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 13.8k Okunma |
1.14k Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |